fatih kısaparmak balon baskılı balon Tatilde harcanan paralar kadar zekât verebiliyor muyuz? - AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Tatilde harcanan paralar kadar zekât verebiliyor muyuz?


siyah gül 07
07-26-2008, 11:00
Geçmiş yıllarda saçları karışmış, sakalı uzamış, pantolonu düşmüş birisine fazla bakmıştım ki, "Niçin bakıyorsun?" diye sordu.

Ben de, "Senin alkole verdiğin parayı İslam yolunda harcayabilsem... Senin alkol uğruna katlandığın çilelere ben de İslam yolunda katlanabilsem..."

Mânâlı mânâlı başını salladı ve acı acı güldü. Her zaman müşahede etmişimdir. Alkole ve kumara müptela olanlar ekseri zeki kimseler. Doğru yolu bulamamışlar, eğri yollarda akıllarından rahatsız olmuşlar, akıllarını karartmak için kendilerini içkiye vermişler. Bunun için içenlerle de anlaşabiliyoruz.

Geçmiş zamanda vezirin biri veli bir zata rica etmiş:

"Himmet buyur, ne olursun... Gece gündüz padişahın işiyle meşgulüm, yine de darılır diye korkuyorum."

Veli sarsılmış ve duygulu bir ifade ile "Keşke senin padişahtan korktuğun kadar ben de Allah'tan korksam... Keşke senin padişaha hizmet ettiğin kadar ben de İslam'a hizmet etsem... Kâinatın padişahı da Allah'tır, senin padişaha itaat ettiğin kadar ben niye Allah'a itaat edemiyorum?" demiş.

Bir yakınım, "Beş vakit namaz her gün her gün bitmez ki" dedi. Susmak olmaz ki, "Her gün kahveye gidenler 'Yeter artık!' dese, her gün içenler şişeyi yere vursa, kumara alışanlar tövbe etse, fuhşun prangasına mahkûm olanlar hürriyeti seçse..." dedim.

Değneğin kendisine dokunduğunu anladı. Gülerek, haklısın demekten kendini alamadı.

Bir arkadaşım yaz gelince sıcak bölgelerdeki bir otelden yer ayırttı. Otele para, vasıtaya para, lokantalara para, plaja girebilmek için para... Ona dedim ki, "Senin eğlenceye verdiğin parayı ben zekât olarak verebilsem..." Ben her sene zekâtımı verirken tövbe ederim, "Allah'ım, sarhoşların içkiye verdiği parayı ben dinime veremedim, otellerde harcanan paralar kadar ben dinime hizmet edemedim, beni affet!"

Bazen kendimi yalnız hissediyorum. Evde yemek bulunmadığı zamanlar Afganistan mücahitlerini, Lübnan'daki Müslümanları, Filistin halkını, Afrika açlarını hatırlıyorum. Acayip bir rahatlığa kavuşuyorum. Ekmekten lezzet alıyorum, bir bardak çayı lüks sayıyorum. Bu sırada mide, baş ve sırt ağrıları kendini hissettiriyor, en yakın dostlarım gibi benden ayrılmıyorlar. Hemen çöplüklerden öteberi toplayanları hatırlıyorum. Hamallık yapan yaşlılar ve gerçekten fakir olanları... Bunları hatırlayınca hissedilir şekilde ağrılarım azalıyor.

"Dünya işlerinde aşağıdakilere, ahiret işlerinde de yukarıdakilere bakınız; aksini yapmayınız, helak olursunuz" hadis meali, her hadis gibi ne kadar kurtarıcı...

Helal dünyanın adamı, haram dünyanın adamlarına bakıp, hızını artırabilir. Cehenneme gitmek isteyenlere bakıp, cennete gitmekte daha gayretli olabiliriz. Fakat hiçbir zaman cehenneme gitmek isteyenlerin gayretini ve fedakârlığını geçemeyeceğiz.

Yine de her şey zıddıyla gelişir, kaidesini unutmamak gerekir.

(Zaman)

cartman
07-26-2008, 11:48
Dünya işlerinde aşağıdakilere, ahiret işlerinde de yukarıdakilere bakanlardan eylesin Rabbim..Cok guzel paylasımdı aceba herbirimiz bu kadar duyarlımıyız aksam yemegine burun kıvırırken Afganistan mücahitlerini, Lübnan'daki Müslümanları, Filistin halkını, Afrika açlarını ülkemızdekı fakirlerin sofrasını göz önüne getirebiliyormuyuz.Kendi bildigim pazar kurulan yerlede aksam vakti gidip bakabilirsiniz ezilmiz,atılmıs begenmeyip bıraktıgımız yiyeceklerı toplayan evine goturen var mı.Getirsek bizde yazar gibi ekmekten tat alır suya kanar o sofradaki nimetlerin şükrünü yaparız.. :-* (+)

siyah gül 07
07-26-2008, 12:24
Sevgili Hekimoğlu İsmailin kaleminden dökülen ve insanlık için gerekli olan her ifade dikkate değer , sosyal dokunun ve kaybolan duygularımızın tamiri , sosyal hayatın içine gömüldüğümüz günden güne hayatın dayattıkları karşısında ruh ve mana alemimizden kopmanın derin sancıları toplumu ve insanlığı büsbütün asimile etmiştir . İslam ve içindeki emir telakkileri ile hayatımıza ve etrafımızdaki düzen sağlayan ve bizlere verilen her nimetin karşılığı olanların hak nazarındaki hakkı ve ihtiyac sahiplerinin hakkı gözetilmesi hep islamın bizlere kazandırmış olduğu ahlakların manzumesi ise bunlardan soyutlanmak, kimin haddine anlamıyorum , zekatın önemine binaen ortaya serilen bu paylaşımı sağlayan sevgili siyah güle bunun yanında yorum yapma güzelliğinde bulunan cartma kardeşime teşekkürler (+)

Sizin yorumlarınızın üstüne söyleyecek söz bulunmuyor çok teşekkür ederi,m okuduğunuz ve yorum yaptığınız için :-*

tayyipleyiz
07-26-2008, 14:03
Bir toplumun çöküşü değerlerinin yitirildiği yerde başlıyor. Deeğr çöküşü de özünden başkalaştığı, başkalaştırıldığı zaman hak reva oluyor. Değerlerimiz evrensel olduğunda, asırlara hükmetmeye de ram oluveriyor. Toplumun kültür aktiviteleri, değer addettikleri ile şekilleniyor, onlara uygun içtima-i hayat belirleniyor. İçtima-i hayat, değerlerden uzaklaştıkça köhne bir hal alıyor. Köhneleşiyor, sığlaşıyor insanı hakettiği değerinin altına, aşağıların aşağısına sürüklüyor. Değersiz kılıyor.


Toplum özüne dönmedikçe, İslam gibi evrensel değerler bütününü benimsemedikçe fert bazında ve toplumsal getirilerde acı çekmeye mahkum olur. Kendi kendiimizin acı makinası olacak, huzur sükün ve itminan bize abancı olacaktır. Öyle bir haddeye gelir ki; bataklık içerisindeki inhiraf çukuruna düşümüş oluverir. Çırpındıkça da batıveririz (hafizanAllah) .

Velhasıl-ı Kelam şekillendirilecek olan iki cihanı kapsayan olunca öze dönüşten başka çıkar yol görünmemektedir. Paylaşım için teşekkürler. (+)

tayyipleyiz
07-26-2008, 14:18
Estağfirullah hocam, mutlu kıldın beni ... :)

siyah gül 07
07-26-2008, 14:32
Bir toplumun çöküşü değerlerinin yitirildiği yerde başlıyor. Deeğr çöküşü de özünden başkalaştığı, başkalaştırıldığı zaman hak reva oluyor. Değerlerimiz evrensel olduğunda, asırlara hükmetmeye de ram oluveriyor. Toplumun kültür aktiviteleri, değer addettikleri ile şekilleniyor, onlara uygun içtima-i hayat belirleniyor. İçtima-i hayat, değerlerden uzaklaştıkça köhne bir hal alıyor. Köhneleşiyor, sığlaşıyor insanı hakettiği değerinin altına, aşağıların aşağısına sürüklüyor. Değersiz kılıyor.


Toplum özüne dönmedikçe, İslam gibi evrensel değerler bütününü benimsemedikçe fert bazında ve toplumsal getirilerde acı çekmeye mahkum olur. Kendi kendiimizin acı makinası olacak, huzur sükün ve itminan bize abancı olacaktır. Öyle bir haddeye gelir ki; bataklık içerisindeki inhiraf çukuruna düşümüş oluverir. Çırpındıkça da batıveririz (hafizanAllah) .

Velhasıl-ı Kelam şekillendirilecek olan iki cihanı kapsayan olunca öze dönüşten başka çıkar yol görünmemektedir. Paylaşım için teşekkürler. (+)

Okuduğunuz ve bu güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim :-[