Salı günü. Biz Obama'yı ağırlıyorduk. Ajanslara bir haber düştü. Olay eski, haber yeniydi.

Tokat'ta...

Erbaa ilçesinde...

Sudan kaynaklanan ishal salgınından etkilenenlerin sayısı beş bini geçmişti.

Bir gün sonra... Sayı altı bin oldu... Bir gün sonra...

Yedi...

Çoğu, üç yaş altı çocuklar ve yaşlılardı...

Biz Obama ile meşguldük...

Kimse dönüp bakmadı bile...

* * *

Hastalığa Noro virüsünün neden olduğu söylendi.

Nereden yayıldığı araştırılmaya başlanmıştı...

Erbaa'daki tüm sağlık kuruluşları gece gündüz yoğun bir şekilde çalışıyordu...

Devlet hastanesine ziyaretçi kabul edilmez olmuş, hastane karantinaya alınmıştı...

İlaç almak isteyen hastalarla dolup taşan eczaneler ise talepleri karşılayamaz hale gelmişti.

Eczanelerde ishal, mide bulantısı ve karın ağrısına iyi gelecek ilaçlar tükenmişti.

* * *

Virüse karşı şebeke suyu yüksek seviyede klorlanmaya başlandı.

Erbaalılar belediye hoparlörlerinden yapılan anonslarla şebeke suyunu kaynatmadan içmemeleri konusunda uyarıldı... Çiğ sebze ve meyvelerin iyice yıkanması, içme suyunun kaynatılması veya kapalı pet şişe suyu tercih edilmesi söylendi.

Bu arada, ilçede görev yapan öğretmenlere uzmanlar tarafından okullarda hastalıkla ilgili alınması gereken önlemler konusunda konferans verildi.

İlçede salgın nedeniyle okullar iki gün boyunca tatil edildi...

Hastalığın iki veya üç gün etkisinin görüldüğü belirtilmekteydi.

* * *

Konuyu araştırırken...

Erbaa Kaymakamlığı web sitesinde Erbaa Sağlık Grup Başkanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamaya rastladım...

Açıklamada temizlik ve hijyene dikkat vurgusu yapılıyordu:

'En önemli tedbir ellerin sabunla sık sık yıkanmasıdır. Yemekten önce ve sonra, tuvalete girdikten sonra eller mutlaka sabunla tercihen sıvı sabunla yıkanmalıdır. Evlerimizde temizlik kurallarına azami derecede özen gösterilmelidir. Sıklıkla dokunduğumuz kapı kolları, musluk ve lavabolar çamaşır suyu ile temizlenmelidir. Şehir şebeke suyu mutlaka kaynatılarak içilmeli veya kapalı kaynak suları kullanılmalıdır. Yaş sebze ve meyveleri yemeden önce kaynatılıp soğutulmuş su ile iyice yıkamalı veya içine sirke damlatılmış suda bir süre bekletildikten sonra yenmelidir. Evde hasta varsa onunla yakın temas kurarken dikkatli davranılmalıdır. Kusmanın meydana geldiği ortamlar çamaşır suyu ile temizlenmelidir. Hastalık halinde bol bol su tüketilmesine, haşlanmış patates, pirinç çorbası, yoğurt ve muz gibi yiyecek ve içeceklere ağırlık verilmelidir. Hastalık ortalama 1 ila 3 gün devam ettiğinden 3 yaş altı çocuklarda, daha dikkatli olunmalıdır. Şehir şebeke suyunda süper klorlamaya geçildiğinden suda yoğun klor kokusu oluşmaktadır. Bu nedenle vatandaşlarımızın şehir şebekesi dışındaki su kaynaklarına yönelmesi dolayısıyla kontrol dışı su kaynaklarını kullanmaları uygun değildir.'

* * *

Sağlık Bakanlığı'nın ilçeye bir inceleme ekibi gönderdiğini duydum...

İçme suyundan alınan numuneler, Ankara Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi'ne gönderilmiş...

Sonrası ne oldu bilemiyorum...

* * *

Bizde insan...

Bizde 'yönetilenler' ne kadar önemsiz aslında...

Yedi bin kişi...

İshalden kırılıyor ama çıt çıkmıyor.

İlçenin toplu ishal hikáyesi...

Sıradan, önemsiz, 'umuru adiye'den...

Biliyorum bu sizin için de öyle...

Zaten siz aldırmadığınız için, sizin başınıza benzeri gelince de diğerleri aldırmıyor...

* * *

Salı günü...

Ajanslara bir haber düştü...

Olay eski, haber yeniydi.

Tokat'ta...

Erbaa ilçesinde...

Sudan kaynaklanan ishal salgınından etkilenenlerin sayısı beş bini geçmişti...

Bir gün sonra...

Sayı altı bin oldu...

Bir gün sonra...

Yedi...

Biz Obama'yı ağırlıyorduk...

mehmet altan