ceyhanli
03-03-2008, 11:37
Tekrar girilecek
Cuma günü Ankara’dayız. Zirvedeki çok önemli bir isimle harekâtı konuşuyoruz. “Ne oldu, ABD’nin tavrından hemen sonra geri çekildik, bu çok sevimsiz bir netice olmadı mı?” Sorumuz, ikili sohbet ortamında daha net. Cevap çok samimi. “Ne girerken, ne çıkarken Amerika’nın haberi oldu. Ağır kış şartları var. Hastalanmalar başladı. Kar, mağara ve hedef ne varsa kapatmış vaziyette. Nereye ateş edeceğinizi bilemiyorsunuz. Müddet önceden tesbit edilmişti. Amerikalıların açıklamalarına denk gelmesi tamamen tesadüftür.” O ân sorulacak olan bellidir. “İkinci bir Sarıkamış’tan mı endişe edildi?” Sorumuz vücut diliyle tasvip gördü. Ve zirvedeki isim ekledi: “Havalar ısınınca harekât devam edecek...”
Ankara’da şu kanaate vardık, sivil irade, harekâtın seyrinden habersiz değil. Zaten aksi olamaz. Aksini genelkurmay gibi sorumluluk sahibi bir kurum yapar mı? Bağlı olduğu devlet kurumlarını kaale almayarak bir başına harekât başlatacak, bir başına harekâta son verecek. Böyle bir mütalaa bu devlete hakarettir...
Amerikalılar, “çekilin” der demez hemen çekilmemeyi hepimiz isterdik. Hiç olmazsa 15 gün geçseydi. Bunu söyleyen duygularımız. Savaş mantıkla olmakta. Ne diyor sayın Büyükanıt? “Kınayanlar gidip orada bir 24 saat geçirsinler bakalım, bizi düşündüren Mehmetçiktir.”
Bütün bunlardan şu sonuç çıkmakta. Devletimiz, hükümeti ve askeriyle “el ne der?” kompleksine düşmemiştir.
Sarıkamış dramı, elbette akıldadır. Mehmetçik, kış tehdidindeyse orada “o bunu der, şu da şunu düşünür” kaygıları hesap dışıdır. “Öyleyse neden bu şartlarda harekât başlatıldı?” Stratejik ihtiyaçlar bunu emrediyordu...
Sırtında yumurta küfesi olmayan her şeyi söylüyor. Temenni başka, hakikat başkadır. Duygu, mantığa galebe gelemez. Geldi ve Sarıkamış’ı yaşadık. Bazen bağra taş basmaktan başka çare yoktur. “Program önceden çizilmişti” deniyor. Ağır kış şartlarının doğurabileceği felakete dikkat çekiliyor...Ya Amerikan basını? Zafer çığlıkları atıyorlar... Ayıp ediyorlar. İtibar etmeye değmez. Kuşatmaya aldıktan sonra kaçar gibi yaparak geri dönüp düşmanı imha etmek asırlardır uyguladığımız muhteşem bir muharebe taktiğidir.
Hoş geldin Mehmetçik. Senin Peygamberin de bu taktikle zaferler kazandı. Hoş geldin, alnından öpüyor, aziz şehitlerimizi de sevgili Peygamberimizin -aleyhisselam- mübarek agûşlarına tevdi ediyoruz.
Ey şehid oğlu şehid isteme benden makber/Sana agûşunu açmış duruyor Peygamber.
Entellektüel Boyut
Rahim Er
03 Mart 2008 Pazartesi
Türkiye Gazetesi
Cuma günü Ankara’dayız. Zirvedeki çok önemli bir isimle harekâtı konuşuyoruz. “Ne oldu, ABD’nin tavrından hemen sonra geri çekildik, bu çok sevimsiz bir netice olmadı mı?” Sorumuz, ikili sohbet ortamında daha net. Cevap çok samimi. “Ne girerken, ne çıkarken Amerika’nın haberi oldu. Ağır kış şartları var. Hastalanmalar başladı. Kar, mağara ve hedef ne varsa kapatmış vaziyette. Nereye ateş edeceğinizi bilemiyorsunuz. Müddet önceden tesbit edilmişti. Amerikalıların açıklamalarına denk gelmesi tamamen tesadüftür.” O ân sorulacak olan bellidir. “İkinci bir Sarıkamış’tan mı endişe edildi?” Sorumuz vücut diliyle tasvip gördü. Ve zirvedeki isim ekledi: “Havalar ısınınca harekât devam edecek...”
Ankara’da şu kanaate vardık, sivil irade, harekâtın seyrinden habersiz değil. Zaten aksi olamaz. Aksini genelkurmay gibi sorumluluk sahibi bir kurum yapar mı? Bağlı olduğu devlet kurumlarını kaale almayarak bir başına harekât başlatacak, bir başına harekâta son verecek. Böyle bir mütalaa bu devlete hakarettir...
Amerikalılar, “çekilin” der demez hemen çekilmemeyi hepimiz isterdik. Hiç olmazsa 15 gün geçseydi. Bunu söyleyen duygularımız. Savaş mantıkla olmakta. Ne diyor sayın Büyükanıt? “Kınayanlar gidip orada bir 24 saat geçirsinler bakalım, bizi düşündüren Mehmetçiktir.”
Bütün bunlardan şu sonuç çıkmakta. Devletimiz, hükümeti ve askeriyle “el ne der?” kompleksine düşmemiştir.
Sarıkamış dramı, elbette akıldadır. Mehmetçik, kış tehdidindeyse orada “o bunu der, şu da şunu düşünür” kaygıları hesap dışıdır. “Öyleyse neden bu şartlarda harekât başlatıldı?” Stratejik ihtiyaçlar bunu emrediyordu...
Sırtında yumurta küfesi olmayan her şeyi söylüyor. Temenni başka, hakikat başkadır. Duygu, mantığa galebe gelemez. Geldi ve Sarıkamış’ı yaşadık. Bazen bağra taş basmaktan başka çare yoktur. “Program önceden çizilmişti” deniyor. Ağır kış şartlarının doğurabileceği felakete dikkat çekiliyor...Ya Amerikan basını? Zafer çığlıkları atıyorlar... Ayıp ediyorlar. İtibar etmeye değmez. Kuşatmaya aldıktan sonra kaçar gibi yaparak geri dönüp düşmanı imha etmek asırlardır uyguladığımız muhteşem bir muharebe taktiğidir.
Hoş geldin Mehmetçik. Senin Peygamberin de bu taktikle zaferler kazandı. Hoş geldin, alnından öpüyor, aziz şehitlerimizi de sevgili Peygamberimizin -aleyhisselam- mübarek agûşlarına tevdi ediyoruz.
Ey şehid oğlu şehid isteme benden makber/Sana agûşunu açmış duruyor Peygamber.
Entellektüel Boyut
Rahim Er
03 Mart 2008 Pazartesi
Türkiye Gazetesi