Özgür Çağrı
04-13-2010, 22:51
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre Diyarbakır'da 105 bin binek otomobil bulunmasına rağmen bu araçların sadece 33 bin 708'i '21' plakalı iken 70 binden fazlası ise başka kentlerin plakalarını taşıyor. Veriler meselenin hangi boyutlara vardığını göstermesi açısından önemli.
Kadir Konuksever / BBC Türkçe
Trafik kontrolüne giren aracın yanına yaklaşan polis ehliyet ve ruhsat istediğinde şaşırır, Şeyhmus adındaki sürücü.
Çünkü hız limitlerini aşmamıştır, emniyet kemeri de bağlıdır.
Yanından vızır vızır araçlar geçerken durdurulması bir yana hiçbir neden yokken ceza yemesi fazlasıyla haksızlıktır.
Ama o neden bulunur kısa sürede.
Polis önce stop lambasına tekme atar; ardından kırık lamba ile trafikte seyretmekten ceza keser.
Hollywood yapımı filmlerde rastladığımız kasabanın kötü yürekli şeriflerine hatır okutacak muameleye uğrayan Şeyhmus, bunun tek nedeninin Diyarbakır plakalı bir araç kullanması olduğunu söylüyor ve ekliyor; "aşağılandığımı hissettim."
İzzet ise büyük kentlerden birinde bulunan büyük alışveriş merkezlerinden birinin otoparkındaki aracından on beş dakikalığına uzaklaştığında yaşıyor aynı duyguyu.
Alışveriş poşetleri ile otomobillerinin yanına döndüklerinde her tarafı çizik içindedir ve o gün tatillerinin ilk günüdür.
Bir başka Diyarbakırlı ise 155 Polis İmdat telefonlarına terörist taşıyor diye ihbar edilmiş.
Etnik kimlik
Vakayı adliyeden saymak olası ancak sonuçta meselenin boyutları örnekte olduğu üzere çetrefilleşebiliyor.
Diyarbakır'ın bulunduğu coğrafyanın etnik kimliği gibi okunan ve kentin trafikteki karşılığını simgeleyen 21 plakalı araçlara batı illerinde milliyetçi ve vandal yaklaşımlar yeni değil.
Salt bu nedenle kente girenleri 21 numaralı plakalardan çok İstanbul plakası olan 34 Ankara plakası olan 06 ve biraz da diğer batı illerine aitmiş gibi görünen araçlar karşılar. Batı illeriyle seyahat zorunlulukları bulunanlar, tatile çıkanlar kısacası yüzünü batıya çevirenlerin rahat edebilmeleri ve önyargılardan kurtulabilmeleri için zorunluluk gibi.
Zira 21 plakalı araçların gördüğü muameleyi "terörist muamelesi" olarak değerlendirenlerin sayısı az değil.
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre Diyarbakır'da 105 bin binek otomobil bulunmasına rağmen bu araçların sadece 33 bin 708'i '21' plakalı iken 70 binden fazlası ise başka kentlerin plakalarını taşıyor. Veriler meselenin hangi boyutlara vardığını göstermesi açısından önemli.
Salt bu nedenle bu yılın başlarında Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'in yanı sıra Ticaret Odası, Ticaret Borsası ve Esnaf Sanatkarlar Derneği temsilcileri bir çağrıda bulunarak yabancı plakalı araçların sahiplerini plakalarını Diyarbakır üzerinden tescil ettirilmesini istedi.
Çünkü olayın ekonomik boyutu da var ve bir araç hangi kentin plakasını taşıyorsa vergileri de o kentin kasasına giriyor.
Baydemir, kentin yollarını, cadde ve sokaklarını, parklarını kullanan araç sahiplerine, "21 plakayı taşıyın ki, ödediğiniz verginin kente katkısı olsun" diye çağrıda bulunurken kendisinin de dahil olduğu ve Trabzon'da vuku bulan "21" plaka vakası meseleye tuz-biber oldu.
Trabzon'un Çayırbağı Beldesinde itfaiye aracı olmaması nedeniyle başkan Hilmi Köroğlu ulaşabildiği tüm kapıları çalar. Ancak kimseden olumlu bir yanıt alamaz. Buna karşın peşini bırakmaz. Cevval Başkan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'e kadar ulaşır.
Durumunu anlatır ve kendilerine bir itfaiye aracı vermelerini ister.
İstatistiki veriler
Baydemir başkanı kırmaz.
İtfaiye aracı bürokratik işlemlerin tamamlanmasının ardından Çayırbağı beldesine hibe edilir.
Biri AKP diğeri DTP'li iki belediye başkanının örnek davranışı takdire şayandır.
Ancak itfaiye aracının beldeye ulaşmasıyla tartışmalar başlar.
Aracın plakası "21"dir ve daha ilk gün araca bomba ihbarı yapılır.
Ancak ihbar asılsızdır.
Sonraki günler aracı tekmeleyenden, çizene, tükürenden asılsız ihbarlara kadar pek çok sıkıntı yaşanır.
Başkan Hilmi Köroğlu tepkileri yatıştırmak için elinden geleni yaparken akrabalarından Ahmet Köroğlu gazetecilere Diyarbakır'dan gelen itfaiye aracına karşıyım.
Onlar Türk halkı ile barışık bir toplum değil.
Eskiden bu yana yangınları nasıl söndürüyorsak yine söndürürüz. Araç yangınları söndürebilir ama onlar da Türkleri aşağılamış. O aracın bizim saf ve temiz köyümüzün aracı olmasını istemiyorum. Biz kendi paramızı toplar alırız. Zaten öyle ahım şahım bir araç da değil" diye açıklamalarda bulunuyordu.
Belde sakinlerinden Hamit Birinci ise, "Kabul etmiyoruz. Cumhuriyeti yıkmaya çalışıyorlar" derken akrabası Muzaffer Birinci de, "Bize yardım verildiği için olumlu karşılıyoruz. Ben de oralarda çok çalıştım. Çok misafirperver insanlar" diyerek bir plakanın kardeşi kardeşe düşürdüğünün traji komik boyutunu resmediyordu.
Beldede tartışmalar süredursun "21" plakalı aracın beldelilerin ateşini söndürmeye muktedir olmasa bile şimdiye kadar altı yangına su döktüğünü belirtelim.
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'in çağrısı ne kadar yerindeyse görevi insanları yangın felaketinden kurtarmak olan itfaiye aracının plakası üzerinden koparılan fırtına da o kadar manidar.
Kürt açılımının tartışıldığı ve demokratikleşme adına anayasanın bile değiştirilmesi için çalışmaların yürütüldüğü bu günlerde Diyarbakırlı bir tercihte bulunmak zorunda.
Ya kentin trafik tescil numarasını araçlarına kondurarak çirkin yaklaşımlara göğüs gerecek yada başka başka kentlerin plakasına sığınıp kalabalık trafikte izini kaybettirecek.
Kadir Konuksever / BBC Türkçe
Trafik kontrolüne giren aracın yanına yaklaşan polis ehliyet ve ruhsat istediğinde şaşırır, Şeyhmus adındaki sürücü.
Çünkü hız limitlerini aşmamıştır, emniyet kemeri de bağlıdır.
Yanından vızır vızır araçlar geçerken durdurulması bir yana hiçbir neden yokken ceza yemesi fazlasıyla haksızlıktır.
Ama o neden bulunur kısa sürede.
Polis önce stop lambasına tekme atar; ardından kırık lamba ile trafikte seyretmekten ceza keser.
Hollywood yapımı filmlerde rastladığımız kasabanın kötü yürekli şeriflerine hatır okutacak muameleye uğrayan Şeyhmus, bunun tek nedeninin Diyarbakır plakalı bir araç kullanması olduğunu söylüyor ve ekliyor; "aşağılandığımı hissettim."
İzzet ise büyük kentlerden birinde bulunan büyük alışveriş merkezlerinden birinin otoparkındaki aracından on beş dakikalığına uzaklaştığında yaşıyor aynı duyguyu.
Alışveriş poşetleri ile otomobillerinin yanına döndüklerinde her tarafı çizik içindedir ve o gün tatillerinin ilk günüdür.
Bir başka Diyarbakırlı ise 155 Polis İmdat telefonlarına terörist taşıyor diye ihbar edilmiş.
Etnik kimlik
Vakayı adliyeden saymak olası ancak sonuçta meselenin boyutları örnekte olduğu üzere çetrefilleşebiliyor.
Diyarbakır'ın bulunduğu coğrafyanın etnik kimliği gibi okunan ve kentin trafikteki karşılığını simgeleyen 21 plakalı araçlara batı illerinde milliyetçi ve vandal yaklaşımlar yeni değil.
Salt bu nedenle kente girenleri 21 numaralı plakalardan çok İstanbul plakası olan 34 Ankara plakası olan 06 ve biraz da diğer batı illerine aitmiş gibi görünen araçlar karşılar. Batı illeriyle seyahat zorunlulukları bulunanlar, tatile çıkanlar kısacası yüzünü batıya çevirenlerin rahat edebilmeleri ve önyargılardan kurtulabilmeleri için zorunluluk gibi.
Zira 21 plakalı araçların gördüğü muameleyi "terörist muamelesi" olarak değerlendirenlerin sayısı az değil.
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre Diyarbakır'da 105 bin binek otomobil bulunmasına rağmen bu araçların sadece 33 bin 708'i '21' plakalı iken 70 binden fazlası ise başka kentlerin plakalarını taşıyor. Veriler meselenin hangi boyutlara vardığını göstermesi açısından önemli.
Salt bu nedenle bu yılın başlarında Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'in yanı sıra Ticaret Odası, Ticaret Borsası ve Esnaf Sanatkarlar Derneği temsilcileri bir çağrıda bulunarak yabancı plakalı araçların sahiplerini plakalarını Diyarbakır üzerinden tescil ettirilmesini istedi.
Çünkü olayın ekonomik boyutu da var ve bir araç hangi kentin plakasını taşıyorsa vergileri de o kentin kasasına giriyor.
Baydemir, kentin yollarını, cadde ve sokaklarını, parklarını kullanan araç sahiplerine, "21 plakayı taşıyın ki, ödediğiniz verginin kente katkısı olsun" diye çağrıda bulunurken kendisinin de dahil olduğu ve Trabzon'da vuku bulan "21" plaka vakası meseleye tuz-biber oldu.
Trabzon'un Çayırbağı Beldesinde itfaiye aracı olmaması nedeniyle başkan Hilmi Köroğlu ulaşabildiği tüm kapıları çalar. Ancak kimseden olumlu bir yanıt alamaz. Buna karşın peşini bırakmaz. Cevval Başkan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'e kadar ulaşır.
Durumunu anlatır ve kendilerine bir itfaiye aracı vermelerini ister.
İstatistiki veriler
Baydemir başkanı kırmaz.
İtfaiye aracı bürokratik işlemlerin tamamlanmasının ardından Çayırbağı beldesine hibe edilir.
Biri AKP diğeri DTP'li iki belediye başkanının örnek davranışı takdire şayandır.
Ancak itfaiye aracının beldeye ulaşmasıyla tartışmalar başlar.
Aracın plakası "21"dir ve daha ilk gün araca bomba ihbarı yapılır.
Ancak ihbar asılsızdır.
Sonraki günler aracı tekmeleyenden, çizene, tükürenden asılsız ihbarlara kadar pek çok sıkıntı yaşanır.
Başkan Hilmi Köroğlu tepkileri yatıştırmak için elinden geleni yaparken akrabalarından Ahmet Köroğlu gazetecilere Diyarbakır'dan gelen itfaiye aracına karşıyım.
Onlar Türk halkı ile barışık bir toplum değil.
Eskiden bu yana yangınları nasıl söndürüyorsak yine söndürürüz. Araç yangınları söndürebilir ama onlar da Türkleri aşağılamış. O aracın bizim saf ve temiz köyümüzün aracı olmasını istemiyorum. Biz kendi paramızı toplar alırız. Zaten öyle ahım şahım bir araç da değil" diye açıklamalarda bulunuyordu.
Belde sakinlerinden Hamit Birinci ise, "Kabul etmiyoruz. Cumhuriyeti yıkmaya çalışıyorlar" derken akrabası Muzaffer Birinci de, "Bize yardım verildiği için olumlu karşılıyoruz. Ben de oralarda çok çalıştım. Çok misafirperver insanlar" diyerek bir plakanın kardeşi kardeşe düşürdüğünün traji komik boyutunu resmediyordu.
Beldede tartışmalar süredursun "21" plakalı aracın beldelilerin ateşini söndürmeye muktedir olmasa bile şimdiye kadar altı yangına su döktüğünü belirtelim.
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'in çağrısı ne kadar yerindeyse görevi insanları yangın felaketinden kurtarmak olan itfaiye aracının plakası üzerinden koparılan fırtına da o kadar manidar.
Kürt açılımının tartışıldığı ve demokratikleşme adına anayasanın bile değiştirilmesi için çalışmaların yürütüldüğü bu günlerde Diyarbakırlı bir tercihte bulunmak zorunda.
Ya kentin trafik tescil numarasını araçlarına kondurarak çirkin yaklaşımlara göğüs gerecek yada başka başka kentlerin plakasına sığınıp kalabalık trafikte izini kaybettirecek.