ceyhanli
12-12-2007, 11:28
Türkçemize sahip çıkmalıyız
Dilin önemini anlatmaya ve tartışmaya gerek var mı? Dil, insanoğlunu hayvandan ayıran çok önemli bir özellik. Türkçemiz, dünyanın belli başlı dillerinden bir tanesi. Yani, bir medeniyet dili. Bakmayın; bazı köksüzlerin; Türk dili için, ilim dili değildir demelerine. Onlar Türkçeyi bilmedikleri (!) için böyle konuşuyorlar. Bunlar, Türk dilinin içindeki Türkçeleşmiş Arapça ve Farsça kelimeleri dışlamak suretiyle böyle konuşuyor. Bunun da sebebi, Arapça ve Farsça kelimelerde dini motiflerin olması!.. Dine olan düşmanlıklarını burada da, bu şekilde göstermiş oluyorlar.
Onlara göre dil, mahut uydurukçadır. Onunla elbette ilim de bilim de, hiçbir şey yapılamaz. “Mide gurultusundan” ne yapılabilir ki?
Kendi öz diline, atalarının diline ve o dille yazılmış milyonlarca kitabı bağrında saklıyan kütüphanelere yabancı olandan düşmanlıktan başka ne beklenebilir ki?
Zira, insan bilmediğinin düşmanıdır.
Mesela; sebep kelimesinin yerine soru edatı olan neden kelimesini kullanıyorlar. Bu işin nedeni nedir? Bunun doğrusu, bu işin sebebi nedir şeklinde olmalıdır. Sebep kelimesi Arapçadır. Ve elbette dini motif taşır. Şöyle ki; “Ya müsebbib el-esbab=Ey Sebepleri yaratan (Allah’ım) manasındadır ki insana Allahü tealayı hatırlatır.
Baskın kültürlerin tesirindeler
Ayrıca bizim Türkçemiz, bağrında onlarca milleti barındıran bir imparatorluk dilidir. Bugün bile Adriyatik’ten Çin Seddine kadar uzanan geniş coğrafyada Türkçe konuşursanız, sizi anlarlar. Tabii ki uyduruk Türkçe’yi değil..
Çağımızda toplumlar, maalesef baskın kültürlerin tesirindeler. Bundan dolayıdır ki, dilimizi koruyup geliştirebilmemiz için bu baskın kültürlerin dillerine karşı çıkmamız lazım. Elbette bu lisanları öğreneceğiz ama onları, günlük hayatımızın bir parçası haline getirmemeliyiz.
Mesela dükkanlarımızın, mağazalarımızın, alış-veriş merkezlerimizin, çeşitli alandaki kurum ve kuruluşlarımızın ismini ve bunların levhalarını mutlaka Türkçe yazmalıyız. Büyükşehirlerimizde öyle cadde ve sokaklar vardır ki, hemen her yan, baskın kültürlerinin dilleriyle yazılmış tabelalarla dolu. O yerlerin Türkiye olduğunu zor anlıyorsunuz.
Orta-Asya Türk Cumhuriyetleri
Türkçemizle ne denli oynandığına bakın ki, yeni nesillerimiz kendilerini bir önceki neslin yazmış olduğu kitapları okuyup anlamakta zorluk çekiyor!
Bu trajik durum yetmezmiş gibi bir de yabancı dille eğitim modası çıktı. Maalesef anne-babalarımız da çocukları için bu okulları tercih ediyorlar.
Güzel Türkçemiz için, yalnızca okullarımızdaki eğitimle yetinemeyiz.
Geniş katılımlı toplantılar, paneller, platformlar düzenleyip; dilimizi geliştirmek amacı ile de çeşitli ödüllü yarışmalar yapmalıyız. Bunu hem resmi ve hem de sivil toplum örgütleri marifetiyle ayrı ayrı gerçekleştirmeliyiz.
Güzel Türkçemiz için, Türkiye’miz öncülük etmeli ve etkinliklere Orta-Asya Türk Cumhuriyetlerini de dahil etmeli. Onlarla ortak bir dile ulaşmak için ne gerekiyorsa, mutlaka yapılmalıdır. Burada ağabeylik görevi Türkiye’mize düşmektedir.
Çerçeve
Fuat Bol
Dilin önemini anlatmaya ve tartışmaya gerek var mı? Dil, insanoğlunu hayvandan ayıran çok önemli bir özellik. Türkçemiz, dünyanın belli başlı dillerinden bir tanesi. Yani, bir medeniyet dili. Bakmayın; bazı köksüzlerin; Türk dili için, ilim dili değildir demelerine. Onlar Türkçeyi bilmedikleri (!) için böyle konuşuyorlar. Bunlar, Türk dilinin içindeki Türkçeleşmiş Arapça ve Farsça kelimeleri dışlamak suretiyle böyle konuşuyor. Bunun da sebebi, Arapça ve Farsça kelimelerde dini motiflerin olması!.. Dine olan düşmanlıklarını burada da, bu şekilde göstermiş oluyorlar.
Onlara göre dil, mahut uydurukçadır. Onunla elbette ilim de bilim de, hiçbir şey yapılamaz. “Mide gurultusundan” ne yapılabilir ki?
Kendi öz diline, atalarının diline ve o dille yazılmış milyonlarca kitabı bağrında saklıyan kütüphanelere yabancı olandan düşmanlıktan başka ne beklenebilir ki?
Zira, insan bilmediğinin düşmanıdır.
Mesela; sebep kelimesinin yerine soru edatı olan neden kelimesini kullanıyorlar. Bu işin nedeni nedir? Bunun doğrusu, bu işin sebebi nedir şeklinde olmalıdır. Sebep kelimesi Arapçadır. Ve elbette dini motif taşır. Şöyle ki; “Ya müsebbib el-esbab=Ey Sebepleri yaratan (Allah’ım) manasındadır ki insana Allahü tealayı hatırlatır.
Baskın kültürlerin tesirindeler
Ayrıca bizim Türkçemiz, bağrında onlarca milleti barındıran bir imparatorluk dilidir. Bugün bile Adriyatik’ten Çin Seddine kadar uzanan geniş coğrafyada Türkçe konuşursanız, sizi anlarlar. Tabii ki uyduruk Türkçe’yi değil..
Çağımızda toplumlar, maalesef baskın kültürlerin tesirindeler. Bundan dolayıdır ki, dilimizi koruyup geliştirebilmemiz için bu baskın kültürlerin dillerine karşı çıkmamız lazım. Elbette bu lisanları öğreneceğiz ama onları, günlük hayatımızın bir parçası haline getirmemeliyiz.
Mesela dükkanlarımızın, mağazalarımızın, alış-veriş merkezlerimizin, çeşitli alandaki kurum ve kuruluşlarımızın ismini ve bunların levhalarını mutlaka Türkçe yazmalıyız. Büyükşehirlerimizde öyle cadde ve sokaklar vardır ki, hemen her yan, baskın kültürlerinin dilleriyle yazılmış tabelalarla dolu. O yerlerin Türkiye olduğunu zor anlıyorsunuz.
Orta-Asya Türk Cumhuriyetleri
Türkçemizle ne denli oynandığına bakın ki, yeni nesillerimiz kendilerini bir önceki neslin yazmış olduğu kitapları okuyup anlamakta zorluk çekiyor!
Bu trajik durum yetmezmiş gibi bir de yabancı dille eğitim modası çıktı. Maalesef anne-babalarımız da çocukları için bu okulları tercih ediyorlar.
Güzel Türkçemiz için, yalnızca okullarımızdaki eğitimle yetinemeyiz.
Geniş katılımlı toplantılar, paneller, platformlar düzenleyip; dilimizi geliştirmek amacı ile de çeşitli ödüllü yarışmalar yapmalıyız. Bunu hem resmi ve hem de sivil toplum örgütleri marifetiyle ayrı ayrı gerçekleştirmeliyiz.
Güzel Türkçemiz için, Türkiye’miz öncülük etmeli ve etkinliklere Orta-Asya Türk Cumhuriyetlerini de dahil etmeli. Onlarla ortak bir dile ulaşmak için ne gerekiyorsa, mutlaka yapılmalıdır. Burada ağabeylik görevi Türkiye’mize düşmektedir.
Çerçeve
Fuat Bol