fatih kısaparmak balon baskılı balon Tütünün tuhaf hikâyesi - AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Tütünün tuhaf hikâyesi


ceyhanli
01-07-2008, 21:51
Tütünün tuhaf hikâyesi

Yeni yıla Tütün ve Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Yasada Değişiklik yaparak girdik. Artık sigarasız mekânların çoğalacağını, temiz hava teneffüs edebileceğimizi, kimsenin “duman altı olmak” zorunda kalmayacağını ümit ediyoruz. Yasak yerlerde sigara içilemeyecek, yasağa uymayan kişi ve iş yerlerine ağır cezalar verilecek...
İyi de buraya nasıl, nereden geldik?
Tütün, anavatanı olan Antil adalarından (Küba, Haiti, Porto Rico, Jamaika, Bahama...) Güney ve Kuzey Amerika’ya yayılmış. Maya kavmine ait tarihî taşlar üzerindeki yazı ve resimlerden anlaşıldığına göre, güneşe ve ateşe tapanlar tütün yapraklarını yakıp tütsü yaparlar, dumanını koklarlarmış. Kristof Kolomb ve arkadaşları Hindistan zannederek San Salvador’a ayak bastıklarında ağız ve burunlarından duman çıkan kırmızı derili insanları hayretle seyretmişler. Kendileri de bu “mukaddes duman” altında kalıp, koklamaya, keyif almaya başlamışlar. Gemileriyle Avrupa’ya, gittikleri her yere bu otu taşımışlar. Zamanın doktorları olan rahipler tütünün şifa kaynağı olduğuna inanır, cemaatlerine tavsiye ederlermiş. Fransa’nın Lizbon’daki büyükelçisi Jean Nicot(1560, nikotin ismi buradan gelir) tütün bitkisinin çıban yaralarını iyileştirdiğini, vereme karşı şifa verici tesirleri olduğunu kraliçesine yazınca kullanımı daha da yayılmış, “kraliçe otu” diye anılır olmuş. Avrupa ülkelerinde özellikle asil ailelerde, saray halkında ve ruhban sınıfta tütün içme ve enfiye hâlinde burundan çekilmesi fevkalâde yayılmış. Islah edilen bazı çeşitlerin yaprakları öğütülerek dudak arasında emilmeye başlanmış.
Tütünün İstanbul’a İngiliz ve Venedik gemicileri vasıtasıyla 1600 yıllarında, Sultan 1. Ahmet Han zamanında geldiği biliniyor. Osmanlı toplumunda fazlaca kullanılır olunca, lehte ve aleyhte cereyanlar başlamış. Müftüler dinî yönünü tartışmışlar, sultanların bir kısmı içilmesini yasaklamış, bazıları ise tiryakisi olmuşlar. Osmanlı imparatorluğunda iklim ve toprak tütün ziraatına o kadar elverişli ki Makedonya’dan, Kırcaali’ye, Ege’den Samsun’a, Bitlis’e hızla yayılıyor. Halkın ve devletin çok önemli gelir kaynakları arasına giriyor. Tüm dünyada ün salan enfes kokulu “şark tipi tütün” deyince Türkiye hatıra geliyor.
Ülkemizin tarihinde tütün kadar iktisadî, siyasî, ticarî ve kültürel derin izler bırakan ve tartışılan başka bir ziraî ürün yok. Daha 1980’lere kadar tütün ülkemizin en önemli üç ihraç ürününden biri.
Önce Amerika’da, sonra zengin Avrupa’da sigara bir statü simgesi ve ayrıcalık unsuru olarak tüketildi, kullanımı özendirildi. İnsanları genç yaşta sigaraya alıştırmak için çok düşünülmüş reklâmlar ve sinsî propaganda teknikleri geliştirildi. Tütün 20. asırda şifa kaynağı olarak değil, ama keyif verici bir madde olarak en yaygın biçimde kullanıldı. Türk halkı yılda altı milyar paket sigara tüketiyor ve bunun bir milyar paketi kaçak! Küresel tütün tröstleri politikalarını uygulatmak için iktidarları rüşvete alıştırdılar. Bazı ülkelerde ise hükümetleri sarsacak derecede güç kazandılar.

21. asır tütünün sonu mu?
Yukarıda yazdık. Tütün önce mukaddes sanılıyordu, sonra şifa kaynağı.
Ardından keyif verici bir madde olarak yayıldı. Küresel sanayiler oluştu.
Bugün gelinen noktaya baktığımızda şaşırtıcı bir tablo var. Önce Amerika’da, sonra Avrupa’da, şimdi bizde tütün kullanımı yasaklanıyor. Sigara içenler ikinci sınıf insan statüsüne indiriliyor...
Nereden nereye. Bir şeyler oluyor...
Çarşamba günü devam edeceğiz.


yönetiYORUM
Muhsin Abay