mesudum47
07-14-2007, 00:16
Ankaralı Simitçi
Son bir yıldır öğle yemeklerini dışarıda yemek durumunda kaldığımızdan
işyerinden iki ağabeyimle Tunalı civarlarında yemeğimizi yiyor ve öğleden
sonrası için de Tunalı Pasajı karşısındaki köşeden simit alıyoruz.
Yaklaşık on-on beş gündür tezgahın başka birisi tarafından işletildiğini
fark etmiştim. Dün bu sefer simidi ben alacağım diyerek, tezgaha gittiğimde
simitçi ortalıkta görünmüyordu. Ben de her tezgahın başında simitçi
olmadığında, Türklerin yaptığı refleks ile tezgahın camını açacak ve parayı
koyarak iki tane simit alacaktım. Öyle de yaptım tezgahın sürgülü camını
açtım 1 YTL' yi rafa koydum ve tam simitleri alacaktım ki, orada üstüne el
yazısıyla bir şeyler yazılmış, müsvedde kağıtları gördüm.
Beni iyi tanıyanlar ne kadar meraklı olduğumu bilirler; "Yahu bu da nedir,
ne yazmış bu adam acaba, bir bakayım," dedim:
8:10 - 2
8:15 - 1
8.21 - 1
8.22 - 2
Anlayacağınız bu listede öğleye kadar hangi dakikada kaç simit satıldığı
yazıyordu.
Sonra bu listenin altına 13:55 - 2 yazıp, ne yazdığıma dikkat etsin diye
2'nin üstüne bir de yıldız koydum ve simitleri aldım.
Veritabanı tutmaya bayılırım. "Allahım adamdaki bilince bak, veritabanı
tutuyor!" dedim. Ama emin değildim. Belki de belediye böyle bir şeyler
istemiştir falan... dedim.
Neyse uzatmayayım, bugün yine aynı simitçiye uğradım, bu sefer oradaydı.
Nasılsın, iyi misin, hoşbeşinden sonra" 13:55 simitlerini toplama ekledin
mi?" diye sorunca:
- " Abi sen miydin o?" diye gülümsemeye başladı.
- " Neden böyle bir liste tutuyorsun?" diye sordum, "Belediye mi istiyor?"
- " Yok abi, ben 15 gün önce aldım bu tezgahın işletmesini, henüz
yabancısıyım müşterinin dedi. Bunları dakika dakika yazıyorum, hangi
saatlerde müşteri yığılıyorsa, ona göre sıcak simit getireceğim, o gün
sabahın simidi akşama kaldı, utandım müşteriden" dieyince ellerine sarılıp
öpmek geldi içimden.
Yaa işte böyle...
İster CRM (Customer Related Management) deyin, ister PR (Public Relation),
isterseniz de Market Research...
Ben simitçinin yaptığı işten kendime mesaj çıkarmazsam ölürdüm. Ne mi
çıkardım?... Yoo, o kadar uzun boylu değil her şeyi de yazacak değilim
ya!...
"Herkesin Mesajı Kendine..."
Artık her simit aldığımda aklıma VERİTABANCI SİMİTÇİ gelecek. Zekâ, işine
saygı, kâr arttırma bilinci... Hepsinin sonucunda yaratılan gerçek katma
değer ve farklılaşarak rakiplerinden ayrılma...
Bunları öğretmek için yıllarca insanları yüksek ücretli okullarda
okutuyorlar. Sonuç " veritabancı simitçinin " yanından bile geçemeyecek
olanlar bakın her yerde yüksek maaşlar alıp, endam gösteriyorlar.
KAYNAK KİM BİLMİYORUM...
BEN DEĞİLİM ENAZINDAN...
Son bir yıldır öğle yemeklerini dışarıda yemek durumunda kaldığımızdan
işyerinden iki ağabeyimle Tunalı civarlarında yemeğimizi yiyor ve öğleden
sonrası için de Tunalı Pasajı karşısındaki köşeden simit alıyoruz.
Yaklaşık on-on beş gündür tezgahın başka birisi tarafından işletildiğini
fark etmiştim. Dün bu sefer simidi ben alacağım diyerek, tezgaha gittiğimde
simitçi ortalıkta görünmüyordu. Ben de her tezgahın başında simitçi
olmadığında, Türklerin yaptığı refleks ile tezgahın camını açacak ve parayı
koyarak iki tane simit alacaktım. Öyle de yaptım tezgahın sürgülü camını
açtım 1 YTL' yi rafa koydum ve tam simitleri alacaktım ki, orada üstüne el
yazısıyla bir şeyler yazılmış, müsvedde kağıtları gördüm.
Beni iyi tanıyanlar ne kadar meraklı olduğumu bilirler; "Yahu bu da nedir,
ne yazmış bu adam acaba, bir bakayım," dedim:
8:10 - 2
8:15 - 1
8.21 - 1
8.22 - 2
Anlayacağınız bu listede öğleye kadar hangi dakikada kaç simit satıldığı
yazıyordu.
Sonra bu listenin altına 13:55 - 2 yazıp, ne yazdığıma dikkat etsin diye
2'nin üstüne bir de yıldız koydum ve simitleri aldım.
Veritabanı tutmaya bayılırım. "Allahım adamdaki bilince bak, veritabanı
tutuyor!" dedim. Ama emin değildim. Belki de belediye böyle bir şeyler
istemiştir falan... dedim.
Neyse uzatmayayım, bugün yine aynı simitçiye uğradım, bu sefer oradaydı.
Nasılsın, iyi misin, hoşbeşinden sonra" 13:55 simitlerini toplama ekledin
mi?" diye sorunca:
- " Abi sen miydin o?" diye gülümsemeye başladı.
- " Neden böyle bir liste tutuyorsun?" diye sordum, "Belediye mi istiyor?"
- " Yok abi, ben 15 gün önce aldım bu tezgahın işletmesini, henüz
yabancısıyım müşterinin dedi. Bunları dakika dakika yazıyorum, hangi
saatlerde müşteri yığılıyorsa, ona göre sıcak simit getireceğim, o gün
sabahın simidi akşama kaldı, utandım müşteriden" dieyince ellerine sarılıp
öpmek geldi içimden.
Yaa işte böyle...
İster CRM (Customer Related Management) deyin, ister PR (Public Relation),
isterseniz de Market Research...
Ben simitçinin yaptığı işten kendime mesaj çıkarmazsam ölürdüm. Ne mi
çıkardım?... Yoo, o kadar uzun boylu değil her şeyi de yazacak değilim
ya!...
"Herkesin Mesajı Kendine..."
Artık her simit aldığımda aklıma VERİTABANCI SİMİTÇİ gelecek. Zekâ, işine
saygı, kâr arttırma bilinci... Hepsinin sonucunda yaratılan gerçek katma
değer ve farklılaşarak rakiplerinden ayrılma...
Bunları öğretmek için yıllarca insanları yüksek ücretli okullarda
okutuyorlar. Sonuç " veritabancı simitçinin " yanından bile geçemeyecek
olanlar bakın her yerde yüksek maaşlar alıp, endam gösteriyorlar.
KAYNAK KİM BİLMİYORUM...
BEN DEĞİLİM ENAZINDAN...