Yapanlarının yanına kar kalan, hiç biri sonuçlanmayan yolsuzluk davalarıyla...

Hiç bir davası sonuçlanmayan derin devlet yargılamalarıyla...

Allah'tan düşmanın başına bile gelmesi istenmeyecek adaletiyle...

Dindarların evlerine her gece yarısı yapılan operasyonlarıyla...
son üç yılda 1000'ün üstünde dindarın, örgüt yaftası takılarak İsrail lehine tutuklanmasıyla...

Her geçen gün Çok uluslu kapitalist küresel sermayin yeni bir işgaliyle...

Halkının neredeyse her bireyinin kredi kartı adı altında emperyalizme borçlandırılmasıyla...

Tüm meclisinin ve yetkililerinin bütün uğraşlarına rağmen et adı altındaki sömürüye engel olunanamasıyla...

Dünyanın petrole en yakın ama petrolü en pahalı kullanan zavallı halkıyla...

Tüm direklerin, telleri, kabloları ve altyapısı halkın parasıyla
oluşturulmasına rağmen, dünyanın en pahalı iletişim fiyatıyla...

Tüm boruları ve kazı çalışmaları halkın parasıyla yapıldığı halde dünyanın en pahalı doğalgazını kullanan toplumuyla...

Halka ait kamu mallarını, halka sormadan satmasıyla meşhur hükümetiyle...

hiç konuşmadığı halde, Devletin bilgisi ve izni dahilinde her ay abone başı 20 ila 25 TL telefon faturası sömürüsüyle...

20 TL'lik elektrik kullanımına 40 TL fatura kesilen halkıyla...

Hiç bir girişimi doğru bir sonuç doğuramamış eğitim ve sağlık açılımları aldatmacısıyla...

Her işi eline yüzüne bulaştıran ama işgüzarlıktan asla vazgeçmeyen ve eleştirildiğinde yüzsüzce bir tavır takınan belediyeleri ve bürokratlarıyla...

Her yıl artan ve sayısı binlerle ifade edilen kayıp çocuklarıyla...

Her geçen gün Organ mafyasının kar oranlarında tavan yapmasıyla...

20 bine ulaşan kayıp insanıyla...

Mavi Marmara gazilerinin, İsraile dava açmasını engelleyen hükümetiyle...

Önce açılım deyip sonra, tek dil diyen hükümetiyle...

Çocuklarını kaybetmiş annelerle görüşmesini kurulda anlatırken , Başbakanın karşısında ağlayan bakanlarıyla...

Dizilerle duygusal manyaklığa itilmiş toplumuna sürekli ajitasyon yapan başbakanıyla...

Filmlerde dıııııııt sesiyle kapatılan sözleri her gün politikacılarından dinleyen halkıyla...

Hastane önlerinde çadırlar içinde yaşayan hastalarıyla...

Hasta başına devletten para alan ve sürümden kazanmak için çalışan doktorlarıyla...

Asgari ücretliyi ezdirmem diyerek oy alıp, gülünç zamlar yapan hükümetiyle...

80 liralık elektrik faturası için elektriği kesilerek her iki hasta ve makinaya bağlı çocuklarının ölümle burun buruna getirildiği anne ve babalarla...

her gün, ülkenin en az 10 yerinde, zulme uğradıkları için isyan eden mahalleleriyle...

İnsanların beyinlerinde hasar meydana getiren , su sıkan polis araçlarıyla...

insanların ölümüne sebep olan polis gazlarıyla...

Not : Yazıyı yazan kemalist egoist komünist kafir değildir. Bilakis müslümandır . Milli Görüşçüde değildir. Sadece ve sadece müslümandır !

Birde böyle baksakmı ?

Maddeleri değerlendirmelerinize sunuyorum ...

İlk sözüm, çok doğru cümleler oldu...!

Doğruya, doğru denir arkadaş...!