CeVHeR
05-22-2008, 04:10
Hah şöyle..
Neydi o eski çekingenlik dönemleri..
Bir savcı, hiç de üzerine vazife olmayan şekilde bir açıklama yapıyor, bir-iki milletvekilinin ferdi açıklamalarıyla konu geçiştiriliyordu.. Gerekli cevap verilmiyordu..
Bir başsavcı yetki ve görev sınırlarını aşıp, adeta bir siyasetçi gibi açıklamalar yapıyor... Onun da cevabı verilmiyor, gerekli soruşturma açılmıyordu.. Bir bakanın, kenarından köşesinden hafif bir eleştirisiyle mevzu kapatılmaya çalışılıyordu.
Yargı organları, kurum adına açıklamalar yapıyorlar, resmen siyasi konulara girip politikacıların sahasında top oynatıyorlar.. Milletten yetki alıp TBMM’ye gelmiş milletvekilleri ise, topyekûn meydana çıkıp “Siz bu yetkiyi kimden aldınız beyler/bayanlar?” tavrını ortaya koymuyorlardı...
Anlaşılan o ki; yargının anayasa ve kanunlarda olmadığı halde kendi kendine ihdas ettiği “Yasama organının yetkisine müdahil olma” eylemi, artık sessizlikle karşılanmayacak.
Hükümetin dünkü açıklaması ile eski dönem kapandı artık.
Yargıtay Başkanlar Kurulu, hiç de üzerine vazife olmayan bir konuda yaptığı açıklamadan dolayı, hükümetten gerekli cevabı aldı..
Çıksın karşı cevap versinler de göreyim şimdi..
Ne diyecekler?
“Anayasa’nın bilmem kaçıncı maddesinde, bizim yasama organının işine karışma yetkimiz bulunmaktadır” mı diyecekler?
Varsa söylesinler de görelim bakalım..
“Yargıtay Kanunu’nun bilmem kaçıncı maddesine göre, kanunlar yapılırken, önce bize sorulmalı” mı diyecekler?..
Var mı ki öyle bir madde, söylesinler..
Meydanı boş bulmuşlardı, politik konularda konuşup duruyorlardı..
Ne Anayasa’dan bir yetki, ne de kanundan bir dayanak gösteremiyorlardı..
Anlaşılan o ki, artık bir defter kapandı..
Yargıçların, anamuhalefet partisi sözcülüğü yapma dönemi kapandı..
Yargı ne demek? Adı üstünde, hüküm vermek, yargılamak..
Yargılamak için ne gerekli? Önceden konulmuş kural gerekli.
Peki yargının görevi; hem kural koyma, hem de o kurala göre karar verme mi?
Hayır!
Yargının görevi, önceden düzenlenmiş kurala göre karar vermek..
Kuralı kim belirleyecek?
Yasama organı!
Öyle ise; Yargıtay Başkanlar Kurulu bildirisinde kanun yapımına müdahale içeren ifadeler niye var?
Üstü kapalı falan da değil!
Açık açık dile getirilen müdahaleler..
Beyefendiler, hem yasama işlevini görecekler, hem de yargı yetkisini ellerinde tutacaklar sanki!
Açıklamaya bakar mısınız, Anayasa’nın 10. ve 42. maddelerindeki değişiklikler eleştiriliyor.
Afedersiniz, Anayasa değişikliği, Yargıtay Başkanlar Kurulu’nu ne ilgilendiriyormuş?
Açık açık soruyorum kendilerine; “Beyler, Anayasa değişikliğinden size ne?”
Bir dava var zaten, Anayasa Mahkemesi’nde görülüyor..
Ama bu değişiklikten Yargıtay’a ne?
Yargıtay’a ne ki, kalkıp da bu değişiklik üzerine fikir yürütüyor.
Sizin üzerinize vazife mi, Anayasa’nın neresinin nasıl değiştirileceği?..
Açıklamanızın dayanağı, Anayasa’da mı yazılı, yoksa Yargıtay Kanunu’nda mı?
Hayır, hiçbir yerde böyle bir yetkiniz yok sizin..
Yetkiniz olmadığı halde, kendi kendinize görev ihdas ediyorsunuz..
İsteniyor ki; Anayasa değişikliklerinde de, yargı reformunda da her şey beyefendilere sorulsun..
Şunu hemen söyleyeyim, yasama organı, nezaketen yargıya da bu konuyu sorabilir. Görüşlerini alabilir.
Ama kusura bakmasınlar, değişiklikler için yargının fikrini alma işleminin nezaketen yapılan bir uygulama olduğu gerçeğini kavrayamayıp, “Bana niye sormadınız” diye hesap sormaya, hiç kimsenin hak ve yetkisi olamaz.
Sormazsa, sormamış olur..
Siz davalar hakkında karar verirken, yasamaya mı soruyorsunuz? Yürütmeye mi soruyorsunuz?
Siz sormadığınıza göre, onlar da kanun çıkarırken size sormayacaklar.. Aksi halde; yasama, yürütme, yargı tek elde toplanmış olmaz mı?
Yargı organı, “yargı organı” olduğunu bilip, ona göre davranmalı.
Yargının, ne işi var yasama ile?
Bıraksın yasama işini de, o işle görevlendirilmiş olan organ yapsın.
Dii mi ama?
Ali KARAHASANOĞLU / VAKİT 22/05/2008
Neydi o eski çekingenlik dönemleri..
Bir savcı, hiç de üzerine vazife olmayan şekilde bir açıklama yapıyor, bir-iki milletvekilinin ferdi açıklamalarıyla konu geçiştiriliyordu.. Gerekli cevap verilmiyordu..
Bir başsavcı yetki ve görev sınırlarını aşıp, adeta bir siyasetçi gibi açıklamalar yapıyor... Onun da cevabı verilmiyor, gerekli soruşturma açılmıyordu.. Bir bakanın, kenarından köşesinden hafif bir eleştirisiyle mevzu kapatılmaya çalışılıyordu.
Yargı organları, kurum adına açıklamalar yapıyorlar, resmen siyasi konulara girip politikacıların sahasında top oynatıyorlar.. Milletten yetki alıp TBMM’ye gelmiş milletvekilleri ise, topyekûn meydana çıkıp “Siz bu yetkiyi kimden aldınız beyler/bayanlar?” tavrını ortaya koymuyorlardı...
Anlaşılan o ki; yargının anayasa ve kanunlarda olmadığı halde kendi kendine ihdas ettiği “Yasama organının yetkisine müdahil olma” eylemi, artık sessizlikle karşılanmayacak.
Hükümetin dünkü açıklaması ile eski dönem kapandı artık.
Yargıtay Başkanlar Kurulu, hiç de üzerine vazife olmayan bir konuda yaptığı açıklamadan dolayı, hükümetten gerekli cevabı aldı..
Çıksın karşı cevap versinler de göreyim şimdi..
Ne diyecekler?
“Anayasa’nın bilmem kaçıncı maddesinde, bizim yasama organının işine karışma yetkimiz bulunmaktadır” mı diyecekler?
Varsa söylesinler de görelim bakalım..
“Yargıtay Kanunu’nun bilmem kaçıncı maddesine göre, kanunlar yapılırken, önce bize sorulmalı” mı diyecekler?..
Var mı ki öyle bir madde, söylesinler..
Meydanı boş bulmuşlardı, politik konularda konuşup duruyorlardı..
Ne Anayasa’dan bir yetki, ne de kanundan bir dayanak gösteremiyorlardı..
Anlaşılan o ki, artık bir defter kapandı..
Yargıçların, anamuhalefet partisi sözcülüğü yapma dönemi kapandı..
Yargı ne demek? Adı üstünde, hüküm vermek, yargılamak..
Yargılamak için ne gerekli? Önceden konulmuş kural gerekli.
Peki yargının görevi; hem kural koyma, hem de o kurala göre karar verme mi?
Hayır!
Yargının görevi, önceden düzenlenmiş kurala göre karar vermek..
Kuralı kim belirleyecek?
Yasama organı!
Öyle ise; Yargıtay Başkanlar Kurulu bildirisinde kanun yapımına müdahale içeren ifadeler niye var?
Üstü kapalı falan da değil!
Açık açık dile getirilen müdahaleler..
Beyefendiler, hem yasama işlevini görecekler, hem de yargı yetkisini ellerinde tutacaklar sanki!
Açıklamaya bakar mısınız, Anayasa’nın 10. ve 42. maddelerindeki değişiklikler eleştiriliyor.
Afedersiniz, Anayasa değişikliği, Yargıtay Başkanlar Kurulu’nu ne ilgilendiriyormuş?
Açık açık soruyorum kendilerine; “Beyler, Anayasa değişikliğinden size ne?”
Bir dava var zaten, Anayasa Mahkemesi’nde görülüyor..
Ama bu değişiklikten Yargıtay’a ne?
Yargıtay’a ne ki, kalkıp da bu değişiklik üzerine fikir yürütüyor.
Sizin üzerinize vazife mi, Anayasa’nın neresinin nasıl değiştirileceği?..
Açıklamanızın dayanağı, Anayasa’da mı yazılı, yoksa Yargıtay Kanunu’nda mı?
Hayır, hiçbir yerde böyle bir yetkiniz yok sizin..
Yetkiniz olmadığı halde, kendi kendinize görev ihdas ediyorsunuz..
İsteniyor ki; Anayasa değişikliklerinde de, yargı reformunda da her şey beyefendilere sorulsun..
Şunu hemen söyleyeyim, yasama organı, nezaketen yargıya da bu konuyu sorabilir. Görüşlerini alabilir.
Ama kusura bakmasınlar, değişiklikler için yargının fikrini alma işleminin nezaketen yapılan bir uygulama olduğu gerçeğini kavrayamayıp, “Bana niye sormadınız” diye hesap sormaya, hiç kimsenin hak ve yetkisi olamaz.
Sormazsa, sormamış olur..
Siz davalar hakkında karar verirken, yasamaya mı soruyorsunuz? Yürütmeye mi soruyorsunuz?
Siz sormadığınıza göre, onlar da kanun çıkarırken size sormayacaklar.. Aksi halde; yasama, yürütme, yargı tek elde toplanmış olmaz mı?
Yargı organı, “yargı organı” olduğunu bilip, ona göre davranmalı.
Yargının, ne işi var yasama ile?
Bıraksın yasama işini de, o işle görevlendirilmiş olan organ yapsın.
Dii mi ama?
Ali KARAHASANOĞLU / VAKİT 22/05/2008