08-30-2009, 16:00 | #1 |
Arınç çözüm istemeyenlerin adresini gösterdi !
Arınç çözüm istemeyenlerin adresini gösterdi! Arınç, Güneydoğu'da çözümsüzlük isteyenlerin adresini gösterdi: Gazetelerin Ankara temsilcileri ile iftarda buluşan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, önemli mesajlar verdi. Güneydoğu, Kürt ve terör konularına değinen Arınç, ‘demokratik açılım' sürecini de değerlendirdi. Arınç, terörden nemalananların, çözümün önünü tıkamak için ellerinden geleni yaptıklarını söyledi... SERDAR ARSEVEN'in haberi... Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, gazetecilerin Ankara temsilcileri ile iftar yemeğinde buluştu. Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü'nün Balgat'taki yeni binasında gerçekleştirilen ve Genel Müdür Salih Melek'in de hazır bulunduğu iftarda, “açılım” konusunda önemli mesajlar veren Arınç; Çiller döneminde terörün bombayla, silahla bitirileceğinin iddia edildiğini, süreç içinde bunun mümkün olmadığının görüldüğünü belirtti. İftar sonrasındaki iki saatlik zaman diliminde terör sürecini ve yaşananları özetleyen Arınç, “Sayın Başbakan, demokratik açılım sürecini ‘canımız pahasına götüreceğiz' dedi. Bu ‘canı pahasına' ifadesini nasıl anlamak gerekiyor?” şeklindeki soru üzerine şöyle devam etti: “İki gömleğim var, biri bayramlık biri idamlık da dedi sayın Başbakan. Bunlar çok hoş şeyler değil. Ama Ergenekonla ilgili iddialar, klasörler ortaya çıktıkça, birilerinin birileri hakkında neler düşündüklerini, neler yapmak istediklerini öğrenmiş oluyoruz. Ben riski daha önceki konuşmalarımda bu açıdan ele almadım. İki yıl sonra seçim var, bu çalışmalar seçim sonucunu büyük ölçüde tayin edecek önemde, anlamında söyledim. İki parti de Ak Parti'nin yıpranmasını örselenmesini bekliyor. Ak Parti bu süreçte yıpransın, örselensin, önü kesilsin, çalışmasına izin verilmesin, vatan hainliği ile suçlansın, halkta derin kaygılar meydana gelsin, hatta derin kaygılar düşmanlığa dönüşsün ve biz CHP ile MHP önümüzdeki seçimlerde koalisyon kuralım, diye düşünüyor olabilirler. 29 Mart seçimlerinde bu koalisyonu bazı yerlerde başarılı bir şekilde uyguladılar..” DAĞDAKİLERİN DURUMU “Dağdakilerin durumu”na ilişkin soru üzerine düşüncelerini açıklayan Arınç şunları söyledi: “Şimdi sorun, askerin de söylediği kadarıyla, İlker Başbuğ Paşa'nın da Yaşar Büyükanıt'ın da beyanları var. ‘dağa çıkışları durdurmak, dağdakileri indirmek'ten bahsediyorlardı. Eylemde bulunmuş veya bulunmamış… Eylemde bulunanlar zaten takip halinde, onlarla ilgili her türlü yasal işlem yapılabilir. Ama bugün sanıyorum 4500 veya 4000 civarında bir militanın dağda olduğu söyleniyor. Bunların 1000 tanesinin Suriye uyruklu olduğu söyleniyor. Bunların içerisinde, bizzat eylemleri yürüten, eli kanlı olanların sayısının 300-500 civarında olduğu söyleniyor. Geri kalanlar, bir şekilde dağa çıkmış veya çıkarılmış. Eylemde bulunmuş veya bulunmamış ama suç işlediği konusunda herhangi bir bilgi ve belge olmayan insanlar var. Yukarıdan bunları indirmenin yolları, bu görüşmeler sonucunda, eğer o noktaya gelinirse, bir şekilde kararlaştırılacak. ‘Ey dağdakiler bunu görün ve gelin.' Bu çok güzel bir şey.” ÜST DÜZEY ÖRGÜT MENSUPLARI NE OLACAK? “Bunun dışında örgütün üst düzeyinde olanlar var. Bir tanesi, Murat Karayılan, Cemil Bayık filan. Bunlarla ilgili çok önemli bir karar alınması lazım. Şimdi bu aşamada değiliz. Bu elebaşıların sayısı da o kadar fazla değil, herhalde 40-50 civarında. K. Irak'tan teslim edilmesi istenenlerin sayısı 300 civarında.” “AMERİKAN PROJESİ” İDDİALARINA CEVAP Arınç, “Açılım'ın Amerikan projesi olduğuna ilişkin” iddiaların hatırlatılması ve ABD'nin pozisyonunun sorulması üzerine şunları söyledi: “Bush zamanında önce Sayın Başbakan'ın hem de Sayın Cumhurbaşkanı'nın gidişlerinde, hem 3'lü irtibat, hem istihbarat en üst düzeyde sağlandı. ABD'liler örgütle ilgili kanaatlerini açıklıyorlar. Örgütün tasfiye edilmesini hem ağızlarından çıkanlara hem de verdikleri istihbarat desteğine bakarak, istediklerini düşünüyorum. Ancak, ‘Bu bir ABD projesidir' diyenler hayal görüyorlar. Spekülasyon, manüpilasyon. Bahsettikleri gibi isimler her yerde var. Eline kalem alan herkes bir şeyler yazar. ABD'de birisi bir şeyler yazmış, hükümet de onu uyguluyor demek, biraz gerizekalı işi. ABD'nin psikolojik ya da lojistik desteğinin Türkiye'nin yanında olduğunu söylemek hayal değil. Türkiye dış itibar bakımından hiçbir zaman olmadığı kadar güçlü. Kuzey Irak ve Irak'ın merkezi. Seçimler var, terör orada hemen durmadı, orada pek çok grup var. Böyle bir topluluğu bütünlük halinde tutmak ABD'nin de Türkiye'nin de işine gelir. Dış konjonktürün de uygun olduğunu düşünüyorum.” “ÇİLLER NOKTASINDA DEĞİLİZ” Arınç, “Dağdakilere af meselesinin” daha açık bir şekilde izahının talep edilmesi üzerine şunları söyledi: “Bu 25 yıldan bu yana ilk defa alınacak bir karar. Biz Çiller'in noktasında değiliz. Çiller bunu asker gücüyle bir anda yok etmeyi düşündü. Doğan Güreş'le anlaşıp, ‘Bu meseleyi şöyle yap' demekle meselenin halledilmediğini görüyoruz. Bu mesele, sadece bomba ile, silahlı çözülecek gibi görünmüyor.” “CANIMIZI SIKSA DA MEMNUNUZ” Arınç şöyle devam etti: “Başladığımız bu işten dolayı memnunuz. Bizi çok sıksa da, hiç hak etmediğimiz ithamlara maruz kalsak da, Oktay Vural'dan her gün hakaret işitmek ağır geliyor; biz de şöyle bir cevap verelim diyoruz ama bu süreç uğruna nelere katlanıyoruz. Bekir Bey cevap vermeye çalışıyor ama çirkinlikte hiç kimse onunla yarışamaz. Şuna bakın ki, Oktay Vural'ı dinledikçe Kamer Genç bana daha şirin görünmeye başlıyor. Ne kadar sevimliymiş adam ya. Hayatta sevmediğim bir insan, sırf Oktay Vural yüzünden bana melek gibi gelmeye başladı. Demek ki beterin beteri var. O yüzden artık herkesi sevmeye çalışacağım. Adama ben Tillolusun dedim, inadına Aydınlar'danım diyor. Aydınlar'ı bir Kaymakam söylüyor bir de sen söylüyorsun. 72 millet hepsi Tillolu diyor. Tillo, Tillo Tillo. Ne var bunda ya. İnadından, ‘Ben Aydınlar diye biliyorum' dedi. Kamer Genç olsa, ‘Dersim' derdi. O bölgenin özelliğini ben biliyorum, Norşin'e Norşin dendiğini biliyorum, Tillo'ya Tillo dendiğini biliyorum. Sen de biliyorsun be adam!.. Eski Madrit Büyükelçisi'ne sorsak, (Volkan Vural) ben Tilloluyum derdi. Biliyorsunuz, amcasının oğlu.” Arınç, “Beklentilerin yüksek tutulduğu” yönündeki bir eleştiriye şu cevabı verdi: “Toplumda karşılığı olan bir mesele bu. Ve bence olumlu bir karşılığı var. Bu süreç başladıktan sonra DTP'yi de, İmralı'yı da, siyasi partileri aşan, halk katmanlarından destek bulan bir gelişme var. İmralı'daki açıkladı ne diyorsunuz. Canım, ben İmralı'nın ne söylediğine her gün bakacak değilim. Ama, İmralı'nın söylediğinden DTP de rahatsız olabiliyor. İmralı'daki adam da DTP'nin söylediklerinden rahatsız oluyor, bazı söylemlerine bakarsanız, ‘Bırakın o namussuzları siz bana bakın' diyor. Biz bunlara bakamayız. Sayın Baykal, DTP ile Başbakan'ın konuşmasını, ‘Bu aynı zamanda İmralı ile yapılan görüşmedir' olarak nitelendiriyor. Bu çok kötü bir bombadır. DTP'yi bugün yasal olmayan bir parti konumuna sokarsanız oradaki vatandaşa söyleyecek sözünüz kalmaz. 21 milletvekili, 2.5 milyon oyu temsil ediyor. Parlamentoda temsil edilen partiyi, terör örgütü ile aynı kefeye koyarsanız, Güneydoğu'daki masum insanımızla teröristi de aynı kefeye koymuş olursunuz. Öyle bir noktaya geldik ki, anneler ‘vatan sağolsun' demeyeceğim artık, diyor. Hele hele şu son dert askerin, bir teğmenin edepsizliği ile hayatını kaybetmesi. Bütün bunlar biliniyor. Biz bir adım attığımızda bunun karşılığının olduğunu biliyoruz. E, peki sonuç alamazsanız. Alamazsak, vatandaşa ‘Biz bunu yapmaya çalıştık, yaptırmadılar. Kararı sen ver ey halkım” deme noktasına geliriz iki sene sonra. Ama bir rahatlama sağlayabilirsek… Bir altı aydır bir çatışmasızlık süreci yaşıyoruz. Bundan kim rahatsız olur? Bugün niye bomba patlamadı diye bir merak içinde miyiz? Keşke bütün bunlar bitse. Bundan memnun olmak lazım. Memnun olmayacaklar çıkacaktır. OHAL 20 sene sürdü. Niye bu bitmedi diye baktığınızda, büyük bir sektör var orada. Bu sektörün devamı OHAL'in devam ettiğini gösteriyordu. Eminim terör bir sektör halinde Türkiye'de. Uyuşturucusundan tutun, dış bağlantılara kadar birçok mihrak bu işin devamını arzu ediyor. Bütün bunlara çomak sokacaksınız… Elbette halk buna sahip çıkar. Siyasi irade ve kararlılık ben var diye düşünüyorum. En yakın zamanda karakollar bombalandı. 8 askeri aldılar götürdüler, mayınlar patladı şu oldu bu oldu. Bunların tekrar olmayacağının teminatı var mı? 200 kişi girecek sınırdan, termal kameralar bir kısmını tespit edecek bir kısmını etmeyecek, şu veya bu şekilde ihmal edilmiş olacak, bunların bir kısmının yargılandığını biliyoruz. Efendim, bize karakol yapılmadı. Hükümet diyecek ki siz ne talep ettinizse verdik. Şimdi onlara istedikleri karakollar da yapılıyor. Buna rağmen problem çözülmüyorsa demek ki bir şeyler yapmak lazım. ‘Son terörist ölünceye kadar bombalamalar devam edecek” sözünün değerlendirmesini yapmak lazım. “BAYKAL'IN ELİNİ ÖPERİZ” Arınç, CHP Genel Başkanı Baykal'la mutlaka görüşmeleri gerektiği söylenince, “Şimdi Baykal'ı öpelim mi? Elini bile öperiz. Yeter ki işi çözelim” karşılığını verdi. Cumhurbaşkanı'nın Meclis'e gelip kendisine ayrılan yere oturması ile ilgili teklife ise, “Cumhurbaşkanı Meclis'e gelince ayağa kalkmıyorlar. Ama Portekiz Cumhurbaşkanı Meclis'e gelince ayağa kalkıyorlar. Gittim CHP'li arkadaşlara bunu söyledim. CHP onu kabullenmiyor.” “BİR ŞEYLER YAPILMASI LAZIM” Arınç, liderlerin bir araya gelme çabasının sürdürülmesi gerektiğini ve bu konuda en büyük sorumluluğun Başbakan'a düştüğünü söyledi ve şöyle devam etti. Hani Güneydoğu Anadolu'da bir gelenek var. Kavga ederlerken birisi başındaki örtüyü yere atarsa o kavga bitermiş. Birisinin bir güçlü adım atması gerekiyor. o da Şeyh Edebali'nin vasiyetini çokça hatırlayan Başbakan'a düşüyor herhalde. Onlar bölmek istesin sen bütünleştirici ol, onlar sert olsun sen yumuşak ol gibi. Onur Öymen'in, Bahçeli'nin, Baykal'ın üsluplarından ne kadar rahatsızsam onlara karşılık verirken itham edici olmak yanlış. Bu muhalefetin yapabileceği şeyler olsa bile iktidarın yapmaması gereken şeylerdir. Liderlerin çevresindekilerden sert üslup istemiyorum. Bahçeli ile Baykal'la bir araya gelmenin Türkiye'ye büyük bir faydası var. Görüntü olarak faydası var. Akil adamlık da burada yani..” MHP-CHP SÜRECİ TIKAMAK İÇİN YARIŞIYOR “Sürece iki parti doğrudan yüklendi. Biri CHP, diğeri MHP. Adeta bu konuda birbirleriyle yarış ediyorlar. Özellikle CHP, ‘Siz bize bir program getirmiyorsunuz, ne yapacağınızı söylemiyorsunuz, dolayısıyla biz bunu getirmediğiniz takdirde sizlerle konuşmayız' diyor. Süreç netleşmeden, bir programa kavuşmadan ‘Biz şunu kabul ettik' dersek, asıl o zaman karşı çıkmaları gerekir. Dolayısıyla ben itirazlarını çok yerinde bulmuyorum. Aslında bu bir politik karşı çıkış gibi geliyor. MHP, hiçbir şeyi kabul etmeden, görüşme talebine yazılı olarak reddederek bu sürece karşı çıktı. Sayın Baykal'ın da söylediği ve yanındakilerin söylediklerine bakınca. Geçmişte kendi programlarında, raporlarında, söylemlerinde çok daha ileri hususlar olmasına rağmen onları bir kenara koyup, AK Parti'den gelen böyle bir şeye çok mesafeli, karşıymış gibi çıkmaları çok hoş değil. Ancak anketler onu gösteriyor ki, kendi tabanlarında da yüzde 40'lık bir kesim Sayın Baykal'ın tavrını onaylamıyor. Toplumsal karşılığı olan bir meselede, kendi parti teşkilatları içinde bile yer etmiş bir konuda genel başkanlar ne yaparlarsa yapsınlar sürecin dışında kalamazlar..” BAHÇELİ VE BAYKAL'LA BAŞBAKAN'IN GÖRÜŞMESİ Arınç, “Meclis içi muhalefet liderleri ile Başbakan'ın bir araya gelmesi sözkonusu olabilir” mi şeklindeki soruyu cevaplandırırken Baykal ve Bahçeli'nin “itici” tavırlarından örnekler verdi. Hükümet olarak, her zaman olurları ortaya koymaya çalıştıklarını belirten Arınç şöyle devam etti: “Sayın Baykal, biraz gölge boksu yaptı. Bize ait olmayan düşünceleri bize mal ederek, söylemediklerimizle bizi vurmaya çalıştı. Ortalık biraz farklılaşınca, ‘gelsin, ben sır saklamasını bilirim' diyor. İstihza yüklü ifadeler kullanıyor. Keşke konuşulabilse. Süreç henüz geçmiş değil. Ben bu konuda CHP parti meclisinde tartışma olacağını ümit etmem de partiyi meydana getiren katmanlarda büyük bir destek olduğunu görüyorum” VAKİT
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
08-30-2009, 16:48 | #2 |
Bu konuşmadan sonra açılımla ilgili kararsız kalan vatandaşlarımız bir karara varmıştır herhalde.
|
|
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|