![]() |
#1 |
![]() ASELSAN'da ki intiharların arkasında yatan gerçekler !!!
Bundan bir kaç yıl öncesine kadar F-16 üretim merkezi TAI de 'uçakların dost-düşman tanımlamasını yapan elektronik sistemi' bir tane Türk mühendisin dahi giremediği bir bölümde üretiliyordu. Bu sistem Türk F-16 sının, bir uçak ile karşılaştığında karşıdakinin dost mu düşman mı olduğunu gösteriyordu. Yalnız burada bir sorun vardı. Bir Türk F-16 sı stratejik kadim dostlarımızdan (!) İsrail, ABD, İngiliz veya Yunan uçaklarından biri ile karşılaştığında onları DOST görüyordu. Bu da bir savaş halinde Bu kadim dostlarımızın (!) bizi sinek avlar gibi avlayabilmesi anlamını taşıyordu. Aselsan mühendisleri 6 ay gibi kısa bir sürede ABD tarafından bize güdülen bu uçak tanıma sisteminin hakimiyetini lehimize çevirmeyi başardı. ABD'nin yıllarca çalışarak kurduğu tezgah, dahi Türk mühendisleri tarafından kısa bir zamanda bertaraf edilmişti. Peki dahi mühendislerimiz şimdi ne ile uğraşıyorlardı? Kadim dostumuz (!) İsrail ve ABD, sadece uçak tanıma sistemini elinde tutma kozunu elinde bulundurmuyordu. Bundan daha vahim ve önemli bir kozu vardı: ABD, herhangi bir savaş veya askeri operasyon sırasında, ABD tarafından satılmış veya modernize edilmiş elektronik sisteme sahip uçak, helikopter, tank, zırhlı birlikler, izleme sistemleri gibi hayati araçları, UYDUSUNDAN VERDİĞİ BİR EMİR İLE SAF DIŞI BIRAKABİLİYOR. Yani, kendi yaptığı bu elektronik sistemler, istendiği anda uzaktan kumanda ile uydulardan kontrol edilebiliyor. Bu; 'Türk Ordusunun savaş başlamadan yenilgisi' anlamına geliyor. İşte 3 dahi mühendisin katlinin sebebi : Aselsan mühendisleri, uçak tanıma sistemlerinin MİLLİLEŞTİRİLMESİ konusundaki başarısından sonra, benzer bir başarıyı, bu ABD güdümlü elektronik sistemlerinin kontrol dışı bırakılması, uydu müdahalesini bertaraf edecek, yeni elektronik sistemlerin geliştirilerek silahlı gücümüzün MİLLİLEŞTİRİLMESİ için çalışıyorlardı. Bunlardan 3 gencimiz, kadim dostlarımız (!) tarafından ŞEHİT edildi. Dostumuz (!) ABD=İsrail bu sistemi, EŞREF BİTLİS PAŞA'NIN katledildiği helikopter içinde kullanmıştı. Türk haber
![]() Konu rıfat gökalp tarafından (10-22-2009 Saat 23:14 ) değiştirilmiştir.. |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() ABD ve İsrail ekseriyetinden çıkmak için bilimsel araştırmalar çok önemli bir yer teşkil ediyor.Türkiye'nin küresel düzende yerini alabilmesi için teknolojik ve bilimsel olarak ilerlemesi gerekmektedir.Türk savunma sanayisinin dışarıya olan bağımlılığını azaltmak ve güvenliğimizi sağlamak için Aselsan mühendisleri uçak tanıma sisteminde dost-düşman ayrımı yapacak,yazılım geliştirdikleri söyleniyor zira Aselsan'da meydana gelen aydınlatılamayan intiharlar ve TSK'nin personelinin can güvenliğini sağlayamaması üzüntü vericidir.
ASELSAN ölümlerine bugün bir ŞEHİT daha eklendi ? artık göstere göstere cinayet işliyorlar ! YAZIKLAR OLSUN !!! ASELSAN'ın Komuta Kontrol ve Haberleşme Yazılım Mühendisliği'nin uçak komuta kontrol merkezi bölümünde başarılı işlere imza atan genç mühendis Burhaneddin Volkan'ın, 3 arkadaşının şüpheli şekilde hayatlarını kaybetmesinin ardından yedek subay olarak vatani görevini yapmak üzere gittiği Ankara'daki birliğinde hayatını kaybettiği belirlendi. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() ![]() ERGENEKON,ASELSAN'a uzandı! ASELSAN'da, birçok önemli proje yürüten makine mühendisi Hüseyin Başbilen'in, 7 Ağustos 2006 tarihinde aracının içinde esrarengiz bir şekilde ölü bulunmasıyla ilgili başlayan soruşturma kapatılıp, aile AİHM'nin kapısını çalsa da, soru işaretleri ortada duruyor. AİHM'nin “yaşam hakkının korunamadığı, ölümün soruşturulmadığı ve dosyanın kapandığı” gerekçeleriyle Türkiye hakkında yapılan başvuruyu kabul etmesi, Başbilen ailesi ve avukatlarının yeni umudu oldu. Acılı baba Vehbi Başbilen'in en büyük umudu ise Ergenekon davası. Ailenin ve avukatlarının en büyük delilleri de ETÖ iddianamesinde yer alan telefon görüşmeleri ve 3 Adli Tıp Uzmanının ‘intihar olamaz' diyerek rapora şerh koymaları. Babadan gelen yeni iddialar da yenilir yutulur cinsten değil. BABA BAŞBİLEN'İN UMUDU ZEKERİYA ÖZ Daha önce ilk kez Vakit'in gündeme getirdiği ve cevap beklenen soruları sıraladığı şüpheli olay, Meclis'in gündemine de gelmesine rağmen, üzerindeki sır perdesi aralanmış değil. AİHM'nin “yaşam hakkının korunamadığı, ölümün soruşturulmadığı ve dosyanın kapandığı” gerekçeleriyle Türkiye hakkında yapılan başvuruyu kabul etmesi, Başbilen ailesi ve avukatlarının yeni umudu oldu. Acılı baba Vehbi Başbilen'in en büyük umudu ise Ergenekon davası. GİZLİ DOSYA SIR OLDU Acılı baba Vehbi Başbilen, kamu adına yürütülen soruşturmada, konusunda uzman 2 profesör ve bir uzman doktorun Adli Tıp'ta karşı oy kullanarak ‘İntihar olamaz..' diyerek şerh koyduğunu hatırlatarak, “Şüpheler ortada. Bu şüphelerimizi 3 uzman da doğruladı. Ancak biz tüm detayların incelenmesini beklerken, dosya kapatıldı. Oysa oğlum çok gizli projelerde çalışıyordu ve o gün yanında brifing için hazırladığı çok önemli bir dosya vardı. Ancak evladım araç içinde ölü bulunduğunda, yanında bulunan çantada projeler yoktu. Yetkililer bu projelerin olmadığını gördüğünde, işyerinde ve evinde aramalar yaptı. Onlar da bulamadı. İşte oğlumun ölüm sebebi o dosyalarda gizli. Ben asla oğlumun intihar edeceğini düşünmüyorum. O, inançlı bir insandı. Sevgi ve umut doluydu” dedi. DOSYANIN YENİDEN AÇILACAĞINI UMUYORUZ Dosyanın kapatılmasına çok üzüldüğünü vurgulayan baba Başbilen, “Oğlum cinayete kurban gitti; ancak yeterli araştırma ve soruşturma yapılmadı. Bir kişinin bıçakla hem bileğini, hem de boğazını keserek intihar etmesi nasıl mümkün olur? İşte buna inanmadığımız için ve karanlıkta kalan soruların aydınlatılması umuduyla AİHM'ye başvurduk. AİHM, davamızı kabul ederek yeniden umutlanmamızı sağladı. Dilerim Allah'tan davayı kazanır ve dosyanın yeniden açılmasını sağlarız” diye konuştu. ACILI BABA'NIN GÖZÜ-KULAĞI ETÖ SAVCILARINDA Kafasını en çok kurcalayan konunun Ergenekon davası olduğunu vurgulayan baba Başbilen,“Ergenekon sanığı Ümit Sayın'ın konuşmaları iddianamede yer aldı. Emin Gürses ve Kemal Alemdaroğlu ile yaptığı görüşmede oğlumun olayından söz ediyordu. Konu hakkında ASELSAN'ın konuşmaması konusunda kendisini uyardığını açıkça belirtiyordu. Bu konuşmayı yapan kişi sıradan birisi değil, Adli Tıp Enstitüsü'nde görev yapan Ümit Sayın... Sayın'ın deşifre olan konuşmasında ‘cinayet yönünde deliller var' demesi ve ‘Adli Tıp Raporu olumsuz çıkacak' hatırlatmasında bulunması, bu konuda bilgi sahibi olduğunu gösteriyor. Hangi baba Ergenekon iddianamesinde oğlunun cinayetinin yer aldığını görür de harekete geçmez? Ben davayı yürüten savcıların, bizlerin ifadesine başvuracağını tahmin ediyorum. Ve iddianameye yansıyan bu görüşmelere mercek tutacaklarını da umuyorum” dedi. ETÖ İDDİANAMESİNDE YER ALAN ŞOK GÖRÜŞMELER Ergenekon sanıklarının eylem planları üzerinde çalışırken, bir yandan da ASELSAN'da arka arkaya intihar eden 3 mühendisin ‘şüpheli ölümü'ne ilişkin görüşmeler yaptıkları belirlenmişti. Teknik takip sonucunda ETÖ iddianamesine de giren telefon görüşmelerinde, Adli Tıp Uzmanı sanık Doç. Dr. Ümit Sayın, Doç. Dr. Emin Gürses'e görüşme yaptığı Adli Tıp uzmanlarının kendisine Başbilen olayının cinayet olabileceğini söylediklerini aktarıyordu. ETÖ sanığı Sayın, daha Adli Tıp Raporu açıklanmadan da ‘sonuç olumsuz çıkacak' diyordu. ASELSAN'DA 3 SIR ÖLÜM 6 ay içerisinde ASELSAN'da 3 mühendis şüpheli bir şekilde “intihar” etti. İlk “intihar” olayı 7 Ağustos 2006 tarihinde görülürken, 16 Ocak 2007 ve 26 Ocak 2007 tarihlerinde de iki intihar olayı yaşandı. İntihar eden 3 mühendis de ODTÜ mezunu ve ASELSAN'da gizli yürütülen silah projelerinde görev yapıyorlardı. ![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
![]() bu konuda fazla bilgim yok
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
![]() ![]() ASELSAN'DA DÖRDÜNCÜ İNTİHAR !!! Tüm Haberler ASELSAN ÖLÜMLERİ ETÖ'DE ASELSAN'ın Komuta Kontrol ve Haberleşme Yazılım Mühendisliği'nin uçak komuta kontrol merkezi bölümünde başarılı işlere imza atan genç mühendis Burhaneddin Volkan'ın, 3 arkadaşının şüpheli şekilde hayatlarını kaybetmesinin ardından kurumdan ayrıldığı ve yedek subay olarak vatani görevini yapmak üzere gittiği Ankara'daki birliğinde hayatını kaybettiği belirlendi. ASELSAN'ın 3 başarılı mühendisinin ölümünün ardındaki sis perdesi bir türlü aydınlatılamazken, kurum mühendislerinin bir tanesinin daha şüpheli bir şekilde hayatını kaybettiği belirlendi. ASELSAN'ın Komuta Kontrol ve Haberleşme Yazılım Mühendisliği'nin uçak komuta kontrol merkezi bölümünde başarılı işlere imza atan Hacettepeli genç mühendis Burhaneddin Volkan'ın, 3 arkadaşının şüpheli şekilde hayatlarını kaybetmesinin ardından kurumdan ayrıldığı ve yedek subay olarak vatani görevini yapmak üzere gittiği Ankara'daki birliğinde hayatını kaybettiği öğrenildi. 2005'TE ASELSAN'A GİRDİ Hacettepe Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra ASELSAN'a mühendis olarak giren ve burada uçak komuta kontrol merkezi bölümünde çalışan 8 mühendisten biri olan Volkan, kurum bünyesindeki 3 mühendisin şüpheli şekilde hayatını kaybetmesi üzerine endişeye kapılarak kurumdan ayrıldı. Yedek subay olarak askere alınan Burhaneddin Volkan, önce Tuzla Piyade Okulu, ardından Ankara Kızılay'daki Bando Okullar Komutanlığı'ndaki birliğine gönderildi. Mühendis Burhaneddin Volkan, asteğmen rütbesi ile gittiği birliğinde nöbet esnasında şüpheli bir şekilde hayatını kaybetti. Askeri yetkililer ailesine Volkan'ın intihar ettiğini bildirdiler. Aileye kışladan gelen telefonlarda hiç de iç açıcı şeyler anlatılmadı. 8 Ekim 2007 günü hayatını kaybeden Burhaneddin Volkan'ın babası Mahmud Volkan, oğlunun ölümü ile ilgili Kara Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığı'na gerekli dilekçeleri sundu. Konunun aydınlatılmasını isteyen baba hiçbir sonuç alamadı. Savcılık ‘kovuşturmaya yer olmadığına' karar verdi. Aile bu karara Askeri İdare Mahkemesi nezdinde itiraz etti. Aile şimdi yargıdan gelecek son kararı bekliyor. ASELSAN MÜHENDİSLERİNİN ÖLÜMÜ ŞÜPHELİ 2006-2007 yıllarında 6 ay içerisinde ASELSAN'da 3 mühendis şüpheli bir şekilde ölmüştü. İlk ölüm olayı 7 Ağustos 2006 tarihinde görülürken, 16 Ocak 2007 ve 26 Ocak 2007 tarihlerinde de iki vaka daha yaşandı. Ölen Hüseyin Başbilen, Ali Ünal ve Evrim Yançeken isimli 3 mühendis de ODTÜ mezunu ve ASELSAN'da gizli yürütülen silah projelerinde görev yapıyorlardı. Bir dönem Aselsan'da çalışan mühendis asteğmen Zafer Oluk da görev yaptığı İstanbul 1. Zırhlı Tugay Komutanlığı'nda 2008 yılının Mayıs ayında hayatını kaybetmişti. Zafer Oluk'un elektrik kazası sonucu öldüğü açıklanmıştı. Üsame Karakış/Vakit-Aktifhaber |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
![]() ASELSAN'da şüphe derinleşiyor
![]() Aslan Değirmenci'nin haberi ASELSAN'ın Komuta Kontrol ve Haberleşme Yazılım Mühendisliği'nin uçak komuta kontrol merkezi bölümünde başarılı işlere imza atan genç mühendis Burhaneddin Volkan'ın, 3 mühendis arkadaşı gibi şüpheli ölümünün ardından Vakit'e konuşan Emekli Ordu Donatım Subayları “Derin Güçlere” dikkat çektiler. ASELSAN'ın 3 başarılı mühendisinin ölümünün ardındaki sis perdesi bir türlü aydınlatılamazken; kurum mühendislerinin bir tanesinin daha şüpheli bir şekilde hayatını kaybettiğinin ortaya çıkması, emekli askerleri de çileden çıkardı. Bir taraftan bu beyinlere yeterince sahip çıkılmadığından yakınan Emekli Ordu Donatım subayları, bir taraftan da “derin güçlere” dikkat çektiler. ÇOK İYİ ARAŞTIRILMALI İkmal Subayı Emekli Albay Durmuş Türemen, sır bir şekilde ölen 4 mühendisin özellikle geçmişe yönelik telefon görüşmelerinin incelenmesini, msn ve e-mail yoluyla kurdukları iletişimlere de mercek tutulmasını istedi. DERİN ŞÜPHE! Mühendislerin ASELSAN'da çok önemli projelerde görev aldıklarını hatırlatan Türemen, “Geliştirilecek bir proje, ülke ekonomisini uçuracağı gibi dışa bağımlılığı da azaltacaktır. Silah sistemleri hiç de hafife alınmayacak kadar büyük bir sanayidir. Bu sanayiyi ellerinde tutan ülkelerin çoğu da terörist devletlerdir. Bu devletler, kendi menfaatlerine kimseyi ortak etmek istemezler. Büyüyen ve gelişen bir Türkiye ise hiç istemezler. Türkiye'nin üreteceği projeler kendi alanlarını daraltacağı gibi, yeni bir piyasanın oluşacağını da iyi bilirler. Onun için genç beyinlerimizi hedef almış olabilirler” diye konuştu. ÖZEL YÖNTEMLER KULLANILMIŞ OLABİLİR Söz konusu mühendis ölümlerinin sadece Türkiye'de değil, birçok ülkede de yaşandığına vurgu yapan Türemen, “Bu çocuklar etkisiz hale getirilmiş olabilirler. Özel yöntem ve üzerlerinde oluşturulan baskılar ile mühendislerimiz intihara sürüklenmiş olabilecekleri gibi, hayatlarına direkt olarak kastetme ihtimali de vardır. Derhal savunma sanayimizde önemli projelerde görev alan beyinlerimiz koruma altına alınmalıdır” dedi. BİNBAŞI EVİRGEN: TESADÜF OLAMAZ Uzun yıllar TSK'da çok önemli savunma sanayi projelerinde görev alan Ordu Donatım Emekli Binbaşı Yakup Evirgen de, “Savunma sanayimizin en önemli kuruluşlarında görevli başarılı mühendislerin ölümü tesadüf olamaz” dedi. “ASELSAN, sıradan bir fabrika değil, savunma sanayimizde dışa bağımlılığın önünü kesmek için projeler üretip, hayata geçiren bir kuruluş” hatırlatmasında bulunan Evirgen, “Böyle bir kuruluşta zincirleme bir şekilde hayata veda eden mühendislerimizin önemli projelerde görev almaları da tezimizi doğruluyor” diye konuştu. EVİRGEN'DEN ÖNEMLİ HATIRLATMALAR Sır ölümleri “derin bir olay” şeklinde değerlendiren Evirgen, “Unutulmamalı ki; ülkenin imkan, kabiliyetleri, endüstriyel-yeraltı ve yerüstü imkanları yeterli olmasına rağmen, yıllardır savunma sanayiinde hala mevcut araç, gereç ve teçhizatı dışarıdan temin ediyoruz. Bununla da yetinmiyor, bakım ve onarımı da onlara yaptırıyoruz. Yani ABD'den alıyor, İsrail'e de modernize ettiriyoruz. Bu da her iki ülke ile ilişkilerimizi kesmemize engel oluyor. Çünkü uzun soluklu bir savaşta silahsız kalma riskimiz var. Bu riski iyi bilen İsrail ve ABD de unutulmasın ki; milli bir savunmaya kavuşmamızdan büyük rahatsızlık duyar. Bu rahatsızlığı iyi bilen birisi olarak da o gençlerimizin üzerindeki baskıları tahmin edebiliyorum. Daha fazla zaman kalmadan genç beyinlerimize sahip çıkılmalı ve savunma sanayimizde faaliyet gösteren firmalarımızın önündeki bürokratik engeller kaldırılarak gelişmenin önü açılmalıdır” diye konuştu. ![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
![]() Konu rıfat gökalp tarafından (11-04-2009 Saat 20:10 ) değiştirilmiştir.. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#9 |
![]() Önce olayı düzgün bir şekilde ortaya koyalım. Mesele şu arkadaşlar.. Askeri Elektronik Sanayi (ASELSAN)'da Savunma Sanayinin Millileştirilmesi üzerine çok önemli çeşitli projelerde çalışan ASELSAN Mühendisleri esrarengiz biçimde hayatlarını kaybediyorlar. Sonra da bu ölümler intihar olarak kayıtlara geçiriliyor.
En baştan başlayalım: Hüseyin Başbilen - 7 Ağustos 2006 Otomobili, Ankara Pursaklar Ayancık yolu üzerinde bulundu. Başbilen, şoför koltuğunda kanlar içinde yatıyordu. 30 yaşındaki elektrik mühendisi Hüseyin Başbilen çoktan ölmüştü. Arabanın ön sağ koltuğunda, genç mühendisin yazdığı intihar mektubu ve alyansı bulundu. Otomobilin içinde, yerde, ucu kanlı ve üç santimetre açık olan falçata vardı. Jandarmanın tutanağına göre; maktulün sol bileği iki santimetre, boynunun sol tarafında iki santimetre falçatayla kesilmişti. Ölüm sebebi olarak kan kaybı gösteriliyordu. Jandarma, otomobilin içinde yaptığı aramada Başbilen’in çantasını da buldu. Soruşturma kapsamında elde edilen bilgilere göre çantada, Başbilen’in üzerinde çalıştığı milli tank projesiyle ilgili sunumların olması gerekiyordu. Başbilen, ölümünden üç gün önce, 4 Ağustos 2006’ta, ASELSAN’da, Türkiye’nin savaş teknolojisinde dış bağımlılığını ortadan kaldıracak çalışmalarına ilişkin bir sunum yapacaktı. ODTÜ mezunu makine mühendisi Başbilen, Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki üst rütbeli subaylarla uzun süredir ‘milli tank’ projesi üzerinde çalışıyordu. Sunumun ardından proje onaya gönderilecekti. Başbilen, o gün cep telefonunu evde bırakmıştı. Akşam eve dönmeyince, eşi, ASELSAN’ı aradı. Gülsen Başbilen, eşinin işe gelmediği yanıtını alınca, polise Hüseyin Başbilen’in kayıp olduğunu bildirdi. İntihar haberi üç gün sonra geldi. Başbilen, “Elveda'' diye başladığı son mektubunda karısından hakkını helal etmesini istemişti. Açılan soruşturma, ‘normal intihar vakası’ ibaresiyle savcılık tarafından kapatıldı. Ama Başbilen ailesi, onun intihar ettiğine inanmadı ve dosyanın kapatılmasına itiraz etti. Başbilen, 10 yıldır ASELSAN’da çalışıyordu. Birçok projenin içinde yer almıştı. Özellikle suikast silahı ‘kanas’ üzerinde uzmanlaşmış bir isimdi. İmza attığı projeler arasında F-16 savaş uçaklarında sinyal kırıcı sistemi de bulunuyordu. Başbilen, tank projeleri üzerinde de çalışmaya başladı. Bu arada Milli Savunma Bakanlığı, Şubat 2006’da, yurtdışından 1000 adet tank alımını kapsayan ‘Yeni Nesil Tank Alımı Projesi’nden vazgeçti. Yerine, ASELSAN ile ‘milli tank’ projesi çalışması başlatıldı. Başbilen bu çalışmalarda gönüllü yer aldı; sinyalizasyon ve sofistike elektrik aksam konusunda projeler geliştirdi. Halim Ünsem Ünal - 17 Ocak 2007 ASELSAN’ı sarsan ikinci haber, 17 Ocak 2007’de geldi. Bu kez intihar eden Halim Ünsem Ünal’dı. ASELSAN’da bir süre çalıştıktan sonra görevinden ayrılan Ünal’ın cesedi, Ankara’da Eymür Gölü kenarında bulundu. Otopsi raporuna göre Ünal, kafasına sıkılan tek kurşunla ölmüştü. Bu vaka da savcılık dosyasına ‘intihar’ olarak geçti. Ünal öldüğü gün, savunma sanayi ile ilgili bir seminere katılacaktı. Ünal, ODTÜ Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü’nden, 2000 yılında ‘şeref öğrencisi’ unvanıyla mezun oldu. Mastırını tamamlayarak aynı bölümde doktorasına devam etti. Genç mühendis, ASELSAN’ın yan kuruluşu Mikes’te elektronik mühendisi olarak çalışmaya başladı. F-16 savaş uçaklarının modernizasyonuyla ilgileniyordu. Yurtdışında savaş teknolojileri alanında çalışan şirketlerden iş teklifleri alıyordu. Ama hepsini geri çevirdi. Mikes, Ünal’ı önemli bir göreve atadı; 2011 yılına kadar Amerika’da kalarak Türk - Amerikan ortak yapımı F-16 savaş uçaklarının modernizasyonunda çalışacaktı. Ünal’ın ölümünde asıl şüphe çeken durum, onun birkaç gün içinde evlenecek olmasıydı. Cesedi 17 Ocak’ta bulunmuştu. Düğünü ise üç gün sonra, 20 Ocak’taydı. Gerçi Ünal, 15 gün kadar psikolojik tedavi görmüştü, ama düğüne üç gün kala intihar etmesine bir anlam verilemedi. Evrim Yançeken - 26 Ocak 2007 ODTÜ mezunu Elektrik Mühendisi Evrim Yançeken, 26 Ocak 2007’de, Ankara Batıkent’te oturduğu binanın arkasında ölü bulundu. Olay yeri incelemelerine göre; 26 yaşındaki Yançeken, oturduğu apartmanın yedinci katından atlamıştı. Yançeken’den geriye bir intihar mektubu kaldı. Mektubunda, “Artık dayanamıyorum. Psikolojim çok bozuldu. İntiharımdan kimse sorumlu değil'' yazmıştı. Onun da dosyası ‘normal intihar’ ibaresiyle kapatıldı. Hüseyin Başbilen, Halim Ünsem Ünal ve Evrim Yançeken, özellikle şifre çözme konusunda uzman mühendislerdi. ASELSAN mühendisleri, uçak tanıma sistemlerinin ‘millileştirilmesi’ ve ABD güdümlü elektronik sistemlerinin kontrol dışı bırakılması çalışmalarını yürütmüşlerdi. Üç mühendisin üzerinde çalıştığı ikinci proje daha da önemliydi: Amerika, başta Türkiye olmak üzere birçok ülkeye her yıl geliştirdiği yeni silah teknolojilerini satıyor. Sattığı teknolojinin kontrolünü ise bırakmıyor. ABD istediği zaman, uydular aracılığıyla verilebilen talimatla, uçakları savaş dışı bırakabiliyor. İşte, ‘intihar’ ettikleri ileri sürülen bu mühendisler, altı ay gibi kısa bir sürede, uçak tanıma sisteminin hâkimiyetini Türkiye lehine çevirmeyi başardı. Aynı zamanda ABD’nin uydular aracılığıyla gönderdiği sinyallerle savaş araçlarını saf dışı bırakma sistemini de çökertti. Adli Tıp ‘cinayet’ dedi Mühendislerden Hüseyin Başbilen’in ailesi, oğullarının ölümünün cinayet olduğu iddiasıyla savcılığa başvurarak, Adli Tıp uzmanlarından yeniden rapor alınmasını talep etti. Sincan Ağır Ceza Mahkemesi, Adli Tıp Kurumu’nda intihar vakalarını inceleyen 1. İhtisas Kurulu’na, Başbilen’in ölümünden sonra tutulan tüm raporları, olay yeri inceleme tutanaklarını ve otopsi raporunu gönderdi. Ama 10 uzmanın hazırladığı rapor kafaları iyice karıştırdı. Kuruldaki uzmanlardan üçü intihar kararına itiraz ederek, rapora şerh koydu. Adli Tıp 1. İhtisas Kurulu’nun raporuna göre Başbilen, boynunda ve sol el bileğindeki kesikler sonucu damar açılmasına bağlı dış kanamayla ölmüştü. Üç uzman, Başbilen’in boynu ve bileğindeki kesiklerin ‘maktul tarafından yapılamayacağını ve yapılsaydı Başbilen'in ellerine mutlaka kan sıçramış olması gerektiğini’ savundu. Çünkü Başbilen’in elinde kan izi yoktu. Onlara göre, cinayete kurban gitmişti. Savcılık her üç intihar vakasını yeniden incelemeye aldı; cinayet şüphesiyle dosyayı inceliyor. Şüpheli intihar konusu TBMM’ye de taşındı. MHP, ‘ASELSAN’da meydana gelen ölümlerle ilgili’ komisyon kurulmasını istedi. Bu arada ASELSAN da konuya ilişkin, internet sitesinden bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada, “Olaylar hakkında adli makamlarca tüm soruşturmalar gerçekleştirilmiştir. Araştırmalarda ölüm nedenlerinin intihar olduğu belirlenmiş ve olaylar arasında ilişki tespit edilmemiştir. Anılan personelin (Halim Ünsem Ünal) psikolojik tedavi gördüğü ailesince açıklanmış olup raporları ilgili hastanelerde bulunmaktadır. Olaylarla ASELSAN'ın ilgisi yoktur'' denildi. Burhaneddin Volkan - 22 Ekim 2009 ASELSAN'ın Komuta Kontrol ve Haberleşme Yazılım Mühendisliği'nin uçak komuta kontrol merkezi bölümünde başarılı işlere imza atan genç mühendis Burhaneddin Volkan'ın, 3 arkadaşının şüpheli şekilde hayatlarını kaybetmesinin ardından kurumdan ayrıldığı ve yedek subay olarak vatani görevini yapmak üzere gittiği Ankara'daki birliğinde hayatını kaybettiği belirlendi. Uçak komuta kontrol merkezi bölümünde çalışan 8 mühendisten biri olan VolkanMühendis Burhaneddin Volkan, asteğmen rütbesi ile gittiği birliğinde nöbet esnasında şüpheli bir şekilde hayatını kaybetti. Askeri yetkililer ailesine Volkan'ın intihar ettiğini bildirdiler. Aileye kışladan gelen telefonlarda hiç de iç açıcı şeyler anlatılmadı. 8 Ekim 2007 günü hayatını kaybeden Burhaneddin Volkan'ın babası Mahmud Volkan, oğlunun ölümü ile ilgili Kara Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığı'na gerekli dilekçeleri sundu. Konunun aydınlatılmasını isteyen baba hiçbir sonuç alamadı. Savcılık 'kovuşturmaya yer olmadığına' karar verdi. Aile bu karara Askeri İdare Mahkemesi nezdinde itiraz etti. Aile şimdi yargıdan gelecek son kararı bekliyor. Milliyet - Vakit |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#10 |
![]() ASELSAN'da İlk Kurban Hüseyin Başbilen'in Ardından Yanıt Arayan Sorular
Başbilen’in ailesinin avukatı Birgül Güven ile konuştuk. Güven, ölümlerin ardında soru işareti kalmaması için, savcılığın özel bir soruşturma yürütmesi gerektiğini belirterek, “Hüseyin Başbilen’in ölümünün üzerindeki soru işaretlerin kalkması için başta öldüğü günden itibaren altı aylık telefon kayıtlarıyla, bilgisayarındaki belgelerin incelenmesi gerekir. Ailesinin avukatı olarak bu davayı sonuna kadar götüreceğiz'' dedi. Başbilen ailesi şu üç sorunun yanıtını arıyor. 1- Hüseyin Başbilen’in intihar ettiği otomobilden iki paket sigara çıktı. Yapılan parmak izi araştırmasında, paketlerin üzerinden Başbilen’in dışında birisinin daha parmak izi bulundu. Bu kişi hiç tespit edilemedi. 2- Brifing vermeye giden Hüseyin Başbilen’in çantasında, üzerinde çalıştığı projeyle ilgili sunum bulunamadı. 3- Başbilen’in vücudunda onca bıçak izi olmasına karşın, neden ellerinde hiç kan izi yok? Hüseyin Başbilen'in Babası vehbi Başbilen'in Anlattıkları ASELSAN mühendisi Hüseyin Başbilen, 7 Ağustos 2006 tarihinde Ankara Pursaklar-Ayancık yolu üzerinde aracının içinde ölü bulunmuştu. İstanbul Adli Tıp Kurumu’nda görevli 10 bilirkişinin üçü olayı intihar olarak nitelendirdi. Oğlunun öldürüldüğünü söyleyen baba Vehbi Başbilen ile hac dönüşünde konuştuk. TEMPO: Oğlunuzun intihar etmediğinden nasıl bu kadar eminsiniz? Vehbi Başbilen: Çünkü oğlumu tanıyorum. Bu, kesinlikle bir cinayettir. Daha iki ay önce düğününü yaptım. Annesiyle son konuşmasında evine aldığı halıdan söz etmiş. İntihar edecek kişinin eli kolu bir işe varmaz. Yaşama tutkuyla bağlı bir çocuktu. T: Sizinle ilişkileri nasıldı? V.B: Evlenene kadar bizimle yaşadı. İlişkilerimiz çok iyiydi. Çok çalışkandı, düzenli bir hayatı vardı. Akşam yemeğinde bile bilgisayarının karşısında olur, çalışmasına devam ederdi. İşinde bazı bilgilerin gizli olduğunu biliyorduk. İşiyle ilgili çok fazla ayrıntı paylaşmazdı, ama odasına rahat girip çıkardık. Eve biraz geç gelecek olsa mutlaka haber verirdi. T: Gelininiz, oğlunuzun psikolojisinin bozuk olduğunu ve bu nedenle intihar ettiğini söylemiş. V.B: Eşi, ‘depresyondaydı’ diyor. Ama bu depresyonun sebeplerini de açıklayamadı. T: Oğlunuzun aracı bulununca sizi olay yerine çağırmışlar. Oradaki gözlemleriniz neydi? V.B.: Haber geldiğinde neyle karşılaşacağımı tahmin ediyordum. Olay yerine savcı ile gittik. Savcı, çocuğumun aracın içinde olduğunu ama kapılarının kilitli olduğunu, yedek anahtarın olup olmadığını sordu. Yedek anahtar yoktu. Kapıları, camı kırarak açtılar. Bileği ve boynu 2 cm kesilmişti. Fakat hiçbir yere kan sıçramamıştı. Hadi intihar etti diyelim; benim oğlum silah uzmanı. Alnına dayayıp tek seferde kendini öldürebilirdi. Neden hem bileğini hem de boğazını kesip böyle acı veren bir ölümü seçsin ki? T: Borcu olduğu için intihar ettiği de ileri sürüldü. V.B: Oğlumun bankada dünya kadar altını, arabası, iyi bir işi ve maaşı var. Bu imkânsız. T: İnançlı biri miydi? V.B: Oruç tutardı. Cuma namazlarını kaçırmazdı. Bu nedenden dolayı bile intihar etmez. T: Oğlunuzu kim öldürdü sizce? V.B.: Bunu bilmiyorum. Ben de devlete soruyorum. Çocuğumu kim, niye öldürdü? T: Davaya ilişkin sizin bundan sonraki tutumunuz nasıl olacak? V.B: Eğer soruşturma genişletilmez ve bu noktada sonlanırsa, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar gideceğiz. Bizim talebimiz bunun bir cinayet soruşturması olarak görülmesi. O öldürüldü. Mezarının başına Türk bayrağı koydum. O, bu vatan için şehit düştü. Bana, ‘oğlunuz öldürüldü’ desinler yeter. O öldürüldü, hem de öldürülmeden önce başka yerde sorgulandı. T: Sorgulandı mı? V.B: Rahmetli, sürekli benim rüyama girip bunu söylüyor. Ben Hac’dan yeni döndüm, orada sürekli bu gerçeklerin açığa çıkması için dua ettim. Tempo Dergisi - Milliyet |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|