![]() |
#1 |
![]() Aşık mıyız yoksa dedikodusunu mu yapıyoruz?
Seni çok seviyorum; bu üç kelimeden oluşan sihirli cümleyi hayatımızda çokça kullanırız. Bazen eşimize, çocuklarımıza, anne ve babalarımıza, bazen dost ve arkadaşlarımıza, bazen de ve Resulu’ne karşı kullanırız. Ama bu cümle aslında ağızdan çıktığı kadar hafif ve ucuz değildir. Nasıl ki her söz sahibine bir sorumluluk yüklerse, bu sözde sahibine ağır bir sorumluluk yüklemektedir. Bu bilinçte olmayınca dile getirilen bu cümleler uçup giden sözlere dönüşür; ne söyleyene, ne söylenene bir fayda sağlamaz. Batılı bir Edebiyatçı olan Bernard Shaw seni seviyorum cümlesinin her zaman aynı değeri taşımadığını söyler. O der ki; bazen bu cümle şarap gibidir. Rengi ve kokusu vardır ama faydası yoktur. Bu cümleyi duyan ortaya bir şeylerin çıkacağını zanneder. Oysa ki o bir görünür, bir kaybolur. Uçucudur; varlığı ile yokluğu arasında hiçbir fark yoktur. Bazen bu cümle kahve gibidir. Söylersiniz, içilir ama besin değildir. Karın doyurmaz, hiçbir ihtiyaca cevap vermez. Bir de muhatabınız açsa sizin kahve niteliğindeki bu cümleniz ona zarar bile verebilir. Söylenme zaman ve mekanı doğru olmadığı için iki tarafada bir kazanç sağlamadığı gibi, boş ve anlamsız bir söze dönüşüverir. Bazen bu cümle gazoz gibidir. Havalıdır, duyduğunuz zaman kendinizden geçersiniz. Beylik laflar içerir. İşte sensiz yaşayamam, ya benimsin ya toprağın, sensiz dünyayı neyleyeyim gibi.. Ama tüm bu sözler gazoz gibi sadece etrafa hava saçar; içi boş, ama gürültüsü çoktur. Bazen de bu cümle su gibidir. Saftır, durudur,mütevazidir,beklentisidir,pazarlıksızdır. Çok söylenmez, herkese söylenmez, su gibi aziz tutularak değer verilir. Değer verildiği içinde ancak bu değeri hak edenlere söylenir. Söylendiğinde de her türlü bedeli göz önünde tutularak ifade edilir. Sonucu ve sorumluluğu unutulmadan dilde anlamını bulur. Şimdi ilişkilerimizi gözden geçirelim;bu cümleyi biz nasıl dillendiriyoruz. Şarap,kahve gazoz gibi mi? Yoksa su gibi mi ? Bu sorunun cevabını herkes kendi duruşuna göre verebilir, ama ortada şöyle temel bir ilke var ki o da; sevmek fedakarlıktır. Sevgili sevdiğinin yolunda ne kadar fedakarlık yapabiliyor, ise o kadar söylediği cümlenin değeri oluşacaktır. Sevmek dilin söylemesi ile değil, elin vermesi ile belli olur diye Anadolu’da bir söz vardır. Sevdiğini iddia ettiğimiz şeyler için nelerimizi verebiliyoruz. İster bu sevgili eş, çocuk, ana ve baba olsun,ister dost ve arkadaşlarımız olsun isterse ve Resulu olsun fark etmez. Kimin için söylersek söyleyelim bu sözümüzün doğruluğu hayatımız da onlar için ortaya koyduğumuz fedakarlıklarla belli olur. Çünkü seven verir,seven feda eder, seven katlanır,seven acı çeker, seven sevdiğinin yolunda olur. Seven varlığını sevgilisinin varlığına armağan eder. Büyük İslam kadını Rabia Adeviye der ki: “’ı seviyorum diyorsun sonrada O’na isyan ediyorsun. Yemin ederim ki;bu anlaşılması zor ve tuhaf bir tavırdır. Eğer gerçekten O’nu sevseydin O’na itaat ederdin. Zira seven sevdiğinin yolunda olur, O’na kul ve köle olur.” Gerçek aşıkların hayatları gözlerimizin önündedir. Onlar aşk ehliydiler, aşk ehli oldukları içinde iş ehli olmuşlardı. Dilleriyle bedenleri beraber hareket ederlerdi. Saatlerce gereksiz tartışmaların içerisine dalmaktansa amel ve aksiyonu her şeyin önüne geçirirlerdi. Sözlerini israf etmedikleri için nerede,neyi,ne ölçüde konuşacaklarını çok iyi bilirlerdi. Onlar asla aşkın dedikodusunu yapmazlardı. Çünkü onlar diyorlardı ki; “Aşkı tatmayan bilemez,bilenlerin çoğu da söylemez veya söyleyemez,söyleseler de aşık olmayanlar anlayamaz.” Onlar yürek-bilek dengesini çok iyi kurdukları için öğrendikleri her bilgiyi amele dönüştürüverirlerdi. Böyle olduğu içinde hem o bilgi bereketlenir,artar,ziyadeleşir,hem de o amel ve eylem başkalarında etki uyandırıp insanları tesiri altına alırdı. Bugün bilgi kaynaklarının başlarına oturup da, öğrendikleri kulak kepçelerinden öteye geçmeyen, bu çağın insanın en büyük problemi bildiği ile amel etmemesidir. Ama bilinen bir gerçek var ki, o da; “ bildiğimiz ile amel ettiğimiz sürece bizlere bilmediklerimizi öğretecektir.” O halde ağlamak sızlamak yerine hepimiz nefislerimize şu soruyu sormak zorundayız: Su gibi saf ve duru sevebiliyor ve sevdiklerimiz yolunda fedakar olabiliyor muyuz.? Aşık mıyız, yoksa aşkın dedikodusunu mu yapıyoruz?
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() dedikodusunu yapiyorlar tabi
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 | |
![]() Alıntı:
|
||
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
![]() Aşk;Manevi aşktır sadece maddiyata yönelen ise aşk değil duygusallıktır..Manevi aşkı acizane bizler hakkıyla yaşayabiliyorsak dedikodu şöyle dursun
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
![]() Sevmek tabikide kolay değildir. Sevmek fedakarlık ister ama karşılıklı bir fedakarlık. Sevmeyi kelimelerle anlatmaya çalışsan başaramazsın. Onu anlatmak için yaşamak ve yaşantına katman lazım. Sevmek sevilmek çok farklı duygular. Sevdiğin zaman ayakların yerden kesilmeli,aklın sadece sevdiğini düşünmeli,kalbin onun için atmalı,zaman onu düşündükçe akmalı.... Helede bu sevgin karşılıklıysa o zaman bak sen onun keyfine. Kalbi besleyen bir hazinedir,kalbin ilacıdır sevmek vede sevilmek... Aşkın dedikodusu yapanlar olduğu gibi aşık olanlarda vardır. Ben aşığım benim sevdam su gibi duru ve saf... :-[ |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#6 | |
![]() Alıntı:
Söylemişsem şayet içimden gelmiştir riya, yalan yoktur içinde. Fedakarlık konusuna gelince sanırım çok fazla fedakar olduğumdan bu kadar sıkıntı çekiyorum. Sıkıntı kelimesi yanlış anlaşılmasın fedakarlığın neticesinde yaşadıklarımı kastettim. Ve fedakarlıkların sonunda yaşadığım şeylerle olgunlaştığımı düşünüyorum. Ama sevmek yaşanabilecek en güzel duygu bence. Birde sevildiğinizi biliyorsanız apayrı bir tadı var. Hayat bu almak için için muhakkak bir şeyler vermek gerek... Güzel bir paylaşımdı, teşekkürler ;) +1 |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
![]() Büyük İslam kadını Rabia Adeviye der ki:
"Allah (c.c.)'ı seviyorum diyorsun, sonra da O'na isyan ediyorsun. Yemin ederim ki; bu anlaşılması zor ve tuhaf bir tavırdır. Eğer gerçekten O'nu sevseydin O'na itaat ederdin. Zira seven sevdiğinin yolunda olur, O'na kul ve köle olur." Seven varlığını sevgilisinin varlığına armağan edermiş :-[ |
|
![]() |
![]() |
#8 | |
![]() Alıntı:
Hayatiyet kazanması ümidi ile... +1 :-* |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#9 |
![]() Bazen de bu cümle su gibidir. Saftır, durudur,mütevazidir,beklentisidir,pazarlıksızdır. Çok söylenmez, herkese söylenmez, su gibi aziz tutularak değer verilir. Değer verildiği içinde ancak bu değeri hak edenlere söylenir. Söylendiğinde de her türlü bedeli göz önünde tutularak ifade edilir. Sonucu ve sorumluluğu unutulmadan dilde anlamını bulur.
Sevdiğini su gibi söyleyenlerden ve duyanlardan olurum inşaallah. Teşekkürler +1 ![]() |
|
![]() |
![]() |
#10 | ||
![]() Alıntı:
|
|||
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|