09-05-2009, 23:17 | #1 |
Aşk-ı Kadim
Sen doğdun, Bağrına gül düştü toprakların… Bir devrin karanlığı Varlığınla nur oldu… Sen doğdun, Süzüldü gözyaşı yanağından Seni iki aleme müjdeleyen ananın… Ey mahzun gönüllere güneş olan, Han olan… Ey sevgi bağında aşk-ı kadim sevgili… Ey kalp gözü kapalı cehaletin çağında, Mekke’den doğan güneş, Âlemin rahmet seli… Asırlar ötesinden insanlığa cân olan, Şehadet ırmağında dalgalanan meşale… Doğduğun güne hasret, Öksüz, Ve yetim cihan… Ey sultanlar sultanı, Kimsesizler kimsesi… Ey gönül dergâhımın, Mukadder sevgilisi… Rahmetsin âlemlere, Kâinata işaret… Gül deyince aklıma senin gül yüzün gelir, Aşkın ile açmayan güller perişan olur… Şefaatin imdada yetişmezse mizanda, O gün bütün günahkâr kullar perişan olur… Kalmasın hiçbir gönül senin adından öksüz, Kelebekler baharı adınla müjdelesin… Kalplerde nefes nefes, Hep senin adın vursun… Yeni doğan nur yüzlü bebeklerin kalbine Yöneldiğin kıblenin, Şanlı mührü vurulsun… Hira’dan doğan güneş, Gül olup yağan sendin, Cebrail’in sardığı o zarif beden sendin, Batılın yüz tuttuğu karanlık bir kıtada Rahman’ın âlemlere çizdiği öz desendin… Doğsun batan o güneş yeniden dünyamıza Dalga dalga yükselsin Semave’nin suları, Dualar perçinlensin akan gözyaşlarımıza Yeni baştan yıkılsın Kisra’nın sütunları… Sen doğdun, Bağrına gül düştü toprakların… Bir devrin karanlığı Varlığınla nur oldu… Diri diri toprağa gömülen tomurcuklar, Filizlendi, can verdi Batıla mezar oldu… Gül deyince aklıma senin gül yüzün gelir, Aşkın ile açmayan güller perişan olur… Şefaatin imdada yetişmezse mizanda, O gün bütün günahkâr kullar perişan olur…
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|