Selamun Aleykum ey Dilberi Rana ...

Bu ne müstesna-i bir tevafuktur ki, nötronla protonu bir araya getiremeyen, Pizza Kulesinin yamulmasına mani olamayan ve hatta 2 doğruyu birbirine kestiremeyen tarih, kuzey ve güney kutupları olan ikimizi, beher kabındaki 1 mol sodyumasetat gibi birbirimize sağlam kovalent bağlarla bağladı.
Seni ilk gördüğümde sonsuz bilinmeyenli bir denkleme benzetmiş, kuzey kutbu kadar soğuk Toroslardaki çamlar kadar iğneli fermantasyondaki olaylar kadar acayip, fakat Kepuzu yanardağı kadar ateşli, karstik yer şekilleri kadar ilginç ve Pamukkale’deki travertenler kadar çekici demiştim.Fakat senin kimyasal biyolojik özelliklerini ve coğrafi konumunu öğrendikten sonra seni daha iyi tanıdım.Sen her zaman erkeklere teğet geçiyor, integral kadar karmaşık bir hal alıyor, bazen de felsefe kadar saçmalıyorsun.Ama beden eğitimi kadar güzeldin.

Dünyanın güneş çevresinde elips şeklindeki yörüngesinde döndüğü gibi ben de senin yörüngende dönüyordum.Fakat, karşında mayoz bölünme de geçirsem, mitoz bölünme de geçirsem, evrimleşip değişik bir hal alsam da senin beni gördüğün yoktu.Ben sana ince kenarlı merceğin tümsek yüzü de baksam, küçük yaşta medrese eğitimi de almış olsam, kimyasal tepkimelerdeki elementler gibi moleküllerine de ayrılsam sen buradan ayrılmıyor, her zaman bir gazın sabit sıcaklıktaki basıncı ile hacmi arasındaki ters orantı gibi ters düşünüyorsun.Ama enlemlerin gece ve gündüz saatlerine, güneş ışıklarının geliş açısına Bir cismin yıl boyu gölge uzunluğuna dünyanın dönüş hızına etki ettiği gibi sende beni etkilemeye devam ediyordun.

Sana açılabilmem p . o =n . r . t ve 2(x2 + ys) formüllerini çözmek kadar kendine permülasyon bana ise kombinasyon diyordun.Aşkımız Cin Ali ile Fatoş arasındaki aşklar kadar Milli takımımızın Dünya Şampiyonu olması kadar ve Orhan Gencebay’ın pop şarkı söylemesi kadar umutsuzdur.Yani iki ayrı kümeydik.Fakat Değerin benim gözümde bir malın arz-talep ilişkisi sonucu piyasa değerinin artması gibi artıyordu.Rekabeti azaltmak ve piyasayı ele geçirmek için Mohaç muharebesindeki mücadele kadar çetin bir mücadele verdim ve sonunda Gayri Safi Milli Hasıladan en büyük payı aldım.Ve aramızdaki ışık hızından, yerçekimi kuvvetinden ve Hami’nin şartlarından daha etkili bir çekim olmaya başladığını hissediyorum.şimdi umarım bana Past Perfect Tense gibi değil Present ContinousTense gibi yaklaşırsın.Çünkü ben seni ne Kongo’da ölen sevgilisini Beyoğlu’nun arka sokaklarında arayan erkekler gibi, ne “aşk=burjuva güzeli” diyen diskoteklerdeki züppeler gibi, ne de galibiyeti şikelerde arayan Fenerbahçe Başkanı gibi aradım.Ben seni Hidrojen’in su halini alması için oksijeni aradığı gibi, Fatih’in İstanbul’u fethetmek için plan aradığı gibi, matematik yazılısındaki bir öğrencinin kopya aradığı gibi aradım.

Umarım bunlara Birleşmiş Milletler kadar/gibi duyarsız kalmaz, tepkimeye girmek için H2SO4’ün yanına NO8 aradığı gibi beni ararsın.Beni kampüsün ıssız bir köşesinde nikotinsiz gecelere inat sigara tazelerken bulabilirsin.
Amacım taciz etmek değil, seninle efkarı umumiyede ufacık bir aile bacası tüttürmektir.Cevab-ı nispetiniz kalbi harabını tamir edeceğinden dolayı taassubunuza sığınırım.Bir tanem…