AK Gençliğin Buluşma Noktası
Hikayeler Hoşumuza giden hikayeleri burada paylaşıyoruz.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 04-23-2009, 21:48   #1
Kullanıcı Adı
Tarantula_
Exclamation Aşk Neymiş...
Ali Şîr Nevaî (1441-1501) Hoca Kasım’ın kızı Gül’ü sever. Gül de Ali ?îr Nevaî’yi sever. Göz görür gönül sever ama nikah olmadan el ele değmez. Kızı babasından
ister. Babası da kabul eder ve söz kesilir. Onlar daha sözlü iken bir gün Harzemşahlar sultanı, sanatkarlar hamisi, şair Hüseyin Baykara, kızı görür ve aşık olur. Hemen kızı babasından istemek için Ali ?îr’i gönderir. Kızın babası, kızın sözlü olduğunu sultana söylerse Ali ?îr’e zarar geleceğinden endişe eder. Söz kesilir, düğün olur, , kız, sultandan kırk gün kendisine yaklaşmamasını rica eder. Sultan, çok sevdiği eşinin isteğine uyar. Gül de kırk günde öldürecek zehri içer. Son gün Ali ?îr’le görüştüklerinde Gül:- Elvedâ sevdiğim işte dünyadan Son demde hâtırım sor yavaş yavaş Artık felek bizi siler künyeden Açılır mezara yol yavaş yavaş. Ali ?ir Nevaî, Bana mevt yahşıdır bir gün görmeden Seninle görürdüm gün yavaş yavaş. Solar Gül’üm muradına ermeden Vücudun terk eder can yavaş yavaş. Gül:- Civan iken razı oldum ölüme Yad bülbülü kondurmadım Gülüme Hayatta değmedi elin elime Tabutun altına gir yavaş yavaş. Ali ?ir:- Zebânım od tutar kılamam dua Yevm-i cezâ benden eyleme dâva Kurudu göz yaşım Ali ?ir Nevâ Akar yaş yerine kan yavaş yavaş. Sonra Gül dedi ki: -Bak Ali ?îr, seni buraya getirmekten maksadım şudur: Sen de bilirsin ki ben artık ömrümün son günlerini yaşıyorum ve son nefeslerimdeyim. Sana ricam budur ki, evvelâ ben öldükten sonra, dünyada elin elime değmedi, onsuz tabutumu kaplayan cesedimin altına gir de, hiç olmazsa elin tabutuma değsin. İkinci vasiyetim bu ki, ömrün oldukça her sabah namazından sonra, ruhuma üç ihlâs bir fatiha oku. Üçüncü vasiyetim bu ki, ölünceye kadar beni hâtırdan çıkarma. (Pertev Naili Boratav derlemesi, Halk Hikâyeleri ve Halk Hikâyeciliği, l946’dan naklen Ahmet Kabaklı, Türk Edebiyatı) O güçlü, firasetli, şair sultan, Ali ile Gül’ün aşkını anlamadan bu dünyadan gitmiş. Ali, ağzını açmamış, Gül’ün adını dillere destan eylememiş. Dileğimiz, Mümin ile Mevlâ arasına kimse girmediği gibi, Mecnun ile Leylâ arasına da kimse girmesin. Sevenler ayrılmasın. Ama işler istendiği gibi gelişmezse sevgiler dile düşürülüp de kirletilmesin. “BİR BİNAYI YAPAMAZSAN YIKIP VİRAN EYLEME BİR GÜZELİ SEVEMEZSEN DİLE DESTAN EYLEME.” demişler. Hz. Osman’ın (r.a.) zamanında ölenler başlığı altında Zehebi’nin Tarih-ül İslam isimli kitabında anlattığına göre Urve bin Hızam, amcasının kızı Afra’ya aşık olur. Urve fakir olduğu için amcası kızını ona vermemek için ?am diyarına kızıyla beraber göç eder ve Belka denilen şehirdeki kardeşinin oğluyla kızını evlendirir. Afra’nın aşkından yataklara düşen Urve, her yerde onu aramaya başlar. Afra’nın gezdiği her yeri gezer dolaşır ve onun hayaliyle yaşar. Aşkın ateşi kızgın kumların ateşinden daha şiddetli olunca gönlünü serinletmek için yollara düşer ve Belka kentine gelir. Uzaktan da olsa bir defa görüp geri gitmek, gönlünü teselli etmek ister. Belka şehrine onun geldiğini bilen biri, Afra’nın kocasına durumu bildirir ve “Bu sizin namusunuza ayıp getiren köpek ne zaman geldi?” diye sorar. Afra’nın eşi de “Köpek olmak sana daha çok yakışıyor. Ben Urve’yi sadece hayırlı biri olarak bildim. Arap gençlerinde ondan daha hayalı birini görmedim. Onun geldiğini de duymamıştım. Bilseydim onu evimde misafir ederdim.” der ve hemen çarşıya çıkıp onu aramaya koyulur. Bulur ve eve getirir. Eşi Afra ile Urve’yi görüştürür. “İsterseniz ben aradan çekilirim. Ben eşimden boşanır, sizin evlenmenizi kolaylaştırırım” der. Urve de ona cevaben şöyle der: “Afra’ya olan aşkım benim afetim oldu. Artık ümidim kesildi. Ben kendimi ümitsizlik ve sabra alıştırdım. Artık tesellim ümitsizlik olmuştur. Benim de yapacak işlerim var. Mutlaka onun başına dönmeliyim. Tabi buna dayanabilirsem. Yoksa size gelir ziyaret ederim.” Onlar da yol hazırlığı tedarik ettiler. Urve geri döndü. Daha ayrılır ayrılmaz hastalığı tekrar nüksetti. Her ne zaman bayılsa Afra’nın verdiği örtüyü yüzüne koyarlar o da ayılırdı. Kabilesine üç günlük bir yol kalmıştı ki yolda öldü. Ölüm haberini duyan Afra da ona ağıtlar yakarak öldü. (Zehebi, Tarih-ül İslam, Muzaffer Can tercemesi, Cantaş yayınevi, sayfa 1136, İbni Asakir T. Dımışk 40/217-225; İbnu Makulâ 2/418; Nihayetu’l-İrab 2/201; Uyunu’l-Ahbar 4/129; Ensabu’-Eşraf 35/50 Sevgili peygamberimiz buyurur “Kim aşık olur, aşkını gizler ve iffetini korur ve öylece ölürse o, şehittir” (Hatibi Bağdadi, Tarih-ül Bağdat 5/16, 5/262, 6/50, 13/184, Abdürrahman ibn-il Cevzi, Ilel-ül Mütenahiye 2/771, İbn-i Hacer el-Askalani, Telhıs-ül Habir 2/142) “Hadisin ravilerinden Süveyd hakkında “Rivayeti zayıftır” diyenler varsa da çok sağlam raviler ondan hadis rivayet etmiştir” diyor İbn-i Cevzi. İbn-i Hacer ise Süveyd’den Müslim’in de hadis rivayet ettiğini söylüyor.
..........................
alıntı_

 

  Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta