05-18-2008, 11:26 | #1 |
Aşk ve vuslat..
Şahlanırken doludizgin mavi hülyalarla, Duyar Canan'ı rûh sihirli râyihalarla. Sardıkça her yanı o füsunlu hâtıralar, Köpürür dalga dalga vuslat tüten duygular. Uzaklaştıkça kendine âit sahillerden. Ağarır az ötede ufuk, ağarır birden.. Derken sarar her yanı Mâşuk'un cazibesi, Duyulur tasavvurlar üstü sihirli sesi.. Varlık aşkla gürleyen bir mûsikî kesilir, Gittikçe düğüm düğüm bir âleme erilir. Artık her yerde o sırla gezer ki, büyülü, Her manzarayla tülîenir Cânân'ın kâkülü.. Hislerde işveyle tüten bir üslûp duyulur Ve insan uhrevilige sırlı bir yol bulur. Düşünceleriyle hummalı, ruhu pür neş'e, Ziya püskürür, fecrin tepeleri peş peşe... Rüya gibi bir iklime erilir ki; eşsiz, Füsûnuyla kuşatır bir haz, her yanı sessiz. Donakalır, sarı güller gibi alnında ter, Sonra da bir ışığa erer ve her şey biter... Solar bütün renkler; yeşil, mavi, pembe ve mor, Mekân "lâ mekân" olur, zamanın nabzı durur. Dökülür karanfil, yasemin, erguvan, zambak Menekşe, papatya, lâle ve gül yaprak yaprak. Görülen bu rüya bitince her yan ağarır, Rûh da, vuslata ereceği rıhtıma varır.. Anlar o zaman gayenin Allah olduğunu; Duyar, var olmanın zevkini duyanlar bunu... îman edenler ve salih amellerde bulunanlar ise, Rahman, onlar İçin bir sevgi kılacaktır. Mesnevi
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |