|
![]() |
#1 |
![]() 1923'te Mustafa Kemal cumhuriyeti kurmuş, babadan oğula geçen padişah rejimine de son vermiştir. Bu yeni düzende Atatürk mümkün olduğunca devletin yönetimini meclise bırakmaya çalışmıştır. Bu nedenle yasama ve yürütme erkleri meclise verilmişti.
İşte bu süreçte İsmet İnönü, ciddi tartışmalara yol açan bir başbakanlık süreci geçirmişti. Önce İstiklal Mahkemeleri konusunda zor duruma düşen İnönü, 1924'te görevini bırakır. Bir yıl kadar sonra yeniden başbakanlık koltuğuna oturacaktır. Bu yıldan sonra 12 yıl, kesintisiz başbakanlık yapar. Atatürk, devlet adamı ve başbakan olarak İnönü'den ve onun uygulamalarından ciddi rahatsızlıklar duyacaktır. Çünkü İnönü sol görüşlüdür ve sert bir devletçi politika izlemektedir. Atatürk ise hiç bir zaman sol kelimesini kullanmamış, aksine liberalizme yakın bir görüşle ülkeyi yönlendirmek istemiştir. Bu amaçla pek çok adım atar. Bunlardan en bilineni ise İş Bankası'dır. Celal Bayar'ın önderliğinde İş Bankası son derece başarılı bir proje olur. Görüş farklılıkları yaşayan Atatürk ve İnönü arasında zaman zaman ciddi tartışmalar yaşanır. 1930'lardan sonra bu çatışma ve tartışmalar yerini küskünlüklere bırakacaktır. Bu süreç 1937'ye kadar devam eder. O yıl Atatürk, kendi görüşleri çerçevesinde ülkeyi yönetemeyen İnönü'yü görevinden alır ve onu Heybeliada'ya gönderir. Yerine ise getireceği isim Celal Bayar'dır. Celal Bayar'ı başbakanlığa getiren Atatürk son derece heyecanlıdır. Çünkü halka verdiği sözleri İnönü yerine getirememiş, hatta İnönü çoklu partiye geçiş çalışmalarına gizli gizli köstek olmuştur. Sosyalistliğe kaçan bir devletçilik anlayışına sahip İnönü'nün yerine, liberal görüşlere sahip Celal Bayar'ın başbakan olması, zaten bize çok şey anlatmaktadır. Atatürk o gün Celal Bayar için şu demeci verir; "Millete yepyeni bir program bildirdiniz. Bu program, benim millete söz verdiğim konulardır. Celâl Bayar ve arkadaşları benim millete söz verdiklerimi yapacaklarını bana ve millete söz verdiler. Ben, milletle birlikte Celâl Bayar’ın ve arkadaşlarının programının nokta nokta uygulandığını izleyeceğim. Daha iyi açıklayayım: Ben Türkiye Cumhurbaşkanı Atatürk ve Türk milleti, Başbakan Celâl Bayar’ın ve onun hükümetinin programını izliyoruz. Ve fiilî sonucunu görmek istiyoruz” Atatürk bu demecinde açıkça Celal Bayar'ın izleyeceği yolun kendi yolu olduğunu ifade etmiştir. Fakat Celal Bayarlı bu yeni süreç, fazla uzun sürmez. Atatürk 1 yıl sonra hayatını kaybeder. Atatürk'Ün ölümüyle İsmet İnönü yeniden harekete geçecektir. Cumhuriyet Gazetesinin de desteğini alarak Cumhurbaşkanı olur. Atatürk'ün büyük umutlarla getirdiği ve onun yolu benim yolumdur dediği Celal Bayar görevden düşer ve yerine Refik Saydam getirilir. İsmet İnönü'nün cumhurbaşkanlığında devlet sıkı bir sol politika uygulamaya başlar. Hatta dönemin zenginlerine olmadık ağır vergiler getirilir, vermeyenlere orta çağdan kalma taş kırma cezası verilir. Zenginin topraklarına da el konur. Ülke 4-5 yıl içinde ekonomik bir buhrana sürüklenir. Atatürk'ün son başbakanı, büyük umudu, Celal Bayar ise İnönü'nün bu ağır siyasetine dur demek için Demokrat Partiyi kurar. Yanına da Menderes'i alacaktır. Bu yeni kurulan parti halk tarafından müthiş bir destek alır. Fakat 1948'de yine İnönü engeline takılırlar. Çünkü İnönü demokratik seçimlere izin vermemiştir. Atatürk zamanında gizli gizli yürüttüğü siyaseti, bu sefer açıkça uygular. İnönü'nün engelleme çalışmasına rağmen Demokrat Parti 1950 seçimlerini kazanır. Aynı yıl Demokrat Parti'nin kurucusu Celal Bayar cumhurbaşkanı, Menderes ise başbakan olur. Yaşananları hazmedemeyen Milli Şef, bu sefer ciddi bir cuntacılık faaliyetine girişir. Bu çalışmaların meyvesini ise 10 yıl kadar sonra alır. Demokrat Parti iktidarına, 1960 askeri darbesiyle son verilir. Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Başbakan Adnan Menderes idama mahkum edilir. Celal Bayar, idamdan yaşı itibariyle kurtulur. Fakat Menderes asılacaktır. Kayseri cezaevine gönderilen Atatürk'ün göz nuru Celal Bayar ise kısa zamanda hastalanır. Hastalığı sebebiyle serbest kalan Bayar, 1966'da Cevdet Sunay tarafından affedilir. Şimdi bu noktada düşünmek gerekiyor. Gerçekten Atatürk'ün izinden giden, Celal Bayarlı-Adnan Menderesli Demokrat Parti mi? Yoksa İnönülü Chp mi? Bu sorunun cevabı açıktır. Zira Atatürk; "Celal Bayar ve hükümetinin programı, benim programımdır" diyerek bizzat bu soruya açık bir cevap vermiştir. Bu durum gösteriyor ki, milletimiz, chp'nin Atatürkçülük nağralarıyla kandırılmaktadır. Peki Celal Bayarlı, Adnan Menderesli Atatürkçü siyasete ne oldu? O dönemden sonra sadece Turgut Özal ve son olarak Recep Tayyip Erdoğan bu yoldan yürümüştür / yürümektedir. Bu çarpıcıdır ama gerçektir.
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Ha celal bayar ha ısmet ınönü açıkçası hiç bir farkları yok gözümde...
Biri kemalizmin sol kolu diğeri sağ kolu Hem mustafa kemalin celal bayar için söylediğine hiç şaşırmadım... Muhammed ikbalin hindistanli müslümanlardan anadoludaki kurtuluş savaşı için topladığı paralarla kurdurduğu ilk özel banka iş bankasının başına celal bayarı geçirmiştir zaten... |
|
![]() |
![]() |
#3 | |
![]() Alıntı:
|
||
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
![]() Aklıma Abdülhamid'in Osmanlı açısından çok kritik olan bir devirde tahtdan indirilmesi geldi.
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
![]() Mustafa kemal yaşasaydı ak parti olmazdı ;)
Tek parti chp olur devam ederdik demokrasi oyunu oynamaya... Tahminen hem laik hem müslüman olunmaz dediği için tayyip erdoğan ya istiklal mahkemesinde asılırdı yada cumhurbaşkanliği muhafızı birisi tarafından öldürülür bir yere gömülürdü |
|
![]() |
![]() |
#6 | |
![]() Alıntı:
|
||
![]() |
![]() |
![]() |
#7 | |
![]() Alıntı:
Atatürk ve Milli Şef'inin bir çok kez Meclisi kapamaya varan tartışmaları tarihe geçmiştir zaten. Konu Tarantula_ tarafından (04-05-2011 Saat 20:08 ) değiştirilmiştir.. |
||
![]() |
![]() |
#8 | |
![]() Alıntı:
Şu bir gerçek ki o dönemin anadolu insanı Atatürk'e bağlıdır. Sorun üst kesimdedir. Kaymak tabakadadır. Bunun da temelini para, iktidar, şan ve şöhret arayışı sebep olmakta. Düşünün ki Adadolu insanı öyle cahil kalmış ki temel eğitimini alanların sayısı %10'larda. Bu sayı Ahmet Mithat Efendi döneminde %5'lerde. Atatürk zorunlu eğitim kararı alıyor. Koyduğu yaş sınırı 45. Meclistekiler gülüyor. Mümkün olamaz diyor. Ama oluyor. 6'sından 45'ine herkes okula, temel eğitimi almaya gidiyor. Ve gitmez denen Anadolu halkı bunu seve seve yapıyor. At, kağnı kullandığımız dönemde yapılan kara ve demiryolunu, Ak Parti dönemine kadar kimse yapamadı. 2002 öncesi ne varsa hep şunu duyardık; Atatürk zamanında yapılmış... Atatürk zamanından kalma. Kurulan fabrikalara bakıyorsun. Anadolu'nun hemen her yerinde. Kimse onun kadar fabrika açmamış. Üstelik açılıp da zarar eden tek fabrika yok. Dahası, biz bugün yerli araba yapalım diyoruz. Adam uçak fabrikası kurup, dönemin en gelişmiş tamamen yerli uçaklarını üretmeye başlıyor. Dahası avrupadan, İtalya'dan uçak siparişi alıyor. Ama o ölünce fabrikalar ya kapanıyor ya zarar ediyor. (İnönü ve dünya savaşı sebebiyle) Elbette hatasız kul olmuyor. Biz kendimize ve çevremize karşı hatalar yapmıyor muyuz? Yapıyoruz. O sıfırdan bir ülkeyi ipten alıp, büyük işlerin altına giriyor. Hak edene, hak ettiğini vereceksin. |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#9 | |
![]() Alıntı:
|
||
![]() |
![]() |
#10 | |
![]() Alıntı:
Bence ne demistir ben zaten kurucu liderim bari benden sonra demokrasi gelsin dimi ![]() |
||
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|