Ateş pahası hikâye
Ateş pahası hikâye
Cihan padişahı kanuni sultan Süleyman zaman zaman halkın arasında kıyafet değiştirerek dolaşır, halkın dertlerini dilerdi. Bir defasında veziri ile birlikte bugün ki Kâğıthane taraflarına kadar uzanırlar. Mevsim kıştır. Ansızın bastıran kar fırtınası sonucunda ilk rastladıkları evin kapısını çalarlar. Evin sahibesi genç bir kadındır. Misafir olmak istediklerini söylediklerinde kadıncağız onları içeri alır. Yanmakta olan ocağa bir odun daha atarak ateşi güçlendirir. Ocağın önündeki sedire padişahla veziri oturur. Kadın ikramlarda bulunur ama misafirlerin kimler olduğunu bilmemektedir. Dışarıda Dakar fırtınası var. Padişah vezire derki:”paşa! Şu anda ısındığımız ateşin değeri bir kese altına değer mahiyettedir.”sonra dışarıda durum düzelince çıkmak üzere davranırlar. Sultanın işareti ile vezir kadına 2 altın uzatır. Kadın itiraz eder:”benim ateşimin değeri bir kese altındır. Onu isterim!” sultan “Nasıl olur?” deyince kadın cevap verir: “Sultanım! Bu değeri biraz evvel siz biçtiniz, duydum!” padişah kadına istediği parayı verir ve evi terk ederler. Bu olaydan sonradır ki, Kanuni herhangi pahalı bir emtiayla karşılaşırsa “ateş pahası” deyimini kullanmayı adet edinmiştir. Günümüzde de kullanılan bu kelimenin kaynağı yaşanmış bu olaydan doğmuştur…
|