![]() |
#1 |
![]() Her zaman okullarda anlatılır.. “Kurtuluş savaşı ateşten bir gömlekti” diye..
Evet Kurtuluş savaşı ateşten bir gömlekti. Milletimiz var gücüyle yedi düvele karşı can hıraş savaştı. Ancak atlanılan, eksik söylenilen bir nokta var. Kurtuluş savaşı sırasında üzerimize geçirilen o ateşten gömleği hala çıkartabilmiş değiliz. O zamanlar üzerimize itilaf devletleri adı altında saldıranlar sonradan İnönü CHP si olarak geldiler. 1960 ihtilalcileri olarak çıktılar karşımıza. Onların karşısında da milletin önderliğini yapan rahmetli menderes vardı. Biz zamanlar milletin giydiği o ateşten gömleği bu sefer milletin adına Adnan MENDERES giymişti. Ancak milletimizin yaşadığı en büyük acıları yine yaşattı bize o gömlek. Yine ciğerlerimizi yaktı. Yine asılan biz olduk. Ve Menderes asıldı! Menderes’in acısını unutmaya çalışırken aynı itilaf devletleri bu sefer 1971de çıktı. Yaraları taze milletimizin yaralarına kezzap döktü. Akıttı kanımızı. Boyun eğdik. Ve en kanlısının ayak sesleri 1971 den hemen sonra duyulmaya başladı. Sokaklarda sağ-sol diye birbirlerini kıran insanlar çoğaldı. Kardeş kardeşe sıktı kurşunu. İtilaf devletleri ezan sesini dindiremeyince, milletimize boyunduruk geçiremeyince bu işi dışarıdan yapmaya karar vermişti. Kardeş kardeşi katlediyor ve asıl acı olan tarafı bundan pişmanlık duymuyordu. Başkalarının yazdığı senaryoyu oynuyordu milletimiz. Ve baş figüran bir gün çıkageldi. Bir zamanlar sadece Batı’dan gelen tehlike bu sefer bütün “Evren”den geliyordu. Kana susamışların, millete ihanetlerin oynandığı 1980 darbesi milletin çıkarmaya çalıştığı o ateşten gömleği tekrar geçirdi sırtına. Millet yanıyordu. Ölümü göstererek sıtmaya razı ettiler. İnsanlar ölmüş çocuklarının cesetlerine bakarak, yüz bin kere lanet ederek belki de evet dediler o zamanlar. “İş başaran çocuklara” evet dediler. Mürekkebinden kan damlayan kalemle yazılan anayasaya evet dediler. Çaresizdiler ve ateşten gömleği hala çıkartamamışlardı. Sonra yine sarsıldı millet 1980’in etkileri devam etti. Ekonomik krizler, el pençe divan duruşlar, depremzedelerden nemalananlar yine yıktı bu milleti. Millet bir lidere açtı. Onun gelmesi lazımdı. İnanıyorduk! Gelecekti! Ve bir gün biri çıktı hapisten. Milletini sevdiği için yatmıştı; dinini sevdiği için yatmıştı; ezan dinmez dediği için yatmıştı. O belki çile çekmiş hapiste yatmıştı ama millet de onu sevmişti. O gün geldi ve o dışarı çıktı. Millete üzerindeki ateşten gömleği unuttururcasına duruşu ve sağlam kişiliği onu istem dışı iktidara taşıyordu. Ve kutlu 3 Kasım 2002 günü milletinin 34.28’i buyruk senindir dedi ona. Ferman da senin dağlar da. Süleyman sensin ferman da senin hakkındır dediler. Ve daha ilk geldiği günden itibaren bir zamanın itilaf devletleri, şimdinin ise derinleri hep uğraştılar o gitsin diye. Gitmedi çünkü arkasında milleti vardı. Yıllar geçti Ümraniye’de birkaç tane el bombası bulundu sonrası da çorap söküğü gibi geldi. Evet sanırım o gün geldi. Osmanlı’nın imzaladığı ve ilk toprak kaybettiğimiz Karlofça’da giydiğimiz o ateşten gömleği ilk defa çıkartıyoruz sanırım. Rahat olmanın, dik duruşlu olmanın tadına ilk defa bakıyoruz sanırım. Şimdi itilaf devletlerinin milletimize karşı son çırpınışlarını izliyoruz. İnşallah tam 28 yıl sonra o gömleği çıkartacağız ve milletimiz sonunda rahat bir nefes alacak. O yüzden yürekten bir amin’in yanında güçlü bir “Evet” diye haykırıyoruz. Evet!!! Allah “baş”ımıza zeval vermesin. Allah her zaman onun yar ve yardımcısı olsun. Allah onu bizlere ve milletine bağışlasın.. Amin..
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|