![]() |
#1 |
![]() AVRUPA ŞAMPİYONALARI'NIN UNUTULMAZ SAHNELERİ - 9/10: EURO 2004 HOLLANDA ÇEK CUMHURİYETİ
![]() Bu sahneler son turnuvadan. Dick Advocaat'ın Hollanda milli takımının başından aforoz edilmesine neden olan maçlardan en önemlisi. 19 Haziran 2004'te Portekiz'deki turnuvanın D grubu mücadelesinde 20. dakikaya gelindiğinde Hollanda Bouma ve Van Nistelrooy'un golleri ile 2-0 öne geçmişti. Derken Koller 23. dakikada durumu 2-1'e getirdi. İkinci yarı böyle devam ederken Advocaat 58. dakikada iki golün asistini yapan Arjen Robben'i oyundan çıkarıp orta sahayı güçlendirmek için Paul Bosvelt'i sahaya sürdü. Çekler bunu boş geçmediler tabi Milan Barros ve Vladimir Smicer'in golleri ile maçı çevirdiler ve 3-2 kazandılar. Özellikle çeklerin son golünde Poborsky'nin pası olağanüstüdür. Buna rağmen gruptan çıkan Hollanda yarı finalde Portekiz'e 2-1 mağlup olarak elendi ve turnuva sonunda Advocaat görevden ayrıldı. İlginç olan tarihten ders alan Advocaat'ın 20 gün önce Zenit Petersburg'la Rangers karşısında 2-0 kazandığı UEFA Finalinde ilk değişikliğini 93. dakikada yapmasıdır. AVRUPA ŞAMPİYONALARI'NIN UNUTULMAZ SAHNELERİ - 8/10: EURO 1992 DANİMARKA-HOLLANDA ![]() Aslında Danimarka'nın 1992'de meşhur plajdan gelerek şampiyon olduğu turnuvada Almanya ile oynadığı final maçını da ayrıca incelemek lazım ama bence yarı finaldeki Hollanda maçı bambaşkadır. O ana kadar, yarı finale çıkmasına rağmen ciddiye alınmayan Danimarka'nın gerçekten ciddi olduğunun göstergesi olması, maçın son penaltısını kullanan Kim Christofte'nin penaltısı ve Henrik Andersen'in tek kelime ile "korkunç" sakatlığı bu maçı unutulmaz yapar. Maça Pisa'lı Henrik Larsen'im golü ile 1-0 önde başlar Hollanda sonra henüz 23 yaşındaki Bergkamp Schmeichel'ı avlar, Henrik Larsen bir daha çakar 2-1 olur. Derken tüm futbol tarihinin en kötü sakatlıklarından birisi meydana gelir. Rakip kalede gol arayan Van Basten ile çarpışan Henrik Andersen'in diz kapağı yerinden çıkar. Videodaki çığlıklar bile insanın tüylerini diken diken ediyor. Bu maçı canlı izleyen ve Andersen'in diz kapağının havaya kalkışını kameradan çok net gören birisi olarak söylüyorum hayatımda gördüğüm belki de en kötü sakatlıktır. Andersen 11 ay boyunca tedavi görmüş. Sahalara 28 yaşında dönmüş, yan bağlarından tekrar sakatlanmış ve o tarihten sonra kariyerinde ancak 60 maç civarı oynayabilmiştir. Maçın 86. dakikasında Rijkaard Hollanda'yı hayata bağlar. İki takım da sonraki 34 dakika boyunca yenişemez ve penaltılar başlar. İşe bakın ki Andersen'in sakatlandığı pozisyonun mimarı Van Basten Hollanda'nın tek penaltısını kaçıran adam olur. Danimarka tüm penaltıları gole çevirir. Son penaltı için Christofte topa gelir. Sadece 1 adım gerilir. Kaleci Hans van Breukelen'ı ters köşeye yatırır. Danimarka'yı finale taşır. Vikingler finalde de Jensen ve Wiltord'un golleri ile kupayı evine götürür. AVRUPA ŞAMPİYONALARI'NIN UNUTULMAZ SAHNELERİ - 7/10: EURO 1996 İNGİLTERE-İSKOÇYA ![]() İskoçya tarihinde en son İngiltere'yi 17 Kasım 1999'da Wembley Stadı'nda 1-0 mağlup etti. O günden beri de bir daha karşılaşmadılar zaten. Ancak o maç Euro 2000 için çift ayaklı bir play-off mücadelesi idi ve İngilizler ilk maçı deplasmanda 2-0 kazandıkları için kupa vizesini aldılar. Dolayısıyla İskoçların tek maç üzerinen oynanan bir müsabakada rakibini mağlup ettiği son tarih 25 Mayıs 1985. Ondan önce de 1314'te Stirling'de William Wallace mağlup etmişti. Bu iki tarih arasında 15 Haziran 1996 yılında bu şansı bir kere daha yakaladılar. Euro 1996'da gruptaki ikinci maçta iki takım Wembley Stadı'nda karşı karşıya geldi. Ev sahibi İngilizler 53. dakikada Shearer'ın golü ile 1-0 öne geçtiler. Derken maçın 77. dakikasında İngiliz savunması İskoçların "ginger" görünümlü (kızıl saçlı ve çilli) forveti Gordon Durie'yi ceza sahasında indirince hakem Pierluigi Pairetto penaltıya hükmetti. Topun başına Gary MacAllister geldi. Ancak topu David Seaman'a nişanladı. O top döndü ve Darren Anderton'ın pasında Paul Gascoigne tüm Avrupa Şampiyonaları tarihinin en güzel gollerinden birini defans oyuncusu Colin Hendry'nin üzerinden aşırdığı topu Andy Goram'ın kalesine yapıştırarak attı. ![]() Golden sonra Gascoigne'in gol sevinci bugün gelmiş geçmiş en güzel gol sevinçlerinden biri olarak biliniyor. Hikayesi şu. Gascoigne ve Teddy Sheringham turnuva öncesi Hong Kong isimli bir gece kulübünde oldukça içkili bir halde 2 dişçi koltuğunda sızmış olarak fotoğraflanırlar. Basın onları yerden yere vurur tabi. Gascoigne de golden sonra basına inat yere uzanır ve aynen dişçi koltuğundaymış gibi ağzını açıp Sheringham'a gösterir. Gascoigne kesinlikle tüm zamanların en eğlendirici oyuncularından biriydi. Ancak, Geçtiğimiz hafta hastane yataklarına düşmesi de bu hayatın bir sonucu doğal olarak. İngiltere o turnuvada yarı finalde Stefan Kuntz ve Alan Shearer'ın karşılıklı golleri ile 1-1 biten maçta penaltılarla boyun eğdi. Son notumuz Stefan Kuntz'la ilgili. O turnuvada Alman milli takımının kadrosundaki 2 yabancıdan birisi golü atan Beşiktaş'lı Stefan Kuntz'du. Diğeri de finaldeki 2 golü atan Udinese'li Oliver Bierhoff. AVRUPA ŞAMPİYONALARI'NIN UNUTULMAZ SAHNELERİ - 6/10: EURO 2004 FRANSA-İNGİLTERE ![]() 2004'te Portekiz'de düzenlenen Avrupa Şampiyonası sırasında Lizbon'daki Işık Stadyumu (Estadio De Luz) 13 Haziran tarihinde unutulmaz bir maça ev sahipliği yaptı. Turnuvada B Grubu'nun 2 favorisi Fransa ve İngiltere gruptaki ilk maçlarında karşı karşıya gelir. Fransa'nın maestrosu Zinedine "Zizou" Zidane ve İngiltere'nin en çok konuşulan adamı David Beckham'ın karşı karşıya geldiği ve Fransız olanın kazandığı maç olarak da bilinir ayrıca. Maçın 38. dakikasında David Beckham'ın sağ kanattan kullandığı bir serbest vuruşa Frank Lampard'ın vurduğu kafa ile İngilizler 1-0 öne geçer. Maçın ikinci yarısında da bu üstünlüklerini devam ettirirler ve Fransa'yı sık sık hazırlıksız yakalarlar. Bunlardan birinde 72. dakikada Wayne Rooney ceza sahasında Mikael Sivestre tarafından yere indirilir ve İngiltere bir de pnealtı kazanır. Maçın döndüğü an da bu andır. ![]() Fransız kaleci Fabien Barthez Backham'ın penaltısını sol köşeden harika çıkarır. Fransa kalan dakikalarda bastırmaya devam eder. Ta ki maestro uzatma dakikalarında ortaya çıkana dek. Fransa kayıp zamanda Emile Heskey'in yaptığı hareketle bir free-kick kazanır. Zizou topu James'in ağlarına yapıştırır. İngilizler çöker, bütün konsantrasyonları dağılır. O dağınıklıkla sadece 1,5 dakika sonra dünyanın en sağlam oyuncularından Steven Gerrard kaleci James'e hatalı bir geri pası verir, Thierry Henry araya girer, James tarafından indirilir ve Zidane penaltı noktasına gelir......Gerisini yazmaya gerek yok. Fransa maçı uzatmada attığı 2 golle alır. Markus Merk son düdüğü çaldığında maç tüm Avrupa Şampiyonaları tarihinin en dramatik maçlarından biri olarak tarihe geçer. AVRUPA ŞAMPİYONALARI'NIN UNUTULMAZ SAHNELERİ - 5/10: EURO 1996 TÜRKİYE-HIRVATİSTAN ![]() sahneyi hiç bir Türk seyircisinin unutması mümkün değil o yüzden listede. Hayatımda Galatasaray'ın mağlup olduğu veya bir fırsatı kaçırdığı bir çok maçta büyük üzüntü duymuşumdur. Ama milli takımlar düzeyinde yaşadığım ilk ve halen tek derin üzüntü bu maçtır. Dün gibi hatırlıyorum. TRT reklamları bitirip Nottingham'ın City Ground Stadı'na bağlanır. Kameraya milli marşlar sırasında ilk olarak bir adam çıkar milli forma içinde. "Bu kim yahu?" deriz. Sonradan anlarız ki Karabükspor'lu Vedat İnceefe diye bir adam. Sonra Rahim'i de görürüz kadroda. Maç başlar. Baştan sona kafa kafaya oynarız, hatta zaman zaman daha iyi. Sürpriz ikili Vedat-Rahim tek hata yapmadan oynarlar maç boyu. 87. dakika gelir. Korner kazanırız. Tüm takım kazanma hırsıyla ileri çıkar. Kameralar Fatih Terimi gösterir kenarda. Eliyle "2 kişi daha geriye gelsin" der. Çünkü tüm takım tecrübesizliğin de etkisiyle ileriye gitmiştir. Adeta olacaklar içine doğar. Korner atılır top uzaklaştırılır, ceza sahası önünde bekleyen Tugay'ın önüne düşmez top Asanoviç'e gelir. Asanoviç deli bir pasla 2 kişiyi oyundan düşürür. Vlaoviç topu alır ve hatalar zinciri başlar. Karşısına Rahim gelir, Rahim geri geri giderek zaman kazandırmak yerine direk Vlaoviç'in üstüne gider. Vlaoviç topu bacak arasından geçirir ve bir anda orta sahadayken Rüştü ile burun buruna gelir. Topu sürer Alpay geriden yetişir, ceza sahası dışında Vlaovic'e değmemek içni özel bir çaba göstererek fair-play ödülü kazanır. Vlaovic ceza sahası içinde Rüştü'yü de geçer ve topu ağlarımıza gönderir. Kameralar bir kere daha kenara döner. Fatih Terim "allah cezanızı versin" diyerek kol saatini sahaya fırlatır. Vlaovic de bu golle Valencia'ya transfer olur. Biz de o maçın moral bozukluğunu öyle yaşarız ki sonraki 2 maçta gol bile atamadan 0 puanla evimize döneriz. Ama çok büyük bir ders öğreniriz. Bu tür uluslararası kısa maratonlu turnuvalarda yenemiyorsan yenilmeyeceksin. AVRUPA ŞAMPİYONALARI'NIN UNUTULMAZ SAHNELERİ - 4/10: EURO 1996 RUSYA-ÇEK CUMHURİYETİ ![]() Euro 96'nın en zevkli maçıdır belki de bu maç. Almanya grupta iki galibiyet alıp çeyrek final vizesi almayı garantilemiştir ancak ikincilik bileti için Çek Cumhuriyeti ve İtalya çekişmektedir. İtalya lider Almanya önüne çıkar Manchester'de. Çek Cumhuriyeti ise Anfield Road'da Rusya önündedir. Manchester'dan gol sesi çıkmaz ama Anfield'da turnuvanın en heyecanlı mücadelesi olur. Çek Cumhuriyeti maçın başında Suchoparek ve Kaiserslautern emekçisi Pavel Kuka ile 2-0 öne geçer. İkinci yarı grupta defteri kapatan Rusya coşar, Aleksandr Mostovoi, Omar Tetradze ve Fenerbahçe tarihinin en kötü transferlerinden Vlad Beschasntykh durumu 3-2'ye getirir. İtalya bu skorla çeyrek final vizesi almaktadır. Ancak sahneye çıkan Smicer turnuva tarihinin en ilginç hikayelerinden birine imza atar. Vladimir Smicer turnuva sonrası evlenecektir. Kayınpederi damadını beklemektedir. Yani Çek Cumhuriyeti ne kadar çabuk evine dönerse Smicer muradına o kadar çabuk erecektir. 3-2'lik mağlubiyet de bunu ifade etmektedir. Ama Smicer 88. dakikada sahneye çıkar durumu 3-3'e getirir. Çek Cumhuriyeti'ni son sekize taşır ve evliliğini erteler. Maç sonrası kayınpederi "sanırım Smicer kızımla evlenmek istemiyor" demiştir. Bu maç Okay Karacan'ın spikerlik hünerlerini gösterdiği ilk maçlardandır aynı zamanda. Yine ilginç olan Anfield'de ülkesini finale kadar götürecek yolu açan Smicer aynı stada 1999 yılında Liverpool oyuncusu olarak döner ve 2005 yılında İstanbul'da Şampiyonlar Ligi kupasını kaldırana kadar takımda kalır ve efsane final maçında bir de gol atar. AVRUPA ŞAMPİYONALARI'NIN UNUTULMAZ SAHNELERİ - 3/10: EURO 2000 HOLLANDA-İTALYA ![]() Yıllar geçtikçe emin oluyorum. Stadda izlediklerim de dahil hayatımda izlediğim en zevkli maç bu maçtır. Bu maç iyiyle kötünün karşılaşması gibidir. Zengin çocuğuyla fakir gencin, makineyle insan gücünün, pozitif futbolla negatif futbolun, hücum futboluyla savunma futbolunun, total futbolla catenaccionun. Siz ne derseniz deyin. Tarih 29 Haziran 2000. 2000 Avrupa Şampiyonası Yarı Finali. Amsterdam Arena Stadyumu'nda ev sahibi Hollanda İtalya karşısına çıkar. Hollanda o ana kadar oynadığı 4 maçı da kazanmış, çeyrek finalde Yugoslavya'yı 6-1 mağlup etmiştir. Rinus Michels'in total futbol mirasını hortlatan takım o an önüne kim gelse ezip geçecek bir havadadır. İtalya maçına da öyle başlar Hollanda. Azzurrilerin kalesini abluka altına alır. Cezayı erken kesmeye başlarlar. Gianluca Zambrotta 34. dakikada, 10 dakika içinde Boudewijn Zenden'e yaptığı 2 hareket yüzünden çift sarı kartla oyundan atılır. Böyle bir takıma karşı 10 kişi kalmak. Kabus gibi. Hollanda İtalya'yı boğar geri kalan bölümde. 39. dakikada Nesta'nın Kluivert'ı ceza sahası içinde çekmesine Marcus Merk penaltı kararı verir. Frank De Boer kullanır Francesco Toldo kurtarır. İlk yarı biter. Zambrotta dışında İtalyanlar o devre 3 sarı kart daha görmüştür. İkinci yarı başlar Davids ceza alanında Mark Iuliano tarafından düşürülür. Kluivert gelir penaltı noktasına bu sefer. Direğe nişanlar. Kalan dakikalarda Hollanda boğmaya devam eder. Belli bir süreden sonra Dino Zoff baskıdan öyle bunalır ki Del Piero'yu sağ bek desteğine çeker. 90 dakika biter. Uzatmalar başlar. İtalya onu da atlatır. Dünyanın en formda takımına karşı, Arena Stadı'nda 1,5 saat 10 kişi oynar İtalya ama yıkılmaz. Penaltılara geçilir. Di Biagio atar. Frank De Boer maçtaki ikinci penaltısını kaçırır. Pessotto atar. Jaap Stam topu uzaya diker. Totti atar, Kluivert 120 dakika ve penaltılar dahil sayısız pozisyona giren Hollanda'nın ağlarla buluşan tek topunu kullanır. Maldini kaçırır ardından da Paul Bosvelt'in vuruşunu Toldo kurtarır. İtalya finale çıkar.Hollanda maç boyunca kullandığı 5 penaltı vuruşunun sadece 1 tanesini gol yapabilmiştir. Akıllarda Stam'ın penaltısından sonra teknik direktör Rijkaard'ın "bir penaltıyı atamadılar" bakışı kalır. Bu maçı izlerken belli bir süreden sonra dünyada Hollandalılar dışında İtalya'yı desteklemeyen bir adam kalmış mıdır merak ediyorum. Evet İtalya oynatmadan kazanmıştır, evet İtalya oyunu öldürerek kazanmıştır, evet İtalya negatif futbolun pozitif futbola zaferini kanıtlamıştır ama geride bana göre dünya tarihine geçecek bir maç bırakmıştır. TRT daha sonra bu maçı tam 4 kere daha verdi arşivinden. Hepsinde oturup baştan sonra izlemekten alamadım kendimi. Öylesi efsane bir maç. AVRUPA ŞAMPİYONALARI'NIN UNUTULMAZ SAHNELERİ - 2/10: EURO 2000 YUGOSLAVYA-İSPANYA ![]() Euro 2000'le devam ediyoruz. Turnuvanın C grubunda İspanya, Yugoslavya, Norveç ve Slovenya aynı gruptaydı. Grupta son maçlara gelindiğinde Yugoslavya'nın 4, İspanya ve Norveç'in 3, Slovenya'nın ise 1 puanı vardı. 21 Haziran 2000 günü Brugge'de İspanya Yugoslavya ile, Arnhem'de Slovenya Norveç ile karşılaşıyordu. Arnhem'deki maçtan gol sesi çıkmadı ama Brugge'daki maç futbol tanrılarının gol atmayı düşünen takıma nasıl yardım ettiğini gösterdi. Maç Porto'da Jardel'i gol makinesi haline getiren asist ustası Drulovic'in soldan ortasını Savo Milosevic'in kafayla ağlara göndermesi ile başladı. Sonra İspanya Alfonso ile yakaladı. Yugoslavya bir daha kaçtı Govedarıca'yla. Bir dakika sonra turnuvanın en güzel gollerinden biri ile Munitis tekrar yakaladı. 75. dakikada Yugoslavya son kez kaçabildi Komjlenovic'le. Sonra da 90. dakikaya gelindi. Yugoslavya'nın 3-2'lik galibiyeti ve Norveç'in beraberliği bu iki takımı çeyrek finale çıkartıyordu. İspanya'nın çeyrek final vizesi için 90. dakikası oynanan maçta 2 gol bulması gerekiyordu. Rüya gibi ama buldular. Mendieta'nın ayağından 90. dakikada bir penaltı golü bulup maçı 3-3'e getirdiler. Ama bu da yetmiyordu çünkü ikili averajda Norveç grup maçlarında İspanya'yı mağlup ettiği için avantajlıydı. Bunun üzerine ilk golün sahibi Alfonso bir kere daha sahneye çıktı 90+4'te vurduğu vole ile İspanya'nın 90. dakikasına 3-2 mağlup girdiği maçı 4-3 almasını sağladı. Maç sonu Yugoslav oyuncular Norveç'in Slovenya karşısında galip geldiğini düşünüp saha ortasına yığılıp kaldılar ve bir üst tura çıktıklarını ancak soyunma odası koridorlarında öğrendiler. Dediğimiz gibi maç kazanmayı düşünen iki takımın elele bir üst tura çıktığı ama Avrupa Şampiyonaları'nın en efsane maçlarından birine sahne olacak şekilde futbol tanrılarının bize bir lütfuydu adeta.
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|