06-21-2020, 19:34 | #1 |
Ayasofya Müze Kararnamesinin Gayrimeşrukere Gayrimeşru Olduğunun Kesin Delilleri
Ayasofya Müze Kararnamesinin Gayrimeşrukere Gayrimeşru Olduğunun Kesin Delilleri
Ayasofya müze kararnamesi kesin olarak gayrimeşrukere gayrimeşrudur ve hem kanunen hem de hukuken geçersizdir, yok hükmündedir. 1- Ayasofya müze kararnamesi Resmî Gazete’de yayımlanmamıştır. Ayasofya müze kararnamesinin Resmi Gazete’de yayımlanıp yayımlanmadığına dair verilen bir dilekçeye 14 Haziran 1995 tarihinde genel müdür Özgür Erkman imzası ile yanıtlandıran Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü resmî yazısında "24.11.1934 tarih ve 2/1589 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının Resmi Gazete'de yayımlanmadığı tespit edilmiştir" ifadelerine yer verilmiştir. Bu nedenle Ayasofya müze kararnamesi 1924 Anayasası’nın 52. maddesine açıkça aykırıdır. "1924 Anayasası Madde 52.- İcra Vekilleri Heyeti, kanunların süveri tatbikıyesini irae veyahut kanunun emrettiği hususatı tesbit için ahkâmı cedideyi muhtevi olmamak ve Şûrayı Devletin nazarı tetkikından geçirilmek şartiyle nizamnameler tedvin eder. Nizamnameler Reisicumhurun imza ve ilâniyle mamulünbih olur." 1924 Anayasası’na göre de, bugünkü anayasaya göre de tasarı, teklif ya da kararnamelerin, yasa ya da KHK olabilmeleri için cumhurbaşkanıın onayından sonra Resmi Gazete’de yayımlanması gereklidir. 24 Kasım 1934 tarihli Ayasofya müze kararnamesi Resmî Gazete'de yayımlanmadığı için 1924 Anayasası'na açıkça aykırıdır ve bu nedenle kanunen yok hükmünde olarak gayrimeşrudur. 2- 22 Kasım 1934 tarihli 1599 ve 1606 sayılı kararnameler mevcutken 24 Kasım 1934 tarihli Ayasofya müze kararnamesinin sayısı 1589’dur. 26 Kasım 1934 tarihindeki diğer bir kararnamenin sayısı ise 1613’tür. 24 Kasım 1934 tarihli Ayasofya müze kararnamesinin sayısı hukuken asla kabul edilemeyecek bir biçimde kendinden önce verilmiş olan sayılardan daha eski bir sayı verilmesi nedeniyle gayrimeşrudur ve bu nedenle de kanunen yok hükmündedir. 3- Mustafa Kemal paşaya Atatürk soyadı 24 Kasım 1934 tarihli 2587 sayılı kanunla verilmiştir. O kanunun ikinci maddesi şöyledir: "Madde 2 - Bu kanun neşri tarihinden muteberdir." O kanunun Resmî Gazete'de yayımlanma tarihi 27 Kasım 1934'tür. Ayasofya müze kararnamesi 24 Kasım 1934 tarihlidir ve o kararnamedeki K. Atatürk imzası kanunen geçerli değildir; çünkü Mustafa Kemal paşa, kanunen 27 Kasım 1934 tarihinde K. Atatürk olmuştur. Ayasofya müze kararnamesindeki K. Atatürk imzası kanunen geçerli olmadığı için o kararname gayrimeşrudur ve kanunen yok hükmündedir. 4- Ayasofya müze kararnamesinin 1. sayfasının sol üst köşesinde T.C. Başvekâlet Kanunlar Müdürlüğü Sayı: 2/1589 yazarken, kararnamenin 2. sayfasında Başvekâlet Muamelât Müdürlüğü yazmaktadır ve 2. sayfanın sol üst köşesindeki Sayı bölümü boş bırakılmıştır. Yani o kararnamenin 1. sayfasıyla 2. sayfasının birbiriyle hukuken bağlantısı yoktur ve bu nedenle de Ayasofya müze kararnamesi kanunen yok hükmünde olarak gayrimeşrudur. 5- Ayasofya müze kararnamesinde "...Bu iş İcra Vekilleri Heyetince 24/II/1934 te görüşülerek,.." denilmektedir. Oysa o kararnamede imzası bulunanlardan Şükrü Saraçoğlu’nun 24 Kasım 1934 tarihinde İstanbul’da bulunduğu tespit edilmiştir. Türkiye'de 1934 yılının ulaşım şartlarını göz önüne aldığımızda Şükrü Saraçoğlu'nun o gün içinde hem İstanbul'da hem de Ankara'da bulunması mümkün olamayacağına göre kararnamedeki o ifadenin yalan olduğu açıkça ortadadır. Ayasofya müze kararnamesi bu nedenle de gayrimeşrudur ve hukuken yok hükmündedir. 6- Ayasofya müze kararnamesinde geçen "...İstanbuldaki Ayasofya camiinin tarihı vaziyeti itibarile müzeye çevrilmesi bütün Şark alemini sevindireceği..." ifadesi büyük bir yalan ve iftira olarak gerçeğin ters yüz edilmesidir. Ayasofya Camii'nin müzeye çevrilmesiyle Şark âlemi büyük bir üzüntüye gark olurken Garp âlemi sevinmiştir. O yüzden Ayasofya müze kararnamesindeki bu gerekçe hukuken ve vicdanen geçersiz ve yok hükmündedir. Bu nedenle de Ayasofya müze kararnamesi gayrimeşrudur ve yok hükümünedir. 7- Bir binanın kimliği, ne olduğu tapu senedinde yazar. Ayasofya Camii'nin hem de 24 Kasım 1934 tarihli Ayasofya müze kararnamesinden sonra 19 Kasım 1936 tarihli tapu senedinde vasfının cami olduğu yani orasının Ayasofya Camii olduğu açıkça belirtilmiştir. Ayasofya Camii'nin 19 Kasım 1936 tarihli tapu senedinde vasfı şöyle yazılmıştır: Vasfı: Türbe, Akaret, Muvakkithane ve Medreseyi müştemil AYASOFYAYI KEBİR CAMİİ ŞERİFİ Ayasofya Camii'nin tapu senedinde belirtilen yukarıdaki vasfından da açıkça anlaşılacağı üzere Ayasofya Camii bir camidir ve bu nedenle de Ayasofya müze kararnamesi gayrimeşrudur ve hukuken yok hükmündedir. 8- Ayasofya müze kararnamesinde "...Evkaf Umum Müdürlüğünden yazılan 7/II/934 tarih ve I53I97/107 sayılı mutaleanamede, bu camiin Bizanslılardan kalma bir eser olması hasebile hiç bir vakfı olmadığı..." ifadesi geçmektedir. Orada ifade edilen şey yalandır ve Fatih Sultan Mehmed Han'ın Ayasofya Vakfiyesi vardır ve Fatih tarafından orası kıyamete kadar cami olarak vakfedilmiştir. Bu nedenle de Ayasofya müze kararnamesi gayrimeşrudur ve hukuken yok hükmündedir. 9- Ayasofya Camii, Fatih Sultan Mehmed Vakfı’nın bir mülküdür ve hukuken o vakıf mülkünün müzeye çevrilmesi yönündeki karar hukuksuz ve gayrimeşrudur. Türk tarihinin en büyük hükümdarı Fatih Sultan Mehmed Han’ın hem hatırasına hem de vakfiyesine büyük saygısızlıkla Türk tarihine ve Türk medeniyetine açıkça büyük bir saldırı olduğu için Ayasofya müze kararnamesi hukuken gayrimeşrudur. Fatih Sultan Mehmed Han'ın, Ayasofya Camii'ni de içeren vakfiyesinde şunlar yazılıdır: "Bütün bu şerh ve ta’yin eylediğim şeyler, tesbit edilen şekilde ve vakfiyede yazılı haliyle vakıf olunmuştur; şartları değiştirilemez; kanunları tağyir edilemez; asılları maksatları dışında bir başka hale çevrilemez; tesbit edilen kuralları ve kaideleri eksiltilemez; vakfa herhangi bir şekilde müdahale Allah’ın diğer haramları gibi haramdır; Levhi, Kalemi, Arşı, Kürsi’yi, göklerii ve yeri koruyan Allah’ın hıfzı ve inayetiyle mahfuzdur; üzerinden süre geçtikte bu vakfı tekid edecektir; zaman yenilendikçe vakfı daha da yerleştirecektir. Allah’ın yarattıklarından Allah’a ve O’nun rü’yetine iman eden, [166] Ahirete ve onun heybetine inanan hiçbir kimse için, sultan olsun, melik olsun, vezir olsun bey olsun, şevket ve kudret sahibi biri olsun, hakim veya mütegallib (zalim ve diktatör) olsun, özellikle zalim ve diktatör idareciler tarafından tayin olunan, fasid bir tahakküm ve batıl bir nezaret ile vakıflara nazır ve mütevelli olanlar olsun ve kısaca insanlardan hiçbir kimse için, bu vakıfları eksiltmek, bozmak, değiştirmek, tağyir ve tebdil eylemek, vakfı ihmal edip kendi haline bırakmak ve fonksiyonlarını ortadan kaldırmak,’ asla helal değildir. Kim ki, bozuk teviller, hurafe ve dedikodudan öteye geçmeyen batıl gerekçelerle, bu vakfın şartlarından birini değiştirirse veya kanun ve kurallarından birini tağyir ederse; vakfın tebdili ve iptali için gayret gösterirse; vakfın ortadan kalkmasına veya maksadından ve gayesinden başka bir gayeye çevrilmesine kast ederse, vakfın temel hayır müesseselerinden birinin yerine başka bir kurum ikame eylemek (temel müesseselerden birinden taviz vermek) ve vakfı bölümlerinden birine itiraz etmek dilerse veya bu manada yapılacak değişiklik veya itirazlara yardımcı olur yahut yol gösterirse veya şer’i şerife aykırı olarak vakıfta tasarruf etmeye azm eylerse, mesela şeri’ata ve vakfiyeye aykırı ferman, berat, tomar veya talik yazarsa veyahut tevliyet hakkı resmi yahut takrir hakkı resmi ve benzeri bir şey taleb ederse, kısaca batıl tasarruflardan birini işler yahut bu tür tasarrufları tamamen geçersiz olan yazılı kayıtlara ve defterlere kaydeder ve bu tür haksız işlemlerini yalanlar yumağı olan hesaplarına ilhak ederse, [167] açıkça büyük bir haram işlemiş olur, günahı gerektiren bir fiili irtikab eylemiş olur. Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların la’neti üzerlerine olsun. “Ebeddiyyen Cehennemde kalsınlar, onların azapları asla hafifletilmesin ve onlara ebeddiyyen merhamet olunmasın. Kim bunları duyup gördükten soma değiştirirse vebali ye günahı bunu değiştirenlerin üzerine olsun. Hiç şüphe yok ki, Allah her şeyi işitir ve her şeyi bilir.” 10- Ayasofya Camii, cami-i kebirdir yani ulucamidir, İstanbul’un birinci sıradaki camiidir ulucamiidir. Ve dolayısıyla Türkiye'nin de birinci sıradaki camiidir, Türkiye'nin ulucamisidir. Türkiye'deki Müslümanlar'ın, Müslüman Türk milletinin birinci sıradaki camisi olan ulucamii Ayasofya Camii'nin müzeye çevrilmesi hukuken ve vicdanen gayrimeşrudur ve yok hükmündedir. 11- Ayasofya Camii'nin vakfi mazbut vakıftır. Mazbut vakıflar; satılamaz, devredilmez, hibe edilemez vakıflardır. Hukukçu Ersan Şen, Hukuki Haber isimli internet sitesindeki "Ayasofya" başlıklı makalesinde şunları yazmıştır: “...Vakıf mallarının, vakıf senedinde gösterilen şekilde kullanılması esastır. Bu esas; hem 25.11.1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararının çıkarıldığı dönemde yürürlükte olan mülga 2762 sayılı Vakıflar Kanunu m.10’da ve hem de şu an yürürlükte olan 5737 sayılı Vakıflar Kanunu m.15 ve 16’a dayanmaktadır. Yüksek Mahkeme kararları da; vakıflara ait taşınmazların, vakıf senedinde belirtilen amacı doğrultusunda kullanabileceği yönündedir. Ayasofya’yı bu açıdan değerlendirdiğimizde, Ayasofya Vakfiyesi’ne uygun şekilde cami olarak kullanıma tahsis edilmesi gerektiği sonucuna varılmaktadır. ............................................ DİDDK’nın karar düzeltme aşamasında verdiği kararla; vakıf taşınmazlarının sadece vakıf senedinde belirtilen amaçla kullanılabileceği, Kariye Camii’nin ile ilgili hayrat vakıflarının, amaç dışı kullanımlara karşı üçüncü kişilerin yanında bizzat Devlete karşı da korunduğu, bu vakıfların Devlet koruması altında olmasının, Devletin istediği zaman ve istediği şekilde vakıf malları üzerinde tasarrufta bulunması anlamına gelmeyeceği, Devletin sadece vakıf mallarının amacı doğrultusunda kullanılmasını teminen, bu malların kendisine emanet edildiği, bir düzenleme ile bile hayrat vakıfların başka bir amaca özgülenmesinin hukuka aykırı olduğu açıklanmıştır..." Ersan Şen - Ayasofya 12- Tarihçi Mustafa Armağan, bir hukukçu grupla yapmış oldukları çalışma sonucunda Ayasofya müze kararnamesinin; 1- İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 17. maddesine aykırı, 2- Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 1. protokolünün 1. maddesine aykırı, 3- 1924 Anayasası'nın 35. maddesine aykırı, 4- Türk Medeni Kanunu'nun 683. maddesine aykırı, 5- Vakıflar Kanunu'nun 3., 6., 16. ve 30. maddelerine aykırı, 6- Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun 10. ve 11'e 2. maddelerine aykırı, 7- Kararnameler kanuna aykırı olamaz ilkesine aykırı olduğunu tespit etmişler. Tarihçi Mustafa Armağan'ın bir grup hukukçuyla yapmış oldukları çalışmasının sonucunda yapmış oldukları hukuka aykırılık tespitlerine göre de Ayasofya müze kararnamesi gayrimeşrudur ve hukuken yok hükmündedir. Vel hâsıl-ı kelam, Ayasofya Camii'ni müzeye çevirmeye teşebbüs eden ama bunu kanunen ve hukuken başaramayan Ayasofya müze kararnamesi kanunen ve hukuken kesin olarak gayrimeşrukere gayrimeşrudur. Ve Fatih Sultan Mehmed Han tarafından lanetlenmiş olan o gayrimeşru kararname mutlak butlanla malûldür yani bütünüyle yok hükmündedir ve kanunen, hukuken, vicdanen hiçbir zaman var olmamıştır, var olamamıştır! İstanbul'un fethinin sembolü olan Ayasofya Camii, 29 Mayıs 1453 tarihinde İstanbul'un feth edilmesiyle cami yapıldıktan sonra bugüne kadar kanunen, hukuken ve vicdanen hep cami olarak kalmış ve cami olarak var olmuştur ve dilerim ki yüce Allah'ın izni ve inayetiyle de kıyamete kadar daima cami olarak kalır, cami olarak var olur.
Konu Cihannur tarafından (07-19-2020 Saat 15:05 ) değiştirilmiştir.. |
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
06-21-2020, 19:40 | #2 |
|
|
06-21-2020, 20:34 | #3 | |||
Ayasofya Camii'nin kanunen, hukuken ve vicdanen cami olmasının yanı sıra orasının bir cami olduğunu gösteren diğer bazı delilleri de burada göstereyim.
Ayasofya Camii'nin Tapu Senedi (Kimliği) Ayasofya Camii'nin Öznitelik Bilgisi Ayasofya Camii ve Sultanahmed Camii'nin Yan Yana Fotoğrafı Ayasofya Camii'nin İç Görünümü Ayasofya Camii ve Sultanahmed Camii'nden Karşılıklı (Münavebeleli) Okunan Ezan-ı Muhammedi
Ayasofya Camii'nin tapu senedinde yani kimliğinde orasının cami olduğu yazıyor. Ayasofya Camii'nin öznitelik bilgisinde orasının bir cami olduğu görünüyor. Ayasofya Camii'yle yanında bulunan Sultanahmed Camii'nin fotoğrafını yan yana koyup baktığımızda Ayasofya Camii'nin dışıyla da camii görünümünde olduğu görülüyor. Ayasofya Camii'nin iç görünümüne bakınca orada levhalarda yazılı bulunan Allah ve Muhammed lafızları da Ayasofya Camii'nin bir cami olduğunu açıkça gösteriyor. Ayasofya Camii'nin asaleten imam ve müezzin kadrosunun bulunması da orasının bir cami olduğunu gösteriyor. Ayasofya Camii'nden günde beş vakit ezan-ı muhammedi okunması da orasının bir cami olduğunu gösteriyor. Vel hâsıl-ı kelam, Ayasofya Camii; kimliği yani tapu senediyle, vakfıyla, tarihiyle, bugünüyle, iç görünümüyle, dış görünümüyle yani hemen her şeyiyle bir camidir ve daima da cami olarak var olmalıdır. |
||||
06-21-2020, 20:45 | #4 |
Areda Survey'in yapmış olduğu araştırma sonuçlarına göre vatandaş, Ayasofya'nın ibadete açılmasını istiyor.
Ayasofya, cami statüsüne dönüştürülüp ibadete açılmalı mı? Evet: % 73,3 Hayır: % 22,4 Fikrim yok: % 4,3 Kaynak MAK Danışmanlık Anketi Ayasofya'nın camii olarak açılmasını destekliyor musunuz? Evet: % 77 Hayır: % 14 Kararsız / Cevap yok: % 9 Ayasofya Camii'nin ibadete açılıp açılmaması hususunda yapılan anketlerin sonucunda milletimizin % 70'inin üzerinde bölümünün Ayasofya Camii'nin ibadete açılmasını istediği görülmektedir. Bu durum Ayasofya Camii'nin halkımızın nazarında da bir cami olduğunu gösteren apaçık net delillerden biridir. |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|