|
![]() |
#1 |
![]() Kaynak ülkücüdünya.com
NEML SURESİ Tâ, Sîn. Bunlar sana, Kur'ân'ın ve apaçık kitabın âyetleridir.*İman eden müminler için hidayet rehberi ve müjdeci olmak üzere.*müminler namazı doğru kılar zekatı verir ahirete kesin olarak iman ederler.* Şüphesiz ahirete inanmayanların işlerini süslü gösterdik ilerisini göremezler, kalpleri körelmiştir.* bunlara ağır azab vardır, ahirette en çok ziyana uğrayacaklar onlardır.* Resulüm Şüphesiz Kur'ân, sana hikmet sahibi ve her şeyi bilen Allah tarafından indirilmektedir.* Musa as ailesine şöyle demişti: "Gerçekten ben ateş gördüm, size oradan haber getireceğim yahut kor ateş getireyim, umarım ki ısınırsınız."*Oraya geldiğinde şöyle seslenilmişti: "Ateş ve çevresindekiler mübarek kılınmıştır! Âlemlerin Rabbi Allah, eksiklikden münezzehtir Ey Musa! İyi bil ki, ben, mutlak galip ve hikmet sahibi Allah'ım Asânı at!" onu yılan gibi görünce arkasına bakmadan kaçtı. Ey Musa korkma! benim huzurumda peygamberler korkmaz."* kim haksızlık yapar, sonra kötülüğü iyiliğe çevirirse, bilsin ki ben bağışlayıcıyım, çok merhamet sahibiyim."* Firavun ve kavmine git onlar yoldan çıkmış bir kavimdir âyetlerimize sihirdir" dediler.* zulüm ve kibirden ötürü inkâr ettiler. Bozguncuların sonuna bir bak!* Andolsun ki biz, Davud'a ve Süleyman'a ilim verdik. Onlar: "Bizi mümin kullarından üstün kılan Allah'a hamd olsun" dediler.*Süleyman dedi ki: "Ey insanlar! Bize kuş dili öğretildi ve bize her şeyden nasip verildi. bu bir lütuftur."* Cinlerden, insanlardan ve kuşlardan ordular Süleyman'ın hizmetinde toplandı, hepsi onun tarafından sevkediliyordu.* karınca vâdisine geldikleri zaman, bir karınca: "Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin; Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesin!" dedi.* Süleyman dedi ki: "Ey Rabbim! Bana* ve ana babama verdiğin nimete şükretmemi ve hoşnut olacağın iyi iş yapmamı gönlüme getir. Rahmetinle, beni iyi kulların arasına kat."* Süleyman Kuşları gözden geçirdi ve şöyle dedi: "Hüd-hüd'ü göremiyorum? kayıplara mı karıştı?"* Ya bana mazeretini getirecek, ya da onu şiddetli bir azaba uğratacağım, yahut boğazlıyacağım!"* Hüdhüd gelip: "Ben, senin bilmediğini öğrendim. Sebe'den sana çok önemli bir haber getirdim.* Sebelilere hükümdarlık eden, büyük bir tahta sahip bir kadınla karşılaştım."*Onun ve kavminin, Allah'ı bırakıp güneşe secde ettiklerini gördüm. Şeytan, yaptıklarını süslü göstermiş doğrudan alıkoymuş. Bunun için hidayete giremiyorlar."* Göklerde ve yerde gizleneni açığa çıkaran, gizleyi bilen Allah'a secde etmezler."*O büyük Arş'ın sahibi olan Allah'tan başka tapılacak yoktur."* Süleyman Hüdhüd'e dedi ki: "Doğru mu söyledin, yoksa yalancılardan mısın, Şu mektubumu götür, kendilerine ver, sonra çekil sonuca bak."* Sebe melikesi Beyler, ulular! Bana çok önemli bir mektup bırakıldı Mektup Süleyman'dandır, Rahmân ve Rahîm Allah'ın adıyla başlamaktadır. "* Bana baş kaldırmayın, teslimiyetle gelin yazmaktadır Melike dedi ki: "Beyler, ulular bir fikir verin. Onlar, cevap verdiler: "Biz güçlü kimseleriz, savaş erbabıyız, buyruk senindir; emrini düşün taşın."* Melike, "Hükümdarlar bir memlekete girdiler mi perişan ederler ve halkı hakir hâle getirirler.Onlar böyle yapacaklardır" dedi.*Ben hediye göndereyim bakayım elçiler ne ile dönecekler."* Elçiler, hediyelerle gelince Süleyman şöyle dedi: "Siz bana mal ile yardım mı etmek istiyorsunuz? Allah'ın verdiği, sizin verdiğinizden daha iyidir. Ama siz, hediyenizle böbürlenirsiniz."* Ey elçi Onlar iyi bilsinler ki, kendilerine karşı koyamayacakları ordularla gelir, onları, muhakkak surette hor ve hakir halde oradan çıkarırız!"* Süleyman müşavirlerine dedi ki: "Ey ulular! Onlar teslimiyet gösterip gelmeden önce, hanginiz Melike'nin tahtını bana getirebilir?"*Cinler Sen makamından kalkmadan ben onu sana getiririm. Gerçekten gücüm ve güvenim var." dedi.* Kitaptan ilmi olan şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü edeceğim diye Rabbimin lütfundandır. Şükreden ancak kendisi için şükretmiştir nankörlük eden bilsin ki Rabbim müstağnidir, kerem sahibidir."* Süleyman dedi ki: "Onun tahtını bilemeyeceği bir vaziyete sokun; bakalım tanıyabilecek mi, yoksa tanıyamayanlardan mı olacak?"*Melike gelince, bize daha önce bilgi verilmiş ve biz teslimiyet göstermiştik."* O'nu, Allah'tan başka taptığı şeyler alıkoymuştu. Çünkü kendisi inkârcı bir kavimdendi.* Ona "köşke gir!" dendi. Melike onu derin bir su sandı eteğini çekti. Süleyman "Bu billurdan yapılmış, şeffaf bir zemindir" dedi. Melike dedi ki: "Rabbim! kendime yazık etmiştim. âlemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum."* Andolsun Allah'a ibadet edin diye Semud'a kardeşleri Salih'i gönderdik. birbirleriyle çekişen iki zümre oluverdiler.* Salih dedi ki: "Ey kavmim! İyilik dururken niçin kötülüğe koşuyorsunuz? Allah'a istiğfar etseniz, belki rahmete ulaşırdınız."*Size çöken uğursuzluk Allah katında yazılı-dır. siz imtihana çekilen bir kavimsiniz" dedi.* O şehirde dokuz çete vardı yeryüzünde bozgunculuk yapıyor iyiliğe yanaşmıyorlardı.* Allah'a and içerek dedilerki Gece baskın yapalım; ailenin yok edilişi sırasında orada değildik, inanın ki doğru söylüyoruz' diyelim."* Onlar tuzak kurdular, biz de planlarını altüst ettik.* İşte bak! Tuzaklarının akibeti nice oldu: Onları da, kavimlerini de helak ettik.İşte haksızlıkları yüzünden çökmüş evleri! Bilen bir kavime elbette ibret vardır.* İman edip Allah'a karşı gelmekten sakınanları kurtardık.* Lût'u peygamber olarak kavmine gönderdik O, kavmine şöyle demişti: "Göz göre göre hayasızlık mı yapacaksınız Siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşacak mısınız? Doğrusu siz beyinsiz bir kavimsiniz
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Kaynak ülkücü dünya. Com
* Ülkücülük; Müslüman ve Dokuz Işıkçı Milliyetçiliktir... "...Şehitlere ölüler demeyin. Bilakis Onlar diridirler..." Bakara-154 SECDE SURESİ kim Allah'a ve Resulü'ne boyun eğer, salih amel işlerse, ona mükâfatını iki kat veririz. onun için bol bir rızık hazırlamışızdır.* Ey peygamberin hanımları! Siz herhangi biri gibi değilsiniz takva ile korunacaksanız, konuşurken kırıtmayın kalbinde hastalık bulunan tamaha düşmesin. Güzel ve doğru söz söyleyin Ey peygamberin hanımları evlerinizde durun da cahiliyet devrinde ki gibi süslenip çıkmayın. Namazı kılın, zekatı verin. Allah ve Resulü'ne itaat edin. Ey ehli beyt! Allah sizden kiri gidermek ve sizi tertemiz, yapmak istiyor Oturun da evlerinizde okunan Allah'ın âyetlerini ve hikmeti anın. Şüphe yok ki Allah lütuf sahibidir ve her şeyden haberdardır.* Şüphe yok ki müslüman erkeklerle müslüman kadınlar, mümin erkeklerle mümin kadınlara Allah mükâfat hazırlamıştır. itaat eden erkeklerle itaat eden kadınlar, sadık erkeklerle sadık kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlara Allah mağfiret hazırlamıştır. mütevazi erkeklerle mütevazi kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlara Allah büyük bir mükâfat hazırlamıştır. oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkeklerle ırzlarını koruyan kadınlara Allah bir mağfiret ve büyük mükâfat hazırlanmıştır. Allah'ı çok zikreden erkeklerle Allah-'ı çok zikreden kadınlar var ya onlar için Allah mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır. Allah ve Resulü hükmettiği zaman, mümin için, tercih hakkı yoktur. Her kim de Allah ve Resulüne âşi olursa açık bir sapıklık etmiş olur.* Peygambere Allah'ın takdir ettiği, mübah kıldığı şeyde bir darlık yoktur. Allah'ın emri ise biçilmiş bir kaderdir.* Onlar, Allah'ın gönderdiklerini tebliğ ederler ve O'ndan korkarlar, Allah'tan başka kimseden korkmazlardı. Hesap görücü olarak da Allah yeter.* Muhammed, adamlarınızdan hiçbirinin babası değildir. Ama Allah'ın Resulü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkiyle bilendir.* ey iman edenler! Allah'ı çokça anın.* O'nu sabah akşam tesbih edin.* Sizleri karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için melekleri ile üzerinize rahmet ve bereket indiren O'dur O, müminlere çok merhametlidir.* O'na kavuşacakları gün müminlere Allah cömertçe mükafat hazırlamıştır.* Ey peygamber! Biz seni hem bir şahit, hem bir müjdeci, hem bir uyarıcı olarak gönderdik.* Allah'a bir davetçi ve nurlar saçan bir kandil gönderdik Müminlere müjdele! Onlara Allah'tan bir mükafat vardır...* Kâfirlere ve münafıklara itaat etme, onların ezalarını bırak aldırma Allah'a tevekkül et. Allah vekil olarak hepsine yeter. Ey iman edenler! Mümin kadınları nikâh edip de onlara dokunmadan boşadığınızda, Derhal müt'alarını verip onları güzelce salıverin.* Allah kalblerinizdekini bilir. Allah her şeyi bilir ve yumuşak davranır.* Allah her şeye gözcü bulunuyor.* Ey iman edenler! Peygamberin evlerine vaktine bakmaksızın ve yemeğe izin verilmedikçe girmeyin. çağırıldığınız vakit girin. Yemeği yediğinizde de hemen dağılın. Sohbet etmek için de izinsiz girmeyin. Çünkü bu peygambere eziyet veriyor, o sizden utanıyor. Fakat Allah gerçeği söylemekten utanmaz. Peygamber hanımlarına soru soracağınızda perde arkasından sorun. Bu hem sizin kalbleriniz hem de onların kalbleri için daha temizdir sizin Resulullah'a eziyet hakkınız yoktur. Ondan sonra hanımlarını da ebediyyen nikâh edemezsiniz. bu Allah katında çok büyük bir günahtır.* Siz bir şeyi açıklasanız da gizleseniz de şüphe yok ki Allah her şeyi bilmektedir. * ey Peygamberin hanımları Allah'tan korkun.Allah her şeye şahit bulunuyor.* Allah ve melekleri Peygambere salât ederler. Ey iman edenler! siz de ona teslimiyetle salât ve selâm edin.* Şüphesiz ki Allah'a ve Resulü'ne eziyet verenlere Allah hem dünyada, hem ahirette lânet etmiştir. Onlara aşağılayıcı bir azab hazırlamıştır.* Mümin erkeklere ve mümin kadınlara eziyet edenler bir iftira ve açık bir günah yüklenmişlerdir.* peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle de cilbablarından üzerlerini sımsıkı örtsünler. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.* münafıklar ve kalblerinde hastalık olanlar ve Medine'de dedikodu yapanlar, vaz geçmezlerse, mutlaka seni musallat ederiz. seninle orada az bir zamandan fazla komşu kalamazlar. * Melun nerede bulunursa yakalanırlar ve öldürülürler.*Allah'ın kanunu budur. sen Allah'ın kanununu değiştirmeye asla çare bulamazsın.* İnsanlar sana kıyamet saaatini soruyorlar. De ki: "Onun ilmi ancak Allah'ın nezdindedir. Ne bilirsin belki kıyamet yakında olur."* muhakkak ki, Allah kâfirleri lânetlemiş ve çılgın bir ateş*hazırlamıştır O gün yüzleri ateş içinde çevirilirken: keşke Allah'a itaat etseydik, peygambere itaat etseydik!" derler.* Derler ki: "Ey Rabbimiz! Biz beylerimize ve büyüklerimize itaat ettik de bizi yanlış yola götürdüler."* Ey Rabbimiz! Onlara azabın iki katını ver ve büyük bir lânet ile lânetle. Ey iman edenler: Sizler Musa'ya eziyet edenler gibi olmayın. O, Allah yanında mevki sahibi idi.* Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve sağlam söz söyleyin,* Allah işlerinizi yoluna koysun ve günahlarınızı bağışlasın. kim Allah'a ve Resulü'ne itaat ederse, o gerçekten büyük murada ermiştir.* Biz emaneti göklere, yere ve dağlara arz ettik, onlar, yanaşmadılar korktular da onu insan yüklendi. O çok zalim ve çok cahildir.* Allah münafık erkeklerle münafık kadınlara, müşrik erkeklerle müşrik kadınlara azab edecek, mümin erkeklerle mümin kadınların tevbelerini kabul edecektir. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.* SEBE SÜRESİ Hamd, o Allah'ındır ki göklerde ne var, yerde ne varsa hep O'nundur. Ahirette de hamd O'nundur. O hüküm ve himet sahibidir, herşeyden haberdardır. * Yere ne giriyor ve ondan ne çıkıyor, gökten ne iniyor ve ne çıkıyorsa Allah bilir. O merhamet edici ve bağışlayıcıdır İnkâr edenler: "Bize kıyamet saati gelmez." dediler. De ki gaybı bilen Rabbim hakkı için kıyamet size mutlaka gelecektir. O'nun ilminden göklerde ve yerde zerre kadar bir şey kaçmaz. küçük ve daha büyük ne varsa, hepsi muhakkak açık bir kitaptadır." Allah iman edip iyi amel işleyenlere mükafat verecektir. onlar için bir mağfiret ve cömertçe verilmiş bol rızık vardır.* Âyetlerimizi hükümsüz bırakmak için yarışanlara kötü ve elem verici azab vardır.* Rabbinden sana indirilen Kur'ân, hakkın kendisidir. O, gücüne nihayet olmayan, her hamde lâyık bulunan Allah'ın yolunu gösteriyor âhirete inanmayanlar, derin bir sapıklıkla azab içindedirler.* Dilesek kendilerini yere geçiriveririz. Yahut gökten üzerlerine parçalar düşürüveririz. Şüphesiz bunda Allah'a yönelen hakka gönül veren her kul için bir ibret vardır.* Andolsun biz Davud'a bir fazilet verdik. Ey dağlar! Onunla beraber tesbih edin." dedik ve kuşlara da emrettik Andolsun biz Davud'a demiri yumuşattık.* Bol bol zırhlar yap ve biçimlemede ölçüyü gözet dedik. Siz de iyi işler yapın, çünkü ben her yapacağınızı gözetiyorum.* Süleyman'ın emrine rüzgarı verdik. Erimiş bakır menbaını ona sel gibi akıttık. Rabbi'nin izniyle elinin altında cinlerden de çalışan vardı. kim emrimizden dışarı çıkarsa ona ateş azabından tattırırdık.* Çalışın ey Davud hanedanı, şükür için çalışın. kullarım içinde şükreden azdır.* Ne zaman ki Süleyman'a ölümü hükmettik, cinlere onun ölümünü sezdiren olmadı. Yalnız bir güve böceği yere dayandığı asâsını yiyordu. cinler eğer gaybı bilir olsalar* o zilletli azab içinde bekleyip durmazlardı.* Andolsun ki Sebe' kavmi için oturdukları yerde bir ibret vardı: Sağ*ve soldan iki bahçe "Rabbinizin rızkından yiyin O'na şükredin, ne güzel bir belde ve çok bağışlayıcı bir Rab onlar şükürden yüz çevirdiler Biz de üzerlerine Arim selini salıverdik o güzelim bahçelerini buruk yemişli, ılgınlık ve içinde sidir ağacı bulunan iki harap bahçeye çevirdik.*Bu nankörlerin cezası biz nankör olanları cezalandırırız.* Biz bereket verdiğimiz memleketler arasında, sırt sırta şehirler meydana getirmiştik. Onlara Buralarda gecelerce ve gündüzlerce emniyet içinde gezip yürüyün dedik onlar: "Ey Rabbimiz! Seferlerimizin arasını uzaklaştır" dediler ve nefislerine zulmettiler. Biz de onları efsanelere çevirdik didik didik dağıttık. Şüphesiz çok şükredecek her sabırlı için elbette ibretler vardır.* müminlerden başkası iblise uydular.* Halbuki İblis'in onlar üzerinde hiçbir saltanat kudreti yoktu. biz ahirete imanı olanı belli edecek, ondan şüphe içinde bulunandan ayırt edecektik. Rabb'in her şeyi gözetleyendir.* De ki: "Allah'ı bırakıp da tanrı saydığınız putlarınıza istediğiniz kadar yalvarın. Onların ne göklerde, ne yerde zerre kadar güçleri yetmez. Allah'ın huzurunda şefaat da fayda vermez. Ancak izin verdiği kimseninki müstesna. Nihayet kalblerinden dehşet giderildiği zaman "Rabbiniz ne buyurdu?" derler. Şefaat sahipleri "Hakkı söyledi" derler. O, her şeyden yüksek ve büyüktür.* De ki: "Size göklerden ve yerden rızık veren kimdir?" Yine de ki: "Allah'tır, biz, ya da siz mutlak bir hidayet üzerindeyiz veya açık bir sapıklık içindeyiz." De ki: "Siz bizim yaptığımız günahdan . Biz de sizin yaptıklarınızdan sorumlu olmayız."* De ki: "Rabbimiz hepimizi bir araya toplayacak, sonra da hak hükmü ile aramızı ayıracaktır. Asıl hüküm veren ve her şeyi bilen O'dur."* De ki: "O'na ortak diye takıştırdıklarınızı gösterin Hayır, öyle şey yoktur, doğrusu güçlü ve hikmet sahibi olan ancak Allah'tır."* Biz seni ancak bütün insanlara müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. Fakat insanların çoğu bilmezler.* Ve gerçekçiyseniz vaad ne zaman diyorlar.*De ki: "Size vaad edilen öyle bir gündür ki ne geri kalabilir ne de ileri geçebilirsiniz."* Kâfirler: "Biz ne bu Kur'ân'a inanırız, ne de ondan öncekilere." dediler o zalimleri yakalanıp Rablerinin huzuruna durduruldukları zaman, birbirlerine söz atarken bir görsen zayıf düşürülenler büyüklük taslayanlara: "Siz olmasaydınız bmutlaka mümin olurduk" derler.* büyüklük taslayanlar, zayıf düşürülenlere: "Size hidayet geldikten sonra, sizi ondan biz mi çevirdik? Hayır, siz kendiniz suçluydunuz." derler.* zayıf düşürülenler büyüklük taslayanlara: "Hayır, işiniz gece, gündüz hilekârlıktı. Allah'ı inkâr etmemizi ve eş koşmamızı emrediyordunuz." derler azabı gördükleri zaman içlerinden pişmanlık getirmektedirler. Onlar sadece yaptıklarının cezasını çekiyorlar Biz kâfirlerin boyunlarına demir halkalar geçirmişizdir. Onlar sadece yaptıklarının cezasını çekiyorlar Biz bir memlekete tehlikeyi haber veren uyarıcı gönderdikse oranın refah ile şımartılanları: gönderildiğinizi tanımayız." dediler.* dediler ki: "Biz malca da çoğuz, evlatça da, bize azab edilmez."* De ki: "Rabbim rızkı dilediğine genişletir, dilediğine sıkar. insanların çoğu bilmezler."* sizi huzurumuza yaklaştıracak olan, mallarınız ve evlatlarınız*değildir iman edip de salih amel işleyenlere amellerine karşı kat kat mükafat vardır. Onlar cennet köşklerinde emniyet içindedirler.* Âyetlerimizi hükümsüz bırakmak için yarışanlara gelince, onlar Hakk'ın huzuruna azab içinde getirileceklerdir.* De ki: Rabbim kullarından dilediği kimseye rızkı hem genişletir, hem daraltır. Her neyi hayra harcarsanız O, onun yerine başkasını verir. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır."* O gün Allah, onları hep birlikte mahşere toplayacak, sonra meleklere: "Şunlar size mi tapıyorlardı?" diyecektir Onlar Seni tenzih ederiz. Bizim onlara karşı sığınacak velimiz sensin. onlar cinlere tapıyorlardı. Çoğu onlara inanmışlardı. o gün birbirinize ne bir menfaate, ne de bir zarara sahip olabilirsiniz. biz zulmedenlere: Tadın bakalım yalan deyip durduğunuz ateşin azabını deriz.* âyetlerimiz okunduğu zaman o zalimler: "Bu, sırf sizi atalarınızın taptığı tanrılardan men etmek isteyen bir adam." dediler. Bu (Kur'ân), sırf uydurulmuş bir iftira" dediler. kâfirler, hak geldiği zaman: "Bu sihirden başka bir şey değil." dediler.* biz onlara ders alacakları kitaplar göndermedik. senden önce bir uyarıcı da göndermedik.*Onlar yalanlamışlardı. Peygamberlerimi yalanladılar, ama beni inkâr edişin sonu nasıl oldu?* O, yalnız şiddetli bir azabın önünde, sizi sakındıracak bir peygamberdir. De ki: "Ben sizden ücret istemem, ecrim ancak Allah'a aittir. O, şahittir."* Rabbim, hakkı yerine koyar. O, gaybları hakkıyla bilendir." De ki: "Hak geldi, batılın önü de kalmaz, sonu da." De ki: yanılırsam, yalnız kendi adıma yanılırım. Ve eğer hidayeti bulmuşsam, Rabbimin bana vahiy vermesiyledir. Çünkü O, yakındır, işitir, işittirir."* telaşa düştükleri zaman kaçamak yoktur. Yakın yerden yakalanmışlardır.* O'na iman ettik" demektedirler. Fakat onlar dünyada inkâr etmişlerdi. Uzak yerden gayba taş atıyorlardı.* kendileriyle arzularının arasına set çekilmiştir. Çünkü hepsi işkilli bir şüphe içinde bulunuyorlardı.* FATIR SÜRESİ Hamd, gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler kılan Allah'a mahsustur. O, yaratmada dilediği kadar artırır. Gerçekten Allah her şeye kâdirdir.* Allah, insanlara rahmetinden neyi açarsa artık onu tutacak, kısacak olan yoktur. Allah, neyi tutar kısarsa, onu da, ondan sonra salacak yoktur. O, çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.* Ey insanlar! Allah'ın üzerinizdeki nimetini anın. Allah'tan başka bir yaratıcı mı var? O size gökten ve yerden rızık verir. O'ndan başka ilâh yoktur. O halde haktan nasıl çevrilirsiniz?* onlar seni yalanlıyorlarsa, senden önce birçok peygamberi yalanladılar. Bütün işler Allah'a döndürülür.* Ey insanlar! Haberiniz olsun ki, Allah'ın vaadi muhakkak haktır. Sakın bu dünya hayatı sizi aldatmasın, sakın o aldatıcı şeytan sizi, Allah hakkında aldatmasın.* şeytan size düşmandır. Siz de onu düşman tutun. Şeytan etrafına toplanan taraftarlarını ancak cehennemlik olsun diye davet eder. İnkâr edenler için şiddetli bir azab vardır. İman edip salih amel işleyenler için bir bağışlanma ve büyük bir mükafat vardır.* Ya kötü ameli allanmış pullanmış onu güzel görmüş olan kimse de mi iman edip salih amel işleyenler gibi olacak Şüphe yok ki Allah dilediğini şaşırtır, dilediğini de doğru yola çıkarır. canın onlara (üzüntülerle) sıkılıp gitmesin. Allah, onların bütün yaptıklarını bilir.* Rüzgârları gönderip bir bulut kaldıran da Allah'tır. o bulutu ölmüş bir beldeye sevketmişizdir. yeryüzüne ölmünden sonra hayat veririz. o dirilme böyledir.* Her kim izzet istiyorsa bilsin ki izzet tamamıyla Allah'ındır. onu salih amel yükseltir. Kötülükler kuranlara gelince, onlara şiddetli bir azab vardır. Onların tuzakları hep darmadağın olur.* Allah sizi bir topraktan, sonra bir damla sudan yarattı. Sonra sizi çiftler kıldı. O'nun bilgisi olmadan ne bir dişi hamile olur, ne doğurur. Kendisine ömür verilenin ömrünün uzatılıp kısaltılması mutlaka kitapta yazılıdır. Şüphe yok ki bu, Allah'a göre kolaydır.* iki deniz eşit olmuyor. Şu tatlı, hararet keser, içerken boğazdanbkayar; şu da tuzlu, yakar kavurur. Allah'ın lütfundan nasib arayasınız diye suyu yara yara giden gemileri görürsün Gerek ki şükredeceksiniz.* O, geceyi gündüze sokuyor, gündüzü de geceye sokuyor. Güneşi ve ayı emrine âmâde kılmıştır. Her biri mukadder bir gayeye akıp gidiyor. İşte bu gördüklerinizi yapan Allah sizin Rabbinizdir. Mülk ve hükümranlık O'nundur. O'ndan başka taptıklarınız bir çekirdek zarını bile idare edemezler. dua ederseniz duanızı işitmezler. İşitseler bile size cevabını veremezler. Sana her Allah gibi haber veren olmaz.* Ey insanlar! Siz Allah'a muhtaçsınız. Allah ise zengin ve her hamde lâyıktır.* O dilerse sizi yok eder ve yerinize yeni bir halk getirir.*Ve bu, Allah'a zor değildir günah çeken bir kimse, başkasının günahını çekmeyecek; yükü ağır basan, onun yüklenilmesine çağırsa da ondan bir şey yüklenilmeyecek, sen ancak o kimseleri sakındırırsın ki, gaybda Rablerinin korkusunu duyarlar, namazı dürüst kılarlar. Temizlenen de sırf kendisi için temizlenir. Nihayet dönüş Allah'adır.* Ne kör ile gören eşit olur,* Ne de karanlıklar ile aydınlık,* Ve ne de gölge ile sıcaklık.* Ölülerle diriler eşit olmaz. Allah, her dilediğine işittirirse de sen, kabirlerdekine işittirecek değilsin.* Sen sadece bir uyarıcısın.* Muhakkak ki biz seni hak ile hem bir müjdeci, hem bir uyarıcı olarak gönderdik Seni yalanlıyorlarsa, öncekiler i de yalanlamışlardı. Onlara peygamberleri mucizelerle, sahifelerle ve aydınlatıcı kitaplarla gelmişlerdi.* ben o inkâr edenleri tutup yakaladım. O zaman beni inkâr etmek nasıl oldu?* Görmedin mi Allah gökten bir su indirdi. Biz onunla renkleri başka başka meyveler çıkardık. Dağlarda da yollar, beyazlı kırmızılı çeşitli renklerde ve kapkara topraklar var.* Yine insanlardan, hayvanlardan ve davarlardan da türlü renklileri vardır. Kulları içinde Allah'tan ancak âlimler korkar. Şüphe yok ki Allah çok güçlüdür. Hüküm ve hikmet sahibidir.* Allah'ın kitabını okuyan, namazı kılan ve verdiğimiz rızıktan gizli ve açık olarak verenler, batma ihtimali olmayan bir ticaret umarlar.* Allah mükafatlarını kendilerine l ödedikten başka, lütfundan fazlasını verecektir. O çok bağışlayıcı ve şükrün karşılığını vericidir.* Kitaplar içinde sana vahyettiğimiz kitap da kendinden öncekileri tasdik edici olmak üzere bir haktır. Şüphe yok ki, Allah, kullarının bütün hallerinden haberdardır ve her şeyi görendir.* biz o kitabı kullarımızdan süzüp seçtiklerimize miras bıraktık. Onlardan da nefislerine zulmeden, orta yolu tutan var, Allah'ın izniyle hayırda ileri geçenler var. bu büyük lütuftur.* Onlara Adn cennetleri vardır. Orada altın bilezikler ve incilerle süsleneceklerdir. elbiseleri de ipektir. * Onlar orada şöyle derler: "Hamd olsun Allah'a, bizden üzüntüyü giderdi. Gerçekten Rabbimiz çok bağışlayıcı ve şükrün karşılığını vericidir."* Lütfundan bizi durulacak bir yurda kondurdu. Burada bize yorgunluk ve usanç gelmeyecektir."* İnkâr edenlere cehennem ateşi vardır. Hüküm verilmez ki ölsünler, kendilerinden azab da hafifletilmez. İşte biz nankörü böyle cezalandırırız.* Onlar, orada feryad ederler: "Ey Rabbimiz! Bizleri çıkar,salih bir amel yapalım." Onlara düşünecek bir ömür vermedik mi? O halde azabı tadın. Çünkü zalimleri kurtaracak yoktur." Şüphe yok ki Allah, göklerin ve yerin gaybını bilir. o, sinelerin içini de bilir Sizi yeryüzünde halifeler yapan O'dur. kim küfrederse, küfrü kendi aleyhinedir. Kâfirlerin küfürleri, Rablerinin katında buğzdan başka bir şey artırmaz, kâfirlerin küfürleri zarardan başka bir şey artırmaz.* Gördünüz ya, Allah'ı bırakıp da tapmakta olduğunuz ortaklarınızı! Gösterin bana, yer yüzünden neyi yaratmışlardır onların gök yüzünde bir ortaklığı mı var? Yoksa biz kendilerine kitap vermişiz de ondan bir delil bulunuyorlar? Hayır o zalimler, birbirlerine aldatmadan başka bir vaadde bulunmuyorlar.* Doğrusu gökleri ve yeri yok oluvermekten, Allah tutuyor. onları O'ndan başka kimse tutamaz. Gerçekten O, çok yumuşak davranır, çok bağışlayıcıdır.* Olanca güçleriyle Allah'a yemin etmişlerdi ki, bir peygamber gelirse, mutlaka en doğru yolda olacaklardı. Fakat kendilerine uyarıcı bir peygamber geldiği zaman bu, onların sırf ürküntülerini artırdı.* Halbuki fena düzen ancak sahibinin başına geçer. Sen Allah'ın sünnetinde asla bir değişme bulamazsın. Sen Allah'ın sünnetinde asla bir başkalaşma da bulamazsın.* Yeryüzünde gezip bakmadılar mı, kendilerinden öncekilerin sonu nasıl olmuş? Ne göklerde ve ne de yerde hiçbir şey Allah'ı aciz bırakamaz. o her şeyi bilen ve her şeye kâdir olandır Allah, insanları kazandıkları günah yüzünden hemen yakalayıverseydi, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. onları belli bir süreye kadar erteliyor. Nihayet ecelleri gelince gereğini yapar. Şüphe yok ki Allah, kullarını görmektedir.* YASİN SÜRESİ Ey Muhammed! Hikmetli Kur'ân'a andolsun ki, sen risâlet görevi* Dosdoğru bir yol üzerindesin.* Babaları korkutulmamış kendileri de gafil olan bir kavmi, çok güçlü ve çok merhametli Allah'ın indirdiği (Kur'ân) ile korkutasın.* Andolsun ki onların üzerine azab sözü hak olmuştur. Onlar imana gelmezler.* biz onların boyunlarına kelepçeler geçirmişiz. O kelepçeler çenelerine dayanmıştır önlerinden bir sed, arkalarından bir sed çekmişiz, kendilerini sarmışızdır. Baksalar da görmezler.* Onları korkutsan da korkutmasan da onlara göre birdir, inanmazlar.* Sen ancak Kur'ân'a tabi olan ve görünmediği halde Rahman olan Allah'tan korkan kimseyi sakındırırsın. onu bir bağışlanma ve çok şerefli bir mükafatla müjdele.* biz ölüleri diriltiriz, biz her şeyi açık bir kütükte, imam-ı mübin"de ana kitap yani Levh-i mahfuzda sayıp tesbit etmişizdir.* Sen onlara, o şehir halkını örnek ver. Hani oraya peygamberler gelmişti.* Hani biz onlara iki peygamber göndermiştik, fakat onlar ikisini de yalanlamışlardı. onları üçüncü bir peygamberle destekledik. Onlara: "Şüphesiz biz size gönderilmiş elçileriz." dediler.* Onlar Siz bizim gibi insandan başka birşey değilsiniz, Rahman olan Allah, hiçbir şey indirmedi. Siz sadece yalan söylüyorsunuz." dediler.* Peygamberler dediler ki: "Rabbimiz biliyor ki biz gerçekten size gönderilmiş elçileriz."* Bize düşen de sadece apaçık tebliğdir."* Onlar dediler ki: biz sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık vazgeçmezseniz, andolsun ki, sizi hiç tınmadan taşlarız ve mutlaka bizden size azab dokunur."* Peygamberler de şöyle cevap verdi "Sizin uğursuzluğunuz beraberinizdedir. Siz uğursuzluğa uğradınız Doğrusu siz israfı âdet etmiş bir kavimsiniz."* Ey kavmim! Uyun o elçilere!"* Uyun sizden hiçbir ücret istemeyen o zatlara ki, onlar hidayete ermişlerdir."* Bana ne oluyor da kulluk etmeyecekmişim beni yaratana? Hep* döndürülüp O'na götürüleceksiniz."* Hiç ben O'ndan başka ilâhlar edinir miyim? O Rahman, bana zarar dileyecek olsa, onların şefaati benden yana hiçbir şeye yaramaz ve onlar beni kurtaramazlar." * ona haydi gir cennete!" denildi. O da dedi ki: "Ne olurdu kavmim bilseydi Rabbimin beni bağışladı beni ikram edilen kullarından kıldı |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() Kaynak ülkücüdünya.com
Neml Suresi kavminin cevabı sadece: "Lût ailesini memleketinizden çıkarın onlar temiz kalmak isteyen insanlarmış!" demelerinden ibaret oldu.* onu ve ailesini kurtardık. Yalnız karısı müstesna; onun azaba uğrayanların içinde kaldı Onların üzerlerine öyle bir yağmur indirdik ki, ne kötü idi uyarılanların yağmuru!* Resulüm de ki: "Hamd olsun Allah'a, selam olsun* kullarına. Allah mı hayırlı, yoksa O'na koştukları ortaklar mı?"* gökleri ve yeri yaratan, gökten su indiren mi onunla, bir ağacına bile gücünüzün yetmediği güzel bahçeler bitirmişizdir. Allahtan başka bir ilâh mı var onlar sapık bir güruhtur. hakikatı bilmiyorlar.*Onlar mı hayırlı yoksa, yalvardığında* karşılık veren sıkıntıyı gideren, sizi yeryüzüne hakim yapan mı? Ne kıt düşünüyorsunuz! Onlar mı hayırlı yoksa, yeryüzünü oturmaya elverişli kılan, nehirler akıtan, sabit dağlar yaratan, mı Onlar mı hayırlı yoksa, kara ve denizin karanlığında size yol bulduran, rahmetinin* önünde yağmuru rüzgarı müjdeci gönderen mi? Allah çok yücedir, Onlar mı hayırlı yoksa, önce yaratan, sonra yaratmayı tekrar eden sizi hem gökten, hem yerden rızıklandıran mı? Allah ile beraber başka bir ilâh mı var? De ki: Göklerde ve yerde Allah'tan başka kimse gaybı bilmez. Ne zaman diriltileceklerini* bilmezler.*ahiret hakkında bilgiler ardarda gelmektedir. Ama onlar* şüphe içindedirler. kördürler.* İnkârcılar dediler ki:* biz ve atalarımız toprak olduktan sonra çıkarılacak mıyız?"*And olsun, bu tehdit atalarımıza da yapılmıştır. Bu masaldan başka bir şey değildir."* De ki: "Hele bir yeryüzünde gezin de, günahkarların sonu nice oldu, bir bakın!"*Habibim Onlara karşı mahzun olma, kurmakta oldukları tuzaklardan ötürü sıkıntı duyma vaad ettiğiniz azab ne zaman?" derler.* De ki: "Çabucak gelmesini istediğiniz* azabın bir kısmı yakında ensenize binecektir."* Rabbin, insanlara karşı lütuf sahibidir insanların çoğu şükretmezler.*Rabbin* onların sinelerinin gizlediklerini de, açığa vurduklarını da bilir.* Gökte ve yerde* hiçbir şey yoktur ki Lehv-i mahfuzda bulunmasın.* Haberiniz olsun kiKur'ân, İsrail oğullarına, çok şey anlatmaktadır.*o, müminler için hidayet rehberi ve rahmettir.*Rabbin onlara hükmünü verecektir. O, mutlak galiptir, hikmet sahibidir.* sen Allah'a güven. Çünkü sen hakikatin üzerindesin.*sen, ölülere işittiremez* kaçmakta olan sağırlara da daveti duyuramazsın.* Sen körleri sapıklıkdan doğruya getirecek değilsin. Ancak gönülden teslim olana âyetlerimize iman edenlere duyurabilirsin.* Söylenen başlarına geleceği vakit, bunlar için yerden bir "dâbbe" çıkarırız ki bu, onlara* âyetlerimize kesin bir iman getirmemiş olduklarını söyler.* âyetlerimizi yalan sayanlar hesap yerine sevkedilirler.* Allah buyurur: "Siz âyetlerimi, yalan saydınız haksızlıktan dolayı söz gerçekleşmiştir onlar konuşamazlar.* Görmediler mi dinlensinler diye geceyi yarattık ve çalışsınlar diye gündüzü aydınlık yaptık. İman eden bir kavim için elbette* ibretler vardır.* Sûr'a üfürüldüğü gün Allah'ın diledikleri müstesna göklerde ve yerde bulunanlar dehşete kapılır. Hepsi boyunları bükük O'na gelirler.* Sen dağları görürsün yerinde durur sanırsın. Oysa onlar bulutun yürümesi gibi yürümektedir Bu, her şeyi sapasağlam yapan Allah'ın sanatıdır. Şüphesiz O, yaptıklarınızdan* haberdardır.* Kim iyilikle gelirse, ona daha iyisi verilir ve onlar o gün korkudan emin kalırlar.*Her kim kötülükle gelirse yüzleri ateşte sürtülür.* yaptığınız amellerin cezasını çekeceksiniz." De ki Ben* her şeyin sahibi olan ve burayı kutlu kılan Mekke'nin Rabbine kullukla emrolundum. bana müslümanlardan olmam emredildi."* Kur'ân'ı okumam emredildi." kim doğruya gelirse, yalnız kendisi için gelir* kim saparsa de ki:* Hamd, Allah'a mahsustur. O, âyetlerini size gösterecek, siz de* görüp tanıyacaksınız. Rabbin, yaptıklarınızdan habersiz değildir.* |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
![]() Kaynak sorularlaislamiyet. Com
KASAS SURESİ Kur'an-ı Kerîm'in yirmisekizinci sûresidir. Mekke'de nazil olmuştur. Seksensekiz âyet bin yüz kırk bir kelime ve sekiz bin beş yüz harftir Hz. Mûsa'nın doğduğu andan itibaren yaşadığı olaylar Firavun'a karşı verdiği mücadeleler, genişçe anlatılır ve 23. âyette "el-Kasas" kelimesi geçtiğinden sûrey'e "el-Kasas" ismi verilmiştir. Kasas dilde, kıssa, hikaye ve rivayet anlamdadır. İbni Abbas tan rivayetle Şuara, Neml ve Kasas sureleri sırayla nazil olmuşlardır. Kasas suresinde Hz. Musâ (a.s)'ın kıssası genişletilerek açıklanmıştır. Şuarâ ve Neml surelerinden sonra, Hz. Musa ve Firavun kıssasına Kasas suresinde de yer verilmesinin sebebi; Firavun'un İsrailoğullarına yaptığı işkence ve zulüm ile Kureyşlilerin mü'minlere çektirdikleri cefa ve eziyetlerin birbirine son derece benzemeleridir. Kasas Sûresi şöyle özetlenebilir. Firavun kavmine karşı egemenliğiyle övünüp, böbürlenir toplumu birbirine kırdırır, şeytan fikirliler* ona: "Senin mülkünü İsrailoğullarından biri yıkacaktır" deyince büyük bir endişeyle, zulümünü arttırır gibi şu emri verir "İsrailoğullarından doğacak erkek çocukları boğazlayın!" Hz. Musa doğar -onu koruyan Cenab-ı Hakk Firavun ve azgınları kendi eştiği çukura düşürür Allah (c.c): "Biz Hz. Musa'nın annesine onu korkmadan suya bırakmasını,* onu kendisine* peygamber seçeceğini vahyetti"* Dalgalar onu Firavunun kapısına getirdi. Karısı çocuğa ısındı* evlatlık edinip boğazlanmasını önledi Yüce Allah'ın zalim tâğutlara karşı ihlasla amel edemi* korur** Hz. Muhammed ve ashabınıda korudu Allah'ın yolundan sapan, azgınlık eden, hidayetten alıkoyanı ise bozguna uğrattı Süt annesi sıfatıyla asıl annesine iade edilen Hz. Musa, Allah (c.c) tarafından, zulüm ve haksızlığa uğrayan sınıfı hâkim kılmak için büyütülüyordu.* zorda kalanlar kendisinden yardım istedi yardım için birisine byumruk vurarak-bilmeden- ölümüne sebep oludu artık İsrailoğullarından olduğu anlaşılmıştı.korkuyla şehirden çıktı. Medyen şehrinde Allah'tan doğru yolu göstermesini* zâlimlerden korumasını diledi Medyen'de evlenip, sekiz sene çalışarak mihrini ödedikten sonra, Mustaz'afları azgınların baskısından kurtarmak için, ailesini de alarak dönüş yoluna koyuldu. Yolculuğunda uzaktan bir ateş gördü ve ailesine* getirmek için "Ateşe doğru gelince, o mübarek* ağaçtan; "Ey Musa, şüphen olmasın ki ben, âlemlerin Rabbı olan Allah'ım" asânı yere atıver, denildi. Musa asânın yılan gibi hareket ettiğini görünce uzaklaştı, Allah Teâla Yâ Musa beri gel, korkma. emniyetle olanlardansın!" buyurdu "Elini koynuna sok kusursuz beyaz* çıksın Korkudan kollarını toparla. İşte bu mûcize Firavun ve cemaatına, Rabbinden belgedir, çünkü onlar fasıklar topluluğudur" denildi" Kardeşi harun Peygamber ile Firavun'a giden Hz. Musa, "... Bu büyüden başkası değildir. Biz atalarımızdan* işitmedik" cevabıyla karşılaşır. Firavun Kavmini* hidayetten engellemekle birlikte Rabbü'l-âlemin ile alay etme küstahlığını da gösterir: '...Ey Haman! Haydi benim için çamurun üzerine ateş yak bana büyük bir kule yap. Belki ben Musa'nın tanrısına* bakarım. onu yalancılardan sayıyorum Bunun üzerine Biz onu askerlerini* yakalayıp denize fırlatıverdik... Bak zalimlerin âkıbeti nice oldu İşte Yüce Allah'ın kanunu budur. Allah (c.c) Hz. Musa'yı Firavundan su ve dalgalarla korumuş, Firavun'u inkâr edeni suda boğmuştur. vündüğü sular kendini yutuvermiştir Firavun'u iktidardan uzaklaştıran çocuk, Firavun'un ve karısının yardımıyla büyümüş, Firavun kimi beslediğinin farkına aramamıştır. Öyleyse kim Allah'a başkaldırıp plânlarını bozabilir? Hz. Muhammed (s.a.s)'den* ikibin sene önceki târihî olayların Kasas Sûresinde* anlatılmasının bir sebebi de, onun peygamberliğine delil olmasıdır. o, okuma-yazma bilmeyen bir ümmî idi. Mekkeli müşrikler Hz. Muhammed'in ikibin yıllık bilgileri öğrenebileceği kaynak olmadığını biliyorlardı. Öyleyse nereden öğreniyordu? Hz. Musa ve İsrailoğullarını Firavun'a galip getiren Allah Hz. Muhammed (s.a.s) ile ashabını da güçlü müşriklere karşı galip getirecektir* Kârun kıssasında ise mal ve bilgilerle övünmenin, anahtar taşımanın* kötü sonucu açıklanmaktadır İlâhi kudret Kârun'u da hazinelerini de yere batırır İsrailoğullarını ezen Firavun'un bilgi ve mal varlığını sömüren Karun ilâhi kudret ile helâk olmuşlardır. Her ikisinde askerî* güç,vardır ihlaslı insanlar acze düşünce, meseleyi* ilâhî kudret halletmiştir. Kasas suresinin son bölümünde müşriklerin Rasûlüllah'a niçin inanmadıkları ele alınmaktadır: "Tevhid inancını benimseyerek, dinî, siyasî ve ekonomik üstünlüğümüzün sonu olur bu!.. Gidebileceğimiz bir yer kalmaz." Allah (c.c) derin hastalıklara şu çareyi teklif etmiştir: "İşte Âhiret yurdu.. Biz onu, yeryüzünde büyüklenmeyi ve bozgunculuk çıkarmayı istemeyenlere armağan kılarız. Güzel sonuç takva sahiplerinindir" Allah ile birlikte başka bir ilaha* tapma... O'ndan başka ilah yoktur. O'ndan başka her şey helâk olacaktır. Hüküm O'nundur. Ve O'na döndürüleceksiniz" Kaynak onlinekuran.net Resulullah sav. buyurdu ki: "Her kim Kasas suresini okursa, Hz*Musa*as ’a iman eden ve inkar edenlerin sayısınca sevap verilir. Yerde ve gökte tüm melekler o kişinin inancında sadık olduğuna kıyametde şahidlik ederler.Azap ve esaretten kurtulmak için okunur.Karın veya karaciğer hastalıklarından şifa bulmak isteyen Kasas Suresinin 22-28. ayetlerini okumalıdır. bu ayetler yolculukta her türlü kaza ve bela gibi musibetlerden korur Zulmünden korkulan bir kişinin şerrinden korunmak için o kişilerin yüzüne* kasas Suresinin 23-25. ayetleri okunmaldır. Öğrendiği ve ezberlediğini unutmamak isteyen kişi kameri ayın ilk Perşembe günü başlayarak 3 gün oruç tuttuktan sonra Kasas suresinin 51-55 ayetlerini cam bir kaba yazıp üzerine zemzem suyu koyarak sabah aç karnına içmelidir.Yalancı şahitlerin şerrinden korunmak isteyen kişi, Kasas Suresinin 68-70 ayetlerini* okumalı* üzerinde taşımalıdır. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
![]() Kaynak ülkücüdünya.com
KASAS SURESİ Tâ, Sîn, Mîm.*Bunlar, apaçık kitabın âyetleridir.* İman edecek bir kavim için Musa ile Firavun'un haberlerinden bir*kısmını okuyacağız.* Firavun, Mısırda azmış, halkını parça parça etmişti. bir zümreyi güçsüz buluyor oğullarını boğazlıyor, kızlarını sağ bırakıyordu.* o bozgunculardandı.* Biz istiyorduk ki,güçsüz düşürülenlere lütufta bulunalım, onları önder yapalım, onları hakim kılalım, Firavun ordularına, çekinmekte oldukları şeyi gösterelim.* Musa'nın anasına "Onu emzir, zarardan kaygılandığında onu denize bırakıver, hiç korkup kaygılanma, biz onu tekrar sana vereceğiz ve onu peygamber yapacağız" diye bildirdik.* Firavun ailesi onu aldı. o, kendilerine düşman ve bir tasa olacaktı. Şüphesiz Firavun Hâmân ve askerleri yanılıyorlardı.Firavun'un karısı sepetin içinden çocuk çıkınca kocasına gözün aydın! Onu öldürme* bize faydası dokunur, evlad ediniriz" dedi. sonunu sezemiyorlardı.* anasının yüreği* bomboştu. vaadimize inananlardan olmasaydı meydana çıkacaktı.* biz onu, gözü aydın olsun, gam çekmesin* Allah'ın vaadinin gerçek olduğunu bilsin, diye anasına geri verdik. yiğitlik çağına girip olgunlaşınca, hikmet ve ilim verdik. güzel davrananları* mükafatlandırırız.* Musa, şehre girdi. biri kendi tarafından diğeri düşman tarafından iki adamı döğüşür buldu. Kendi düşmana karşı olan yardım diledi. Musa ötekine* yumruk indirip* ölümüne sebep oldu. "Bu, şeytan işidir. O,* saptırıcı, bir düşmandır" dedi.* Musa, "Rabbim! kendimi ziyana uğrattım. Beni bağışla!" dedi; Allah onu bağışladı. Çünkü, çok bağışlayıcı, çok merhamet edici olan ancak O'dur.* Musa, "Rabbim! Bana lutfettiğin nimetlere andolsun ki, artık suçlulara arka olmayacağım" dedi.*Şehirde korku içinde, sabahladı. Bir de ne görsün, dün yardım isteyen kimse feryadla yardım istiyor. Musa dedi ki: "Doğrusu sen, azgınsın!" Musa, düşmanı yakalamak isteyince, adam dedi ki: "Ey Musa! Dün cana kıydın, bana da mı kıymak istiyorsun? arabuluculardan olmak istemiyor* yaman bir*zorba olmayı arzuluyorsun sen!"* Şehrirden bir adam geldi dedi ki: "Ey Musa!* gelenler seni öldürmek istiyorlar. buradan çık! İnan ki senin iyiliğini isteyenlerdenim."*Musa korka Rabbim! Beni zalimlerden kurtar" Umarım Rabbim beni doğru yola iletir." dedi.* Musa, Medyen suyuna varınca, hayvanlarını sulayan insanlar buldu. iki kadına Derdiniz nedir?" dedi. cevap verdiler: "Çobanlar çekilmeden biz sulamayız; babamız* yaşlıdır. "*Musa, onların davarlarını suladı.* gölgeye çekildi Rabbim! indireceğin her hayra muhtacım" dedi.* iki kadından biri utana utana "Babam, dedi, bizim yerimize hayvanları sulamanın karşılığını ödemek için seni çağırıyor." Musa, Hz. Şuayb'a gelip başından geçeni anlatınca korkma, o zalim kavimden kurtuldun" dedi.* Hz Şuayb'ın iki kızından biri: "Babacığım! Onu ücretle çoban tut. Çünkü ücretle istihdam edeceğin en iyi kimse, bu güçlü ve güvenilir adamdır" dedi.* Hz Şuayb* sekiz yıl çalışmana karşılık kızımı sana nikahlamak istiyorum.on yıla tamamlarsan sana ağırlık vermek istemem. İnşaallah beni iyi* bulacaksın."*Musa cevap verdi: "Bu seninle benim aramdadır. süreyi doldurursam* ki, bana karşı husumet yok. Söylediklerimize Allah vekildir."* Musa süreyi doldurup ailesiyle yola çıkınca, Tûr tarafında bir ateş gördü. Ailesine: bekleyin; size ısınmanız içinbateşten bir parça getiririm" dedi.* mübarek vâdide ağaç* seslendi: "Ey Musa ben, bütün âlemlerin Rabbi olan Allah'ım."* Asânı at!" denildi. Musa asâyı yılan gibi* görünce, dönüp kaçtı. "Ey Musa!i gel, korkma.* sen emniyette olanlardansın." buyuruldu.Elini koynuna sok, bembeyaz çıkacaktır. kollarını kendine çek. bu Firavuna karşı Rabbinin delilidir.* onlar, yoldan çıkan bir kavim olmuşlardır Musa dedi ki: "onlardan birini öldürmüştüm, beni öldürmelerinden korkuyorum."*Kardeşim Harun'un dili benimkinden düzgündür. Onu beni doğrulayan bir yardımcı olarak gönder. bana yalancılık ithamında bulunmalarından endişe ediyorum."* Allah buyurdu: "Seni kardeşinle destekliyeceğiz ve size öyle bir kudret vereceğiz ki, âyetlerimiz sayesinde onlar size erişemeyecekler. Siz ve size tabi olanlar üstün geleceksiniz."* Musa apaçık âyetleri getirince, "Bu,* uydurulmuştur sihirdir. dediler.*Musa* dediki: "Rabbim, kendi katından kimin hidayet rehberi getirdiğini* hayırlı akibetin kime nasip olacağını en iyi bilendir. Muhakkak zalimler, kurtuluşa eremezler."* Firavun: "Ey ileri gelenler! Sizin için benden başka bir ilâh tanımıyorum. Ey Hâmân, haydi ateş kule yap Musa'nın ilâhına çıkayım; ama , o mutlaka yalan söyleyenlerdendir." dedi.* O ve askerleri, yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar ve gerçekten döndürülmeyeceklerini sandılar.*Biz onu ve askerlerini yakalayıp denize atıverdik. Bir bak, zalimlerin sonu nice oldu!* Onları ateşe çağıran öncüler kıldık. Kıyamet günü görmeyeceklerdir.*arkalarına lanet taktık. Onlar, kıyamet gününde kötülenmişler arasındadır.* Andolsun ki biz, nesillerini yok ettik Musa'ya olur ki düşünür, öğüt alırlar diye, insanlar için apaçık deliller, hidayet rehberi ve rahmet olarak o Kitab'ı Tevrat'ı vermişizdir.*Resulüm Musa'ya vahyettiğimizde sen* bulunmuyordun hadiseyi görenlerden değildin.* biz nice nesiller var ettik de, uzun zamanlar geçti. Sen Medyen halkından* değildin;* biz başka peygamber göndermiştik.*Musa'ya seslendiğimiz zaman Tûr'un yanında değildin. senden önce peygamber gelmeyen bir kavmi uyarman için Rabbinden bir rahmet olarak* bildirdik ola ki öğüt alırlar.* başlarına musibet geldiğinde, "Rabbimiz! Ne olurdu bize bipeygamber gönderseydin âyetlerine uysak ve müminlerden olsaydık" diyecek olmasalardı seni göndermezdik onlara hak gelince, "Musa'ya verilen mucizeler ona da verilmeli değil miydi?" dediler. Peki Musa'ya verileni* inkâr etmemişler miydi? "sihir" demişler ve şunu söylemişlerdi: "Doğrusu biz hiçbirine inanmıyoruz."*Resulüm De ki: "Eğer doğru sözlüler iseniz, Allah katından* bir kitap getirin de uyayım!"* onlar, sırf heveslerine uymaktadırlar. kendi hevesine uyandan daha sapık kim olabilir? Elbette Allah zalim kavmi doğru yola iletmez.* Onlar Kur'ân okunduğu zaman "O'na iman ettik. o, Rabbimizden gelmiş hakikattir. derler.*onlara, sabretmelerinden ötürü mükafatları iki defa verilecektir. kötülüğü iyilikle savarlar,* verdiğimiz rızıktan* Allah rızası için harcarlar.*boş sözden* yüz çevirirler "Bizim işlerimiz bize, sizin işleriniz size.* selam olsun. Biz kendini bilmezleri istemeyiz" derler.* Resulüm Sen sevdiğini hidayete eriştiremezsin; Allah dilediğine hidayet verir ve hidayete girecek olanları en iyi O bilir.* Biz seninle beraber doğru yola uyarsak, yurdumuzdan atılırız" dediler. Biz onları,* katımızdan bir rızık olarak her şeyin toplanıp getirildiği, güvenli, dokunulmaz bir yere yerleştirmedik mi? onlar bilmezler.* Biz, şımarmış nice memleketi helak etmişizdir Rabbin, âyetleri okuyan bir peygamber göndermedikçe, helâk edici değildir. biz, ancak zalim memleketleri helâk etmişizdir.* Size verilen şeyler, dünya hayatının* vasıtası ve debdebesidir. Allah katında olanlar daha hayırlı ve* kalıcıdır.* buna aklınız ermeyecek mi?* güzel vaadde bulunduğumuz, ve ona kavuşan kimse, dünya hayatının geçici zevkini yaşattığımız ve kıyametde azab için huzurumuza getirilenler arasında bulunan kimse gibi midir?* O gün Allah onları çağırarak, ortaklarım olduklarını iddia ettikleriniz, nerede?" diyecektir.*O gün* azab hükmü gerçekleşen kimseler, "Rabbimiz! Biz nasıl azmışsak, azmışları da azdırdık. Onların suçlarındanbberi olduğumuzu arzederiz. Zaten onlar bizlere tapmıyorlardı." derler.* Allah'a koştuğunuz ortaklarınızı çağırın onlar cevap vermezler karşılarında azabı görürler. Ne olurdu dünyada doğru yola girselerdi O gün Allah onları çağırıp "Peygamberlere ne cevap verdiniz?" diyecektir.*o gün onlar kapkaranlık olmuştur; onlar birbirlerine de soramayacaklardır.*Fakat tevbe ederek, iman edip iyi işler yapan kimse kurtuluşu umabilir.* Rabbin, dilediğini yaratır ve seçer. Onların seçim hakkı yoktur. Allah, onların ortak koştuklarından münezzehtir şanı yücedir.*Rabbin, onların, sinelerinde gizlediklerini de, açığa vurduklarını* bilir.* İşte O, Allah'tır. O'ndan başka* yoktur.* hamd O'nundur, hüküm O'nundur. Ve ancak O'na döndürüleceksiniz.* Resulüm De ki: "Düşündünüz mü hiç, eğer Allah üzerinizde geceyi kıyamete kadar* devam ettirse, Allah'tan başka size ışık getirecek* kimdir? işitmeyecek misiniz?"* De ki: eğer Allah üzerinizde gündüzü kıyamet gününe kadar devam ettirse, Allah'tan başka, istirahat edeceğiniz geceyi size getirecek kimdir? görmeyecek misiniz?"* Rahmetinden dolayı, Allah, geceyi ve gündüzü yarattı ki geceleyin dinlenesiniz gündüzün O'nun lütuf ve kereminden rızkınızı arayasınız.* şükredesiniz.* o gün Allah onları çağırarak:* ortaklarım olduklarını iddia ettikleriniz hani, nerede?" diyecektir.*O gün her ümmetten bir şahit çıkarılır, "Haydin,* delilinizi getirin!" deriz. bilirler ki, hakikat Allah'a aittir ve uydura geldikleri putlar kaybolmuşlardır.* Karun, Musa'nın kavminden idi* azgınlık etmişti. Biz ona hazineler vermiştik ki, anahtarı kuvvetli bir topluluk zor taşırdı. Kavmi ona demişti ki: "Şımarma! Bil ki Allah şımarıkları sevmez."* Allah'ın sana verdiğini O'nun yolunda harca ahiret* yurdunu gözet, dünyadan nasibini unutma! Allah'ın sana ihsan ettiği gibi sen de insanlara iyilik et. bozgunculuğu arzulama. Şüphesiz* Allah, bozguncuları sevmez."* Karun ise: "O servet bana bilgim sayesinde verildi." demiştir. Bilmiyordu ki Allah, önceki nesillerden, daha güçlü, ondan daha çok taraftarı olan kimseleri helak etmişti. Günahkarlardan günahları sorulmaz Allah* hepsini bilir Karun, ihtişam içinde kavminin karşısına çıktı. Dünyayı arzulayanlar, "Keşke Karun'a verilen biz de olsaydı. o, çok büyük devlet sahibidir" dediler.* Kendilerine ilim verilmiş olanlar dedilerki: " İman edip iyi işler yapanlara Allah'ın mükafatı üstündür. Ona* ancak sabredenler kavuşabilir."* biz onu da, sarayını da yerin dibine geçirdik. Artık Allah'a karşı kendisine yardım edecek taraftarları olmadığı gibi, o, kendini savunup kurtarabilecek kimselerden değildi.* dün karunun yerinde olmayı isteyenler* Demek ki Allah kullarından dilediğine rızkı çok da, az da verir. Şayet Allah* lütufta bulunmuş olmasaydı, bizi yerin dibine geçirirdi. Demek ki inkârcılar iflah olmazmış" ahiret yurdu!nu böbürlenmeyi ve bozgunculuğu arzulamayan kimselere veririz. En güzel akıbet, takva sahiplerinindir.* Kim iyilik getirirse ona ondan* üstünü vardır kim kötülük getirirse, kötülükleri işleyenler, yaptıkları kadar ceza görürler.* Resulüm Kur'ân'ı okumayı, tebliğ etmeyi ve* uymayı sana farz kılan Allah, elbette seni dönülecek yere döndürecektir. De ki: "Rabbim, kimin hidayetle geldiğini ve kimin* sapıklık içinde olduğunu en iyi bilendir."* bu kitab* Rabbinden bir rahmettir. sakın kâfirlere arka çıkma!*Allah'ın âyetleri indirildikten sonra,* seni âyetlerden alıkoymasınlar. Rabbine davet et. Asla müşriklerden olma!* Allah ile birlikte başka bir tanrıya tapıp yalvarma! O'ndan başka ilah yoktur. O'nun zatından başka her şey helak olacaktır. Hüküm O'nundur ve siz ancak O'na döndürüleceksiniz.* |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
![]() Kaynak sorularlaislamiyet.com
ANKEBUT SÛRESİ Kur'an-ı Kerîm'in yirmi dokuzuncu suresi. Mekke'de nazil olmuştur. Altmış dokuz ayet, yedi yüz seksen beş kelime, dört bin ikiyüz onbir harftir Fâsılası mim, nûn, râ harfleridir. Adını kırk birinci ayetde geçen "Ankebût" kelimesinden alır. Ankebût, örümcek demektir. Ayetin bütünü içinde şu şekilde kullanılır Allah'tan başka veliler liderler edinip onlara bağlananlar kendisine ev edinen örümceğe benzerler. Evlerin en çürüğü örümcek evidir. Keşke bilselerdi. " kâfirlerin kurdukları düzen ve sistemler, yönetimleri son derece zayıf ve yıkılmağa çökmeye hazırdır en zayıf yapı örümcek ağına benzetilir Örümcek ağı bir ev ve barınak olarak ne kadar çürük ise, kâfirlerin tapındığı putlar, tutundukları tâğût ve düzenler o kadar aciz ve zayıftır. Ankebût suresi Mekki surelerdendir. baştaki onbir ayet Medine'de nazil olmuştur. cihad'dan ve münâfıklardan söz edilmektedir. sekizinci ayetin Ebi Vakkâs hakkındadır Mekke'de hicrete yakın bir zamanda indiği görüşündedirler surenin başındaki cihat kıtal" anlamında değil, müşriklerin işkence ve zulümlerine karşı sabredip insanın nefsiyle cihat etmesi anlamındadır Ammâr b. Yâsir, Ayyâş b. Ebi Rebîa, Mekke'de işkence çekiyorlardı. Ammâr'ın annesi, Ebu Cehil tarafından dövülmüş, sıcak günde demir zırh giydirilerek güneşin altında eziyet edilmişti. Sure eziyetlere sabredilmesi gerektiği hakkındadır Mekke'de insanlar İslâm'a girmişdi. Hicret ayeti nazil olunca ashab-ı kirâm Medine'den "Hicret etmedikçe ikrarınız kabul olunmayacak, derhal Medine'ye geliniz" diye haber gönderdi. Bderhal Medine'ye doğru yola çıktılar. Müşrikler bunları takib ederek geri çevirdiler. Medine'den "hakkınızda ayetler nazil oldu" diye haber gönderdiler. yola çıktılar. Müşrikler onları takib ettiler. çarpışma çıktı. Müslümanlar şehît oldu, kimi kurtuldu. Bedir savaşında ilk şehit Mihca' b. Abdullah hakkında nazil olduğu rivayet edilir.iman ve imtihandan söz etmekte, iman mükellefiyetlerine değinmektedir. iman dille söylenen değil, zorluklara ve sıkıntılara karşı dayanmak ve sıkıntılarla ilâhî emirleri sabırla taşımaktır. surenin temel ekseni budur. Bir gün Resulullah (s.a.s.) Aziz ve Celîl olan Allah bana dünya hazinelerini ve arzuları emretmedi. Ben ne altın ve gümüş biriktirmedim. rızık ayırmadım." buyurdu. Bir topluluk Resulullah'a gelip: "Ey Allah'ın Resulü, sana inanırız. Fakat sayıca azız. Bedeviler çoktur. sayımız onlara eriştiği vakit sana inanır ve rızka kavuşuruz." dediklerinde ankebut suresinin 67.ayeti indi: "Çevrelerinde insanlara zulmedilirken, Mekke'yi mukaddes ve emin bir belde yaptığımızı görmüyorlar mı? Yoksa batıla inanıp Allah'ın nimetine küfür mü ediyorlar?" Ankebût suresinde Cenâb-ı Hakk'ın emirleri şöyledir Allah'dan başkasına ibadet edenlerin amelleri örümcek ağı kadar dayanıksız ve amelleri boşunadır Mü'minler kâfir toplum ve yönetim altında yaşarken sıkıntıya uğramaları kaçınılmazdır ancak Allah ahirette müminleri mükâfatlandıracaktır Allah'a iman yolunda çekilen sıkıntılar mihverdir dönüyor. Sure İnsanlar, "inandık" demekle bırakılacaklarını mı sanıyorlar?" diye başlar Sıkıntı zulüm ve işkenceye dayanılmalıdır Eğer insanların işkencesi mazeret gösterilecek olursa, Allah'ın azabı daha şiddetlidir Allah Resulleri Allah'ın rızasını elde etmek için katlandılar onları yalanlayan ve inananlara işkence eden zâlimler helâk oldu Cenâb-ı Allah, iman edenleri teselli için, insanlıktan misaller verir ilk önce Hz. Nuh'u örnek gösterip Allah yolunda 950 yıl mücadele ettiğini tüm çabasına rağmen az sayıda insanı yola getirebildiği ifade ediliyor. Hz. İbrahim, Hz. Lut ve Hz. Şuayb'i zikredip hayatlarından, mücadelelerinden misaller veriyor. Salih müminlerin ahireti kazandığını; Âd, Semûd gibi kâfir ve zalim kavimlerin, Firavûn, Kârûn ve Hâmân gibi düzenbaz kimselerin helâk olduklarını bildirip, müminleri, Allah yolundaki mücadelelerinde direnmeye davet ediyor. Allah'ın diniyle çelişen isteklerde bulunmaları hâlinde, ana-babaya itaat edilmemesi gerektiği, Kur'an-ı Kerîm'in Rabbimiz'in yüce mucizelerinden olduğu, İslâm'a düşmanlık edenin uğrayacağı kötü sonun hak olduğu; Müminlerin Allah'u Teâlâ tarafından sonsuz nimete kavuşacakları, Allah yolunda mücadele edenlerin emeklerinin kayıp olmayacağı,dünya hayatının oyun ve eğlence olduğu ve geçici bir hayat ile insanların varacakları ahiret hayatının devamlı ve müminlere ikram edilecek uhrevî nimetlerinin ebedî olduğu, Allah'a iftira edenlerin acıklı azabı hak ettikleri düstûrlarla belirtilir.Ankebût Hz. Peygamber'in Hicret'inde Sevr Dağı'ndaki Hıra Mağarası'na Hz. Ebû Bekir ile birlikte sığındığında mağarayı ördüğünden dolayı İslâm tarihinde ayrı bir kavram olarak geçmektedir. Mekkeli müşrikler Resulullah'ı Mekke'den çıkıp Hıra Mağarasına vardığını gördüler.develerin izini takip ederek oraya ulaşırlar Fakat Mekkeliler Hıra Mağarası'na geldiklerinde kapının örümcek tarafından örülmüş olduğunu ve bir çift güvercinin orada yumurtladıklarını görmüşlerdi. Kureyşli müşrikler mağarada kimsenin olabileceğine ihtimal vermeden döndüler. Ankebût (örümcek) İslâm tarihine bu şekilde geçmiştir. Kaynak onlinekuraan.net Ankebut Suresinin Faziletleri Resulullah (Sav) buyurdu ki: "Her kim Ankebut suresini okursa,yeryüzündeki mü’minler ve münafıklar sayısınca sevap verilir."*Ruhi bunalımda okunursa, şifa bulur. sure yazılıp, hastaya içirilirse, Allah’ın izni ile şifa bulur. 1 kere suya okunup içenin hafızası güçlenir. kötülük yapacağı bilinen bir topluluğa Ankebüt Suresinin 30. ayeti Besmele ile okunmalıdır.Çare bulunamayan maddi ve manevi hastalıklara karşı Ankebüt suresinin 46. ayeti ile Rum suresinin 17-20. ayetleri 72 kere okunmalıdır. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
![]() Kaynak ülkücüdünya.com
ANKEBUT SURESİ Elif, Lâm, Mîm.*İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece "İman ettik" demeleriyle bırakılacaklarınımı sandılar Andolsun imtihandan geçirmişizdir. Allah, doğruları ortaya çıkaracak, yalancıları mutlaka ortaya koyacaktır.* kötülük yapanlar bizden kaçabileceklerini mi sandılar? Ne kadar kötü ve yanlış hüküm veriyorlar!* kim Allah'a kavuşmayı umuyorsa bilsin Allah'ın tayin ettiği vakit gelecektir. O her şeyi bilendir.* Cihad eden ancak kendisi için cihad etmiştir Şüphesiz Allah, âlemlerden müstağnidir.* İman edip iyi işler yapanların kötülüklerini örteriz onlara, yaptıklarının daha güzeli ile karşılık veririz.* Biz insana, ana babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. onlar, seni, bana ortak koşman için zorlarlarsa, itaat etme. Dönüşünüz banadır. size yaptıklarınızı haber vereceğim.* İman edip iyi işler yapanları, muhakkak salihler zümresine katarız.* İnsanlardan kimi vardır ki, "Allah'a inandık" der; fakat Allah uğrunda eziyete uğratıldığı zaman, insanların işkencesini Allah'ın azabı gibi tutar. Rabbinden bir yardım gelse sizinle beraberdik" derler. Allah, elbette iman edenleri de, iki yüzlüleri de bilir.* Kâfirler, iman edenlere, "Bizim yolumuza uyun, sizin günahlarınızı yüklenelim" derler. onların günahını yüklenecek değillerdir. onlar, yalan söylemektedirler.* elbette kendi yüklerini, ve nice yükleri taşıyacaklar uydurdukları şeylerden kıyamet günü sorguya çekileceklerdir.* Andolsun ki Nuh'u kendi kavmine gönderdik , o dokuz yüz elli yıl onlarla kaldı. Sonunda, onlar zulümlerini sürdürürken tufan kendilerini yakalayıverdi.*biz onu ve gemidekileri kurtardık ve âlemlere ibret yaptık.* İbrahim as kavmine şöyle demişti: "Allah'a kulluk edin, O'na karşı gelmekten sakının. Eğer bilmiş olsanız bu sizin için daha hayırlıdır."* Siz Allah'ı bırakıp putlara tapıyor, asılsız sözler uyduruyorsunuz. Bilmelisiniz ki, Allah'ı bırakıp taptıklarınız, size rızık veremezler. rızkı Allah katında arayın. O'na kulluk edin. Ancak O'na döndürüleceksiniz."* Eğer tebliğ edileni yalan sayarsanız, bilin ki sizden önceki milletler de yalan saymışlardı. Peygambere düşen yalnız açık bir tebliğdir.* Allah'ın mahlukunu ilk baştan nasıl yarattığını, sonra bunu tekrarladığını görmediler mi? Şüphesiz bu, Allah'a kolaydır.* De ki: "Yeryüzünde gezip dolaşın Allah nasıl yaratmış bakın. Allah ahiret hayatını da yaratacaktır." Gerçekten Allah her şeye kadirdir.* O, dilediğine azab eder, dilediğine rahmet eder. O'na döndürüleceksiniz.*Allah'tan başka dost ve yardımcı bulamazsınız.* Allah'ın âyetlerini ve O'na kavuşmayı inkâr edenler var ya, işte onlar rahmetimden ümitlerini kesmişlerdir ve onlar için acıklı bir azab vardır.* Kavminin İbrahim'e cevabı Onu öldürün, yahut yakın!" demelerinden ibaretti. Ama Allah onu ateşten kurtardı. bunda, iman eden kavim için ibretler vardır.* İbrahim dedi ki: "Siz, dünya hayatına has muhabbet uğruna Allah'ı bırakıp putlar edindiniz. kıyamet günü kiminiz kiminizi tanımayacak, kiminiz kiminizi lanetleyecektir. Varacağınız yer cehennemdir. hiç yardımcınız da yoktur."* Lut iman etti. İbrahim de dedi ki: "Ben Rabbime hicret edeceğim. Şüphe yok ki O çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir."*O'na İshak ve Yakub'u bağışladık. Peygamberliği ve kitapları, soyundan gelenlere verdik. Onu dünyada mükafatlandırdık. Şüphesiz o, ahirette de salihlerdendir.* Lut'u kavmine demişti ki: siz, daha önce hiçbir milletin yapmadığı bir hayasızlığı yapıyorsunuz!"* siz, ille de erkeklere yaklaşacak, yol kesecek ve toplantılarınızda edepsizlik yapacak mısınız?" Kavminin cevabı ise, Doğru söyleyenlerden isen Allah'ın azabını getir bize!"* Lut:Ey Rabbim! Şu fesatçılar güruhuna karşı bana yardım eyle" dedi.*Elçilerimiz İbrahim'e iki oğul müjdelediklerinde şöyle dediler: "Biz bu memleketi helak edeceğiz. oranın halkı zalim kimselerdir."* İbrahim dedi ki: orada Lut var!" Şöyle cevap verdiler: "Biz oradakileri çok iyi biliyoruz. Onu ve ailesini elbette kurtaracağız. karısı azabda kalacak Elçilerimiz Lut'a gelince, tasalandı. takatten düştü. O'na: "Korkma, tasalanma! biz seni de, aileni de kurtaracağız. Yalnız azabda kalacak karın müstesna" Biz şüphesiz yoldan çıkanlara feci bir azab indireceğiz Andolsun biz, aklını kullanan kavim için ibret nişanesi bırakmışızdır.* Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı gönderdik Şuayb, "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin, ahiret gününe ümit bağlayın, bozgunculuk yapmayın!" dedi.*onu yalancılıkla itham ettiler. kendilerini sarsıntı yakaladı yurtlarında diz üstü çökekaldılar.* Ad ve Semud'u da helak ediverdik. Sizin için, onların başına nelerin geldiği anlaşılmaktadır. Şeytan onlara*yaptıklarını güzel gösterip onları yoldan çıkardı. Oysa görebilecek durumdaydılar.* Karun'u, Firavun'u ve Hâmân'ı helak ettik Andolsun ki, Musa apaçık deliller getirmişti onlar büyüklük taslamışlardı. Halbuki azabımızı aşacak değillerdi.* onlardan günahlarıyla suç üstü yakaladık: üzerine taşlar savuran rüzgarlar gönderdik, kimini korkunç bir ses yakaladı, kimini yerin dibine geçirdik, kimini suda boğduk. Allah onlara zulmetmiyor, onlar kendilerine yazık ediyorlardı.* Allah'tan başka dost edinenlerin durumu, kendine yuva yapan örümceğin durumu gibidir. evlerin en çürüğü şüphesiz örümcek*yuvasıdır. Keşke bilselerdi.* Allah, onların kendisini bırakıpta hangi şeye yalvardıklarını şüphesiz bilir. O mutlak güç ve hikmet sahibidir.* İşte temsilleri insanlar için getiriyoruz; onları ancak bilenler düşünüp anlayabilir.*Allah gökleri ve yeri hak olarak yarattı. Şüphesiz, iman edenler için bir nişane bulunmaktadır.* vahyedilen Kitabı oku ve namazı kıl. Muhakkak namaz hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah'ı anmak elbette en büyük ibadettir. Allah yaptıklarınızı bilir. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
![]() Kaynak ülkücü dünya .com
* * *ANKEBUT SURESİ deyin ki: "Bize indirilene de, size indirilene de iman ettik. Bizim ilâhımız da, sizin ilâhınız da birdir ve biz O'na teslim olmuşuzdur."* (Resulüm!) sana (önceki kitapları tasdik eden) bu kitabı indirdik kitap verdiklerimiz ona iman ediyorlar. ona iman eden nice kimseler vardır. Ayetlerimizi ancak kâfirler bile bile inkâr eder.* Sen bundan önce, ne bir yazı okur, ne de elinle yazardın. Öyle olsaydı, batıla uyanlar kuşku duyarlardı.* Kur'ân kendilerine ilim verilenlerin sinelerinde yer eden apaçık âyetlerdir. Ayetlerimizi ancak ve ancak zalimler bile bile inkâr eder.* de ki: "Mucizeler ancak Allah'ın katındadır. Ben ise bir uyarıcıyım."* Sana indirdiğimiz ve okunmakta olan kitapta iman edecek bir kavim için elbette bir rahmet ve öğüt vardır.* De ki: Benimle şahit olarak Allah yeter. Allah göklerde ve yerde ne varsa bilir. Batıla inanıp inkâr edenler ziyana uğrayacaktır Senden azabı çabuk getirmeni istiyorlar.önceden tayin edilmiş bir vade olmasaydı, azab onlara çatmıştı. azab hiç farkına varmadıkları bir sırada kendilerine mutlaka gelecektir.* cehennem, hiç şüpheleri olmasın, kâfirleri kuşatacaktır. O gün azap, onları hem üstden, hem ayaklarının altından saracak ve Allah Yaptıklarınızın cezası diyecektir.* Ey iman eden kullarım! Şüphesiz benim yarattığım yeryüzü geniştir. O halde yalnız bana kulluk edin.* Her can ölümü tadacaktır. Sonunda bize döndürüleceksiniz.* İman edip güzel işler yapanları muhakkak ırmaklar akan cennet köşklerine yerleştireceğiz. iyi işler yapanların mükafatı ne güzeldir!* onlar, sabretmiş olup yalnız Rablerine güvenip dayanmaktadırlar.* Nice hayvanlar var onların ve sizin rızkınızı Allah veriyor. O, her şeyi işitir ve bilir.* Andolsun ki onlara, nasıl haktan çevrilip döndürülüyorlar?* Gökleri ve yeri yaratan, güneşi ve ayı buyruğu altında tutan kimdir?" diye sorsan "Allah" derler. Allah, kullarından dilediğine rızkı bol bol verir, dilediğine de kısar. Şüphesiz Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.* Andolsun ki onlar Allah " derler. Gökten su indirip, onunla ölümünün ardından*yeryüzünü canlandıran kimdir?" hamd Allah'a mahsustur. Fakat çokları akıllarını kullanmazlar.* Bu dünya hayatı sadece bir oyun ve oyalanmadan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte asıl hayat odur. Keşke bilmiş olsalardı.* gemiye bindiklerinde, dini yalnız Allah'a yalvarırlar. Fakat onları salimen karaya çıkarınca, Allah'a ortak koşarlar Kendilerine verdiklerimize nankörlük etsinler ve safâ sürsünler bakalım! Ama yakında bilecekler.* Çevrelerinde insanlar götürülür öldürülür ve esir edilirken bizim Mekke'yi güven içinde kudsî bir yer yaptığımızı görmediler mi? Hâlâ batıla inanıp Allah'ın nimetine nankörlük mü ediyorlar?* Allah'a karşı yalan uyduran, yahut hak gelmişken onu yalan sayandan daha zalim kimdir? Cehennemde kâfirlere yer mi yok?* yolumuzda cihad edenleri, elbette kendi yollarımıza eriştireceğiz. Hiç şüphe yok ki Allah iyi davrananlarla beraberdir.* Rum Suresi Elif, Lâm, Mim.* Rumlar yenildi. yenilgilerinin ardından mutlaka galib geleceklerdir.* önce de sonra da emir Allah'ındır o gün müminler, sevineceklerdir.* Allah'ın yardımıyla Allah dilediğine yardım eder, galip kılar. O çok güçlüdür, çok merhamet edicidir.* Allah, vaadinden caymaz. Fakat insanların çoğu bilmezler.* Onlar, sadece dünya hayatının dış yüzünü bilirler. Ahiretten gafildirler.* hiç düşünmediler mi Allah göklerde, yerde ve ikisi arasındaki her şeyi ancak hak ile belirli bir süre için yaratmıştır? Gerçekten insanların çoğu, Rablerine kavuşmayı inkâr etmektedirler.* Onlar, yeryüzünde gezmediler mi , kendilerinden öncekilerin sonu nasıl olmuş baksınlar? Onlar, güçlüydüler. Toprağı sürüp imar etmişlerdi. Onlara peygamberleri delillerle gelmişdi. Allah onlara zulmetmiyor onlar, kendilerine zulmediyorlardı.* o kötülük edenlerin sonu çok kötü oldu. Onlar, Allah'ın âyetlerini yalan sayıp alay ediyorlardı.* Allah yaratmayı yapar, sonra da çevirir, yeniden yapar. Sonra döndürülüp O'na götürüleceksiniz.* Kıyamet saatinin gelip çattığı gün suçlular, her ümidi keserler.* Allah'a ortak koştuklarından, kendilerine şefaat edecekler bulunmaz. Onlar, Allah'a koştukları ortakları inkâr ederler.* Kıyamet saatinin çattığı gün inananlarla inanmayanlar ayrılırlar.* iman edip salih amel yapanlar gelince, bir bahçe içinde neşelenirler.* Âyetlerimizi ve âhireti yalan sayıp küfredenler azab içinde hazır bulundurulurlar.* akşama ve sabaha girdiğiniz zaman tesbih Allah'ındır. daima O tesbih edilir Göklerde ve yerde, ikindi erdiğiniz zaman hamd O'na mahsustur.* O, ölüden diri çıkarır, diriden ölü çıkarır toprağa ölümünden sonra hayat verir. Sizler de işte öyle çıkarılacaksınız.* O'nun âyetlerinden ve kudretinin delillerindendir ki, sizi bir topraktan yarattı. Sonra yeryüzünde yayılan insanlar oluverdiniz.* O'nun âyetlerindendir ki, sizin için nefislerinizden kendilerine ısınırsınız diye eşler yaratmış, aranıza bir sevgi ve merhamet koymuştur. Şüphesiz düşünecek bir kavim için nice ibretler vardır.* göklerin ve yerin yaratılışı ile dillerinizin ve renklerinizin farklı oluşu O'nun âyetlerindendir. Şüphesiz bilenler için nice ibretler vardır.* gecede ve gündüzde uyumanız ve lütfundan nasib aramanız O'nun âyetlerindendir. Şüphesiz dinleyecek bir kavim için nice ibretler vardır.* O'nun âyetlerindendir ki, size hem korku ve hem de umut vermek için şimşeği gösteriyor. Ve gökten bir su indiriyor da onunla yeryüzüne ölümünden sonra hayat veriyor. Şüphesiz ki bunda aklını kullanacak bir kavim için nice ibretler vardır.* göğün ve yerin, emriyle durması O'nun âyetlerindendir. sizi bir tek çağırışla çağırdığı zaman bir de bakarsınız ki yerden diriltilip çıkarılıyorsunuz Göklerde ve yerde kim varsa hepsi O'nundur. Hepsi de O'na itaat etmektedirler.* yaratmayı ilkin yapan O'dur. Sonra onu çevirip yeniden yapacak olan da O'dur Göklerde ve yerde en* yüksek şan ve şeref O'nundur. O çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.* zulmedenler, bilgisizce hevalarına uydular. Artık Allah'ın şaşırddığını kim yola getirebilir? Onların yardımcıları yoktur.* yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur Başkasından geçerek hep O'na gönül verin ve O'ndan sakının. Namaza devam edin ve müşriklerden olmayın.* O müşrikler dinlerini ayırıp öbek öbek olmuşlardır. Her grup kendilerininkine güvenmektedir.* insanlara bir keder dokunduğu zaman her şeyden geçerek Rablerine yalvarır, dua ederler sonra bir rahmet tattırıverdiği zaman Rablerine ortak koşarlar.* insanlara bir rahmet tattırdığımız zaman ona güveniyorlar da; ellerinin yaptığı şeyler sebebiyle başlarına fenalık gelirse, hemen ümid kesiyorlar * Onlar görmediler mi Allah dilediği kimseye rızkı serer ve daraltır. Şüphesiz iman edecek bir kavim için ibret vardır. * O halde akrabaya da hakkını ver, yoksula da, yolcuya da... Bu, Allah'ın rızasını dileyenler için daha hayırlıdır. Kurtuluşa erecek olanlar işte onlardır.* İnsanların malları içinde artsın diye verdiğiniz faiz, Allah yanında artmaz. Allah'ın rızasıyla verdiğiniz zekat işte onlar, malları kat kat artmış olanlardır.* Allah, O'dur ki, sizi yarattı, sonra da size rızık verdi, sonra sizi öldürür, sonra sizi diriltir. Allah, onların ortak koştuklarından münezzeh ve yücedir.* Yaptıklarının bir kısmını tatsınlar diye insanların kazandığı şeyler yüzünden karada ve denizde fesat çıktı. Umulur ki onlar hakka dönerler.* De ki, yeryüzünde bir gezin de bakın, bundan öncekilerin sonu nasıl olmuş! Onlar müşrik idiler.* Allah'tan geri çevrilmesine çare olmayan bir gün gelmeden yüzünü dosdoğru, sabit dine çevir. kim inkâr ederse, inkârı aleyhinedir Kim salih amel işlerse, onlar kendilerine rahat bir yer hazırlarlar.* O, iman edip salih amel işleyenlere lütf ve mükafat verecektir. O,kâfirleri sevmez.* Rüzgarları müjdeciler olarak gönderip size rahmetinden tattırması, emriyle gemilerin gitmesi ve lütfundan rızık kazanmanız O'nun âyetlerindendir. gerek ki şükredesiniz.* Andolsun senden önce birçok peygamberleri kavimlerine gönderdik onlara delillerle vardılar. günah işleyenlerden intikam aldık. Müminlere yardım ise, bizim nezdimizde bir hak oldu.* Allah O'dur ki, rüzgarları gönderir de bir bulut savururlar.onu gökyüzünde nasıl dilerse öyle serer, Allah dilerse parça parça eder. Allah yağmuru kullarından kimlere diliyorsa dökü verdi mi derhal yüzleri güler.* onlar, daha önce üzerlerine yağmur indirilmeden evvel ümidi kesmişlerdi.* Şimdi bak Allah'ın rahmetinin eserlerine Allah yeryüzünü ölümden sonra nasıl diriltiyor? Şüphe yok ki O, mutlaka ölüleri diriltir. O her şeye kâdirdir.* Andolsun ki biz, bir rüzgâr göndersek de onu rahmetin eseri olan ekini sararmış görseler, mutlaka nankörlüğe başlarlar.* sen ölülere işittiremezsin. O daveti, arkalarını dönmüş giderlerken sağırlara da duyuramazsın.* Sen ancak âyetlerimizi iman edeceklere duyurursun da onlar müslüman olur, selâmeti bulurlar.* Allah sizi güçsüz yaratır, sonra kuvvet verir kuvvetin arkasından güçsüzlüğe ve ihtiyarlığa getirir. Allah dilediğini yaratır. Ve O, her şeyi bilir, her şeye gücü yeter.* Kıyamet günü günahkarlar dünyada bir saatten fazla durmadıklarına yemin ederler. Onlar önceden de haktan çevriliyorlardı.* Andolsun ki, Allah'ın kitabında takdir edilen dirilme gününe kaldınız. bu, dirilme günüdür siz bilmiyordunuz o gün zulmedenlere mazeretleri fayda vermeyecektir. dertlerinin çaresine bakılmayacaktır.* Andolsun ki, biz insanlar için bu Kur'ân'da her türlü meselden örnekler getirdik. İşte bilmeyenlerin kalblerini Allah böyle mühürler.* Şimdi sen sabret. Çünkü Allah'ın vaadi mutlaka haktır. Sakın imanı sağlam olmayanlar seni hafifliğe sevketmesinler.* LOKMAN SURESİ Elif, Lâm, Mîm.*Bunlar, o hikmetli kitabın âyetleridir.* O, güzellik ve iyilik yapanlar için bir hidayet ve rahmettir.* Onlar, namazı kılarlar, zekatı verirler, âhirete de kesin olarak inanırlar.* bunlar, Rableri tarafından bir hidayet üzeredirler. Kurtuluşa erecek olanlar da işte onlardır.* onlar için aşağılayıcı bir azab vardır.* Ona âyetlerimiz okunduğunda sanki işitmemiş, sanki kulakda ağırlık varmış gibi büyüklük taslayarak yüz çevirir. onu, acı verecek bir azab ile müjdele.* iman edip de salih amel işleyenlere nimet cennetleri vardır.* Allah'ın vaadi çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir Allah gökleri direksiz yarattı, Yeryüzüne de sizi çalkalar diye ağır ve sabit büyük dağlar bıraktı biz gökten bir su indirdik de her güzel çiftten hoş çeşit bitkiler yetiştirdik.* İşte bu, Allah'ın yarattığıdır Haydi gösterin bana O'ndan başkaları ne yaratmıştır? o zalimler, apaçık bir sapıklık içindedirler.* Andolsun ki biz, Lokman'a "Allah'a şükret!" diye hikmet verdik. Kim şükrederse kendi iyiliğine eder. Allah muhtaç değildir daima övülmeye layıktır.* bir zaman Lokman, oğluna öğüt vererek demişti ki: "Yavrucuğum! Allah'a ortak koşma, Allah'a ortak koşmak şirk ve büyük bir zulümdür. biz insana, anasına ve babasına itaati tavsiye ettik. Anası onu zayıflık üstüne zayıflıkla taşıdı. Onun sütten ayrılması iki yıl içindedir. Biz insana "Bana, anana ve babana şükret" diye de tavsiye ettik. Dönüş, ancak banadır.* bir şeyi, bana ortak koşman hususunda seni zorlarlarsa, onlara itaat etme. dünyada onlarla iyi geçin ve bana yönelenlerin yolunu tut. dönüşünüz ancak banadır. ben size yaptıklarınızı haber vereceğim.* Yavrucuğum! Haberin olsun ki, yaptığın hardal tanesi ağırlığınca olsa da, bir kaya veya göklerde gizlense de Allah onu getirir, mizanına kor. Allah en ince şeyleri bilir, her şeyden haberdardır."* Yavrucuğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten sakındır. Başına gelenlere sabret, çünkü bunlar, azmi gerektiren işlerdendir."* insanlara karşı kibirlenme ve çalımla yürüme. Allah övünen ve kuruntu edenlerin hiçbirini sevmez.* sesini alçalt, çünkü seslerin en çirkini elbette eşeklerin sesidir.* Görmediniz mi Allah göklerde ve yerde ne varsa hepsini sizin hizmetinize vermiş, Allah gizli ve açık olarak nimetlerini üzerinize yaymıştır. insanlar içinde kimi de var ki, ne bir ilme, ne bir mürşide dayanmaksızın Allah hakkında mücadele ediyor.* Allah'ın indirdiğine tabi olun dendiğinde Hayır, biz atalarımızı neyin üzerinde bulduksa, onuna gideriz." diyorlardı Ya şeytan onları cehennnem azabına çağırıyor idiyse ona mı uyacaklar kim iyilik yaparak yüzünü tertemiz Allah'a tutarsa, o gerçekten en sağlam kulpa yapışmıştır. bütün işlerin sonu Allah'a dayanır.* Kim inkâr ederse, onun inkârı seni üzmesin. Onlar dönüp bize gelecekler. biz onlara bütün yaptıklarını haber vereceğiz. Allah, kalblerin özünü bilir.* Biz onlara biraz zevk ettiririz de sonra kendilerini ağır bir azaba zorlarız.* Andolsun ki onlara: "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan, elbette "Allah" diyecekler. "Allah'a hamd olsun." de. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ındır. Allah, hiçbir şeye muhtaç değildir, daima övülmeye lâyıktır.* yeryüzündeki ağaçlar kalem olsa, deniz de arkasından mürekkep olsa, yine de Allah'ın kelimeleri yazmakla tükenmez. Şüphesiz ki Allah çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.* Sizin yaratılmanız da tekrar diriltilmeniz de ancak bir tek nefsin yaratılması ve tekrar diriltilmesi gibidir. Allah her şeyi işitir ve görür.* Görmedin mi ki, Allah geceyi gündüze sokuyor, gündüzü geceye sokuyor. Güneş ile ayı emrine boyun eğdirmiştir. Şüphesiz ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.* Allah hakkın ta kendisidir. İnsanların taptıkları mutlaka batıldır. Şüphesiz ki Allah, çok yücedir, Görmedin mi Allah, âyetlerini size göstersin diye gemiler, Allah'ın nimetiyle denizde akıp gidiyor. Şüphesiz çok sabredenler ve çok şükredenler için nice ibretler vardır.* Onları kara bulutlar sardığı zaman, Allah'a yalvarırlar. Onları kurtardığı zaman ise giden de bulunur. Bizim âyetlerimizi nankör ve gaddarlardan başkası inkâr etmez.* Ey insanlar! Rabbinizden sakının ve o günden korkun ki, baba çocuğuna hiçbir fayda veremez. Çocuk da babasına fayda sağlayacak değildir Şüphesiz Allah'ın vaadi gerçektir. dünya hayatı sizi aldatmasın, sakın o çok aldatıcı şeytan sizi Allah'ın affına güvendirerek aldatmasın.* Şüphesiz ki, kıyamet saatinin bilgisi Allah yanındadır. Yağmuru O yağdırır, rahimlerde ne varsa O bilir. Hiçbir kimse yarın ne kazanacağını bilmez. Hiçbir kimse hangi yerde öleceğini de bilemez. Şüphesiz ki Allah her şeyi hakkıyla bilir, her şeyden haberdardır.* SECDE SURESİ Elif, Lâm, mim.*Kendisinde şüphe olmayan bu kitabın indirilişi, âlemlerin Rabbi olan Allah tarafındandır.* onu (Muhammed) uydurdu mu diyorlar? Hayır, uyarıcı gelmemiş olan kavmi korkutman için, Rabbin tarafından gelen bir haktır. Gerek ki, hidayeti kabul ederler.* Allah O'dur ki, gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri altı günde yaratmış, sonra Arş üzerine istivâ buyurmuştur Sizin için O'ndan başka ne bir dost vardır, ne de bir şefaatçi! Artık düşünmeyecek misiniz?* Allah gökten yere, kadar tüm işleri düzenler, o işler, O'na yükselir.* Allah görüleni ve görülmeyeni bilir, her şeye gücü yeter, çok merhametlidir Yarattığı her şeyi güzel yaratan ve insanı yaratmaya bir çamurdan başlayan O'dur.* onun soyunu süzülmüş bir özden, değersiz bir sudan yaratmıştır.* sizin için kulaklar, gözler ve gönüller var etti. Siz pek az şükrediyorsunuz!* Onlar: "Biz yerde kaybolup gittikten sonra, gerçekten yeni bir yaratılışta bulunacağız?" dediler. onlar Rablerine kavuşmayı huzura varacaklarını inkâr eden kâfirlerdir.* De ki: "Size vekil kılınan ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize götürüleceksiniz."* Ey Muhammed! Günahkârlar Rableri huzurunda başları öne eğik olarak: "Ey Rabbimiz! Gördük ve dinledik, bizi geri çevir de salih bir amel işleyelim, biz artık inanıyoruz." derlerken bir görsen!* biz dilemiş olsaydık her nefse hidâyetini verirdik. Bütün insanlar ve cinlerden cehennemi elbette dolduracağım." sözü hak olmuştur.* unuttuğunuzdan dolayı tadın azabı! İşte biz de sizi unuttuk. Yapmakta olduğunuz işler yüzünden tadın ebedî azabı!"* âyetlerimize öyle kimseler iman eder ki, kendilerine öğüt verildiği zaman secdelere kapanırlar Rablerine hamd ile tesbih ederler büyüklük taslamazlar.* Onların korku ve ümid içinde Rablerine dua ederler ve rızıklardan hayıra sarfederler.* Öyle ya iman eden kimse, fâsık olan gibi olur mu? Onlar eşit olamazlar.* iman edip de salih amelleri işleyenlere bir konukluk yeri olarak cennet vardır.* fâsıklık etmiş olanların barınakları ateştir. her çıkmak istediklerinde oraya çevrilirler Haydi tadın o ateşin yalanlayıp durduğunuz azabını!" |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#9 |
![]() Kaynak ülkücü dünya. Com
MÜ'MİN Süresi Nuh Kavmi'nin, Âd'ın, Semud'un ve sonrakilerin maceraları gibi bir günün geleceğinden korkuyorum Allah, kulları için bir zulüm istemez."* Ey kavmim! Ben size gelecek o çağrışma gününden gününden korkuyorum O gün arkanıza dönüp kaçacaksınız. sizi Allah'tan koruyacak olan yoktur kimi Allah şaşırtırsa ona yol gösterici bulunmaz. size delillerle Yusuf gelmişti. O zaman da şüphe edip durmuştunuz. Allah asla peygamber göndermez" dediniz. İşte Allah böyle şaşırtır.* Onlar, Allah'ın âyetleri hakkında mücadele ederler. Bu Allah katında ve iman edenler yanında buğzu gerektirir. Allah, her böbürlenen zorbanın kalbini mühürler. Firavun dedi ki: "Ey Hâmân! Bana kule yap, belki ben Göklerin yollarına ulaşabilirim de, Musa'nın ilâhının ne olduğunu anlarım. Ben onu mutlaka yalancı sanıyorum." Firavun'a kötü ameli süslü gösterildi de yoldan çıkarıldı Firavun düzeni hep boşa çıkar.* iman etmiş olan kimse dedi ki kavmim! Bana uyun ki size doğruyu göstereyim Ey kavmim! Bu dünya hayatı ancak geçici bir menfaatten ibarettir. Ahiret ise durulacak karar yurdudur."* Her kim kötülük yaparsa, ona ancak yaptığının bir misli ile ceza verilir. Erkek veya kadın, her kim mümin olarak iyi bir amel işlerse onlar cennete girerler. Orada kendilerine hesapsız rızık verilir."* ey kavmim! Niçin ben sizi kurtuluşa davet ederken, siz beni ateşe davet ediyorsunuz?"* Siz beni Allah'ı inkâr etmeye ve bence hiç ilimde yeri olmayan şeyleri O'na ortak koşmaya davet ediyorsunuz. Ben sizi o çok güçlü ve çok bağışlayıcı olan Allah'a davet ediyorum."* Hepimizin dönüşü Allah'adır. Şüphesiz haddi aşanların hepsi cehennemliktir."* Ben işimi Allah'a havale ediyorum. Şüphesiz Allah, kullarını görür, gözetir."* Allah o mümini, onların kurdukları tuzakların kötülüklerinden korudu. Firavun'un adamlarını kötü azab kuşattı Onlar, sabah akşam ateşe arzolunurlar. Kıyamet kopacağı gün Firavun hanedanını azabın en şiddetlisine tıkın ateş içinde birbirlerine bizden ateş nöbetini savabiliyor musunuz?" derler.* Allah kulları arasında hükmünü vermiştir Ateştekiler, cehennem bekçilerine derler ki: "Rabbinize dua edin bir gün olsun bizden azabı biraz hafifletsin."* Kâfirlerin duası ise hep çıkmazdadır. * Biz peygamberimize ve inananlara dünya hayatı ve şahitlik gününde elbette yardım ederiz.* O gün zalimlere özür dilemeleri fayda vermez. Onlara lanet vardır onlara yurdun kötüsü cehennem vardır.* Andolsun biz Musa'ya hidayeti verdik ve İsrailoğullarına o kitabı miras kıldık * Aklı başında olanlara bir yol gösterici ve bir hatırlatma sabret. Çünkü Allah'ın vaadi haktır. günahından dolayı istiğfar et Rabbini hamd ile tesbih et Allah'ın âyetleri hakkında mücadele edenlerin göğüslerinde ancak kibir vardır. Sen hemen Allah'a sığın her şeyi işiten ve gören O'dur.* Elbette göklerin ve yerin yaratılması, insanların yaratılmasından daha büyüktür. insanların çoğu bilmezler.* Kör ile gören bir olmaz, iman edip salih ameller işleyen kimseler ile kötülük yapan bir değildir. Ne kadar da az düşünüyorsunuz!* o saat (kıyamet) muhakkak gelecektir. Rabbiniz: "Bana yalvarın, dua edin ki size karşılık vereyim. Buyurdu ibadet etmekten kibirlenip yüz çevirenler yarın horlanmış olarak cehenneme gireceklerdir. İçinde dinlenesiniz diye geceyi, göz açıcı bir aydınlık olarak da gündüzü sizin için yaratan Allah'tır. Allah insanlara karşı lütuf sahibidir. insanların çoğu şükretmezler.* İşte Rabbiniz, her şeyin yaratıcısı olan o Allah'tır. O'ndan başka ilâh yoktur. O halde haktan nasıl çevrilirsiniz?* âyetleri inkâr edenler çevriliyorlar Allah, O'dur ki sizin için yeri bir karargâh, göğü de bir bina yapmıştır. Size şekil vermiş ve güzelleştirmiştir. Hoş nimetlerden size rızık vermiştir. İşte Rabbiniz o Allah'tır. Âlemlerin Rabbi olan Allah ne yücedir!* Daimî bir hayat sahibi ancak O'dur. O'ndan başka ilâh yoktur. O'na, hep O'na yalvarın. Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur.* ben o sizin Allah'ı bırakıp taptıklarınıza ibadet etmekten kesinlikle men edildim bana âlemlerin Rabbine teslim olmam emredildi."* O, hem yaşatır, hem öldürür. O, bir şey isteyince sadece "ol!" der Bakmaz mısın şimdi Allah'ın âyetleri hakkında mücadeleye kalkanlara! Haktan nasıl döndürülüyorlar?* Kitaba ve Resullerimize yalan diyenler, artık ilerde bilecekler.* boyunlarında halkalar ve zincirler olduğu halde sürükleneceklerdir.* Kaynar suda, sonra da ateşte kaynatılacaklardır.* İşte Allah, kâfirleri böyle şaşırtır. siz yeryüzünde haksız yere seviniyor ve güveniyordunuz.* İçlerinde ebedî olarak kalmak üzere cehennemin kapılarından girin. ne kötü o kibirlenenlerin yeri?* Ey Muhammed! Sen sabret, şüphesiz Allah'ın vaadi haktır gerçekleşecektir onlar mutlaka bize getirileceklerdir.* Andolsun ki biz nice peygamberler göndermişizdir. Onlardan kimini sana anlatmışız, kimini de anlatmamışızdır. Hiçbir peygamber, Allah'ın izni olmaksızın bir mucize getiremez. Allah'ın emri gelince hak yerine getirilir. Batıl dava peşinde koşanlar hüsrana uğrarlar.* Kimine binesiniz, kimini de yiyesiniz diye sizin için o yumuşak başlı hayvanları yaratan Allah'tır.* Sizin için onlarda nice menfaatler var Hem onlar üzerinde, hem de gemiler üzerinde taşınırsınız.* Allah size âyetlerini gösteriyor. Şimdi Allah'ın âyetlerinin hangisini inkâr edersiniz?* yeryüzünde gezip de bakmazlar mı? Köncekilerin sonu nasıl olmuş? Onlar hem çok, hem kuvvetçe yeryüzünde eserlerinin sağlamlığı bakımından çetindiler. kazandıkları kendilerini kurtaramadı onlara peygamberleri, delillerle geldikleri zaman ilme güvendiler o alay ettikleri şey onları kuşatıverdi.* hışmımızı gördüklerinde: "Allah'ın birliğine inandık ve şirk koştuğumuz şeyleri inkâr ettik" dediler.* hışmımızı gördükleri zamanki imanları kendilerine fayda verecek değildi. Allah'ın kulları hakkındaki kanunu budur kâfirler hüsrana düştüler.* FUSSİLET SURESİ Hâ Mîm.*Bu Kur'ân Rahmân ve Rahîm olan Allah tarafından indirilmiştir.* Bu, Arapça Kur'an âyetleri bilen kavim için ayırt edilip açıklanmış bir kitaptır.* O, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderilmiştir. insanların çoğu yüz çevirmişlerdir. Artık gerçeği işitmezler Onlar: "Ey Muhammed! Senin bizi davet ettiğin şeye karşı kalplerimiz kapalıdır. Kulaklarımızda da ağırlık vardır dediler Onlar aramızda anlaşmamıza engel bir perde vardır. Sen istediğini yap, çünkü biz yapıyoruz" dediler Ey Muhammed! De ki: "Ben sizin gibi bir insanım, ancak bana ilâhınızın bir tek ilâh olduğu vahyediliyor. hep O'na yönelin bağışlanma dileyin. Vay O'na ortak koşanların haline!* Onlar, zekatı vermezler, ahireti de inkâr ederler.* iman edip, salih amel işleyenler için de bitmez tükenmez bir mükafat vardır.* De ki: "Siz yeri iki günde yaratanı gerçekten inkâr edip duracak mısınız? O'na eşler koşuyorsunuz ha? O bütün âlemlerin Rabbidir."* O, yerin üstünde sabit dağlar yarattı. Orada bereketler meydana getirdi. Orada rızıkları tam dört günde belli bir seviyede takdir edip, düzene koydu.* yerküreye: "İsteyerek veya istemeyerek buyruğuma gelin." dedi. Her ikisi de: "İsteyerek geldik" dediler.* Allah Her göğe kendi işini bildirdi. en yakın göğü kandillerle süsledik ve koruduk. bu çok güçlü ve her şeyi bilen Allah'ın takdiridir.* de ki: "Ben sizi Âd ve Semud'un başına gelen yıldırıma karşı uyardım."* Allah'tan başkasına kulluk etmeyin peygamberler geldiği zaman Rabbimiz melekler indirirdi. Biz tebliğinize inanmayız dediler Âd kavmi yeryüzünde büyüklük tasladılar Bizden kuvvetli kim var dediler. Onlar Allah'ı görmediler mi? âyetlerimizi bile bile inkâr ediyorlardı.* dünyada rezillik tattırmak için o uğursuz günde kasırga gönderdik. Ahiret azabı elbette çok rezil edicidir. Onlara yardım edilmeyecektir.* Semûd kavmine doğru yolu gösterdik. onlar körlüğü doğru yola tercih ettiler. kazandıkları kötülük yüzünden alçaltıcı azabın yıldırımı onları çarpıverdi.* Biz iman edenleri ve kötülükten sakınanları ise kurtardık.* O gün Allah'ın düşmanları cehenneme sürülmek üzere bir araya toplanırlar.* kulakları, gözleri ve derileri yaptıkları aleyhinde şahitlik ederler. Onlar derilerine: "Niçin aleyhimize şahitlik ettiniz?" derler. Derileri de: "Bizi her şeyi konuşturan Allah konuşturdu, sizi ilk defa yaratan O'dur ve siz yine O'na döndürülüyorsunuz" Siz kulak göz ve derilerinizin aleyhinizde şahitlik edeceğinden korkarak kötülükten sakınmıyordunuz. yaptıklarınızı Allah'ın bilmeyeceğini zannediyordunuz.* Rabbiniz hakkında beslediğiniz zannınız sizi helak etti zarara uğrayanlardan oldunuz.* dayanabilirlerse onların yeri ateştir. onlar hoşnut edileceklerden değildirler.* onlara birtakım arkadaşlar musallat ettik de onlar kendilerine ne varsa hepsini güzel gösterdiler. B azab sözü onlar için hak oldu. onların hepsi kendilerine yazık etmişdir İnkâr edenler: "Bu Kur'ân-ı dinlemeyin, okunurken gürültü yapın, belki üstün gelirsiniz" dediler.* inkâr edenlere şiddetli bir azab tattıracağız. onlara yaptıkları amellerin en kötüsünün cezasını vereceğiz.* Allah'ın düşmanlarının cezası ateştir. Âyetlerimizi inkâr etmelerinin cezası onlara cehennem yurdu vardır.* İnkâr edenler: "Ey Rabbimiz! Cin ve insanlardan bizi saptıranları göster ayaklarımızın altına alalım cehennemin en altında kalanlardan olsunlar diyeceklerdir.* Ey Rabbimiz bizi saptıranları göster ayaklar altına alalım cehennemin en altında kalanlardan olsunlar Rabbimiz Allah'tır" doğrulukta devam edenlere melekler iner Korkmayın, üzülmeyin, size vaad edilen cennetle sevinin derler Biz dünya hayatında da, ahirette de sizin dostlarınızız. Cennette sizin için canınızın çektiği ve istediğiniz her şey vardır."* Bunlar çok bağışlayıcı ve çok merhametli olan Allah tarafından bir ağırlamadır.* 3Allah'a davet eden, salih amel işleyen müslümanlardanım" diyenden daha güzel sözlü kim olabilir?* iyilik de bir değildir, kötülük de. Kötülüğü en güzel bir şekilde sav. olgunluğa ancak sabredenler kavuşturulur, şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa hemen Allah'a sığın. O her şeyi işitir ve bilir.* Gece ile gündüz ve güneş ile ay Allah'ın kudretinin delillerindendir. Güneşe ve aya secde etmeyin sadece Allah'a kulluk yapmak istiyorsan onları yaratan Allah'a secde edin.* Rabbinin yanındaki melekler gece gündüz O'nu tesbih ederler ve hiç usanmazlar.* Senin yeryüzünü boynu bükük, kupkuru görmen Allah'ın kudret delillerindendir. suyu indirdiğimiz zaman titreşir ve kabarır ona hayat veren Allah mutlaka ölüleri de diriltir her şeye gücü yeter Âyetlerimiz hakkında doğruluktan ayrılıp inkâra sapanlar gizli kalmazlar ateşe atılacak olan mı daha hayırlıdır, yoksa kıyamet günü güven içinde gelecek olan mı? İstediğinizi yapın. Şüphesiz ki Allah, yaptığınız şeyleri hakkıyla görür.* Kur'ân kendilerine geldiğinde inkâr edenler, mutlaka ceza çekceklerdir. O gerçekten çok değerli bir kitaptır.* O hüküm ve hikmet sahibi, öğülmeye layık olan Allah tarafından indirilmiştir. * Ey Muhammed! Sana önceki peygamberlere söylenenden başkası söylenmiyor. senin Rabbin hem mağfiret sahibidir hem de acı verecek bir azap sahibidir.* Sen de ki: "O, iman edenler için bir hidayet ve şifadır." İman etmeyenlerin kulaklarında ise bir ağırlık vardır. Andolsun ki biz Musa'ya Tevrat'ı vermiştik onda ihtilafa düşmüşlerdi. Rabbin tarafından azabın ertelenmesine dair bir söz geçmeseydi mutlaka hüküm verilirdi onlar Kur'ân hakkında bir şüphe ve tereddüt içindedirler.* Her kim iyi iş yaparsa, kendi lehine yapmış olur. Kim de kötülük yaparsa, kendi aleyhine yapmış olur. Rabbin kullara zulmedecek değildir. Kıyamet zamanını bilmek ancak Allah'a havale edilir. Onun bilgisi dışında hiçbir meyve kabuğundan çıkmaz, hiçbir dişi gebe kalmaz ve doğurmaz. Onlar kendileri için kaçacak bir yer olmadığını anlamışlardır.* İnsan hayır istemekten usanmaz, fakat kendisine kötülük dokununca üzülür ve ümitsizliğe düşer.* Andolsun zarardan sonra, ona rahmet tattırsak, Bu hakkımdır kıyametin kopacağını sanmıyorum der Rabbime döndürülmüş olsam bile mutlaka O'nun yanında benim için güzel şeyler vardır" der. Biz inkâr edenlere yaptıkları şeyleri mutlaka haber vereceğiz onlara ağır bir azap tattıracağız.* Biz insana nimet verdiğimiz zaman o yüz çevirir, yan çizer. Ona kötülük dokunduğu zaman uzun uzun yalvarır.* Ey Muhammed! De ki: "Ne dersiniz? O Kur'ân Allah tarafından gelmiş olup siz onu inkâr etmişseniz Hak'tan uzak bir ayrılığa düşenden daha sapık kim olabilir?"* Biz onlara hem ufuklarda hem kendi nefislerinde delillerimizi göstereceğiz Kur'ân'ın hak olduğu belli olsun. Rabbinin her şeye şahit olması kafi değil mi onlar Rablerine kavuşmaktan şüphe içindedirler, Allah her şeyi ilmiyle kuşatmıştır.* ŞÛRA SURESİ Hâ-mîm. Ayn-sîn-qaf.*İşte hakikat Allah; o azîz-hakîm hakikat O'nundur O öyle ulu, öyle azîm ve büyük ki: Gökler çatlayacak gibi titreşiyorlar, melekler hamd ile Rab'lerine teşbih ediyorlar melekler yerdeki kimseler için mağfiret diliyorlar.* Allah'tır öyle gafur öyle rahîm Allah gözcü, sen değilsin vekîl.* işte sana Arabî dil ve kültür itibariyle Arab'a has bir kur'ân hitabe vahyetmekteyiz Ummu'l-Kurâ'yı Mekke ve çevresindekileri uyarıp sakındırasın o toplanma gününün dehşetini haber veresin, o günün geleceğinde şüphe yok o gün bir fırka cennette, bir fırka çılgın ateşte Dileseydi Allah hepsini bir ümmet yapardı, velakin dilediğini rahmetine koyuyor zalimlere gelince, ne bir dost var onlara, ne de bir nyardımcı O'ndan beride velî dost ve hâmiller mi edindiler? Allah'tır ancak velî, ölüleri O diriltir ve her şeye kadir O'dur. İhtilaf ettiğiniz herhangi birşey hakkında hüküm Allah'a aittir. İşte" o Allah benim rabbim, ben Allaha güvenip dayanmaktayım hep Allaha sığınırım".* O gökleri ve yeri yaratan, size kendi cinslerinizden çift eşler yapmış, deve, koyun, keçi ve sığırdan çiftler yaratmıştır sizi o suretle üretip duruyor. O'nun misli gibi birşey yoktur O öyle semî işiten öyle ba-sîr görendir.* Göklerin, yerin kilitleri O'nun; rızkı dilediğine açar ve kısar O her şeyi bilir.* Sizin için, dinden Nuh'a İbrahim Musa ve sana vahyeylediğimizi buyurdu; Dîni doğru tutun tefrikaya düşmeyin Müşriklere, bu davet ettiğin emir Allah'ı birleyip O'na teslim olma işi ağır geldi Allah dilediklerini seçecek ve kendisine yöneleni hidayetle erdirecektir.* Tefrikaya düşmeleri haset ve kıskançlıktan dolayıdır eğer Rabbinden bir ecel olmasaydı, aralarında hükm-i kaza mutlak icra edilir, işleri bitirilirdi. kitaba vâris kılınanlar da ondan işkilli bir şek ve şüphe içindedirler.* durma davet et ve emrolunduğun gibi doğru git, onların hevalarına tâbi olma de ki: "Ben Allah'ın indirdiği kitaba iman getirdim Allah*bizim rabbimiz olduğu gibi sizin de rabbiniz. Bize kendi amellerimizin size de kendi amellerinizin sorumluluğu vardır, hak açık tartışmaya hacet yok. Allah hepimizi bir-araya getirecek ve O'na gidilecektir .* delileri sakıttır geçersizdir üzerlerine gazap ve şedit bir azap vardır; Allah'tır ki, hakka dair kitap ve mîzan indirdi ne bilirsin belki kıyamet saati yakındır.* Onu, inanmayan imansızlar acele ister iman edenler onun hak olduğunu ve mutlaka kopacağını bilirler kıyamet) saati hakkında mücadele edenler dalalet içindedirler.* Allah (kıyamet gününden korkup vazifesini yapan kullarına lütufkârdır her dilediğini rızıklandırır O öyle kavî güçlü öyle azîz.* kim âhiret ekimi isterse ona, ekini artırırız; kim dünya ekimi isterse ona veririz, amma âhirette nasip yoktur.* onların Allah'a ortak olmak için küfür şerikleri ortakları var Allah'ın izin vermediği şeyleri meşru kıldılar Eğer o kelime olmasaydı, hüküm icra edilir, işleri bitirilirdi zalimler için elîm acı ve azap vardır.* Göreceksin zalimleri kazandıkları günahlarından ötürü titrerlerken, İman edip salih amel işleyerek güzel güzel işler yapanlar cennetlerin hoş hoş ravzalarında, onlara Rab'lerinin indinde ne dilerlerse var; işte bu, o büyük fazl lütuf bu müjdedir ki: Allah iman edip iyi işler yapan kullarına müjdeliyor Ey Muhammed De ki sizden yakınlıkta sevgiden başka bir ecir ücret istemem kim çalışır bir güzellik kazanırsa ona, mükâfat olarak güzellik veririz, Allah gafurdur bağışlayıcıdır şekûrdur.* Allah dilerse senin kalbini mühürleyiverir Allah bâtılı mahveder O, kullarından tevbeyi kabul eder salih ameller yapanlara icabet buyurur, fazlı lütfundan onlara ziyade de verir, küfredenlere şiddetli bir azap var.* Allah kullarına rızkı bol bol seriverse arzda azar ve taşkınlık ederlerdi, şüphesiz O, kullarının durumuna habîrdir vâkıftır basîr ve görendir.* O ümidi kesmişlerken feyz indirir rahmet yayıp neşreder. O velî koruyucu ve hamd edilendir.* O göklerin ve yerin yaratılışı ve onlarda ürettiği hercanlının üretilişi O'nun âyetlerindendir O dileyeceği zaman onları toplamaya da kadirdir.* Başınıza her ne musibet geldi ise, kendi kazancınız günahlar sebebiyiledir, günahlarınızın bir çoğundan sizi affediyor siz arzda Allah'ı aciz bırakacak değilsiniz size, Allah'tan başka kurtaracak ne bir hâmi, ne de bir yardımcı yoktur.* Yine O'nun âyetlerindendir; denizde, o dağlar gibi batmadan akanlar Dilerse gemileri hareket ettiren o rüzgârı durduruverir şüphesiz nice âyet işaret ve delililer var çok sabırlı, çok şükredici her kimse için ka-zanç ve af buyurulur bilsinler âyetlerimizle mücadele edenler ki: kaçacak yer yoktur.* size verilmiş olan şeyler dünya hayatın geçicikazancıdır Allah yanındaki daha hayırlı ve daha kalıcıdır. mükâfat o kimseler için İman etmişlerdir Rab'lerine itimat edip tevekkül ederler onlar ki günahın büyüklerine ve açık çirkinliklere uzak bulunurlar her gazaplandıkları vakit kusur örterler onlar ki Rab'leri için davete icabet etmekte ve namazı kılmaktadırlar Kötülüğün cezası misli kadar kötülüktür kim affedip ıslah ederse ecri Allah'adır. şüphesiz O zalimleri sevmez.* kim zulm olunduktan uğradıktan sonra öcünü alırsa, onlara ceza yoktur Ceza ancak haksızlıkla yeryüzünde taşkınlık ederek insanlara zulmeyleyenler üzerinedir. onlara elîm acı bir azap vardır.* kim de sabreder suç örterse, o azm olunacak işlerdendir kimi Allah şaşırtırsa ona hiçbir velî hami ve yardımcı yoktur o zalimleri; azabı gördükleri vakit diyecek ki Var mı geri dönmeye bir yol göreceksin onlarıateşe arz olunurken; zilletten boyunlarını bükerek göz altından bakarlarken; iman etmiş olanlar şöyle demekte Gerçek hüsrana düşenler, kıyamet günü kendilerine ve ailelerine yazık edenlermiş zalimler hakikaten azap içindedirler onları Allah'ın önünden kurtaracak velî Ve hâmiler yoktur. kimi Allah saptırırsa onun için yol yoktur Allah'tan, reddedilip geri çeviril-mesine çare olmayan gün gelmezden evvel Rabbinizin davetine icabet ediniz; o gün sizin için ne sığınacak yer vardır, ne de inkâra çare.* biz seni üzerlerine gözcü göndermedik sana düşen ancak tebliğdir. biz insana rahmet tattırdığımız vakit onunla ferahlanır kendi elleriyle başlarına bir fenalık gelirse o vakit insan hepsini unutan bir nankördür; (isyan insanın tabiatında vardır, süratle nankörlüğe gider, sanki hiç rahmet ve nimet görmemiş gibi davranır).* Allah'ındır göklerin ve yerin mülkü dilediğini yaratır, dilediği kimseye dişiler bahşeder, dilediği kimseye de erkekler bahşeder O'nun ilmi çok. kudretine nihayet yok O çok yüksek, çok hakimdir.* Ve işte sana emrimizden biz ruh vahyettirdik.* sen kitap nedir, iman nedir bilmiyordun, biz onu bir nur kıldık, onunla kullarımızdan dilediğimize hidayet vereceğiz emin ol sen hakikate doğru yola çağırıyorsun; o Allah'ın yoluna Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur.* Bütün işler, döner dolaşır Allah'a varır.* |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#10 |
![]() Kaynak ülkücü dünya. Com
ZUHRUF SÜRESİ Hâ, mîm.*kitaba andolsun ki biz onu anlayasınız diye Arapça Kur'an yaptık.* o bizim nezdimizde bulunan yüce ve hikmet dolu bir kitaptır Siz haddi aşan bir kavim oldunuz Biz nice peygamberler göndermiştik.* Onlar her peygamberle* alay ediyordu Biz daha kuvvetli olanları da helâk ettik onlara: "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan elbette çok güçlü ve herşeyi bilen Allah yarattı." derler.* O, yeryüzünü size beşik yaptı doğru gidesiniz diye orada sizin için yollar meydana getirdi.* Allah gökten belli bir ölçüye göre su indirdi. Biz onunla ölü bir memlekete yeniden hayat verdik. siz kabirlerinizden diriltilip çıkarılacaksınız Allah Sizin için bineceğiniz gemiler ve hayvanlar var etmiştir.* Siz onların sırtına binip üzerlerine yerleştiğinizde, Rabbinizin nimetini anın Bunları bizim hizmetimize veren Allah'ı tenzih ve tesbih ederiz. Yoksa bizim bunlara gücümüz yetmezdi. biz Rabbimize döneceğiz insan apaçık bir nankördür.* Onların yüzü simsiyah kesilir de öfkesinden yutkunur durur.* Onlar meleklerin yaratılışını gördüler mi? Onların şahitlikleri yazılacak onlar sorguya çekileceklerdir.* Onlar: "Eğer Rahman olan, Allah dileseydi, biz meleklere tapmazdık dediler. Onların hiçbir bilgileri yoktur. Onlar sadece yalan söylüyorlar.* kendilerine bir kitap verdik onlar, ona sarılıyorlar?* Biz babalarımızı bu din üzerinde bulduk, onların izinde gidiyoruz." dediler Ey Muhammed! senden önce hangi memlekete uyarıcı göndermişsek, oranın şımarık kimseleri: "Biz babalarımızın izlerine uyarız." dediler.* size babalarınızın bulunduğu dinden daha doğrusunu getirmişsem de mi bana uymazsınız?" Biz onlardan intikam aldık. Bak peygamberleri yalanlayanların sonu nasıl oldu ben sizin taptığınız şeylerden uzağım.* Ben ancak beni yaratana taparım. Şüphesiz O, beni doğru yola iletecektir." İbrahim, bu sözü, ardından geleceklere miras* bıraktı ki doğru yola dönsünler.* Kendilerine hak geldiği zaman onlar: "Bu bir büyüdür doğrusu biz onu tanımıyoruz." dediler.* Onlar: Kur'an, şu iki şehirden bir büyük adama indirilmeli değil miydi?" dediler.* Ey Muhammed! Rabbinin rahmetini onlar mı taksim ediyorlar? Dünya hayatını* biz taksim ettik. Birbirlerine işlerini gördürsünler diye biz onların bir kısmını diğerlerinden derecelerle üstün kıldık. Rabbinin rahmeti onların biriktirdikleri şeylerden daha hayırlıdır.* küfre sapan bir ümmet olmasalardı Rahman olan Allah inkâr edenlerin* evlerine gümüşten tavanlar yapardı küfre sapmasalardı evleri için gümüşten kapılar, üzerine yaslanacak koltuklar ve nice ziynetler verirdik. Bütün dünya hayatı geçici menfaatden başka bir şey değildir. Ahiret Rabbin katında takva sahipleri içindir kim Rahman olan Allah'ın zikrinden yüz çevirirse biz şeytanı musallat ederiz. şeytan onun yakın dostudur.* şeytanlar onları yoldan çıkarır da Onlar** doğru yolda olduklarını sanırlar.* kıyamet günü gelince, arkadaşına Keşke seninle aramda doğu ile batı arasındaki kadar bir uzaklık olsaydı* Sen ne kötü arkadaşmışsın!" der.* Bugün pişmanlık duymanız size fayda sağlamayacaktır. siz zulmettiniz. Şimdi* hepiniz azapta ortaksınız." denir.* Ey Muhammed! sağırlara sen mi işittirecek körlere ve sapıklık içinde olanlara sen mi doğruyu göstereceksin biz onlardan intikam alırız.* onlara vaad ettiğimiz azabı gösteririz onlara azap etmeye gücümüz yeter sen vahyedilen Kur'an'a sarıl. Şüphesiz ki sen doğru bir yol üzerindesin.* Kur'an, senin için de, kavmin için de bir öğüttür ve sorguya çekileceksiniz.* Ey Muhammed peygamberlerimize de sor, Rahman olan Allah'tan başka* ibadet edilecek ilâhlar yapmış mıyız Andolsun biz Musa'yı mucizelerimizle Firavun'a ve adamlarına gönderdik. Musa: "Ben gerçekten âlemlerin Rabbi olan Allah'ın peygamberiyim." dedi.* Musa mucizelerimizi getirince onlar hemen bu mucizelere gülüverdiler.* Bizim gösterdiğimiz her bir mucize diğerinden daha büyüktü. doğruya dönerler diye biz onları azapla yakaladık.* azâbı görünce: "Ey sihirbaz! bizim için Rabbine dua et. Biz doğru yola gireceğiz." dediler.* azabı* kaldırdığımız zaman hemen sözlerinden dönüverdiler.* Firavun kavmine dedi ki Mısır ve akıp giden şu ırmaklar benim değil mi? Firavun kavmini küçümsedi. Onlar* O'na itaat ettiler. onlar fâsık bir kavimdi.* Nihayet gazaplandırdıkları zaman intikam aldık. Hepsini suda boğduk Onları sonradan gelecekler için ibret ve örnek kıldık.* Meryem oğlu İsâ anlatılınca, kavmin bağrışmaya başladılar.*dediler ki: "Bizim ilâhlarımız mı* hayırlıdır İsâ mı?" onlar çok kavgacı bir topluluktur.* İsâ nimet verdiğimiz* İsrailoğullarına örnek kıldığımız bir kuldur.* biz dileseydik, sizden yeryüzünde yerinize geçecek melekler yaratırdık.* kıyâmet hakkında şüpheye düşmeyip, bana uyun, bu doğru yoldur.* Sakın şeytan sizi doğru yoldan alıkoymasın. o sizin için apaçık bir düşmandır.* İsâ mucizelerle indiği zaman dedi ki: Ben hikmeti getirdim* ihtilâfa düştüklerinizi açıklamaya geldim. Allah'tan korkun, ve itaat edin.* benim de Rabbim sizin de Rabbiniz Allah'tır O'na kulluk edin. Bu doğru yol Acı bir günün azâbından dolayı vay zulmedenlerin hâline! Onlar ansızın kıyâmetin başlarına gelmesini mi bekliyorlar?* O gün Allah'tan korkanlar hariç dost olanlar birbirlerine düşmandırlar.* Allah, takva sahiplerine şöyle nida eder: Ey âyetlerimize imân edip müslüman olan kullarım Bugün size hiçbir korku yoktur ve siz üzülmeyeceksiniz.* Siz ve eşleriniz cennete girin. Orada ağırlanıp sevindirileceksiniz."* Onların etrafında yiyecek ve içecekler altın tepsiler ve kadehlerle dolaştırılır. cennette canların çektiği ve gözlerin hoşlandığı herşey vardır. Siz cennette ebedi olarak kalacaksınız.* İşte yaptıklarınıza karşılık size miras verilen cennet budur.* cennette sizin için bol bol meyveler vardır. Onlardan yersiniz.* Şüphesiz ki suçlular, cehennem azâbında ebedi olarak kalacaklardır.* Onların azâbı hafifletilmez ve onlar azab içersinde ümitsizdirler.* Biz onlara zulmetmedik, fakat onlar kendileri zâlimler oldular.* Onlar cehennem bekçisine: "Ey Mâlik! Rabbin bizi öldürsün." diye seslenir Mâlik Siz böylece kalacaksınız." der.* Andolsun size hakkı getirdik. Fakat çoğunuz haktan hoşlanmıyorsunuz.* onlar hakka karşı gelmek için bir iş* kararlaştırdılar? Biz de onları cezalandırmak için kararlıyız.* onlar bizim sırlarını ve gizli konuşmalarını işitmediğimizi mi sanıyorlar? işitiriz ve elçi meleklerimiz her yaptıklarını yazıyorlar.* Göklerin ve yerin Rabbi, arşın Rabbi onların nitelendirdikleri şeyden münezzehtir, yücedir.* Şimdi sen bırak onları, tehdit edildikleri güne kadar batıla dalsınlar oynasınlar.* Gökteki ilâh da yerdeki ilâh da O'dur. O hüküm ve hikmet sahibidir Göklerin, yerin ve her ikisinin hükümranlığı kendisine ait olan Allah'ın şanı yücedir. Kıyâmet saatinin bilgisi yalnız onun yanındadır Siz sadece O'na döndürüleceksiniz.* Onların Allah'ı bırakıp da tapdıkları putlar şefaat hakkına sahip değillerdir. Ancak bilerek hakka şahitlik edenler şefâat edebilir.* sen onlara kendilerini kimin yarattığını sorsan elbette: "Allah" derler. Peygamberin sözü şudur Ey Rabbim Bunlar* imân etmeyen bir kavimdir."* Ey Muhammed sen onlara Size selâm olsun." de. O Kitab'a andolsun onu* mübarek bir gecede indirdik. biz onunla insanları uyarmaktayız.* O gecede her hikmetli iş tarafımızdan bir emirle ayrılır. biz Rabbin tarafından bir rahmet olarak peygamberler göndeririz. Şüphesiz O, herşeyi işitir ve bilir.* inanıyorsanız, iyi bilin ki Allah göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbidir.* Ondan başka hiçbir ilâh yoktur. O hem yaşatır, hem öldürür. O sizin de Rabbiniz, sizden önceki babalarınızın da Rabbidir.* kâfirler bir şüphe içinde* eğleniyorlar.* Ey Muhammed! sen göğün, insanları bürüyecek açık bir duman getireceği günü gözetle. Bu acı bir azabdır O gün insanlar: "Ey Rabbimiz! Bizden azabı kaldır. biz inanıyoruz" derler.* Onlar için düşünüp öğüt almak nerede? Oysa kendilerine gerçeği açıklayan bir de peygamber gelmişti.* peygamberden yüz çevirdiler ve: "Bu öğretilmiş bir delidir." dediler.* Biz azabı sizden birazcık kaldırırız. Ama siz mutlaka eski halinize dönersiniz.* Biz o büyük şiddetle çarptığımız gün mutlaka intikamımızı alırız.* Andolsun ki, biz Firavun kavmini denemiştik Onlara çok kıymetli bir peygamber gelmişti.* peygamber demişti ki Esaret altındaki Allah'ın kullarını bana teslim edin. ben size gönderilmiş* peygamberim Allah'a karşı üstünlük taslamayın. Şüphesiz size açık delil getiriyorum.* beni taşlamanızdan dolayı benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz Allah'a sığındım siz bana iman etmezseniz hemen yanımdan uzaklaşın." Musa: bunlar suçlu bir kavimdir." diyerek yardım için Rabbine yalvardı.* Allah buyurdu ki: "Kullarımı geceleyin yürüt. Çünkü siz takib edileceksiniz.* onlar suda boğulacak bir ordudur. Onlar neler bırakmışlardı, ne bahçeler, ne pınarlar!*Ne ekinler, ne kaynaklar içinde eğlenip durdukları nice nimetler biz onları bir kavme miras bıraktık.* Gök ve yer onlara ağlamadı. Onlara mühlet de verilmedi.* Andolsun ki biz İsrailoğullarını* aşağılayıcı azabdan kurtardık.* Firavun'dan da kurtardık o üstünlük taslayıp haddi aşan bir zorbaydı.* Andolsun ki biz onları bilerek o zamanki alemlere üstün kıldık.* Biz onlara içinde apaçık bir imtihan bulunan mucizeler verdik.* kâfirler diyorlar ki ilk ölümden başka bir şey yoktur. Biz diriltilecek değiliz. * Biz onları helak ettik onlar suçluydular.* Biz gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri oyun ve eğlence olsun diye yaratmadık Biz onları hak ve hikmetle yarattık. hakkı batıldan ayırd etme günü onların hepsinin bir araya toplanacağı gündür.* O gün dostun dosta faydası olmaz. Onlara yardım da edilmez.* Şüphesiz ki Allah çok güçlüdür, çok merhamet edicidir Gerçekten zakkum ağacı,* Günahkârların yemeğidir.* zakkum ağacı karınlarda kaynar.*O, kızgın sıvının kaynaması gibidir Allah meleklere emreder. "Şunu tutun Cehennem'in ortasına sürükleyin." onun başının üstüne kaynar su azabından dökün."* Ona şöyle denir! "Tat bakalım azabı! hani sen çok güçlü ve çok üstündün.* kötülükten sakınanlar güvenli makamdadırlar Bahçelerde ve pınar başlarındadırlar.* Onlar ince ipekten ve parlak atlastan elbiseler giyerek karşılıklı otururlar.* biz onları iri siyah gözlü hurilerle evlendiririz.* Onlar orada güven içinde her çeşit meyveyi isteyebilirler.* Allah onları cehennem azabından korumuştur.* Rabbinden bir lütuf* İşte büyük kurtuluş Biz Kur'ân'ı senin dilinle indirip kolaylaştırdık. Umulur ki öğüt alırlar sen onların başlarına gelecekleri bekle: onlar da bekleyip durmaktadırlar. CASİYE SÜRESİ Hâ, mîm*kitap, Azîz ve Hakîm olan Allah tarafından indirilmiştir.* Şüphesiz göklerde ve yerde müminler için birçok âyetler vardır.* Sizin yaratılışınızda ve canlıları yeryüzüne yaymasında inanan* için ibret vardır.* Gece ile gündüzün değişmesinde* Allah'ın gökten rızık indirip yağmurla yeryüzünü* diriltmesinde rüzgârları yönlendirmesinde aklını kullanan* için nice deliller vardır.* bunlar, Allah'ın âyetleridir onları hakkıyla okuyoruz. Allah'a ve âyetlerine inanmadıktan sonra hangi söze inanacaklar? Her günahkâr kişinin vay haline Allah'ın âyetlerini işitir de sanki kibrinden hiç işitmemiş gibi ısrar eder. sen ona, can yakıcı bir azabla müjdele!* Âyetlerimizi öğrendiği zaman alaya alıyor.onlar için rezil bir azap vardır.* Ötelerinde cehennem var. Ne kazandıkları ne de Allah'tan başka edindikleri dostlar, kendilerinden hiçbir azabı kaldıramaz. Onlar için büyük bir azab vardır.* Bu Kur'an bir hidâyettir. Rablerinin âyetlerini inkâr edenlere ise, en şiddetlisinden acıklı bir azab vardır.* Allah O (yüce) zâttır ki, emriyle içinde gemilerin seyretmesi de O'nun lütfundan rızık aramanız ve şükr için denizi emrinize vermiştir.* O, gök ve yerdeki herşeyi kendinden bir lütuf olarak hizmetinize vermiştir. Şüphesiz düşünen topluluklar için ibret ve deliller vardır.* Ey Muhammed! İman edenler Allah'ın cezalandıracağı günlerin geleceğini ummayanları şimdilik bağışlasınlar. Allah her kavmi kazandıklarıyla cezalandıracaktır.* kim iyi bir iş yaparsa onun faydası kendisinedir. Kim kötülük yaparsa zararı yine kendinedir. hep Rabbinize döndürüleceksiniz Andolsun vaktiyle İsrailoğulları'na kitap, hüküm ve peygamberlik vermiştik. Onları temiz rızıklarla rızıklandırmıştık. Ve onları âlemlerden üstün kılmıştık.* Din hususunda onlara apaçık deliller verdik. onlar, kendilerine ilim gelince aradaki çekememezlik ve düşmanlık yüzünden ayrılığa düşmüşlerdi. Şüphesiz Rabbin, ayrılığa düştükleri şeylerde, kıyâmet günü aralarında hükmedecektir.* Ey Muhammed seni din hususunda apaçık bir şeriat sahibi kıldık. Sen bilmeyenlerin hevâ ve hevesine uyma onlar Allah'tan gelecek hiçbir şeyi senden uzaklaştıramazlar. Şüphesiz zâlimler, birbirlerinin Allah ise müttakilerin dostudur.* Kur'an insanların kalb gözünü açan bir nur, kesin bilgi edinmek isteyen bir toplum için de hidâyet ve rahmettir.* kötülük işleyenler, hayat ve ölümde kendilerini, iman ve iyi amelli kimseyle bir tutacağımızı mı zannetti* Ne kötü Allah, gökleri ve yeri hak ile yarattı. herkese yaptığının karşılığı verilmek üzere, asla haksızlık edilmez.* Ey Muhammed hevesini ilâh edinen, Allah'ın saptırıp kulak ve kalbini mühürleyip gözüne perde çektiği kimseyi görüyor musun? onu Allah'tan başka kim hidâyete erdirebilir? Hala düşünmez misiniz?* müşrikler dediler ki: "Hayat, ancak bu dünya hayatımızdan ibarettir. Ölürüz ve yaşarız. onların hiçbir bilgileri yoktur. Onlar, sadece zannederler.* Ey Muhammed De ki: "Allah sizi diriltir. Sonra sizi o öldürür, şüphe olmayan kıyamet gününde sizi diriltip* bir araya toplar. Gök ve yerin mülkü sadece Allah'ındır. Kıyâmetin kopacağı gün batıla sapanlar hüsrana düşecekler.* O gün her ümmeti, diz çökmüştür Her ümmet, kendi kitabına çağırılır, Bugün yaptığınız amellerin cezası verilecektir.* İşte kitabınız, yüzünüze karşı hakkı söylüyor, İman edip iyi işler yapanları Rableri rahmeti içine koyacaktır. İşte apaçık kurtuluş budur.* kâfirlere denilir ki; "Size âyetlerim okunmadı mı? Siz büyüklük tasladınız günah işleyen bir kavim oldunuz Allah'ın vaadi gerçektir. kıyâmetin geleceğinde şüphe yoktur." Kıyamet nedir bilmiyoruz zandan ibâret sanıyoruz. kesin bilgimiz yok. derdiniz.* yaptıkları amellerin kötülüğü gözlerinin önüne serildi, alay edip durdukları şey onları kuşatıverdi.* kâfirlere şöyle denilir; "Siz, dünyada bugüne kavuşmayı nasıl unuttuysanız, biz de bugün sizi unutacağız. Yeriniz ateştir sizin yardımcılardan kimse de yoktur."* Siz Allah'ın âyetlerini alaya aldınız, dünya hayatı sizi aldattı. bugün onlar, ateşten çıkarılmayacaklar kendilerinden özür dilemeleri kabul edilmeyecektir.* Hamd, göklerin Rabbi, yerin Rabbi ve âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur Göklerde ve yerde büyüklük ve hâkimiyet O'nundur. O, Aziz'dir galiptir Hakîm'dir hüküm ve hikmet sahibidir AHKAF SÜRESİ kitabın indirilişi, çok güçlü, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah tarafındandır.* gökleri, yeri ve arasındakileri ancak hak ile ve belirli bir süre için yarattık. İnkâr edenler u yüz çeviriyorlar.* Ey Muhammed! De ki: "Allah'tan başka yalvardıklarınızı gördünüz mü? Onlar ne yaratmışlar gösterin. siz doğru iseniz Kur'an'dan önce indirilmiş bir kitap veya ilim getirin."* Allah'ı bırakıp* kıyamet gününe kadar kendisine cevap veremeyecek olan puta dua edenden daha sapık kimdir taptıkları şeylerin, onların yalvarışlarından haberleri bile yoktur.* Kıyamet günü insanlar biraraya toplandığı zaman taptıkları şeyler kendilerine düşman kesilirler. âyetlerimizi inkâr edenler hak kitap için: "Bu* büyüdür." dediler.* Onu Muhammed uydurdu." mu diyorlar? de ki: onu uydurmuşsam Allah'tan* gelen cezayı savmaya gücünüz yetmez O sizin yaptığınız taşkınlıkları iyi bilir. şahit olarak Allah yeter. O çok bağışlayıcı* merhamet edicidir.* Ey Muhammed! De ki: "Ben Peygamberlerin ilki değilim Ben vahyedilene tabi olan bir uyarıcıyım.* siz büyüklük taslarsanız haksızlık etmiş olmaz mısınız Allah zalim topluluğu doğruya iletmez İnkâr edenler, iman ednlere İslâm'da* hayır olsaydı onlar, bizi geçemezlerdi." derler. bu bir yalandır." diyeceklerdir.* Kur'ân'dan önce de bir rehber ve rahmet olarak Musa'nın kitabı Tevrat vardı. Kur'ân zulmedeni uyarmak, iyiliği* müjdelemek için Arap lisanı ile indirilen öncekileri tasdik eden bir kitaptır.* Gerçekten Rabbimiz Allah'tır." dosdoğru olanlara korku yoktur onlar üzülmeyeceklerdir.* onlar cennetlikdirler, yaptıklarına karşılık orada ebedi olarak kalacaklardır.* Biz insana ana ve babasına iyilik yapmayı tavsiye ettik. Anası onu zahmetle karnında taşıdı ve zahmetle doğurdu. Onun ana karnında taşınması ile sütten kesilme süresi otuz aydır. insan olgunluğa ulaşıp, kırka geldiğinde der ki Rabbim! Bana ve ana babama ihsan ettiğin nimetlerine şükretmemi salih amel işlememi ilham et. neslimden gelenleri salih kıl tevbe edip sana yöneldim ben* müslümanlardanım yaptıklarının en güzelini kabul edeceğimiz günahlarını bağışlayacağımız kimseler cennetlikler arasındalar* onlara vaad edilen dosdoğru bir sözdür.* Ana ve babasına: "Öf size! siz ölünce dirilip kabrimden çıkarılacağımı mı vaad ediyorsunuz? O kimseye yazık Allah'a sığınarak "Yazıklar olsun sana! Gel iman et, Allah'ın vaadi gerçektir." o Kur'ân öncekilerin masallarından başka bir şey değildir" diyordu.* onlar haklarında azab vaadi hak olmuş Onlar gerçekten hüsrana uğramışlardır.* Herkesin yaptıklarına göre dereceleri vardır. Allah onlara yaptıklarının karşılığını tam olarak verir. Onlara haksızlık edilmez. * İnkâr edenler ateşe arzedilecekler bugün büyüklük taslayıp yoldan çıkmanız dan dolayı aşağılayıcı bir azabla cezalandırılacaksınız. * Ey Muhammed! Âd kavminin kardeşi Hud'u hatırla.O, Ahkâf denilen yerde kavmini uyarmıştı. O'ndan önce ve sonra da nice peygamberler gelip geçmiştir. Hud, kavmine: "Allah'tan başkasına kulluk etmeyin ben sizin büyük bir günün azabından korkuyorum. demişti * Onlar: "Sen Eğer doğru isen bize vaad edip durduğun azabı getir." dediler.* azabın ne zaman geleceğine dair ilim Allah katındadır. Ben size tebliğ ediyorum. Fakat sizi cahil bir kavim olarak görüyorum O sizin acele gelmesini istediğinizdir O bir rüzgârdır ki, acı bir azab vardır.* O rüzgâr, Rabbinin emri ile herşeyi yıkar mahveder." dedi. Nihayet helâk oldular evlerinden başka hiçbir şey görünmez oldu. biz günahkâr kavmi böyle cezalandırırız.* And olsun ki, biz onlara size vermediğimiz imkanlar vermiştik. Fakat fayda sağlamadı. Onlara kulaklar, gözler ve kalpler vermiştik. Fakat kulakları, gözleri ve kalpleri hiçbir fayda sağlamadı. onlar Allah'ın âyetlerini bile bile inkâr ediyorlardı. Alay etmekte oldukları şey onları sarıp kuşattı.* Andolsun etrafınızda bulunan bir çok memleketleri helak ettik. Belki tevhide dönerler diye ayetlerimizi çeşitli şekillerde açıkladık.* Allah'ı bırakıp da kendilerine yakınlık sağlamak için edindikleri ilâhları onlara yardım etselerdi ya! onlar kaybolup gittiler. bu onların yalanları ve uydurup durdukları iftiralarıdır.* Ey Muhammed! Hani biz cinlerden bir grubu Kur'ân'ı dinlemeleri için sana yöneltmiştik. Onlar Kur'ân'ı dinlemek için hazır bulundular ve "susun" dediler. Ey kavmimiz biz Musa'dan sonra indirilen ve kendisinden öncekileri tasdik eden bir kitap dinledik. O kitap gerçeği ve doğruyu gösteriyor.* Ey kavmimiz! Allah'ın davetçisine uyun ve O'na iman edin Allah sizin günahlarınızı bağışlasın ve sizi acı bir azabdan korusun kim Allah'ın davetçisine uymazsa bilsin ki, Allah'ı aciz bırakacak değildir. Allah'tan başka dost yoktur. onlar açık bir sapıklık içerisindedirler O gökleri ve yeri yaratan ve onları yaratmakla yorulmayan Allah Allah ın ölüleri diriltmeye kadir olduğunu görmüyorlar mı? şüphesiz O'nun herşeye gücü yeter.* İnkâr edenler ateşe arz olunacakları gün Bu gerçek değil miymiş?" denir. Allah onlara: inkâr ettiğinizden dolayı şimdi tadın azabı!" der.* Ey Muhammed! Azim sahibi peygamberlerin sabrettikleri gibi sen de sabret! Onlar için azaba acele etme. onlar vaad edilen azabı gördükleri gün dünyada sadece gündüzün bir saati kadar kaldıklarını sanırlar. Bu bir tebliğdir. Hiç yoldan çıkan fasıklar topluluğundan başkası helak edilir mi?* MUHAMMED SÜRESİ İnkâr edip Allah yolundan alıkoyanların amellerini Allah boşa çıkarır.* İman edip salih amel işleyenlerin ve kitaba inananların kötülüklerini Allah örter ve durumlarını düzeltir.* Savaşta inkâr edenlerle karşılaştığınız zaman hemen boyunlarını vurun. inkâr edenlere üstün geldiğiniz zaman bağı sıkı bağlayıp esir alın. inkâr edenlerin harp ağırlıklarını atıp, savaş bitince onları ya karşılıksız* ya da fidye ile salıverin. Allah'ın emri budur. Allah dileseydi başka türlü* intikam alırdı. Bu sizi denemek içindir. Allah yolunda öldürülenlerin amelini Allah asla boşa çıkarmaz.* Allah onları doğru yola iletecek ve durumlarını düzeltecektir.* Allah onları cennete koyacaktır.* Ey iman edenler siz Allah'ın dinine yardım ederseniz Allah da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit tutar.* İnkâr edenlere gelince, artık yıkım onlara Allah onların amellerini boşa çıkarmıştır Allah'ın indirdiklerini beğenmediklerinden dolayı Allah* amellerini boşa çıkarmıştır.* Onlar yeryüzünde gezmediler mi? Baksalar ya öncekilerin sonları nasıl Allah onların üzerlerine helak yağdırmıştır. kâfirlere onların başına gelenlerin benzerleri yaraşır.* Allah iman edenlerin yardımcısıdır. İnkâr edenlerin yardımcısı yoktur.* Allah iman edip salih amel işleyenleri, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar. İnkâr edenler dünyada zevk edip geçinirler. Hayvanların yediği gibi yerler. Onların varacakları yer ateştir Ey Muhammed! Seni yurdundan çıkaran şehirden kuvvetli olan nice şehirler vardı ki helâk ettik biz onları helâk ettik de onlara yardım eden çıkmadı.* Rabbi tarafından bir delil üzerinde bulunan kimse, kötü işleri güzel gösterilmiş de heves peşine düşmüş kimse gibi olur mu?* vaad edilen cennet şöyledir: Orada bozulmayan temiz sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar vardır cennette içenlere lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır. Onlar için cennette her çeşit meyve ve Rablerinden bir bağışlanma vardır. İşte ateşte ebedî olarak kalıp bağırsak parçalayan kaynar su içirilen kimse Allah onların kalplerini mühürledi Onlar sadece heva ve heveslerine uyar Doğru yola girenlerin, Allah* hidayetini artırmış kötülükten sakınma çarelerini ilham etmiştir.* onlar, kıyamet saatinin kendilerine ansızın gelivermesine mi bakıyorlar Şüphesiz onun alametleri gelmiştir.* kıyamet çatınca anlamaları neye yarar?* Ey Muhammed! Bil ki, Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. Hem kendi günahın için, hem de mümin erkekler ve mümin kadınlar için Allah'tan bağışlanma dile. Allah, sizin gezip dolaştığınız yeri de duracağınız yeri de bilir.* İman edenler: "Keşke cihad hakkında bir sûre indirilse." derlerdi. hükmü açık bir sûre indirilip de,* savaş zikredilince kalplerinde hastalık olanlar ölüm korkusuyla baygınlık geçiren bir kimsenin bakışı gibi sana bakar onlar için ölüm yaşamaktan daha uygundur Onların vazifesi itaat ve güzel söz Allah'ın emrine sadakat gösterselerdi, elbette kendileri için daha hayırlı olurdu siz iş başına gelecek olursanız yeryüzünde bozgunculuk çıkaracak ve akrabalık bağlarını koparacaksınız onlar, Allah'ın lanetlediği, kulaklarını sağır, gözlerini kör ettiği kimselerdir.* Onlar Kur'an'ı düşünmüyorlar mı? kalplerinin üzerinde kilitleri mi var?* Onlar doğru yol belli olduktan sonra gerisin geri küfre dönenler şeytan, kötülüklerini güzel göstermiş ve onları uzun emellere düşürmüştür.* onlar Allah'ın indirdiğini beğenmeyen kimseler Allah onların gizlediklerini biliyordu.* Melekler onların yüzlerine ve arkalarına vurarak canlarını alır Allah'ı gazablandırana uyup* rızayı* beğenmemelerinden dolayı Allah amellerini boşa çıkarmıştır.* kalplerinde hastalık olanlar Allah kinlerini ortaya çıkarmaz mı sandılar?* Ey Muhammed Sen de onları yüz ve sözlerinin üslubundan tanırsın. Allah* bütün yaptıklarınızı bilir.* Andolsun içinizden cihad edenlerle sabredenleri ortaya çıkarıncaya kadar sizi deneyeceğiz.* Şüphesiz inkâr edenler, Allah yolundan menedenler Peygamber'e karşı gelenler Allah'a hiçbir zarar veremeyeceklerdir. Allah yaptıklarını boşa çıkaracaktır.* Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygamber'e itaat edin amellerinizi boşa çıkarmayın.* inkâr edip, Allah yolundan saptıran, kâfir olarak ölenleri Allah* asla bağışlamayacaktır.* Sakın gevşemeyin ve üstün olduğunuz halde barışa çağırmayın. Allah sizinle beraberdir. O sizin amellerinizi eksiltmeyecektir.* Dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlenceden ibarettir. iman eder kötülükten sakınırsanız, Allah size mükâfatınızı verir. sizler Allah yolunda harcamaya çağrılan kimselersiniz. İçinizden kiminiz cimrilik ediyor cimrilik eden ancak kendi zararına cimrilik eder Allah zengindir, siz ise fakirsiniz siz Hakk'tan yüz çevirirseniz Allah başka bir kavim getirir onlar sizin gibi olmazlar.* FETİH SURESİ biz sana apaçık bir fetih ihsân ettik.* Allah senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlar. Allah Sana olan nimetini tamamlar* seni doğru yola iletir.* Allah sana şanlı bir zaferle yardım eder İmanlarına iman katsınlar diye müminlerin kalplerine güven indiren O'dur. Göklerin ve yerin orduları Allah'ındır. Allah bilendir, herşeyi hikmetle yapandır.* Mümin erkeklerle mümin kadınları, ebedi kalacakları, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar Mümin erkek ve kadınları ırmaklar akan cennetlere koyması onların günahlarını örtmesi içindir. İşte bu, Allah katında büyük bir kurtuluştur.* Kötülük onların başlarına gelmiştir. Allah onlara gazap ve, lânet etmiş* cehennemi kendilerine hazırlamıştır. Göklerin ve yerin orduları Allah'ındır. Allah çok güçlü hüküm* sahibidir.* Şüphesiz seni, şâhit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.* Allah'a ve Resulüne iman edesiniz, ve O'na sabah akşam tesbih edesiniz.* sana bey'at edenler ancak Allah'a bey'at etmektedirler. Allah'ın eli onların ellerinin üzerindedir. Kim ahdi bozarsa ancak kendi aleyhine bozmuş olur. Kim Allah'a verdiği ahde vefa gösterirse Allah ona büyük bir mükâfat verecektir .* a'râbilerden geri kalanlar diyecekler ki, Mallarımız ve ailelerimiz bizi alıkoydu Allah'tan bizim bağışlanmamızı dile. Allah size zarar gelmesini dilerse veya fayda isterse O'na kimin gücü yetebilir Allah yaptıklarınızdan haberdardır.* siz Peygamber ve müminlerin, ailelerine dönmeyeceğini sanmıştınız. Bu sizin gönüllerinize güzel göründü kötü zanda bulundunuz ve helâki hak etmiş bir topluluk oldunuz.* Kim Allah'a ve Rasulüne iman etmezse şüphesiz kâfirler için çılgın bir ateş hazırlamışızdır Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır dilediğini bağışlar dilediğini azaplandırır Allah çok bağışlayan çok merhamet edendir ganimetleri almak için gittiğinizde geri kalanlar: biz de* diyecek Olanlar, Allah'ın sözünü değiştirmek isterler. A'rabilerin geri bırakılmış olanlarına de ki: Siz yakında çok kuvvetli bir kavme karşı savaşmaya çağırılacaksınız. itaat ederseniz, Allah size güzel bir mükâfat verir önceden döndüğünüz gibi dönecek olursanız sizi acıklı bir azaba uğratır.* Köre topala hastaya da vebal yoktur kim Allah'a ve peygambere itâat ederse, Allah, altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Kim geri kalırsa Allah acı azaba uğratır.* Andolsun o ağac altında Hudeybiye'de sana bey'at ederlerken Allah, müminlerden razı olmuştur. Allah Kalplerinde olanı bilmiş onlara güven indirmiş ve fetih ile mükâfatlandırmıştır. Allah onları elde edecekleri birçok ganimetlerle de mükâfatlandırdı. Allah çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.* Allah size, elde edeceğiniz birçok ganimetler vaad etmiştir. Allah sizi doğru yola iletsin.* Allah'ın sizin için kuşattığı ganimetler vardır. Allah herşeye kâdirdir.* kâfirler sizinle savaşsalardı arkalarına dönüp kaçarlardı. bir dost ve yardımcı bulamazlardı.* Allah'ın kanunu budur. Allah'ın kanununda asla değişiklik bulamazsın * O sizi muzaffer kıldı Mekke'nin göbeğinde onların ellerini sizden, sizin ellerinizi onlardan çeken Allah, yaptıklarınızı görendir.* Onlar inkâr eden ve Mescid-i Haram'ı ziyaretinizi ve kurbanların yerlerine ulaşmasını men edenlerdir inkâr edenleri elemli bir azaba çarptırırdık.* Allah da elçisine ve müminlere sükûnet ve güvenini indirdi. Onlar takva sözü üzerinde durdu onlar buna pek layık ve ehil kimselerdi. Allah herşeyi bilendir.* Andolsun ki Allah, elçisinin rüyasını doğru çıkardı. Allah dilerse güven içinde başı tıraşlı saçlar kısaltılmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram'a gireceksiniz. Allah sizin bilmediğinzi bilir. size yakın bir fetih verdi.* Bütün dinlerden üstün kılmak üzere, Peygamberini hidayet ve hak din ile gönderen O'dur. Şahit olarak Allah yeter.* Muhammed Allah'ın elçisidir. Onun yanında olanlar kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler Onları rükûa varır ve secde ederken görürsün Allah'tan lütuf ve rıza isterler. Yüzlerinde secdelerin izinden nişanları vardır. Allah onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle kâfirleri öfkelendirir. Allah inanıp iyi işler yapanlara mağfiret ve büyük bir mükâfat vaad etmiştir.* HUCURAT SÜRESİ Ey iman edenler! Allah'ın ve Resulünün huzurunda öne geçmeyin. Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah işitendir, bilendir.* Ey iman edenler Seslerinizi Peygamber sesinden fazla yükseltmeyin. Birbirinize bağırdığınız gibi, Peygamber'e yüksek sesle bağırmayın. Öyle yaparsanız, ameller boşa gider Allah'ın elçisinin huzurunda ses* kısanlar Allah'ın kalplerini takva ile imtihan ettiği kimselerdir. Onlara mağfiret ve büyük* mükâfat vardır.* Resülüm Sana oda arkasından bağıranlar, aklı ermez kimselerdir.* onlar sabretselerdi, elbette iyi olurdu. Allah çok bağışlayan ve merhamet edendir.* Ey iman edenler! fasıkın biri size haber getirirse doğruluğunu araştırın. Allah'ın elçisi size uysaydı, sıkıntıya düşerdiniz. Allah size imanı sevdirmiş ve onu kalplerinize zinet yapmıştır. Küfrü, fasıklığı ve isyanı size çirkin göstermiştir doğru yolda bunlardır.* Bu, Allah'tan bir lütuf ve nimettir. Allah herşeyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir.* müminlerden iki grup birbiriyle vuruşursa aralarını düzeltin. müminlerden biri ötekine saldırırsa, Allah'ın buyruğuna dönünceye kadar saldıran tarafla savaşın. müminlerin aralarını adaletle düzeltin her işte adaletli davranın. Şüphesiz Allah, adil davrananları sever. Müminler ancak kardeştirler. kardeşlerinizin arasını düzeltin Allah'tan korkun ki rahmete eresiniz.* Ey iman edenler! Bir topluluk diğer bir toplulukla alay etmesin. Belki de onlar, kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar kadınları alaya almasınlar. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kendi kendinizi ayıplamayın, birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın. İmandan sora fâsıklık ne kötü bir isimdir! Kim tevbe etmezse* zalimlerdir.* Ey iman edenler! Zannın bir çoğundan kaçının. zannın bir kısmı günahtır. kusurunu araştırmayın. arkadan çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul eden ve merhamet edendir. Ey insanlar biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık.birbirinizle tanışmanız için sizi kabilelere ayırdık. Allah yanında en değerli ve en üstününüz O'ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, herşeyden haberdar olandır.* Bedevîler "inandık" dediler. De ki: Siz iman etmediniz ama "İslâm olduk." deyin. Henüz iman kalbe yerleşmedi. Allah'a ve Resulüne itaat ederseniz, Allah işlerinizden hiçbir şeyi eksiltmez. Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir.* Gerçek müminler ancak Allah'a ve Resulüne iman eden, şüpheye düşmeyenlerdir Allah yolunda mal ve canlarıyla savaşanlar doğrular ancak onlardır.* De ki: Siz dininizi Allah'a mı öğretiyorsunuz? Oysa Allah göklerde olanları da bilir, yerde olanları da. Allah herşeyi hakkıyla bilendir.* Onlar İslâm'a girdikleri için sana minnet ediyorlar. De ki Allah'a minnettar olmanız gerekir Şüphesiz Allah, göklerin ve yerin görülmeyen esrarını bilir. Allah yaptıklarınızı görür.* KAF SÜRESİ Kâf. Şanlı ve şerefli Kur'an'a andolsun ki kâfirler kendilerinden uyarıcı peygamber geldiğine şaşırdılar dediler ki: "Bu şaşılacak bir şeydir biz toprağın onlardan neyi eksilttiğini elbette biliyoruz. Yanımızda herşeyi kaydedip muhafaza eden bir kitap vardır.* hak kendilerine geldiği zaman yalanladılar da şimdi* ıztırap içindeler.* üstdeki göğe bakmazlar mı onu nasıl bina etmiş ve süslemişiz hiç bir çatlağı yoktur.* Yeri nasıl uzatmış, üzerine sabit dağlar oturtmuşuz. Orada görünüşü güzel her çeşit bitkiden çiftler yetiştirdik.* Bunlar, Allah'a yönelen her kula gönül gözü açmak ve ibret vermek içindir.* gökten bereketli su indirip onunla bağlar, bahçeler* bitirmekteyiz.* Tomurcukları birbiri üzerine dizilmiş uzun boylu hurma ağaçları yetiştirdik.* Bunları kullara rızık olması için yetiştirmekteyiz O su ile ölü bir toprağa can verdik, işte hayata çıkış da böyledir.* Onlardan önce Nuh'un kavmi, Ress halkı ve Semûd da yalanlamıştı.* Âd, Firavun, Lût'un kardeşleri de yalanladılar Eyke halkı ve Tübbâ kavmi de, peygamberleri yalanladılar onlara azabım hak oldu.* Biz ilk yaratmada acizlik mi gösterdik? onlar yaratılıştan şüphe içindedirler.* Andolsun insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz. biz ona şah damarından daha yakınız.* İnsan hiçbir söz söylemez ki onu gözetleyip dediklerini zapteden bir melek hazır bulunmasın.* Ölüm sarhoşluğu geldiğinde, "Ey insan! bu senin ö kaçtığın şeydir." denir.* Sur'a üfürülür, bu, tehdidin gerçekleşme günüdür.* Her can bir sevk memuru ve bir şahid bulunduğu halde gelir. Allah sen gaflet içinde idin senden gaflet perdesini kaldırdık. Bugün gözün keskindir." der.* Allah iki meleğe buyurur ki Haydi ikiniz, atın cehenneme her inatçı nankörü!* O ki Allahdan başka ilâh edinmiştir. Haydi onu şiddetli azaba atın."* şeytan der ki: "Rabbimiz! Ben onu azdırmadım o sapıklık içindeydi".* Allah buyurur ki: "Huzurumda söz değiştirilmez. Ve ben kullara asla zulmedici değilim.* Biz cehenneme: "Doldun mu?" diyeceğiz. O da: "Daha fazla var mı?" diyecektir.* Cennet de kötülükten sakınanlara yaklaştırılır. Zaten uzak değildir.* Onlara denir ki: "İşte size vaad edilen bu cennet, Cennet Allah'a yönelen, emre riayet eden Rahman olan Allah'tan korkan kalple gelenlere mahsustur.* Şimdi selam ve selametle oraya girin. İşte sonsuzluk günü budur."* Orada onlara ne isterlerse vardır. Katımızda daha fazlası da vardır.* Ey Muhammed! Biz daha kuvvetli olan beldeleri ve nice nesilleri helak ettik, hiç kurtuluş var mı?* Şüphesiz kalbi olan ve kulak veren kimse için elbette bir öğüt vardır.* Andolsun ki biz gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri altı günde yarattık, Ey Muhammed! Onlara karşı sabret. Güneşin doğuşundan önce sabah ve batışından önce de öğle ve ikindi namazalarını kıl Rabbini Hamd ile tesbih et.* Geceleyin akşam ve yatsı sonra da vitir ve nafile kılarak O'nu tesbih et.* Bir münadinin yakın bir yerden sesleneceği güne kulak ver.* insanlar çağrıyı duyarlar.* bugün, kabirlerden çıkış günüdür.* biz hem yaşatırız, hem öldürürüz. Sonunda dönüş yalnız bizedir.* O gün yer yarılır, insanlar kabirlerinden çabucak çıkarlar. Biz onların söylediklerini daha iyi biliriz. Sen onlara karşı zor kullanacak değilsin. sen, benim tehdidimden korkanlara bu Kur'ân ile öğüt ver.* Zariyat suresi O tozdurup savuranlara,*ağırlık taşıyanlara,*kolaylıkla akanlara,* emir taksim edenlere andolsun O size vaad edilen elbette doğrudur.* Ceza ve hesap günü* olacaktır Yollara sahip göğe andolsun Siz elbette çelişkili sözler içindesiniz.* Ondan çevrilen imana çevrilir Kahrolsun o fikir adına kendi tahminlerini ileri sürenler!* Onlar sarhoşluk ve cehalet içinde şuursuzdurlar.* Onlar: "Hesap ve ceza günü ne zaman?" diye soruyorlar.* O gün, onların ateş üzerinde azap görecekleri gündür.* Onlara: "Tadın inkarınızın cezasını, işte acele istediğiniz budur!" denecektir.* Şüphesiz takva sahipleri Rablerinin* verdiği sevabı almış olarak cennet bahçelerinde ve pınar başlarındadır onlar bundan önce iyilik yapıyorlardı.* geceleyin pek az uyurlar seherde Allah'tan bağışlanma dilerlerdi Onların mallarında isteyen ve istemeyen yoksullar için bir hak vardı.* Kesin olarak inananlar için, yeryüzünde ve kendi nefislerinde nice ibretler var görmüyor musunuz?* Sizin rızkınız da size vaad edilen sevap ve ceza da göktedir.* Gök ve yerin Rabbine andolsun ki size edilen o vaad, haktır. O* gibi gerçektir.* Ey Muhammed! İbrahim'in şerefli misafirlerinin haberi sana geldi mi?* Ben kısır ım nasıl çocuğum olur?" dedi.* melekler Rabbin böyle buyurdu. O hüküm ve hikmet sahibidir. Herşeyi hakkıyla bilir." Hz İbrahim misafir meleklere sizin işiniz nedir ey elçiler?" dedi Onlar* biz günahkâr Lût kavmine gönderildik.* Onlara çamurdan pişirilmiş sert taşlar yağdıracağız.* O taşlardan herbiri haddi aşanlara* isabet edecek bu Rabbin katında işaretlenmiştir Biz orada acı bir azabdan korkan kimseler için bir ibret nişanesi bıraktık. * Musa'nın kıssasında da ibret vardır biz onu apaçık bir delille Firavun'a göndermiştik.* Firavun ve ordusu* yüz çevirmiş, Bu sihirbaz ya da delidir." demişti de biz o ve ordusunu denize atmıştık. Âd kavminin helâkinde* ibret vardır. biz onların köklerini kesecek bir rüzgar göndermiştik.* rüzgar üzerine uğradığı hiçbir şeyi bırakmıyor, kül gibi dağıtıyordu.* Semud kavminin helâkinde ibret vardır. onlara: "Belirli süreye kadar dünyadan yararalanıp, geçinin!" denmişti.* Onlar Rablerinin emrine karşı büyüklük tasladılar. kendilerini, yıldırım yakalayıp, çarptı.* onlar, ne kendi kendilerine ayağa kalkabildiler, ne de yardım gördüler.* Nuh kavmini helâk etmiştik onlar yoldan çıkmış fâsık bir kavimdiler.* Biz göğü kudretimizle bina ettik. Hiç şüphesiz genişlik ve kudret sahibiyiz Yeryüzünü biz döşedik.* biz onu ne güzel döşüyoruz!* Biz herşeyden iki çift yarattık. Umulur düşünürsünüz.* Ey Muhammed! de ki: "Öyleyse Allah'a koşun, ben size O'nun tarafından gönderilmiş apaçık bir uyarıcıyım.* Allah'a başka bir tanrı uydurmayın O'na ortak koşmayın ben size gönderilmiş apaçık bir uyarıcıyım."* onlardan öncekilere de peygamber gelince mutlaka: "Bir sihirbazdır veya bir delidir." dediler.* Onlar azgın bir kavimdir Ey Muhammed! Sen onlardan yüz çevir. sen kınanacak değilsin.* Sen öğüt verip hatırlat. hatırlatmak müminlere fayda verir Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.* Şüphesiz rızık veren O sağlam kuvvet sahibi olan Allah'tır.* Şüphesiz ki, zulmedenlerin geçmiş arkadaşlarının payı gibi, dolgun bir azab payı vardır. Kendilerine vaad edilen günde uğrayacakaları azabdan dolayı vay inkâr edenlerin haline!.* TUR SÜRESİ Andolsun Tûr'a,*Yayılmış ince deri üzerine, satır satır yazılmış kitaba,* Andolsun Ma'mur eve,*Yükseltilmiş tavana,*Kaynatılmış denize Rabbinin azabı mutlaka vuku bulacaktır.* O gün gök, bir çalkanış çalkalanır* Dağlar da bir yürüyüş yürür.* Vay haline o gün yalanlayanların!* onlar, daldıkları batak ve bâtılda oynayıp duruyorlar onlar cehennem ateşine itilip kakılacaklar.* Onlara İşte yalanlayıp durduğunuz ateş budur" denilecek Bu da mı bir sihir? siz görmüyor musunuz?* yaptıklarınıza göre cezalandırılacaksınız Şüphesiz günahlardan korunanlar* cennetlerde, nimetler içindedirler.* Rablerinin verdiği ile zevk ü sefâ sürer onları, cehennemden korunmuştur Onlara Yaptıklarınıza karşılık afiyetle yeyin, için" denilir Sıra sıra dizilmiş koltuklara yaslanırlar. biz onları ceylan gözlü hûrilerle evlendirdik. İman edip zürriyetleri de iman ile kendilerine tâbi olanlar biz, onların nesillerini de kendilerine kattık. Kendi amellerinden birşey eksiltmedik. Herkes kendi kazandığına bağlıdır.* Onlara canlarının istediği meyvalar ve etlerden bol bol verdik.* Orada bir kadeh kapışırlar ki, onda ne bir saçmalama vardır, ne de günaha sokma. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|