08-07-2009, 21:36 | #1 |
Aziz ÜSTEL "İbrahim Şahin’in keskin nişancıları"
Ergenekon soruşturması kapsamında hazırlanan, 1457 sayfalı iddianamenin aşağı yukarı yarısına yakını, Özel Harekat Dairesini kuran, İbrahim Şahin ve onun S-1 tayfasına ayrılmış.
Her şeyden önce S-1 nedir? Vietnam Savaşı yıllarında kurtulan ünlü Zümrütüanka (Phoenix) Birliği vardı. Bunlar düşman hatları arkasına sarkar, suikast düzenler, sivil bölgelerde türlü çeşitli eylemler yapar sonra geri döner... Sıradan bir birlik kimliğine bürünürdü. Bunların varlığı, Vietnam savaşından 20 yıl sonra ortaya çıktı. Şimdi, bu birliğin içinde S-1 timleri de vardı. S-1 Sniper One demek. Yani Keskin Nişancı Bir. Bunların sayısı artırılabiliyor tabii. Keskin nişancı dediğin, tüfeği, azami menzilinden ateş ederek hedefi 12’den vurabilen kişi. Acaba Şahin’in kuracağı öne sürülen bu S-1 yapılanması da, aynı kapıya mı çıkıyor? Ancak, bu S-1 yapılanması, Genel Kurmay’ca hazırlanmış iddianameye göre. Şahin’e de “gel bunun başına geç” denmiş. Genel Kurmay da, M.G. adlı bir general bu görevi vermiş Şahin’e. Bunun üzerine Susurluk vesilesiyle tanıdığımız İbrahim Şahin, sayısı neredeyse 300 kişiye varan, bi zamanlar terörle savaşmış kişilerden oluşan bi liste sunuyor. Ancak Genel Kurmay Başkanlığı ne böyle bir birim kuruldu diyor, ne de Şahin’e böyle bir görev verildi! İddianame, bu yapılanmanın, devlet görevlileri arasında kurulmuş, yasa dışı bir örgüt olduğunu belirtiyor. Bu son iddianame tam anlamıyla bi korku romanı. Başbakan’a suikast tasarımları, Ermeni Patriği Mutafyan’ı LAV silahıyla, Sivas’da Ermeniler’in önderi konumundaki Minas Durmaz’ı uzun menzilli tüfekle, öldürme planları. Alışveriş merkezlerine bombalı saldırılar. Alevi toplumunun önde gelen kişilerinden Alevi-Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Ali Balkız’la Genel Sekreteri Kazım Genç’e yönelik bombalı saldırı tasarıları. Bitmek bilmiyor liste. “Ben Ermeniler’e karşı kurulan örgütün ilk başkanıyım,” dediği de öne sürülüyor İbrahim Şahin’in. Ne örgütü bu? Hangi Ermeniler’e? Niye? Ne alıp veremediği vardır bu tayfanın Ermeni’yle, Kürt’le, Alevi’yle... Bu hükümetin 2002 yılından bu yana değin yaptığı her işin yanlış olduğunu kabul edelim bir an için! Ama bu Ergenekon pisliğini ortaya çıkardığı için kutlamıyorsanız eğer Başbakan’ı, o zaman sizde bir tuhaflık var... Ya da bu ülke sisler ve cinayetler yurdu olarak yaşasın isteyen, bir ruhsal bozukluk içindesiniz ki, hadi doğru, sıkı bir akıl hastanesinin yolunu tutun! KAYNANAMLA ASLAN Adam, Afrika’ya, Safari’ye gitmiş. Yanına karısıyla kaynanasını da almış. Sabah çadırından çıkmış elini yüzünü yıkarken, hemen bi kaç metre ötedeki ırmakta, karısı koşarak gelmiş: “Annem kayboldu annem kayboldu..” “Dur elimi yüzümü kuruliim. Kahvaltımı ediim... Sonra aramaya çıkarım anneni..” “Delirdin mi sen? Çabuk kap tüfeğini annemi bulmamız gerek!” Adam almış tüfeğini, karısı arkasında, ormana dalmış. Biraz sonra bi açıklığa gelmişler. Bakmışki adam, kaynana tir tir titriyor, karşsında da kocaman bi aslan yalanıyor! “Kocacığım bi şeyler yap çabuk!” Adam omuz silkmiş: “Valla ben hiç bi şey yapamam. Başı belada olan aslan! O düşünsün ne yapacağını!” “Tam üç kez evlenmiş her seferinde de kaynana dırdırı yüzünden boşanmış” Sadettin Söylemez’e teşekkür ederim...” Irak’lı subayların 4.8 milyar dolarlık soygunu Geçen hafta soyguncular sekiz banka korumasını öldürüp kasalardan taşan 4.8 milyar doları kamyona yükleyip kaçınca herkes, “hah işte Sünni teröristlerin işi bu!” dedi o saat. Ve tabii herkesi bi korku sardı. Düşünsenize 4.8 milyar dolara ne bombalar satın alınır ne bombalar! Ancak, polis bir dizi operasyon düzenledi... Hem parayı buldu hem de soyguncuları! Irak Emniyet Müdürlüğü bir açıklama yaparak, soygunu düzenleyenlerin, Şii Başkan Yardımcısı Adil Abdül Mehdi’ye bağlı, subaylar olduğunu bildirdi. Geçtiğimiz Pazar günü, bir yüzbaşı, bir teğmen iki de çavuş göz altına alınmıştı bile. Emniyet yetkilileri Abdül Mehdi’nin bu işle hiç bir ilgisi olmadığını söylerken, İçişleri Bakanı Abdül Kerim Halaf, “bunlar soygunu kendi ceplerini doldurmak için yapmışlar. Terörle ilgisi yok!” dedi. Bu işin salt ‘cep doldurmakla’ ilgisi yok bence. Çünkü, Irak’ta alttan alttan bir güç mücadelesi sürüyor. Geçen hafta Şii’lerin beş camisi bombalandı ve 29 kişi öldü. Kimileri suçu Saddam’dan kalma Baas Partisi artıklarına, kimileri de El Kaide’ye yıkmaya çalıştı. Ancak, gerçekte, Irak’ın huzura kavuşmasını istemeyen, bunalımdan medet umanlar ortalığı karıştırmayı sürdürüyor. Her saldırıya Baas’cı ya da El Kaide’ci dediniz mi, kurulan düzeni yıkmaya uğraşanları gözardı ediyorsunuz demektir. En doğru açıklamayı Irak uzmanı, Albay Tim Reese yapmış: “Eski terör saldırılarından hemen hemen eser kalmadı... Bu cinayetleri işleyenler, camileri bombalayıp yakanlar, yeni kurulan güç dengelerini alt üst etmek ve iç savaş çıkarmak isteyenlerin... Huzurdan korkanlar... Bunalımdan çıkar bekleyenler!” Seyrantepe oldu perişantepe Galatasaray’ın Ali Sami Yen arazisini terk etmesi sonucu yapılacak olan stad artık iyiden iyiye yılan hikayesine döndü. Eren Talu ve ortaklarının, taahütlerini yerine getirememeleri sonucu, yeniden açılan ihale de iptal edildi. Vuslat kaldı 24 Ağustos’a. Halbuki bundan önceki Canaydın yönetimleri biraz akıllı davransaydı, Galatasaray çoktaaan Seyrantepe’de oynuyordu; Dahası Ali Sami Yen’de elden çıkmamıştı. Bunun hikayesi hem çok uzun, hem de milyonlarca Galatasaray’lıya göz yaşı döktürecek nitelikte. Onun için eski defterleri açıp, bu işin suçlularını bir bir kamuoyu önüne çıkarmanın anlamı yok. Ama bunun da günü gelecek. Şimdi, gerçekten de Türkiye’nin en güvenilir kurumu olan ve de yüzbinlerce kişiyi, çok uzun vadeler ve baş ağrıtmayan taksitlerle ev sahibi yapan TOKİ’nin Seyrantepe’yi de bitirmesini bekliyor Galatasaraylılar... Ne demişler, geç olsun ama temiz olsun! star
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|