08-14-2009, 12:49 | #1 |
Aziz ÜSTEL "Türkiye açılımına CHP’yle MHP’yi zorla mı dahil edeceksin Emine Hanım? "
DTP Genel Başkan Yardımcısı Emine Ayna’nın söylemleri de buram buram ulusçuluk kokuyor... Kürt Ulusçuluğu... Zaman zaman laf olsun torba dolsun niyetine konuşuyor, üç beş kişi toplandı mı, kapıyor mikrofonu, mangalda kül bırakmıyor. Son lafı da pek güzel:
“AK Parti’nin (Türkiye ya da demokrasi açılımını) çözmemek gibi bir oyunu varsa, CHP ve MHP bu oyuna gelmemeli!” Efendim, Başbakan, DTP’yle görüştüğüne göre, CHP ve MHP’yle de görüşmeliymiş. Sanki Başbakan “Hayır efendim görüşmem!” diyor. Randevu vermeyen CHP’yle MHP. Ne yapacak yani, CHP ve MHP gurup toplantılarını mı basacak... Zorla Deniz Baykal’la Devlet Bahçeli’nin odalarına mı dalacak? Madem bu kadar biliyorsunuz bu işleri Emine Hanım, arabuluculuk yapın. Toplayın Baykal’la Bahçeli’yi bir masada... Sonra da Başbakan’a gidip: “Efendim sizi bekliyorlar, buyrunuz!” deyin! Konstantinopolis saçmalığına gelince: Bunu Sayın Bahçeli söyledi. “Bugün Bitlis’de “Norşin” dersen, yarın da İstanbul’a Konstantinopolis demek zorunda kalırsın!” Nutuk’da, Mustafa Kemal Atatürk, Güroymak’a Norşin demiş mi dememiş mi? İstanbul’lunun kalkıp da bu güzelim kente, Konstantinopolis, İzmir’e, Smirna diyeceğini falan mı sanıyorsunuz? Bunlar ne ucuz polemikler birader? Aklı başında MHP’li dostlarım, ki sayısı bir hayli fazla, Türkiye açılımını destekliyor. Bu kavganın bitmesini istiyor. Şimdi bakınız, değişimden korkar ve bu sorunun sadece Kandil’i uçaklarla bombalayarak çözüleceğine inanırsanız, o zaman işi salt PKK çapulcusuna indirgersiniz! Sorun PKK’yle ilgili değil. Herkes kendi kültürünü öğrensin, bilsin, isterse o dili de konuşsun... Biliyor musunuz onlarca Kürt dilinde öğretim yapan dershane açıldı. Katılımsızlıktan hemen hemen hepsi kapatıldı. Diyarbakır’da, plakçı anlatıyor: “Kürtçe kaset yasakken, her gün, tezgah altından dünya kadar satardık serbest bırakıldı satışlar düştü...” Bırakın insanlar özgürce istediği dili konuşsun, dilediği dilde eğitim almak istiyorsa, seçmeli ders olarak alsın, televizyon izlesin, radyo dinlesin... Korkmayın özgürlükten... Hele Neşet Ertaş’a kulak verin yahu: “Hap kardaşız birbirimizi sevelim; Hoş dil ile birbirimizi övelim; ikiliği aramızdan kovalım!” Ordu Valisi çok konuşuyor Ordu Valisi Ali Kaban, kendini atanmış değil de seçilmiş sanmaya başladı anlaşılan! İlk işi cami tuvaletlerindeki pisuarları kaldırmak oldu. “Hijyen açısından ve dinen uygun değil!” buyurdu! Üzerinde fazla durmadım. “Nasılsa biri kulağını çeker” dedim. Ama son yaptığına birileri “Hoop!” demeli: Valiliğin internet sitesine “Çağdaş Uygalık Saçmalıktır!” yazdırmış. Bununla da yetinmeyip, “O klasik kaide gereğince, Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir...” kuralını (?!) uygulayacağını açıklamış. Ne yani, Ordu’lu dediğini yapmazsa falakadan mı geçireceksin? Bakınız, Ali Kaban gibi yüksek devlet memurları, konuşmadan önce üç kez yutkunacak, sonra konuşacak! Hem Beşir Bey’in izni olmadan böyle kocaman kocaman, ucu nereye varacağı belli olmayan laflar edilir mi hiç? İnsanlar arasında ayırımcılık, düşmanlık tohumları ekmeyecek o ilin en büyük mülki amiri! Hükümet kardeşlikten, demokratikleşmekten söz ediyor, gece gündüz çalışıyor, öte yanda Ordu Valisi, bambaşka bir yoldan giderek, insanları tedirgin ediyor, bir çuval inciri berbat ediyor!! (Ordu’dan Kemal Bey ve on iki arkadaşına teşekkür ederim. ) Gel de Gürsel Tekin’i sevme CHP İstanbul İl Başkan’ı Gürsel Tekin, CHP’de, en akil adam katında, neredeyse bir başına oturmayı sürdürüyor. Bu partiyi, devletin değil halkın partisi yapmak içinde akıllara ziyan bir çaba harcıyor. Türkiye açılımıyla ilgili “Eğer çözüm için adım atılıyorsa, yapılması gereken, o adımı desteklemek, en azıından sorumnluluğunu paylaşmaktır!” dedi. “Eğer bu süreç, çözüm yolu açacaksa sonuna kadar yanındayım. “Türkiye demokratikleşir, Kürt sorunu da çözülürse, inanın Türkiye’yi kimse tutatamaz. Son olarak da Tekin diyor ki, “Bu meseleyi kim çözerse, tarihe geçer!” Buyrun... Gelin Başbakan’la birlikte Sayın Baykal, Sayın Bahçeli sorunun çözümüne katkıda bulunun...Ve tarihe geçin! Perinçek, askerde silah var diye orducuymuş Efendim, Doğu Perinçek, neden orducu olduğunu Yalçın Küçük’e ilettiği bir notla açıklamış. “Bizim orducu görünmemize gelince: Silahsız hiç bir şey yapılmaz. Silah da ordu da var!” Bu bilgi, 3. Ergenekon iddianamesine ek, Yalçın Küçük’ten alınan belgeler arasında çıktı. Şimdi, madem orducu olmasının nedenini silahla açıklıyor... O zaman ABD Ordusu’ndan yana olması daha mantıklı değil mi? Dünyanın en güçlü silahları ABD Ordusu’nda! Orducu olmasını nedeni ne demekse orducu olmak hani yani, belki yeni bi darbe olur, biz de aradan sıyrılır iktidara ortak mortak oluruz hesabı... Geçti darbenin pazarı... Eşek Niğde’ye vardı bile! star
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|