![]() |
#1 |
![]() AK Parti hükümetini devirmek için hazırlanan 'Balyoz' kod adlı darbe planında, 800'den fazla askerî personelin tasfiyesinin öngörülmesi akıllara 27 Mayıs ihtilalini getirdi. Adnan Menderes'i iktidardan indiren cuntacılar, 235'i general, 5 bine yakın subayı tasfiye etmişti. Dönemin Genelkurmay Başkanı Erdelhun da yargılanmış ve idama mahkûm olmuştu. ![]() "Şartlar tamam olduğu zaman milletler için ihtilal meşru bir haktır. Böyle devam edecek olursanız sizi ben bile kurtaramam." Bu sözler dönemin CHP Genel Başkanı İsmet İnönü'ye aitti. Ve dediği oldu. Ordu, 27 Mayıs'ta yönetime el koydu. Türk halkı askeri darbeyi aynı günün sabahında radyodan öğrendi. Şöyle diyordu Albay Alparslan Türkeş okuduğu bildiride: "Sevgili vatandaşlar... Bugün demokrasinin içine düştüğü buhran ve müessif hadiseler dolayısıyla ve kardeş kavgasına meydan vermemek maksadıyla Türk Silahlı Kuvvetleri, memleketin idaresini ele almıştır." Başbakan Adnan Menderes irticayla, Anayasa'ya aykırı hareket etmekle suçlandı. İhtilali gerçekleştiren subaylar, otuz sekiz kişiden oluşan Milli Birlik Komitesi'ni (MBK) kurdu. Komitenin görevi, darbenin ardından ülkenin rotasını çizmekti. Türkiye yeniden yapılandırılacaktı. 'Demokratlar'ın akıbetine de yine bu komite karar verecekti. Türkeş'in okuduğu bildiride, 'en kısa zamanda adil ve serbest seçimler yaptırılarak, idarenin hangi tarafa mensup olursa olsun seçimi kazananlara devir ve teslim edileceği' aktarılıyordu. Ancak hiç de öyle olmadı. Orduda elde ettikleri ayrıcalığı kaybetmek istemeyen subayların sayısı hiç azımsanmayacak kadar fazlaydı. En nihayet, MBK'nın başkanı Orgeneral Cemal Gürsel, Ekim 1961'deki genel seçimlerin ardından Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturuverdi. Seçilmişti! Cuntacılar da ordudaki çatlağın farkındaydı ve acil bir revizyon gerekiyordu. Otoritesini sağlamlaştırmak isteyen MBK, ordu içindeki giderek bozulmuş olan hiyerarşiyi düzeltmek(!) amacıyla 3 Ağustos 1960'ta büyük bir tasfiye hareketi başlattı. 235 general ve amiral ile 5 bine yakın subay ordudan tasfiye edildi. GENELKURMAY BAŞKANI'NA İDAM KARARI Tasfiye edilenler arasında dönemin Genelkurmay Başkanı Mustafa Rüştü Erdelhun da vardı. İhtilalden bir hafta sonra emekli edildi. Ardından tutuklandı. Rütbelerinin tamamı sökülerek, 'er' statüsüne düşürüldü. Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu'yla birlikte elleri arkadan kelepçeli olarak Yassıada'ya sevk edildi. Kurulan 'sözde' mahkemede yargılandı ve idama mahkum edildi. 27 Mayıs her yönüyle ilklere sahne oluyordu. İlk kez bir Genelkurmay başkanı, yönettiği askerler tarafından idama mahkûm edilmişti. Cezası müebbet ağır hapse çevrildi. Kayseri Cezaevi'nde 3 yıl kaldı. Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan Cemal Gürsel'in 'affıyla' 1964'te salıverildi. MBK üyeleri, generalleri görevinden almakla kalmamış, ordu üst kademelerine de tayinler yapmıştı. Üstelik cuntacı subayların rütbeleri yetmediği için kuvvet komutanlığı ve ordu komutanlığı düzeyindeki isimler bile vekaleten atanmıştı. 3 Ağustos tarihli kararlara göre, Genelkurmay Başkanlığı'na Cevdet Sunay getirildi. Tasfiye edilen subaylar, Emekli İnkılâp Subayları Derneği'ni (EMİNSU) kurarak orduya tekrar dönme mücadelesine girişti. Ancak bu nafile bir çabaydı. Dernek 6 Eylül 1961 tarihinde süresiz olarak kapatıldı. TSK'daki bu köklü revizyon, darbenin orduya yönelik yapıldığı tezlerinin de dillendirilmesine sebep oldu. BALYOZ'CULAR DA MBK'NIN YOLUNDA Dönemin 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan tarafından 2002 yılının sonunda hazırlandığı ileri sürülen 'Balyoz Güvenlik Harekât Planı'nda, darbenin ardından TSK'da yapılması düşünülen 'temizlik' harekâtıyla ilgili ayrıntıları da görmek mümkün. Çetin Doğan'ın planın tartışıldığı Selimiye Kışlası'ndaki seminerin kapanış konuşmasında kullandığı cümleler, akıllara 27 Mayıs'ı getiriyor. Doğan, darbenin ardından ordudan atılması gereken subayların isimlerinin tek tek belirlendiğini anlatıyor. Sadece İstanbul ve çevresindeki askerlerden oluşan listede 823 subay var. Taraf Gazetesi'nin haberine göre Çetin Doğan, 5-7 Mart 2003 tarihleri arasında yapılan seminerin kapanış konuşmasında sözü ordu içinde irticaya bulaşmış personele getiriyor: "Zaman zaman ordudan atılıyor; çünkü irtica bulaşmış oluyor. (...) O halde evvela Silahlı Kuvvetler içindeki bünyesel sağlamlığını korumak durumundadır. Buna bulaşmış, irticaya bulaşmış insanların uslanması ve fikir değiştirmesi olanağının olmadığı birçok örnekleriyle sabittir ve o yüzden de bunların defterleri mutlaka evvela ilk adım olarak dürülmeli, ordu bünyesi sağlam bir hale getirilmelidir. Bunun ötesinde böyle bir olay olduğu zaman çünkü içimizden çıkacak çatlaklıkların, tereddütlerin maliyeti çok çok daha büyük olacaktır. Kendi içimizde kendimizle savaşmak zorunda kalacağız. Bunun önlenmesi için evvela ordu bünyesinin sağlamlaştırılması lazım." ZAMAN
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|