AK Gençliğin Buluşma Noktası
Protesto Tüm protestolarımızı burada paylaşıyoruz. Küfür ve hakaret etmek yasaktır.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 01-01-2014, 14:17   #11
Kullanıcı Adı
Akbursa
Standart
Alıntı:
mplatcs Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Akbursa, istedigin kadar yirtin, kendini parcala, millet senin gibi adamlarin sozunu dinlemez. Bu ulkenin 100 milyar dolardan fazla parasini 2 hafta hic eden adamlarin, onunde arkasinda kim varsa, bu millet onlara yuz cevirecektir.

Tabi biz CAPULCULAR la kardeslik mesajlari vermedigimiz icin gidip fiziki mudahale yapacak halimiz yok. Yapabilecegimiz tek sey o holding haraketinin tum sirketleriyle olan para iliskilerine son vermek.

He bu arada herhalde Ipek'lerin TV'sinde yapilan hindi tarifini izlemissindir. Bu yilbasinda yapip yemissindir (yememissen cok uzulurum). Afiyet olsun ! Herhalde o hindi senin gibi adamlari sirat koprusunden gecirecek saniyorsun...
Çapulcu ayakkabı kutularından para çıkanlar, onları savunanlar. O paraları verenleti hayırsever ilan edenler, yolsuzlukları örtenlerdir.

Yolsuzlukları kapatmak için yırtınanları görüyoruz biz. Gerisi sizin halüsülasyonlarınız.
Akbursa isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-01-2014, 14:21   #12
Kullanıcı Adı
Akbursa
Standart
Alıntı:
Ekinoks Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Gülen örgütü ile bağlantılı tüm markalar ve gizli ortaklıkları deşifre olsun ve halk boykota başlasın ozaman sefalet neymiş öğreneceksiniz.
En çok bağlantılı olduğumuz da Ak parti boykot etsenize.

Ha siz boykot edemezsiniz. Ancak Akın İpek'e yaptığınız gibi tüm izinleri varken çalışma ruhsatını iptal eder.

Rasim Ozan gibi alkoliklere sırf yalaka olduğu için milyonlarca kredi verir, iş yaptırırsınız.

Müslümanlık anlayışı bu Ak partinin. İşini dügün yapana değil, hırsıza yalakaya iş yaptırısınız.

Dershaneler konusunda rant rant diye zırvalıyordunuz. Bak kimin rantçı peşkeşçi olduğu ortaya çıktı.

Size afiyet olsun...
Akbursa isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-07-2014, 15:48   #13
Kullanıcı Adı
sbulut06
Standart
evet arkadaşlar, 4 yıllık hesabımı kapatıp halkbankası açtım. artık içimiz ferah
sbulut06 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-07-2014, 16:53   #14
Kullanıcı Adı
Ekinoks
Standart
Alıntı:
Akbursa Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
En çok bağlantılı olduğumuz da Ak parti boykot etsenize.

Ha siz boykot edemezsiniz. Ancak Akın İpek'e yaptığınız gibi tüm izinleri varken çalışma ruhsatını iptal eder.

Rasim Ozan gibi alkoliklere sırf yalaka olduğu için milyonlarca kredi verir, iş yaptırırsınız.

Müslümanlık anlayışı bu Ak partinin. İşini dügün yapana değil, hırsıza yalakaya iş yaptırısınız.

Dershaneler konusunda rant rant diye zırvalıyordunuz. Bak kimin rantçı peşkeşçi olduğu ortaya çıktı.

Size afiyet olsun...
Söyledikleriniz ciddiye alınmıyor,hoş karşılanmıyor ve istenmiyor. Onurlu insanlar bu gibi durumlarda çekip giderlerdi.

Bitişinizi seve seve izliyoruz.
Ekinoks isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-07-2014, 17:14   #15
Kullanıcı Adı
abc1980
Standart
Alıntı:
Akbursa Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Çapulcu ayakkabı kutularından para çıkanlar, onları savunanlar. O paraları verenleti hayırsever ilan edenler, yolsuzlukları örtenlerdir.

Yolsuzlukları kapatmak için yırtınanları görüyoruz biz. Gerisi sizin halüsülasyonlarınız.


Kardeşim; kimse yolsuzluğun üzerini örtmüyor, örtemez. Örtmek isteseler operasyon başlamadan örterlerdi. Bugün meclis grup toplantısında Kılıçdaroğlu aynen şöyle diyor. '' Soruşturma 14 ay önce başlamış. Soruşturma devam ederken Maliye Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığına bilgi gitmiş. ''

Peki Maliye bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığına bilgi gitmişse operasyon engellenemezmiydi?

Yolsuzluk operasyonu devam ediyor, kafanıza takmayın siz. Suçlu olan varsa, yetim hakkı yiyen varsa canları cehenneme. Beter olsunlar.
abc1980 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-07-2014, 17:49   #16
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart
Alıntı:
Akbursa Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
ayakkabı kutularından para çıkanlar, onları savunanlar. O paraları verenleti hayırsever ilan edenler,
İnsanlar paralarını isterlerse ayakkabı kutularında saklayabilirler, isterlerse kasalarda saklayabilirler, isterlerse de başka bir yerde saklayabilirler. Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan'ın evinde ayakkabı kutuları içinde bulunan paraların rüşvet parası olduğundan emin misin? Bu konuda elinde hangi delil ya da deliller var?

Ben şimdiye kadar, eğer Süleyman Aslan rüşvet almışsa iyi yapmıştır diyen kimseyi duymadım. Rüşveti savunan birileri mi var? Kim onlar?

Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, Reza Zerrab'ın hayırsever bir kişi olduğunu söylemiş. Reza Zerrab gerçekten hayırseverse, eğer suç işlemişse bile onun suçu hayırseverliğini değiştirmez. Hayırseverler suç işlemezler diye bir kaide yoktur.
Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-07-2014, 19:26   #17
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart
Alıntı:
Akbursa Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Müslümanlık anlayışı bu Ak partinin.
AK Parti'nin Müslümanlık anlayışının nasıl olduğunun net bir biçimde anlaşılması için AK Parti Forum'da paylaşılmış olan bazı mesajları burada alıntılayayım:

Alıntı:
Cihannur Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Somali'ye 410 milyon 891 bin lira toplandı

Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, Somali'ye yardım kampanyası hesaplarında 2 Eylül 2011 tarihi itibariyle 410 milyon 891 bin lira toplandığını açıkladı.


Toplanan paranın 89,5 milyon lirası AFAD hesaplarına, 155 milyon lirası Diyanet İşleri Başkanlığı'na verilen yardımlar, 166 milyon 391 bin lirası ise diğer yardım kuruluşlarına yapılan bağışlardan oluştu. AFAD koordinasyonunda, Somali'ye 9 uçak, 6 gemi ile 47,5 milyon lira tutarında ve yaklaşık 16 bin ton ağırlığında insani yardım malzemesi gönderildi.

Zaman 02.09.2011
Alıntı:
OTTOMAN Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Türkiye'den yardım götüren uçakları, semalarında gören Somali halkının tepkisini Kızılay Başkanı Küçükali anlattı: 'Türk uçakları geliyor' diye secdeye kapanıp, Allahu Ekber nidalarıyla karşılamışlar.

Kızılay Başkanı Tekin Küçükali, Somali'ye gönderilen ilk 2 kargo uçağının Somali'ye ulaştığını belirterek, uçakların Somali Havaalanı'nda görülmesiyle birlikte, Somalililerin secdeye yatarak 'Allahu Ekber' dediklerini anlattı.

''TÜRK UÇAKLARI GELİYOR''

MÜSİAD'ın Gazi Kültür Merkezi'nde düzenlenen geleneksel iftar yemeğinde konuşan Kızılay Başkanı Tekin Küçükali, Somali'ye içinde yardım paketleri bulunan 2 kargo uçağının vardığını hatırlatarak, "Bu ekip, yola çıkan iki uçağımızı karşıladılar. Enteresan bir şey olmuş bu uçakların karşılanması sırasında. Genel müdür bana ağlayarak anlattı. Uçaklarımız görülünce 'Türk uçakları geliyor' diye insanlar secdeye kapanmışlar. Allahu Ekber nidalarıyla karşılamışlar uçakları. 'Türkler geldi kurtulacağız' diye. Geçmişimiz orada efsane idi. Şimdi de ülke olarak en büyük yardımı şu anda biz götürmek durumundayız. Bu yardımlar inşallah başka ülkelere de birer örnek teşkil ederler. Buradaki bu masum insanların ölümüne engel olmuş oluruz" diye konuştu.





Kaynak
Alıntı:
Cihannur Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Somali'ye yapılan yardım çocuk ölümlerini engelledi



Başbakan Erdoğan’ın ziyaretiyle hareketliliğin arttığı Somali’ye yapılan yardımlar amacına ulaştı. İİT Genel Sekreteri Prof. Dr. İhsanoğlu, 5 Eylül’den itibaren gıdasızlıktan dolayı çocuk ölümü önlenmiştir.” dedi.

Açlık ve kıtlığın yaşandığı Somali’de hayat, yapılan yardımlarla birlikte kısmen de olsa normale dönüyor. Başbakan Erdoğan’ın 19 Ağustos’ta bölgeye yaptığı ziyaretin ardından başkent Mogadişu’da başlayan hareketlilik devam ediyor. Eskiden halkın dışarı çıkmaktan korktuğu şehirde birçok insan çarşıda geziyor. Şehir merkezinde yer alan derme çatma pazarın tezgahlarında et, muz, kabak, ekmek, su ve yemeklik malzemelerin yanı sıra çeşitli giyim eşyaları satılıyor.

Alt yapı çalışması yapılıyor

İç savaş döneminde kapalı olan dükkanların pek çoğu kepenklerini açarken, dükkanların yıkık kısımlarının onarılması için hummalı çalışmalar yapılıyor. Şehir merkezinde bulunan ‘’4. Kilometre’’ olarak adlandırılan meydanının onarımı için de çalışmalar başlatıldı. Okulların açık olduğu Mogadişu’da binlerce öğrenci eğitim görüyor. Bir yandan iç savaşın izlerini taşıyan okullarda eğitim sürerken, diğer yandan okullar onarılıp, temizlenmeye çalışılıyor. Kentin en büyük hastaneleri Medine ve Banadir olmak üzere hastanelerde de yenileme çalışmaları dikkat çekiyor. Banadir Hastanesinin içi boyanırken, hastanenin bahçesine ek binalar inşa ediliyor. Yardım kuruluşlarınca bölgeye gönderilen yeni sedye ve cihazlar da hastanelere yerleştiriliyor. Hastalarına yemek çıkaramayan Medine ve Banadir hastaneleri, Türkiye Diyanet Vakfı'nın gıda yardımında bulunmasıyla yemek çıkarmaya başladı. Mogadişu’ya düzenlenen uçak seferleri de arttı.

Anneler ile çocukların sağlıkları iyi

Somali’deki son durumu anlatan İslam İşbirliği Teşkilatı (İIT) Genel Sekreteri Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, ülkede gönüllülerin çalışmaya devam ettiğini belirtirken, “5 Eylül’den itibaren gıdasızlıktan dolayı çocuk ölümü engellenmiştir. Bugünkü durum annelerin, çocukların sağlık durumlarının iyi olduğunu gösteriyor.” dedi. Ancak İhsanoğlu, bir noktanın da altını çizmeyi ihmal etmedi: “Acil yardım faslı 2-3 ay daha sürebilir; ama o insanların hayatlarını idame ettirmesini sağlamak gerekir.” Somali’de tarım ve hayvancılığın yapılabilmesi için suyun gerekli olduğunu vurgulayan İhsanoğlu, “Acilen kuyuların kazılması lazım. Bu insanların esas bildikleri tarım ve hayvancılıkla yeniden meşgul olmalarını sağlamak gerekir.” dedi.

Her 2 ayda üst düzey ziyaret yapılacak

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın başkanlığında kurulan Somali Yardımları Koordinasyon Kurulunun kararı çerçevesinde Somali’nin yapısal sorunlarının çözülmesi için uzun soluklu bir program uygulamaya konuldu. Bu kapsamda, Türkiye’nin kamu kurum ve kuruluş temsilcilerinin bölgeye giderek ön tespitlerde bulunması için bir heyet oluşturuldu. Söz konusu heyet, TİKA’nın organizasyonuyla Somali’nin başkenti Mogadişu’ya bir ziyaret gerçekleştirecek. Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanı Dr. Serdar Çam’ın başkanlığındaki heyet, Pazartesi gece yarısı 02.00’de özel bir uçakla Somali’nin başkenti Mogadişu’ya doğru yola çıkacak. Türk heyeti Somali’ye yapılacak, tarım ve hayvancılık, çevre, sağlık, gıda, şehircilik, konut ve barınma, ulaşım, içme suyu sağlama ve acil gıda yardımları başlıkları altındaki yardımlarla ilgili ön saptamaları yapacak. Bu seyahatin ardından Türkiye’nin ilgili kurum ve kuruluşları, daha detaylı ve kapsamlı inceleme çalışmalar yürütmek üzere bölgeye küçük heyetler halinde ziyaretlerde bulunacaklar. Ayrıca, Başbakan Yardımcısı Bozdağ, iki ayda bir Somali'ye ziyaret gerçekleştirecek.

Kaynak: http://www.stargazete.com/politika/s...ber-381122.htm

Star 11.09.2011
Alıntı:
Cihannur Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Gazze'de Türkiye'ye teşekkür mitingi



Gazze'de, Türkiye'nin İsrail'e yönelik aldığı kararlar nedeniyle teşekkür mitingi düzenlendi.


Kentin merkezinde düzenlenen mitingte konuşan Hamas Sözcüsü İsmail Rıdvan, BM'nin Mavi Marmara ile ilgili raporunun zalim ve insafsız olduğunun altını çizerek, ''Rapor, İsrail'in daha fazla ambargo, daha fazla Filistinliyi öldürmesini desteklemektedir.'' dedi.

Rıdvan, raporun açıklanmasının ardından Türkiye'nin İsrail'e yönelilk ''İsrail büyükelçisinin ülkeden gönderilmesi ve askerî anlaşmaların askıya alınması'' kararlarını desteklediklerini kaydederek, ''Türkiye Cumhuriyeti'ne bu kararlardan dolayı, özellikle de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a çok teşekkür ediyoruz. Filistin halkı ve Hamas olarak Türk halkına selamımız var.'' diye konuştu.

Yaşanılan bu süreçte Arap ülkelerinin suskunluğuna vurgu yapan Rıdvan, Türkiye'nin İsrail'e karşı aldığı kararlardan sonra Arapların artık suskun kalmaması ve kendi ülkelerindeki bütün İsrail büyükelçilerini sınır dışı etmesinin yanı sıra Gazze'ye uygulanan ambargoyu da bir an evvel kaldırmalarını da istedi.

Sözcü Rıdvan, Mavi Marmara'da hayatlarını kaybedenleri hiçbir zaman unutmayacaklarını bildirerek, ''Onlar bizim için kan döktüler.'' dedi.

Mitingte İsrail bayrağı yakılırken, gruptakiler Türk, Filistin ve Hamas bayrakları taşıdılar. Miting sonunda topluluk hep bir ağızdan, ''Gazze'nin Türkiye'ye çok selamı var.'' şeklinde slogan attılar.

Kaynak:
http://www.habervaktim.com/haber/199...r_mitingi.html

Haber Vaktim 04.09.2011

Alıntı:
Cihannur Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Ağlayarak karşıladılar



Rohingya Müslümanları, Davutoğlu'na sarılarak gözyaşı döktü.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Myanmar'daki Müslüman azınlığın durumuna ilişkin temaslarda bulunmak üzere bu ülkeye gelen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Rohingya Temas Grubu üyeleriyle Arakan eyaletindeki kampları ziyaret etti.

Türkiye'nin yanı sıra; Malezya, Endonezya, Mısır, Cibuti, Suudi Arabistan ve Bangladeş'ten temsilcilerin yer aldığı heyet, İİT Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu ile Sitve kenti yakınlarındaki iki kampı ziyaret etti ve Rohingya Müslümanlarının sorunlarını dinledi.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, kampta kalanların yoğun ilgisiyle karşılaştı. Coşkulu kalabalık tarafından karşılanan Davutoğlu'na Müslüman kamp sakinleri ağlayarak sarıldıla. Bakanın geçen yılki Arakan ziyaretini hatırlayanların da olması dikkati çekti. Davutoğlu, ikindi namazını da kamp ziyareti sırasında kıldı.

Ziyaret kapsamında İİT Rohingya Temas Grubu üyelerine Myanmarlı yetkililer tarafından kamplarda yürütülen çalışmalara ilişkin birifing verildi. Heyet, Sitve'de Budistlerle de bir araya geldi.

Davutoğlu: "Etnik ve mezhebi barış için atılması gereken adımları aktardık."

Ziyaretin ardından Sitve Havaalanı'nda açıklama yapan Davutoğlu, İİT heyetiyle dün Naypidav'da Myanmarlı yetkililerle yoğun temaslar gerçekleştirdiklerini, bugün de Arakan’a geldiklerini belirtti. Bakan Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Arakan’da yoğun bir temas trafiği içinde bir taraftan Arakanlı Müslüman kardeşlerimizle Rohingya Müslümanlarıyla buluştuk. Cuma namazını birlikte kıldık, kampları ziyaret ettik, onların dertlerini dinledik. Diğer taraftan da Budist toplumun önde gelenleriyle uzun iki görüşme yaptık. İki tarafı da dinleyerek onlara etnik ve mezhebi barışın sağlanabilmesi için atılması gereken adımlar konusunda İİT’nin yapacağı çalışmaları, ayrıca Türkiye’nin yapmakta olduğu çalışmaları aktarma imkânı bulduk. Son derece faydalı bir ziyaret oldu."

Bakan Davutoğlu, Müslüman toplumun liderleriyle insani yardım konusunda neler yapılabileceği hususunu incelediklerini, Myanmarlı yetkililerle de özellikle vatandaşlık konusunda atılması gereken adımları istişare ettiklerini kaydetti.

Bölgeyi geçen yıl da ziyaret ettiğini hatırlatan Davutoğlu, “O günden bugüne şartlarda biraz olsun iyileşme var; ancak daha yapılması gereken çok husus var." dedi.

Davutoğlu, Türkiye'nin Arakan'a desteğinin süreceğini de ifade ederek, "Burada bizi kucaklayan kardeşlerimiz, ikinci kez gelmemizden ve onları unutmamış olmamızdan büyük bir memnuniyet duydular. Biz de bundan sonra da bu ziyaretlerimizi sürdüreceğimizi ve her zaman Arakanlı kardeşlerimize sahip çıkacağımızı ifade ettik." diye konuştu.

Kaynak

TRT Haber 15.11.2013
Alıntı:
Cihannur Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Camilerde Başbakan Erdoğan için dua edildi



Karadağ'da bütün camilerde Cuma namazında okunan hutbenin ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan için dua edildi.

Türkiye'de son zamanlarda yaşanan olaylar dolayısıyla yaklaşık yüzde 20'si Müslüman olan 620 bin nüfuslu Karadağ'da, bütün camilerde Cuma namazında okunan hutbenin ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan için dua edildi.

Karadağ İslam Birliği'nin aldığı karar doğrultusunda ülkede bulunan yaklaşık 50 camide, Cuma namazına giden Müslüman Boşnak ve Arnavutlar, okunan hutbenin ardından, Başbakan Erdoğan ve Türkiye için okunan dualara eşlik etti. Başbakan Erdoğan için dua edilen camilerden biri de Podgoritsa yakınlarındaki Osmalı şehidliğinin bulunduğu Tuzi'deki Nizam Camisi'ydi. Cami imamı Samedin Haciyiç, hutbenin ardından Türkçe ve Boşnakça ettiği duada, Türkiye'nin ''bütün Müslümalar'ın annesi'' olduğunu vurguladı.

Haciyiç, ''Karadağ'daki Müslümanlar, Türkiye'de şu an olanlardan endişeli. Tayyip Erdoğan ve hükümeti Kararağ'daki Müslümanlar için çok şey yaptı; hatta bugün burada dua ettiğimiz bu camiyi de onlar restore etti.'' dedi. Başbakan Erdoğan'ın İslam dünyasının lideri olduğunu ve ona sahip çıkılması gerektiğini vurgulayan Haciyiç, şunları kaydetti:

"Allah onları korusun, Allah onlara yardım etsin. Bizler burada Osmanlı çekildikten sonra birçok zorluk yaşadık. Şimdi Türkiye'nin son yıllarda artan gücü sayesinde bu topraklarda kendimizi daha özgür ve mutlu hissediyoruz. Bir daha eski günleri ve eski sıkıntıları yaşamak istemiyoruz. Bu nedenle herkesin Türkiye'ye ve Başbakan Erdoğan'a dua etmesi lazım."

Cuma namazını Tuzi'deki camide kılan ve yapılan duaya iştirak eden vatandaşlardan Necat Dreşeviç ise yaptığı açıklamada, dünyanın tamamının Recep Tayyip Erdoğan'a ve hükümetine karşı durduğunu söyleyerek, ''Çünkü bu hükümet, dünyanın en başarılı hükümetidir. Karadağlı Müslümanlar olarak biz de Erdoğan'a çok şey borçluyuz.'' diye konuştu.

Podgoritsa'daki Mehmet Fatih Medresesi Müdürü Rahman Kaçar ise medresedeki öğrencilerin her gün Başbakan Erdoğan ve hükümeti için dua ettiklerini söyledi.

"Erdoğan sadece Türkler'in Başbakanı ve lideri değil"

Karadağ İslam Birliği Başkanı Rifat Feyziç de AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de yaşanan son olaylara ilişkin Karadağ'daki bütün Müslümanlar olarak endişeli olduklarını ifade etti.

Kendisinin Türkiye'de okuduğunu ve Türkiye ile ilişkilerinin iyi olmasından herkesin kendisine, "Türkiye'de son günlerde yaşananları" sorduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Bu yüzden bu topraklardaki Müslümanlar'da, 10 yıl boyunca yaşanan bir refah, bir rahatlığın ardından bir endişe olduğunu gördüm. Balkanlar'daki Müslümanlar özellikle 1990'lı yıllarda yaşadığı acıların ardından son yıllarda Türkiye'nin desteği ile birlikte kendilerini artık güvende hissediyorlar. Ancak yaşanan son olaylar, bizi ve buradaki Müslümanlar'ı endişelendiriyor.

Türkiye'nin son 10 yılda yaşadığı ekonomik gelişmelerden Balkanlar'daki Müslümanlar ve diğer dinlerin mensubu olan insanlar da büyük yarar gördü. Bunun yanı sıra bu topraklarda bir siyasi istikrar, güven oluşturuldu. Ben, bütün Balkanlar'daki Müslümanların temsilcileriyle temastayım ve hepimiz, Türkiye'nin düşürülmeye çalışıldığı komplodan en iyi şekilde çıkmasını bekliyoruz. Bundan daha da güçlü çıkacağını düşünüyorum. Türkiye'nin güçlü olması sadece Türkiye'de yaşayan insanların değil, Balkanlar'daki Müslümanların çıkarınadır; çünkü buradaki Müslümanlar 100 yıl aradan sonra güçlü, istikrarlı bir dosta sahip oldu. Bu ifademi de yüzlerce kanıtla ispatlayabilirim, altyapı projelerinden başlayarak, ziyaretlere kadar uzanıyor aldığımız destek ve temaslar."

Bu bağlamda, Karadağ'daki bütün camilerde okunan hutbelerde ve dualarda, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın daha da başarılı, daha da güçlü olmasını yüce Allah'tan niyaz ediyoruz. Türkiye'nin başarısı tabi ki bazılarını rahatsız ediyor. Tabi ki bazılarının gözüne iğne gibi batıyor. Ama Türkiye'deki insanlar kadar, Balkanlar'daki Müslümanlar açısından da bu ülkenin başarısı önemli. Bu yüzden dua edeceğiz, çünkü duanın ne kadar güçlü bir silah olduğunu biliyoruz. Allah bütün komplo, bütün hileleri bozar.''

Kaynak

Haber 7 27.12.2013
Alıntı:
Cihannur Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Libya'ya yardımda Türk Modeli: Para elden veriliyor



Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Libya'ya yoğun güvenlik önlemleri altında geldi.


Dışişleri Bakanı, pazar günü isyancıların Trablus'un büyük bir bölümünü kontrol altına almalarının ardından Somali, Güney Afrika ve Etiyopya'yı kapsayan gezisinin ardından yolunu değiştirip Libya'ya geldi.

Davutoğlu ile Libya'da muhaliflerin temsilcisi Ulusal Geçiş Konseyi'nin Başkanı Mustafa Abdülcelil baş başa bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşmenin ardından basın toplantısı düzenlendi.

Basın toplantısına yabancı basın büyük ilgi gösterdi. Uluslararası basın kuruluşlarının Bingazi'deki muhabirleri basın toplantısında hazır bulundular.

YARDIM ELDEN VERİLİYOR

Abdülcelil, Türkiye'ye vermiş olduğu destekten dolayı teşekkür etti. Abdülcelil, "Türkiye, tüm bürokratik engelleri aşarak Libya'ya verdiği taahhütlerin hepsini yerine getirdi. Türkiye bize yardım göndermek için yeni bir metot buldu. Buna artık 'Türk modeli' diyoruz." dedi.

Türkiye, Libya'ya 300 milyon dolarlık yardım taahhüdünde bulunmuştu. Bunun 100 milyon doları hibe, 100 milyon doları nakit kredi ve kalan 100 milyon doları da proje kredisi olarak plânlanıyor.

Abdülcelil ve Davutoğlu, Türk yönteminin ayrıntılarına girmedi. Bir gazetecinin "Para elden mi gönderildi?" şeklindeki sorusuna ise Davutoğlu, "Libya'nın bu yardıma acil ihtiyacı var. Ulusal Geçiş Konseyi'nin mali işler sorumlusu Ali Tarhuni, Türkiye'ye geldi ve tüm yöntemleri gözden geçirip en uygununa karar verdik." yanıtını verdi.

Konuya yakın kaynaklar, hibe ve nakit krediden oluşan 200 milyon doların büyük bir kısmının Ulusal Geçiş Konseyi’ne verildiğini söylediler. Paranın Libya’ya gelen ve görüşmeler yapan Türk yetkililer tarafından peyderpey getirilerek elden verildiği belirtildi.

TÜRKİYE'DEN ABDÜLCELİL'E TAM DESTEK

Libya'da Muammer Kaddafi rejiminin yıkılmasının ardından muhalifler arasındaki görüş ayrılıklarının çatışmaya dönüşebileceği uyarıları ve endişeler mevcut. Davutoğlu böyle bir olasılık görmediklerinin altını çizdi.

Ancak Türkiye, içinde birden fazla lider nitelikli isim barındıran muhalefette bu isimler arasından Abdülcelil'e tam desteğini ilan etti.

Davutoğlu açıklamasında, diğer dünya devletlerinin de benzer bir duruş sergilediklerinin sinyalini verdi.

"BEN DE YARGILANACAĞIM"

Davutoğlu ile Abdülcelil'in basın toplantısı sırasında ağırlıklı olarak Kaddafi sonrası döneme ilişkin sorular yöneltildi. Bir gazeteci, Kaddafi döneminde görev yapmış bürokratların akıbetinin ne olacağını sordu.

Abdülcelil'in yanıtı ise oldukça ilginçti: "Kaddafi ile yakın çalışmış olan herkes yasal muameleye tabii tutulacak. Ben de dört yıl kendisinin Adalet Bakanı olarak çalıştım. Dolayısıyla ben de yargı önüne çıkıp, hesap vereceğim."

LİBYALILAR ARTIK DAHA UMUTLU

Bu ziyaret, Davutoğlu'nun son bir ay içerisinde Bingazi'ye yaptığı ikinci ziyaret.

Dahası pazar günü Trablus'un da isyancıların eline geçmesinden bu yana yabancı bir diplomat tarafından ilk ziyaret.

Davutoğlu, bir önceki ziyareti ile bugünkü ziyaretini kıyaslayarak, "Libya halkının artık geleceğe daha umutlu baktığını görmekten memnuniyet duyuyorum. İnşallah önümüzdeki Ramazan Bayramı Libyalılar için son yılların en güzel Ramazan Bayramı olacaktır." dedi.

Libya'da muhaliflerin son dönemdeki askerî başarılarının ardından dün akşam, aralarında ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın da bulunduğu Libya Temas Grubu'na üye 11 ülkenin dışişleri bakanlarıyla bir görüşme yapıldığını aktaran Davutoğlu, birkaç gün içerisinde Libya'ya yapılacak askerî ve mali yardımların detaylandırılacağını ve yürürlüğe sokulacağını da sözlerine ekledi.

Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/planet/18560084.asp

Hürriyet 23.08.2011
Alıntı:
Cihannur Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Kuzey Kore'nin 2 bin yetimine Türk şefkati



Kuzey Kore'nin yardım talebi üzerine TİKA, 200.000 dolarlık gıda yardımı yaptı. TİKA, 2.000 yetime yardımı bizzat dağıttı.

Dünyadan izole bir şekilde yaşayan Kuzey Kore ile ilk temas... Başbakanlığa bağlı TİKA (Türkiye İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı), geçtiğimiz günlerde sessiz sedasız Kuzey Kore'ye giderek 2.000 yetime yardım dağıttı. Türk heyeti başkentte saygı duruşu ve resmî törenle karşılandı. Yardım, Kuzey Kore'den gelen talep üzerine gerçekleşti. Kuzey Kore Hükümeti, Bulgaristan'da bulunan elçilikleri yoluyla ülkelerinde bulunan fakir bölge Kangwon'da bulunan yetimhane ve çocuk yurtları için Ankara'dan insani yardım istedi. Ayrıca tarım ve kalkınma çalışmaları için "bize yol gösterin" dedi.

"BİZ DAĞITACAĞIZ" ŞARTI

Söz konusu yetimler olunca Ankara, Kuzey Kore'nin siyasi yapısını bir kenara koyarak talebi kabul etti; ancak "yardımı size vermeyiz gelip bizzat biz dağıtacağız" mesajı iletildi. Kuzey Kore'nin bu şartı kabul etmesi üzerine hazırlıklar tamamlandı. Kuzey Kore'de bankacılık sistemi olmadığı için yardım parasını transferde sorun çıktı. Bu sorun bavul yöntemiyle aşıldı. 2.000 çocuğa gıda yardımı yapmaya yetecek kadar meblağ çantalara konularak yola çıkıldı.

PARA, ÇANTAYLA GÖTÜRÜLDÜ

Başbakanlık yetkililerinin Kuzey Kore'li yetimler için yaklaşık 200.000dolarlık gıda malzemesi aldığı öğrenildi. TİKA heyeti Kuzey Kore'nin Kangwon bölgesinde yetim ve çocuklara gıda yardımını bizzat dağıttı; Kuzey Kore'nin istediği tarımsal kapasiteyi artıracak projeyi de gerçekleştirmek için alt yapı çalışmaları yapıldı. TİKA'nın yanı sıra geçtiğimiz aylarda Kızılay da Kuzey Kore'ye giderek çeşitli yardım faaliyetlerinde bulunmuştu.

EL TURCO'LAR UNUTULMADI

TİKA diğer bir adımı Brezilya'da attı. Latin Amerika'da El Turco olarak anılan Osmanlı bakiyesi Müslümanlara yardım eli uzatıldı. Osmanlı pasaportuyla Ortadoğu'dan Latin Amerika'ya göçen ve El Turco olarak anılan Brezilyalı Müslümanlar çeşitli ihtiyaçları için TİKA'ya başvururlarken TİKA, 600 bin TL'lik hibe ile Rio De Jenario'da bir kültür merkezi yapma kararı aldı.

ZENGİNLER KULÜBÜNE GİRİYORUZ

Ankara, zenginler kulübü olarak bilinen OECD'nin Kalkınma Yardımları Komitesi (DAC) üyelik teklifini kabul etme kararı aldı. Dünyanın çeşitli yerlerine yardım yapan donör ülkelerden oluşan DAC komitesi, Türkiye'nin dünya genelinde yaptığı yardımlar nedeniyle Ankara'yla iş birliği yapma kararı almış ve Erdoğan'a "bize üye olun" teklifinde bulunmuştu. Konuyla ilgili bir süredir inceleme yapan hükümetin DAC üyeliğini kabul etme kararı aldığı öğrenildi. Dünyadaki yardımların koordinasyonuyla görevli olan OECD Kalkınma Yardımları Komitesi DAC'ın üyeleri arasında; ABD, İngiltere, Almanya, Japonya, Kanada, Kore, Hollanda gibi ülkeler ve AB de yer alıyor. DAC'ın Türkiye'yi istemesinin arka plânında Ankara'nın kalkınma yardımlarında geliştirdiği yeni modelite olduğu vurgulanıyor. TİKA üzerinden yürütülen kalkınma çalışmalarında ülkelere sadece yardım götürülmüyor, kalkınmanın sürekliliği için aralarında üretim tesislerinin ve çeşitli tarım projelerinin de olduğu geniş çaplı çalışmalara imza atılıyor.

Kaynak

Sabah 13.01.2013
Alıntı:
Cihannur Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Etyemez: Engelli istihdamı yüzde 500 arttı



Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Halil Etyemez, "Son 3 yılda 3.5 milyon insanımızı istihdam ettik. Hükümetimiz döneminde engelli istihdamı % 500 arttı." dedi.

Konya Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü, Konya'da sosyal güvenlik prim borcu olmayan belediyeleri ödüllendirdi. Ödül törenine katılan Etyemez, burada yaptığı konuşmada, "Bundan sonraki; çocuklarımıza, nesillerimize, torunlarımıza borç bırakılmaması üzere yaşatılması gerekiyor. Dünyada benzeri az bulunan bir sosyal güvenlik kurumumuz var. Hem sürdürülebilir olması, hem de 76 milyon vatandaşımızı bu sosyal güvence kapsamına alan bir kurumun örneğini göstermek zordur. Son 3 yılda 3.5 milyon insanımızı istihdam ettik. Hükümetimiz döneminde engelli istihdamı % 500 arttı." diye konuştu.

Türkiye Bütçesi'nin % 41'inin sosyal güvenlik kurumunun bütçesinden müteşekkil olduğuna dikkat çeken Etyemez, "Sağlıkta memnuniyet bugün % 75-80'leri buldu. Sağlık, iletişim ve ulaşım, hizmet, sosyal güvenlik sisteminin ortaya koyduğu imkânlar sayesinde artık memnuniyeti artırmış ve iletişimi kolaylaştırmıştır. Bugün hem; emeklilerimize, çalışanlarımıza, hem 18 yaşına kadar olan gençlerimize ve özürlülerimize, dezavantajlı kesime ciddi bir şekilde hizmetler sunmaktadır. Öyleyse bu kurumun yaşatılması gerekiyor. Kamu çalışanları ve işçilerini enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz. İşsizliği % 14'lerden % 9'lara indirdik. Gençlerimize, kadınlarımıza, engellilerimize istihdam sağlıyoruz, teşvikler veriyoruz." şeklinde konuştu.

Kaynak

Eko Trent 27.07.2013
Alıntı:
akses Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Postmodern Darbe' olarak tarihe geçen ve mimarlarının ‘1000 yıl süreceğini' söylediği 28 Şubat sürecinde alınan tüm kararların, Başbakan Erdoğan imzalı bir genelge ile ortadan kaldırıldığı ortaya çıktı.

Başbakan Erdoğan'ın imzasını taşıyan o belgeye ulaşıldı. Başbakan Erdoğan'ın imzasıyla gönderilen ‘Gizli' ibareli belge ve ekli dosyada 28 Şubat döneminin Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantılarında alınan kararları ve dönemin başbakanlarının imzaladıkları ve bu konuda kararlara uyulması yönünde gerekli devlet birimlerine kendi imzalarıyla gönderdikleri genelgelerin, emirlerin, talimatların ve her türlü eylem planının yürürlükten kaldırıldığı bildirildi. Dosyada dönemin Başbakanları'nın yürürlükten kaldırılan talimatları da tek tek eklendi.

‘Bin yıl sürecek' denilmişti

28 Şubat 1997 tarihindeki askeri darbenin ardından MGK toplantılarında alınan kararlarla milyonlarca insan kamu kurumlarında mağdur olurken, eğitim sistemine de büyük darbe vuruldu. Dönemin Başbakanları ve Başbakan Yardımcıları MGK metinleri gereği zincirleme genelge, talimat ve eylem planları yayınladılar. Bu doğrultuda; 8 yıllık kesintisiz eğitim getirilerek imam hatip ve meslek okullarının ortaokul kısımları tamamen kapatıldı ve bu okulların lise bölümlerinde okuyan öğrencilere üniversiteye giriş sınavlarında katsayı uygulaması getirildi. Üniversitede başörtülü öğrencilerin eğitimi yasaklandı. Memurlara kılık kıyafet yönetmeliği getirilerek başörtülü memurlar işlerinden atıldı veya istifaya zorlandı. Kur'an kursları kapatılırken çocuğunu kendi rızasıyla kursa göndermesi velinin inisiyatifinden alınarak Kur'an öğrenme yaşı 18'e çıkarıldı.
Bu uygulamalar sonrası dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı'dan sonra göreve gelen Hüseyin Kıvrıkoğlu "28 Şubat bin yıl sürecek" dedi.

Süreç bir imza ile bitti

Başbakan Erdoğan, tüm bu uygulamalara yol açan süreci bitirecek imzayı attı. Erdoğan imzalı belgelerdeki detaylar şunlar: 28 Şubat ve sonrasında gelen bütün Başbakanlar ve Başbakan yardımcıları MGK Kararlarının uygulanması için genelgeler yayınlarken Erdoğan'ın 2002'de Başbakan olmasından sonra bu genelgelerin kesildiği dikkat çekiyor. Ardından Erdoğan, 14 Aralık 2010'da İçişleri Bakanlığı'na gönderdiği ‘Gizli' ibareli dosyada MGK toplantılarında alınan kararları gönderilen genelgeleri iptal eden imzayı atıyor.

YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILMIŞTIR

Başbakan Erdoğan, 14 Aralık 2010'da İçişleri Bakanlığı'na gönderdiği ‘Gizli' ibareli dosyada MGK toplantılarında alınan kararları ve dönemin başbakanlarının imzaladığı genelgeleri dosyada göstererek şöyle yazdığı görülüyor: "Ekli listede belirtilen genelge ve talimatlar ile bunlarla ilişkili olarak Başbakanlık ve diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından, genelge, tamim, eylem planı, yönerge, talimat, olur, direktif ve diğer adlar altında yürürlüğe konulan her türlü işlem ve düzenlemeler yürürlükten kaldırılmıştır."

İmza: R. Tayyip ERDOĞAN-BAŞBAKAN
Alıntı:
BlueMoon Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun'da yapılan değişikle Kur'an kurslarına yaş sınırlaması getiren düzenleme yürürlükten kaldırıldı.

633 sayılıDiyanetİşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda değişiklik öngören Kanun Hükmünde Kararname, Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Kanun Hükmünde Kararname ile 633 sayılı Kanunun ek 3'üncü maddesinde yer alan "İlk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri dışında, Kur'an-ı Kerim ve mealini öğrenmek, hafızlık yapmak ve dini bilgiler almak isteyenlerden ilköğretimi bitirenler için Diyanet İşleri Başkanlığınca Kur'an kursları açılır. Bu kurslardaki din eğitim ve öğretimi kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcilerinin talebine bağlıdır. Ayrıca ilköğretimin 5inci sınıfını bitirenler için tatillerde ve Milli Eğitim Bakanlığının denetim ve gözetiminde yaz Kur'an kursları açılır. Kur'an kurslarının açılış, eğitim öğretim ve denetimleriyle bu kurslarda okuyan öğrencilerin barındığı yurt veya pansiyonların açılış ve çalışmalarına dair hususlar yönetmelikle düzenlenir" maddesi yürürlükten kaldırıldı.
DİĞER DEĞİŞİKLİKLER

Değişikliğe göre, Başkanlığın yurt dışı faaliyetlerinde verimliliği artırmak, uluslararası düzeyde yapılacak şura toplantılarını organize etmek, yurt dışı din hizmetleri bölgelerini grup ve sınıf esasına göre düzenlemek ve bu bölgelerde görevlendirileceklerin niteliklerini belirlemeye yönelik çalışmalar yapmak, yurt dışı din hizmetlerinin etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesine katkı sağlayacak altyapıya ve dini tesislere ilişkin iş ve işlemleri yürütmek, yurt içinde ve yurt dışında inceleme ve araştırmalar yapmak ve Diyanet İşleri Başkanı tarafından verilen diğer görevleri yürütmek üzere 40 'başkanlık müftüsü' atanabilecek.

Din hizmetleri din hizmetlerinde etkinliği sağlamak amacıyla Başkanlık tarafından belirlenen yerlerde görevlendirilmek üzere 'başkanlık vaizi' kadrosu ihdas edildi.


Ayrıca, il ve ilçe müftülüklerine bağlı olarak taşra teşkilatında Başkanlıkça yürütülen hizmetlerin denetimiyle görevli ve en az dört yıllık lisans düzeyinde dini yüksek öğrenim mezunları murakıplar atanabilecek.


Vaiz, Kur'an kursu öğreticisi, imam hatip ve müezzin kayyım kadrolarından boş olanlara 657 sayılı Kanunun 86'ncı maddesi uyarınca yapılacak açıktan vekil atamalarında uygulanacak sınavla ilgili usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenecek.


Yurt dışı din hizmetlerinin müşavirlik ve ataşeliklerle karşılanamadığı yerlerde din hizmetleri koordinatörlükleri kurulabilecek ve buralara din hizmetleri koordinatörü atanabilecek.


Din hizmetleri koordinatörlüklerinin kurulacağı yerler, bu kadroya atanacaklarda aranacak nitelikler, bunların seçimi, görev süreleri, bunlara yapılacak ödemeler ve bu fıkranın uygulanmasına ilişkin diğer usul ve esaslar ilgili Bakanın teklifi ve Maliye Bakanlığının görüşü üzerine
Bakanlar Kurulutarafından tespit edilecek. Yurt dışı aylığı ise herhangi bir vergiye tabi tutulamayacak.

Öte yandan Kanuna geçici maddeler de eklendi.


Buna göre, maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde 657 sayılı Kanunun 4'üncü maddesinin (B) fıkrasına göre, imam hatip ve Kur'an kursu öğreticisi unvanlı bin kadar vizeli sözleşmeli personel pozisyonlarında istihdam edilecekler, sadece mesleki uygulamalı sınavla belirlenecek. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar da Başkanlıkça düzenlenecek.


Başkanlığa bağlı Kur'an kurslarında valilik veya kaymakamlık onayıyla eğitim öğretim dönemi içinde fahri olarak veya ek ders ücreti karşılığında görev yapan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 3 ay içinde müracaat edenlerden; Başkanlıkça verilmiş yeterlik belgesine sahip olmak şartıyla, toplam 5 yıl ve daha fazla hizmeti bulunanlarla 1 Ocak 2005 tarihinden itibaren toplam bir yıl ve daha fazla hizmeti bulunanlar doğrudan, 1 Ocak 2005 tarihinden itibaren toplam bir yıl ve daha fazla hizmeti bulunduğu halde yeterlik belgesi olmayanlar ise Başkanlıkça açılacak mesleki yeterlik sınavına katılarak başarılı olmaları halinde Kur'an kursu öğreticisi kadrolarına atanabilecekler. Bunlar, Başkanlıkça ilan edilen yerlere yerleştirilirken, hizmet sürelerinin hesabında ise müracaat süresinin son günü esas alınacak.


İhdas edilen kadrolar; unvanı, sınıfı, adedi ve derecesi belirtilmek suretiyle atamanın yapıldığı tarihten itibaren bir ay içinde Maliye Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığına bildirilecek. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Başkanlıkça düzenlenecek.


Yapılan değişikliğe göre, tarihi önemi olan camilerde görevlendirilmek üzere derecelerine göre 250 cami rehberi kadrosu da oluşturuldu.


AA
Alıntı:
Ertuğrul ÖZGÜL Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Türkiye tarihin kavşak noktasında. Yıldönümleri peş peşe sökün ediyor. Geçen yıl Trablusgarb'ı kaybımızın 100. yıldönümüydü, bu yıl Balkanlar'ı kaybımızın. 2015'te Çanakkale zaferi asrını dolduracak. 2018 II.

Abdülhamid'in ölüm; 2020 TBMM'nin, 2023 TC'nin kuruluş yıldönümleri olarak anılacak. Tabii İstiklal Mahkemeleri gibi istenmeyen yıldönümleri de yola revan olmuş olacak.

Mesela gelecek yıl, belki de modern dünyada tek vak'a olan İlahiyat Fakültesi'nin kapatılmasının 80. yıldönümü. Anan olur mu bilmiyorum ama bence Cumhuriyet yönetiminin dine bakışının en çarpık ürünlerinden biri bu. İlahiyat Fakültesi kapatan sözde 'Aydınlanma devrimimizi' tebrik etmek için hoş bir fırsat bence!

29 Mart 2012 günü TBMM, 12 yıllık zorunlu eğitime ilişkin kanun teklifinde bir değişikliğe gitti ve Kur'an-ı Kerim ve Peygamberimiz'in Hayatı derslerinin seçmeli de olsa okutulmasını 81 ret oyuna karşılık 305 oyla kabul etti. Karar, MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır'ı coşturmuş olmalı ki, "Cumhuriyet tarihinin en önemli iş[ini] yapıyoruz." demiş.

Böylece, 1924 yılında alınan bir karardan, 88 yıllık bir hatadan dönülmüş oldu. İmzası bulunan herkesi gönülden tebrik ediyorum. Ediyorum etmesine ama, 88 yıl önceki o hataya da değinmesem olmayacak.

Hilafet'in özellikle İngilizlerin zorlamasıyla kaldırıldığını daha önce yazmıştım. Bunun en somut kanıtı, İngiltere'deki Avam Kamarası'nın Lozan'ı görüşmeye, bizim Hilafet'i kaldırmamızdan sonra başlamış olmasıdır. İngilizlerin Lozan'ın onayı için yaklaşık 1 yıl ayak sürümesinin başka bir izahı olabilir mi? Üstelik hemen ayına Meclis'te kabul ettiğimiz halde onay için bu denli uzun süre beklenmiş olması şaşırtıcıdır.

Hilafet'in kaldırıldığı gün, Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile medreseler kapatılmış, böylece din eğitiminin Selçuklulara kadar inen bu köklü kurumu ortadan kaldırılmıştı. Aynı gün çıkarılan bir başka kanunla Şeriye ve Evkaf Vekaleti (Bakanlığı) kaldırılıyor, yerine Diyanet İşleri Reisliği kuruluyordu. Aynı zamanda görünmeyen başka bir değişim daha oluyor, dinî kurumları finanse eden vakıflar da bütçeleriyle beraber Başbakanlık'a bağlanıyordu. Böylece din eğitimi alanında faaliyet göstereceklerin para kaynakları kesilmiş oluyordu.

Şimdilerde Vakıflar İdaresi bu yanlıştan da dönüyor ve devletçe cebren el konulan vakıf mallarını sahiplerine iade edip amacı dışında kullanılanları boşaltarak amacına uygun kullanacaklara tahsis ediyor.

Gayet dikkatli bir dille yazılmış olan Tevhid-i Tedrisat Kanunu metninden eğitim sistemimizin medresenin mirasına nasıl konuverdiğini anlamak mümkündür. Zira 2. maddeyle Şeriye ve Evkaf Vekaleti'ne bağlı olan bütün okul (mektep) ve medreseleri kaldırmakla kalmıyor, onları Eğitim Bakanlığı'na (Maarif Vekaleti'ne) bağlıyordu. Ama 'bütçeleriyle beraber'. Ne demek bütçeleriyle beraber? Yani Vakıflardan gelen bütün gelirleriyle birlikte el koyuyordu devlet medrese ve mekteplere.

Mesela bir şahıs hadis okunması için bir medrese kurup malından gelir bağlamış. Devlet kalkıp vakfı da, gelirlerini de, binasını da devletleştiriyor, okulu kapatıyor, hoca ve öğrencilerin büyük bir kısmını da sokağa atıyordu. Bu, tam bir hukuk faciasıydı ama o yıllarda hukuku kim dinlerdi? Ancak 80 yıl sonra hukukta normalleşme sağlanabildiğini görüyoruz. Geçenlerde zavallı bir azınlık ilkokulunun eski sahiplerine iade edildiğini öğrendiğimde sevindim. Yerli vakıflar ne zaman iade edilecek sahiplerine? diye de düşünmeden edemedim. Bir de 4. maddesi vardı ki Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun, tamamen göz boyamaya matuftu. Buna göre "diniyat mütehassısları" (din uzmanları) yetiştirmek üzere bir İlahiyat Fakültesi açılmasının yanı sıra, "imamet ve hitabet" gibi dinî hizmetlerin yerine getirilmesi göreviyle yükümlü memurların "yetişmesi" için "ayrı okullar" açılacağı bildiriliyordu.

Peki kim açacaktı bu okulları? Eğitim Bakanlığı. Peki açmazsa ne olacaktı? Hiç.



Bazı medreseler son yıllarında modern eğitim usullerine geçmek için büyük bir gayret içindeydi. Medrese bahçesinde beden eğitimi dersi...

***



Tevhid-i Tedrisat Kanunu çıkmadan kısa süre önce Muğla'da çekilen fotoğraf, kapatılacak sibyan mekteplerinin öğrencilerini gösteriyor.

Üstelik Tevhid-i Tedrisat Kanunu sadece dinî okulların değil, diğer bakanlıklara bağlı okulların da Eğitim Bakanlığı'na devrini öngörüyordu ama nedense diğer okulları "eğitici personel ve bütçeleriyle" birlikte Eğitim Bakanlığı'na devrederken, din eğitimi veren okul ve medreselerin sadece "bütçesini" devrediyordu. Garabet işte buradaydı. Dinî okullar eğitim sistemiyle 'birleştirilmiyor', düpedüz kapatılıyordu. Demek ki Şeriye ve Evkaf Bakanlığı'na bağlı okullar için 'tevhid' kelimesi kullanılması yanıltıcıydı. Onlar yok edilmişti.

Niyazi Altunya'nın dikkatli analizini okumaya devam edersek (75 Yılda Eğitim, 1999, s. 216), kanun sadece din görevlisi yetişmesini öngörmekteydi, "yetiştirilmesini" değil. Diyeceksiniz ki ne fark var? Fark şu: Yetiştirilmesi demiş olsa, bu bir görev olarak bakanlığın omuzlarına yıkılacaktı. 'Yetişmesi' deyince talep olursa okullar açılacaktır anlamı çıkıyordu. Nitekim bir süre sonra talep gelmediği gerekçesiyle İmam Hatipler de kapatılacaktı. Zaten bunlar "ayrı mektepler"di. Yüksek din uzmanı yetiştirme görevi ise İlahiyat Fakültesi'ne bırakılmıştı. Ayrıca o tarihte din görevlileri memur sayılmamaktaydı.

İşte bu aşamada sözümona "tevhid" edilen okullarda dinle ilgili derslerin de peş peşe kaldırıldığını göreceğiz. 1924'te Kur'an-ı Kerim, din bilgisi ve ahlâk derslerine yayılmış olan Osmanlı'dan gelen din öğretimi, lise ve dengi okullardan kaldırılmıştı. Bu dersler ilkokul ve ortaokullarda Din Bilgisi dersine dönüştürülmüş şekilde 1930 yılına kadar devam etmiş, ilginçtir köy ilkokullarında 1939'a kadar isteğe bağlı olarak okutulmuştur.

Bu arada Diyanet İşleri Başkanlığı'nın elinde kala kala bir elin parmaklarından az Kur'an Kursu kalmış ve bugünkü hafızların çoğunun hocaları bu kurslarda ders vermiştir (en bilinen hocalardan biri, merhum Hasan Akkuş'tur).

Peki dinî yayınlar ne durumdadır? Dinî yayınlar da yasaklar kapsamındadır. Matbuat Umum Müdürlüğü'nün 17 Mayıs 1934 tarihli yazısında "Biz her ne şekil ve surette olursa olsun, memleket dahilinde dini neşriyat yapılarak dini bir atmosfer yaratılmasına ve gençlik için dini bir zihniyet fideliği vücuda getirilmesine tarafdar değiliz." denilmekteydi.

O da bir şey mi? Hacca gitmek bile yasaklanmıştı diyeyim de varın anlayın vaziyetin vahametini.

Evet, aradan 88 yıl geçti ve aynı Meclis, bu defa seçmeli olarak Kur'an-ı Kerim ve Efendimiz (sas) hazretlerinin hayatının okutulmasını öğrencinin önüne bir seçenek olarak koydu. Başbakan Erdoğan'ın dediği gibi korkmalarına gerek yok, kimseye tekme tokatla öğretilmeyecek. Ancak şunu belirtelim ki, 88 yıl önce de keşke bu seçenekten mahrum edilmeseydi çocuklar! Bilelim ki bu, demokrasimizin o günlerden bu günlere geçirdiği genleşmenin göstergesidir.

Aktaran: Mustafa Öcal (editör), Tanıkların Dilinden Cumhuriyet Dönemi Din Eğitimi ve Dini Hayat, I, İstanbul 2008, Ensar Neşriyat, s. 144.
Alıntı:
Cihannur Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Kamuda başörtüsü resmen serbest



Andımız ve kamuda başörtüsü düzenlemeleri Resmi Gazete'de yayımlandı.


"Kamuda başörtü serbestliği" ve İlköğretim kurumlarındaki "öğrenci andı" ile ilgili idari düzenleme gerçekleşti. İlgili düzenlemeler Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Resmi Gazete'de yayınlanan Başbakanlık Genelgesi ile 1982 tarihli Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmeliği'nin 5'inci maddesinde değişiklik yapıldı.

Böylece kamuda kılık kıyafetle ilgili yeni bir dönem başladı.

Kamuda kadın personelin giyimini sınırlandıran ve başörtüsü ile çalışmasını engelleyen ifadeler ve madde yönetmelikten çıkarıldı.

Düzenlemede, daha önce açıklandığı şekilde; "resmî elbise giymek zorunda olan, Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları, emniyet mensupları ve yargıda ise hâkim ve savcılar" uygulamanın dışında tutuldu.

Öte yandan Demokratikleşme Paketi'nde idari düzenlemeler arasında bulunan ve Millî Eğitim Bakanlığı'nın İlköğretim Kurumları Yönetmeliği'nde değişiklik yapılarak "öğrenci andı" başlıklı 12'nci madde de yürürlükten kaldırıldı.

Böylece bugünden itibaren ilkokullarda öğrenci andı okunmayacak.

Kaynak

TRT Haber 08.10.2013
Alıntı:
Cihannur Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Başörtülü avukatlar şimdi daha mutlu



Danıştay 8. Dairesi'nin, Türkiye Barolar Birliği'nin meslek kurallarında yer alan avukatların ''başları açık'' görev yapacaklarına ilişkin düzenlemenin yürütmesinin durdurulmasına ilişkin kararının ardından başörtülü avukatlar duruşmalara girmeye başladılar.


Ankara'da bulunan Stajyer Avukat Handan Çalık, AA muhabirine yaptığı açıklamada kararın gecikmiş olmasına rağmen kendilerini mutlu ettiğini söyledi.

Dinî simgelerin hukukta yer almaması düşüncesiyle başörtüsünün yasaklandığını kaydeden Çalık, ''Hiçbir kanun, düzenleme, insanhaklarına aykırı olamaz. Başörtüsü de insan hakkıdır; bu bir dinî simge olarak algılanmamalı.'' dedi.

Dinî inançları gereği başlarını örttüklerini ifade eden Çalık, şunları kaydetti:

''Söz konusu kararla inancımızı daha kolay bir şekilde yaşayacağız; özgürlük hakkını
daha iyi kullanabileceğiz. Herkes inancı doğrultusunda hayatına yön verir. Bizim de inandığımız budur. Başörtüm benimözgürlüğüm ve hakkım. İnandığım değerlereilişkin yaşama hakkımın temin edilmesi gerekiyordu. Bunu devlet şimdi yapmış oldu. Başı açık ibaresinin durdurulması mesleğimizi daha rahat icra etmemizin önünü açacak.''

Başörtülü bir kişinin bağımsız olamayacağının düşünülebileceğini ancak bunun doğru olmadığını vurgulayan Çalık, ''Biz bunu özgürlük bağlamında değerlendirdiğimiz için ön yargıyla hareket etmeyiz.'' diye konuştu.

Kaynak

Haber 7 07.02.2013
Alıntı:
Gönülden Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster






Alıntı:
Cihannur Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
AK Parti'nin başörtülü milletvekillerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) internet sitesindeki fotoğrafları değiştirildi.



Alıntı:
Cihannur Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
"Hükümete dua edin"



HÜKÜMET İYİLİK İÇİN ÇIRPINIYOR

Memleketi idare edenlerin ellerinden gelenleri yaptığını vurgulayan Fırıncı, "Her türlü iyiliği yapmak için çırpınıyorlar. 10 yıldan beri yapılan hizmetleri görüyoruz. 10 yılda 75 yılda yapılamayan yapıldı. Hatta uzun asırlardır yapılmayanlar yapılıyor. Hükümete beddua değil dua etmek gerekir. O kadar güzel hizmetleri yapan insanlara biz beddua değil ancak dua ederiz." dedi.

Kaynak


Sabah 24.12.2013


Konu Cihannur tarafından (01-07-2014 Saat 19:29 ) değiştirilmiştir..
Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-04-2015, 02:46   #18
Kullanıcı Adı
Özgür Suriye
Standart
Alıntı:
Özgür Suriye Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
http://analizmerkezi.com/haber/fatih...sun-35014.html

Bank asya'da hesabı olan ak parti'liler, hesaplarını halkbank'a taşırlarsa bu müslüman görünümlü rantçı , hortumculara büyük bir darbe vurulmuş olur.
Artık bu protestoya gerek kalmadı..

Devlet, Bank Asya'ya el koydu.



http://www.ensonhaber.com/tmsf-bank-asyaya-el-koydu-2015-02-03.html
Özgür Suriye isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-04-2015, 04:54   #19
Kullanıcı Adı
Meh
Standart
Bilseydim bu paralelcilerin bankası olduğunu çoktan 10 bin tl.lik kredi kartı alır üstüne kredide çeker bir dahada paralarını vermezdim
Meh isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-05-2015, 21:39   #20
Kullanıcı Adı
eyyubii
Standart






eyyubii isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi