BARANSU: BAŞBAKAN'A BU KONUDA KİM HESAP SORACAK?





Siyaset - 25 Kasım 2013 11:54
Taraf Gazetesi Yazarı Mehmet Baransu, Başbakan Erdoğan'a o cümlesini hatırlatarak sordu: Erdoğan’a bu konuda hesap soracak kim”

"Ben bu makamde olduğum süreci bu konuda geri adım beklenilmesin, Haziran ayında bu işi bitireceğiz" diyen Başbakan Erdoğan, geçtiğimiz günlerde ATV'de katıldığı programda "Ve biz kalkıp da, yani bütün bu eğitimi, kalkıp da sadece Cemaat’in derneklerine veya kurumlarına teslim etmek gibi bir durumun içerisinde olamayız. Asıl bunun hesabını bize sorarlar.” demişti.


Taraf Gazetesi Yazarı Mehmet Baransu, bugünkü yazısından Başbakan Erdoğan'ın "Asıl bunun hesabını bize sorarlar.” sözünün peşinde düştü.
Baransu, Başbakan Erdoğan'a seslenerek "“Erdoğan’a bu konuda hesap soracak kim” diye sordu.


İşte Mehmet Baransu'nun bugünkü analizi;
“Haziranda bu işi bitireceğim...” Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, geçen yıl kullandı bu cümleyi. Türkiye’deki üç bin dershane temsilcisi geçen hafta yaptıkları açıklamayla bu mantığı eleştirdiler. “Görüşümüzü almak için değil, ikna olmamız, kararı kabullenmemiz için bizimle görüşüyorlar” dediler.


28 Şubat’ın ikna odalarındaki mantığın aynısıydı yapılan.
Kendisi ve bakanı canlı yayına çıkıp gazete kupürleri göstererek, dershanelerin kapatılmasının haklılığını izah etme çalışıyor.


KÜPÜRLE PARTİ KAPATMA DÖNEMİNDEN, KÜPÜRLE DERSHANE KAPATMA DÖNEMİNE
Unuttuğu bir şey var; Partisi de gazete kupürleriyle kapatılmak istenmişti. Kupürle parti kapatma döneminden, kupürle dershane kapatma dönemine girdik.
Parti kapatmadaki kupürler de yalandı, dershane konusunda ekranda gösterilenler de.


Maalesef Türkiye’nin kaderi bu. Gücü eline geçiren, adalet dağıtmak yerine geçmişin kirli yöntemlerini kullanıyor.

Anti-demokratik tutum içinde, “ben kararı verdim, kapatacaksınız” mantığıyla, muhatapların kafasına tepeden iniliyor.


Dershanelerin cebren kapatılamayacağı, teşebbüs hürriyetine aykırı olduğu bu kadar ortadayken, hükümet, okullardaki eğitim kalitesini yükseltip, dershanelere ihtiyaç duyulmayacak sistemi hayata geçiremiyor.

Partisindeki vekiller, hükümet medyasındaki kimi kalemler, muhafazakâr kesim, sosyal demokratlar, liberaller, dershaneler, öğrenciler, “kanun yoluyla kapatmak yanlış olur” diyorlar ama Erdoğan’ın kimseyi dinlemeye niyeti yok. Israrla “kapatılacak o kadar” diyor.



ERDOĞAN'I ZORLAYAN BİRŞEYLER Mİ VAR?
Erdoğan’ı zorlayan bir şeyler mi var diye merak ediyorum. ATV’deki canlı yayında gözlerden kaçan bir cümlesi oldu.


“Ve biz kalkıp da, yani bütün bu eğitimi, kalkıp da sadece Cemaat’in derneklerine veya kurumlarına teslim etmek gibi bir durumun içerisinde olamayız. Asıl bunun hesabını bize sorarlar.”
Bu cümlenin, ‘Cemaat’in payı yüzde 25’ sözleriyle çelişkisi bir yana, doğrusu “Erdoğan’a bu konuda hesap soracak kim” diye çok merak ediyorum. Sizi bu kadar kim korkuttu?

Hesabı soracak kim ya da kimlerse, kendisine yalan söylüyor;
“Dershanelerin yüzde 75’i dönüşümü istiyor, sadece yüzde 25 karşı” deniyor, üç bin dershanenin tamamı çıkıp “karşıyız” diye basın açıklaması yapıyor.

“Dershanelerin yüzde 20’si dönüşüme uygunuz dediler” deniyor, en büyük dershaneci Final’in patronu çıkıp “tek bir dershanem bile dönüşüme uygun değil” diyor.


“Dershaneye zengin çocuğu gidiyor” deniyor, SETA’nın raporunda “dershaneye gidenlerin yüzde 75’e yakınının dar ve orta gelir grubuna ait olduğu” ortaya çıkıyor.

“Dershaneye üniversiteyi zaten yüzde yüz kazanacak Fen liseliler” gidiyor deniyor, “Fen liselilerin bile ancak yüzde 60’ının dört yıllık fakülteye girebildiği” ortaya çıkıyor.

“Yeni sistemle imam-hatip ve meslek liselerinin önünü açtık” deniyor, diğer liselere göre daha az matematik ve fen dersleri gören bu çocukların dershaneyle kapattıkları açığın ününe duvar örülüyor.
Kendi vekili bile “dershane olmasa imam-hatipten tıp kazanamazdım” diyor.

Başbakan’ın bu kadar akıl tutulması yaşamasının bir nedeni olmalı. Gerçekleri açıkça çarpıttıran, “hesabını sorarlar” dedikleri olmalı.
PKK yönetimi, yıllar önce dershanelerin kapanış takvimi vermişti. Bir söz alındığı anlaşılıyor. Onlar mı kastediyor yoksa 2004 yılını?
Başbakan kapatılma kararının 2004’e dayandığını, dönemin Milli Eğitim Bakanı’ndan bunu istediğini söylemişti. Cemaat’in dershanelerini kapatmak için 2004’te kime taahhütte bulunuldu?


Yoksa Milli Görüş Cemaati’nden bazı otoriteler mi size ‘bunların önünü almazsan toplumsal tabanımızı güçlendiremeyiz’ dayatması yaptı, yapıyor?

Ya da bir kısım dâhili ve harici güç odakları mı bu anlamsızlığı size dayatıyor?
Bakanlar Kurulu’nun yarısının karşı çıktığı, Anayasa’ya ve Kopenhag Kriterleri’ne açıkça aykırı olan ‘dershaneleri yok etme’ kararını almazsanız, size bunun hesabını soracak kim?

Daha düne kadar (dersaneler gündemde değilken) mehmet baransu yazılarını gördüğünde suratını çeviren adamlar şimdilerde baransu okurları haline gelmişler.

Kişi derse ben eskiden beri mehmet baransu okurum yazıları hoşuma gider,ozamanda ihanet etme huyu kişiliğinin bir parçası derler. İsim ak bursa fakat sadece bursa uymuş ak hiç uymamış.

Sevmek her şartta sevmek demektir menfaat gözetmeden. Menfaat üzerine kurulmuş bir muhabbet temelinde riya,yalan ve ihanet barındırır.

Yayımlayacaksanız dişe dokunur adam yerine konulan birinin yazılarını yayımlayında ilham alalım, ufkumuz genişlesin.

Sevmek her şartta sevmek demek değildir.

Sevgi sabit duygu değildir. Yeri gelir çoğalır, yeri gelir azalır.

Afedersin ama kendine H.stir diyen Baydemirle kol kola girenlerle ve bu adamlara tercih edenlere sevgi azalır.

Eğer sen benim sevgim sabit dersen normal bir insan değilsin demektir.

Biz sevmeyi Resulullah s.a.v efendimizden nasibimiz kadar öğrendik hamdolsun. Hani miraca çıkarken önüne dünyalar serilen ve yinede gözünü Rabbine çevirip ondan başkasına bakmayan Peygamberden. Hani mekkede önüne servetler dökülen fakat yinede aç kalıp Rabbine tevekkül eden Paygamberden. Onun sevgisi ve muhabbeti asla değişmedi

Yeri geldiğinde azalıp yeri geldiğinde artan sevgi temeli sağlam olmayanlarda olur. Sevgili bir gün kızar bir gün severse ve muhip aynı şekilde karşılık verirse bu sevgi değil menfaatçilik olur.

2001 yılında Recep ağabeyi gördüm,kalbim ısındı sevdim halende aynı muhabbetle devam ediyorum. Bazıları gibi menfaatleri ile örtüşmeyince sevgimi yerden yere vurmadım,suçlayıp hain ve firavun ilan etmedim. Sahtekarlık Müslümanın mayasında olmaması gereken bir huydur.

Maşallah ne güzel anlatmışsın. Efendimizin gönül koyduğu, sevgisini azalttığı, küstüğü insanlarda vardır.

Sevgi azalan bazen doruk yapan değişken bir olgudur. Efendimize duyulan sevgi ile Allah' a duyulan sevgiyle başbakana duyulan sevgiyi bir tutarsan vay haline.

Gerçek müslüman Osman Baydemir ile Barzaniyi kardeş kabul edense vay halinize. Mayayı sen bi kontrol et.

Sayın Rahmetli Erbakan ihanet ve maya konularında yorum yapmış.

Hem bu olayda olanı bozan cemaat değil, Sayın başbakan. Kusuru kendinizde arayınız. Dışarıda değil.

Gönül koyduğu insanlara sevmediği için değil Rabbinin emirlerine uymadığı için gönül koydu bilmediğiniz konularda konuşmayınız,hele gele Resulullah s.a.v hazretleri hakkında bilip bilmeden iftira niteliğinde huylar yakıştırmayınız, vebali Recep Tayyip Erdoğan beyefendiye sövmeye benzemez.

Müslümanlığın temelinde kişilerden değil olaylardan nefret edilir,kardeşlik tanımının temeli budur. Sahabe dargın olduğu biri hakkında sorulan soruya ''ben ona değil onun yaptığı şeye kızarım,o huyunu terkedince yine kardeşimdir hemde ilk günki gibi'' buyurmuştur.

Ne Hz Peygamber s.a.v , ne Sahabe r.a, ne Evliya-ı Kiram nede Ehli Sünnet mensupları sizin gibi kişilerden nefret etmezler yani. Müslümanlıkta bu iş böyle olur. Siyasi konuda tartışma yanlısı değilim çünkü bilmediğiniz gibi anlamıyorsunuzda. Bu münazaradan fayda değil zarar ederim düşüncesindeyim.

Kim neye iftira atıyor sen ne saçmalıyorsun arkadaş. Olayı nerden nereye acayip yorumlar katarak getiriyorsun pes.

Şimdi biri gelse başbakana değil yaptığı işe kızıyorum. Yaptığı işi terk etsin tekrar sevelim. Desek Hoca efendiyi sen çok mu takdir edeceksin, çok mu seveceksin.

Bi anlayışı olan kuvvetli sensin di mi? Bu kelimelerinde bile küçük görme var. Ben daha ne diyeyim.

Evet o huyunu terkederse yine severim.

Hoca efendi ile kastınız Sayın Gülen ise bilmenizi isterimki kendisinde hoca efendi demeyi gerektirecek bir kavram göremedim şimdiye kadar ve asla hoca efendi lakabını kullanmadım kendisi için.

Evet siz istemedende olsa iftira attınız, onun sevgisi müslümanlara karşı asla eksilmedi. Öyle olsaydı eğer taifte kendisini taşlayanları asla affetmezdi, müşriklerden olup sonradan müslümanlığı seçenleride sevmezdi.

Neymiş o iftiralar ?