AK Gençliğin Buluşma Noktası
Köşe Yazıları Köşe yazıları burada paylaşılıyor.



Cevapla
Seçenekler
 
Alt 06-19-2008, 10:59   #1
Kullanıcı Adı
Ak_Kelebek
Standart Başbakan Erbil’de dursa ne olur?
Bağdat’a ilk resmi ziyaret birkaç hafta içinde gerçekleşecek. Bağdat’tan dönerken, resmi heyeti taşıyan uçak 1-2 saatliğine Erbil’e inse, Türkiye ne kazanır, ne kaybeder? Bu tartışma kapalı kapılar arkasında yapılıyor. Bu önemli siyasi kararı Başbakan verecek.

İlk defa bu köşe’de okumuştunuz.


Başbakan, ABD istilasından sonra nihayet Bağdat’a resmi bir ziyaret yapacak. Güvenlik nedeniyle, kesin tarihi son dakikaya kadar açıklanmayacak.


Aslında çok daha önce gerçekleşmeliydi. Neredeyse her hafta, bir resmi ziyarete sahne olan Bağdat’a en yakın komşusunun liderinin bir türlü gitmemesi, kendi başına garip bir durumdur.


Sonunda oluyor.


Ahmet Davutoğlu bu ziyaretin perde arkasını hazırlayan kişi. İki taraf arasında görüşmeler hızla ilerliyor.


Bağdat geziye çok önem veriyor.


Hangi açıdan bakılırsa bakılsın, gerçektende çok önemli. Özellikle Irak’taki son gelişmelere bakılacak olursa, Ankara ile Bağdat’ın ekonomik ve siyasi ilişkilerini geliştirmeleri, bölgedeki dengeleri de etkileyecek derecede önemli.


Biz Irak’ta neler yaşandığını tam algılayamıyoruz. Oysa, yeni bir Irak oluşuyor. Yeni dengeler kuruluyor. Eğer, başta Türkiye ile olmak üzere, stratejik iş birlikleri geliştirilmediği taktirde, Irak, önümüzdeki süreçte büyük oranda İran’ın etki sahasına mahkum olacaktır.


Türkiye, hem ekonomik işbirliği, hem de siyasi ilişkileriyle Irak’ın geleceğinde böylesine önemli bir rol oynayabilecek konumda.


Nitekim, Erdoğan’ın gezisinin sonunda, somut bir “Stratejik İşbirliği Anlaşması” çıkarılmaya çalışılıyor.


Bu gezinin tek yönü, Bağdat ile ilişkiler değil. Bir de Kuzey Irak Yönetimi ile Türkiye ilişkileri var ki, içerik açısından aynı önemde...


KÜRTLER: BİZİ İRAN’A BIRAKMAYIN


Kuzey Irak-Türkiye ilişkileri de son dönemde yepyeni bir sürece girdi. Hem Türkiye, hem de Kuzey Irak Yönetimi artık gerçekleri kabul ettiler. Birbirlerini gereksiz şekilde örselemek yerine, uzlaşı yolları aramaya karar vermiş görünüyorlar.


Türkiye, bölgede kendine yakın hissedebileceği, adeta müttefik olarak benimseyebileceği tek oluşumun Kuzey Irak yönetimi olduğunu yavaş yavaş benimsiyor. Hem laikler, hem de Türkiye’ye ihtiyaçları var.


Ayrıca Türkiye, artık iki gerçeği daha iyi görüyor:


Kürtler, orta vadeli süreçte artık sadece savaş, kan ve istikrarsızlık getirecek olan bağımsızlık peşinde koşmak yerine, Irak’ın kurucu gücü olmaya ve Irak’ın üreteceği refah pastasından payını almaya karar verdiler.

Kuzey Irak iyi komşuluk ve sıkı işbirliği yapılmadığı sürece, bölgede konuşlanmış olan PKK ile etkili bir mücadele sergilenemez.


Kuzey Irak Kürtlerinin de en önemli iki duyarlığı, daha doğrusu Türkiye’den beklentileri var:


Kürtlerin onurunu kıran, Kuzey Irak yönetimini küçük gören açıklamalardan kaçınılması.


Ankara son dönemlerde, gerçekten de bu konuda çok dikkatli davranıyor. Özellikle siyasi iktidar, kırıcı demeçlerden kaçınıyor. Askeri kanat da, eskisi kadar sert değil. Eskiden, hele PKK’nın Kuzey Irak çıkışlı suikastlarını arttırdıkları dönemde, sert tepkiler veriliyordu. Ancak şimdilerde, işbirliği arttıkça ve Barzani geçmişteki katı tutumundan vazgeçtiği izlenimi verdikçe, TSK da geri adım attı. Açıklamalar giderek yumuşadı.


TSK’nın askeri harekat ve bombardımanlarını durdurması, hiç değilse sivil bölgelerin dışında kalmaya azami dikkat harcanması.


Kürtler, bu bombardıman ve askeri harekatların PKK’yı bitirmesinin söz konusu olmadığını ileri sürüyorlar. Kendi topraklarının başka bir güç tarafından bombalanmasının, Kuzey Irak yönetimini küçük düşürdüğünü belirtiyorlar.


Aslında sivil alanların dışında kalındığı sürece göz yumuyorlar. Bu da, Türkiye ile işbirliğine verdikleri önemi gösteriyor. PKK ile başa çıkamadıkları için, TSK’ya fazla tepki göstermekten kaçınıyorlar. Ayrıca, Ankara’nın Washington ile bu konuda görüş birliğine vardıklarını, bu durumu değiştiremeyeceklerinin de farkındalar.


Kuzey Irak Kürtleri, Türkiye’yi artık en doğal müttefikleri gibi görmeye başladılar.


Kuşkulular, kaygılılar, ancak yine de sırtlarını İran’a veya başka ülkelere dayayamayacaklarını görüyorlar. Yönetimin üst düzey bir yetkilisinin şu sözleri çok ilginçti:


“... Bizi Avrupa’ya çıkaracak, petrolümüzü taşıyabilecek, Arapların baskısına karşı koruyabilecek tek ülke Türkiye’dir. Bizi İran’lılara muhtaç etmemelisiniz.”

İşte Türkiye ile ilişkiler böylesine değişti ve ivme kazandı. Bu ortam geliştirmek isteniyorsa, Türk Başbakanı’nın Bağdat gezisinden dönüşünde, kısa dahi olsa Erbil’e inmesi öneriliyor.


Neden olmasın?


Yarınki yazımda, böyle bir jestin Türkiye’ye neler kazandırabileceğini, itiraz edenlerin ise hangi gerekçeleri öne sürdüklerini aktaracağı

Mehmet Ali BİRAND
posta

 

Ak_Kelebek isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi