AK Gençliğin Buluşma Noktası
Haberler Dünyadan ve Ülkemizden son dakika haberler burada.



 
Seçenekler
 
Prev önceki Mesaj   sonraki Mesaj Next
Alt 04-02-2010, 13:38   #1
Kullanıcı Adı
Üç mevsim
Post Başbakan'ın sözlerine imzamı atarım!

Mehmet ACET - Haber7

'Başbakan'ın sözlerine imzamı atarım'

Başbakan Erdoğan’ın Kızılay Genel Kurulu’nda Deniz Feneri i.v. davasıyla ilgili açıklamalarıyla ilgili fikri sorulan Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman, "Sözlerinin altına imza atarım" dedi.



Başbakan Erdoğan’ın Kızılay Genel Kurulu’nda isim vermeden Deniz Feneri i.v. davasıyla ilgili yaptığı açıklamalar üzerine, Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman’ı aradım. "Bu açıklamalarla ilgili ne düşünüyorsunuz?" diye sordum. Hiç düşünmeksizin “altına imzamı atarım” karşılığını verdi.

Karaman’ın “altına imzamı atarım” dediği Başbakanın açıklamalarına bir bakalım.


Erdoğan, bu soruşturmayla ilgili (aslında daha önce de birkaç kez dile getirdiği) “duruşunu” biraz daha açarak tekrarlamış oldu.

Peki nedir bu duruş?


Araya girmeden aktaralım.

“Gerek kamu kaynaklarının kullanımında, gerek yardım kaynaklarının kullanımında suistimale gitmek, yolsuzluğa kapı açmak çok büyük bir cinayettir. İnsanların gönlünden koparak, emanet olarak teslim ettiği yardımlara el uzatanlara asla ve asla müsamaha göstermedik, bundan sonra da göstermeyiz. O bir emanettir, namus kadar, şeref kadar kutsal ve mübarek bir emanettir. O emanete el uzatanın, onu gayesi dışında kullananın, Anadolu deyimiyle yatacak yeri yoktur.”

Başbakan, bu konuda hukukun işletilmesi yönünde en küçük bir tereddüt göstermeyiz dedikten sonra meselenin ikinci önemli kısmına değindi.

“Şurası son derece önemli, en az yolsuzluk kadar, en az yolsuzluk yapanlar kadar, haksız yere ithamlarda bulunanlar, kişi ve kurumları haksız yere itham edenler, karalayanlar da büyük bir sorumsuzluk içinde olurlar, büyük bir yanlış yapmış olurlar. Yolsuzluk noktasındaki iddialar, hukuk çizgisinden çıkarak, amacını aşarak bir karalama ve töhmet kampanyasına dönüştürülürse vatandaşımız da haklı olarak yardımları keser, sonuçta mağdur ve muhtaç olan insanların mağduriyeti artarak devam eder. Güven sarsıcı olaylara sebep olanlar da güveni zedeleyecek propagandalara alet olanlar da büyük bir vebal altına girerler.”

Bu açıklamalara bakarak, Erdoğan’ın hem “yolsuzluk” konusuna, hem de “yolsuzluk istismarına” eşit vurgularla karşı çıktığı sonucu ortaya çıkıyor.
Başbakan’ın açıklamasının ikinci bölümünün muhatabının ise, Almanya ile organik irtibatını Merkel’in son ziyaretindeki haberlerle de gördüğümüz “bir medya grubu” ile CHP lideri Baykal ve partinin sözcülerinin olduğu ortada.

Doğrularla yanlışları harmanlama konusunda ustalıklarını ispatlamış o çevrelerin söyledikleri sözlerle yaptıkları haberler, ne yazık ki Deniz Feneri davasını asli mecraından çıkardı.

Ne demek istediğimi somut veriler üzerinden anlatmaya çalışayım.

1-Deniz Feneri soruşturmasındaki gecikmenin asıl nedeni, ne Türkiye’deki Adalet Bakanlığı, ne de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’dır. Bu gecikmenin asıl sorumlusu, Almanlardır. Alman makamları, istenilen belgeleri zamanında göndermeyip, sorulan sorulara zamanında yanıt vermedikleri gibi, medya üzerinden Türk yargısını töhmet altında bırakmak istemişlerdir.

2-Alman makamlarının “adli yardım” anlaşmaları çerçevesinde Türkiye’den istediği bilgi belgeler, Ankara Cumhuriyet Başsavcıları tarafından titiz bir şekilde yerine getirildiği halde, yine aynı çevreler, “zanlılar korunup kollanıyor” diye “cazgırlık çıkarmıştır.”
Bu arada Almanların Türk yargısının talep ettiği “adli yardımı” reddettiği gerçeğini kimse görmedi.

3-Deniz Feneri konusu Ergenekon sempatizanları tarafından açık bir şekilde bu davanın muadili gibi sunulmaya çalışıldı. O halde o çevrelerin sürekli yaptığı karşılaştırmadan “küçük bir tanesini de” biz yapalım. Deniz Feneri soruşturmasında adı geçenlerin hiç birisi “haysiyet cellatlarının” akıl almaz hücumları sayesinde bu kadar yıpratılıp, hırpalandıkları halde, Türkiye’yi terk etmeyi hiç düşünmediler. Bu arada Ergenekon zanlıları Turan Çömez, Bedrettin Dalan’ın durumlarını hatırlatmak isterim.

4-Gerek Kanal 7 yöneticileri gerek soruşturmada adı geçen diğer isimler “biz buradayız her türlü yargısal faaliyet için kapımız çalınabilir” dedikleri halde, henüz ifadeleri bile alınmadan mahkum edilmişlerdir.

5-CHP lideri Baykal’ın sarf ettiği “kocaman yalanlardan” bir tanesi de RTÜK üyesi Zahit Akman’la ilgili olanıdır. Akman’ın bu davadan yargılanması için başbakanın iznine falan ihtiyaç yok.
Hal böyle iken Baykal’ın Erdoğan’a yönelerek “neden soruşturma izni vermiyorsun” diye çıkışmasının da aslında hiçbir karşılığı yok.

Başbakan Erdoğan, “Haksız yere kişi ve kurumları karalamak, töhmet altında bırakmak” derken aslında biraz da bunları kast ediyor olmalı.


Mehmet Acet - Haber 7
[email protected]
02 Nisan 2010 13:17

 

Üç mevsim isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
 

Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim
başbakan erdoğan, deniz feneri, kanal7, mehmet acet, zekeriya karaman


Konuyu Toplam 3 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 3 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi