07-18-2007, 18:42 | #1 |
Basın Toplantısı: Aykut Erçetin/Orkun Usak/ Fırat Kocaoğlu
Basın Toplantısı: Aykut Erçetin/Orkun Usak/ Fırat Kocaoğlu Kalecilerimiz Aykut, Orkun ve Fırat, Duisburg kampında Galatasaray’ı takip eden medya mensuplarının sorularını yanıtladı. Soru: Mondragon’dan sonra genç kaleciler olarak kaleyi devraldınız. Neler söyleyeceksiniz Aykut: Bütün medya mensuplarına hoş geldiniz diyorum. Ben sorunuzla bir soruyla cevap vereyim. Biz genç miyiz? Ben 25 yaşındayım, Orkun 27 yaşında. Biz çok genç değiliz, sonuçta 18-19 yaşında değiliz. Büyük bir kaleci gitti. Yeni kalecilerin kendilerini göstermek için doğru bir zaman oluştu. Fırat: Aykut abi ve Orkun abi kendilerini ispat etmiş kaleciler. Kalede elbette ki rekabet olacak. İnşallah bu rekabetten Galatasaray kazanacak Orkun: Bence ben kim oynayacak ya da kim oynamayacaktan öte Galatasaray, Beşiktaş, Fenerbahçe gibi büyük takımların kalelerini Türk kalecilerine teslim etmeleri önemli. Bu Türk futbolunun geleceği açısından da çok önemli. Kim oynayacak derseniz bir Türk oynayacak. Bu yüzden bizim misyonumuz çok önemli. Bizden sonraki jenerasyonlara da Türk kaleciliği adına bir şeyler bırakmak adına elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışacağız. Bunun adı da rekabettir, bundan da Galatasaray kazançlı çıkar. Maç tecrübesi açısından Orkun ligde çok daha fazla maç oynadı. Maç tecrübesi adına bir eksiklik hissediyor musun? Aykut: Ben kesinlikle öyle bir eksiklik hissetmiyorum. Ben her sezon ortasında ve sonunda teklifler aldım. Ben bu tekliflere hayır dedim çünkü benim bir amacım vardı. Ben Galatasaray’da oynamak istiyordum. Geride bıraktığım yıllarda Ali Sami Yen’de de, deplasmanlarda da defalarca Galatasaray kalesini korudum. Bu benim için bir artı. Mondragon’un ayrılması sonrasında Galatasaray kulübü de bize güvendi. Kale bize emanet. Mondragon, Galatasaray’ın kalede bir problemi yok yorumunu yaptı. Bu yorumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Aykut: Mondragon gibi bir kaleci Galatasaray gibi büyük bir takımın kalesini 6 yıl koruyorsa, kalecilik adına elbette söyleyecek sözü vardır. Galatasaray’ın kalesine neyin layık olduğunu bilen biridir. O böyle düşünüyor ve başka kaleciye ihtiyacı diyorsa buna medyanın da inanması lazım. Orkun ile problem yaşadığınız yönündeki haberler yer aldı. Konuşmadığınız yönünde. Bu konuda bir açıklama yapar mısınız? Aykut: Sizler bizi antrenmanda izliyorsunuz. Bizler antrenmana sohbete mi geliyoruz. Antrenmana çalışmak için çıkıyoruz. Bizleri kamp yaptığımız otelde, yemeklerde, odalarımızda görmediğinizden bu türden çıkar haberler spekülasyondan başka bir şey değil. Biz sabahtan akşama kadar beraberiz. Orkun da oda arkadaşım. Orkun: Ben bu türden haberlere gülüyorum. Bu tamamen bizim dışımızda gelişen hiçbir gerçekle alakası olmayan bir haber. Bizler sahaya gülmeye, sohbet etmeye çıkmıyoruz. Ancak antrenman sonrasında yemekte beraberiz. Odada sohbet ederken beraberiz. Biz birbirimizi yeni tanıyan insanlarız. Ben başka takımdan buraya geldim. Buna rağmen bu kadar kısa sürede bu derece de kaynaşmamız çok olumlu. Kayseri Erciyesspor kalesini korudun. Takımın küme düşmesine rağmen, Milli Takım’a yükseldin ve Galatasaray’a transfer oldun… Orkun: Kağıt üzerinde bakıldığında küme düşen bir takımın kalecisinin, Galatasaray gibi yarıştığı her kulvarda şampiyonluğu hedefleyen bir takıma gelmiş olması garip ve mantıksız gelebilir. Ancak dediğim gibi bu sadece kağıt üzerinde. Sahaya konulan performans ve idealler kariyeri belirler. Ben kendi adıma geçen sezon oynadığım futboldan çok keyif aldım ve başarılı olduğuma inanıyorum. Bunun karşılığında da Galatasaray’a transfer oldum. Önemli olan orada gösterdiğim performansı burada devam ettirebilmek. Kayseri Erciyesspor’da başarımın altında imzası olan isim Bülent Korkmaz’dır. Onun defalarca teşekkür ettim yine ediyorum. Bana o kadar güvendi ve özgüvenimi yüksek tutmak için konuşmalar yaptı ki bunlara karşı tepkisiz kalmam mümkün değildi. Ankaragücü’nden gelirken uzun haftalar forma giymemiştim. Ancak Bülent Korkmaz beni motive etti ve başarımdaki en büyük pay onundur. Orkun, Young Boys maçında çok iyi kurtarışlar yaptın ancak çok heyecanlıydın ve topu hücüma çıkartırken kayıplar yaşadın. Orkun: Bize teknik kadronun verdiği taktikler var. Buna göre hareket ediyoruz. Verilen görevi daha iyi yapmak için zamana ihtiyaç var, beyninizi verilen görevi yerine getirmek için yoruyorsunuz. Bunlar bir zaman sonra otomatikleşmeye başladığında performansım artacaktır. Elbette ki Galatasaray’da ilk kez forma giydiğim için bir gerginlik vardı. Bu gerginlik de kendimi gösterme, elimdeki masaya koyma adına oluşan konsantrasyonumun bir sonucu. Dünyanın bütün büyük takımlarında da kaleciler bireysel hatalarından dolayı goller yiyorlar. Türkiye’de Türk kalecilerine bu konuda gerekli kredi verilmiyor mu? Orkun: Hata insanlar için. Bizler sahaya en az hatayı yapmak için çıkıyoruz. Bu konuda basının Türk kalecileri çok fazla yüklendiği bir gerçek ancak Anadolu kulüplerinde oynayan bir futbolcuyla İstanbul’da oynayan bir futbolcunun gazete sayfalarında değerlendirmesi farklı. İstanbul’da oynayan futbolcu her zaman medyanın gözü önünde. Bizler övgünün de yerginin de üstünde yaşamak zorundayız. Bizim işimiz bu. Bugüne kadar kötü goller yedim, bugünden sonra da yiyeceğim ama bunlar futbolun içinde var. Önemli olan totaldeki performansımın değerlendirmesi. Aykut: Ben Galatasaray’a geldiğimde Eser Hocam’ın bana bir sözü vardı: Büyük takımlarda kaleye çok top gelmez. Bu yüzden hata oranını minumumda tutman lazım. Dünyanın her yerinde kaleciler bazen komik goller yer. Ancak inanın ben rakip kaleci bir geri pasını ıskalasa, bireysel hatasından dolayı gol yese ben sevinenem. Bir kaleci bunu farklı değerlendirir. Çünkü aynı pozisyon benim başıma da gelebilir. Bir kaleci gol yediğinde eğer topu filelerden çıkartır ve arkadaşlarına verip bu maçı hep beraber kazanacağız diyorsa o takımın bir parçasıdır. Çünkü futbol bir takım oyunu. Galibiyette de kaleci vardır mağlubiyette de.. Mondragon’dan sonra kaleyi devralmak baskı yaratıyor mu? Aykut: Bayern Munih’de 10 yıldır kaleyi Kahn vardır. Başka bir kaleci geldiğinde bilir ki ya 2 numaradır ya da 3 numara. Ancak bir de madalyonun diğer tarafı var. Birgün bir kaleci gelir ve 10 sene, 6 sene ya da 4 sene o kaleyi koruyan kalecinin yerini alır. Yeni bir dönem açılıyor. Bu baskı her zaman olacak. Mondragon, Türkiye’ye gelmiş en iyi kalecilerden, hatta dünyanın en iyi kalecilerinden. 6 yıl boyunca Galatasaray kalesini korumuş bir kaleciyi kim tartışabilir ki? Büyük bir kaleciydi ancak artık o devir kapandı. Fırat, PAF Takımdan geldin. Hayatın değişti.. Fırat: Ben geçen sezon son 4 ayda A takımla birlikte idmanlara çıkıyordum. Adaptasyon sürecini bitirmiştim o dönemde. PAF takımla A Takım arasında büyük fark var. Burada elbette ki tempo çok daha yüksek. Çok daha fazla çalışıp ağabeylerime yetişmek istiyorum.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 3 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 3 Misafir) | |
|
|