Fenerbahçe Kulübü Disiplin Kurulu Başkanı Avukat Tuncer Erdoğan'ın şahit olduğu akıl almaz bir taciz olayı Türkiye'nin gündemini yerinden sarsacak... İşte bomba gibi iddia

Olayı gündeme getiren isim Fenerbahçe Kulübü Disiplin Kurulu Başkanı Avukat Tuncer Erdoğan oldu. Tuncer Erdoğan'ın şahit olduğunu iddia ettiği olaya göre, üçü erkek, ikisi kız, beş kişilik bir grup, türbanlı bir kızı önce sözle taciz etti. Ardından hızlarını alamayıp kızın türbanını başından çekip almaya çalıştılar. Tuncer Bey müdahale etti ve türbanlı kızı kurtarmaya uğraştı. Bu esnada civardaki iki trafik polisinden yardım istedi ama polisler ilgilenmedi. O da ancak türbanlı kızı bir araca bindirerek olay yerinden uzaklaştırabildi.

Olayın kamuoyuna yansımasını sağlayan isim ise Sabah Yazarı Emre Aköz oldu. Aköz, olmayı köşe yazısına şu şekilde taşıdı:

Türbanlıya saldırı
Dün Fenerbahçe Kulübü Disiplin Kurulu Başkanı Avukat Tuncer Erdoğan aradı. Sesi titreyerek, şöyle bir olay anlattı:
Dün Şişli Adliyesi'nden çıkıp Cevahir Alışveriş Merkezi'ne doğru yürürken şöyle bir olaya şahit oluyor:
Üçü erkek, ikisi kız, beş kişilik bir grup, türbanlı bir kızı önce sözle taciz ediyor. Ardından hızlarını alamayıp kızın türbanını başından çekip almaya çalışıyorlar.
Tuncer Bey müdahale ediyor. Türbanlı kızı kurtarmaya uğraşıyor. Civardaki iki trafik polisinden yardım istiyor. Polisler ilgilenmiyor. O da ancak türbanlı kızı bir araca binerek, uzaklaşmasını sağlıyor.
Av. Erdoğan, " 65 yaşındayım, daha fazla bir şey yapamadım. Kulübe gidecektim, sinirden titreyerek ev geldim" dedi telefonda.
Tuncer Erdoğan'a şöyle dedim...
"Siz de bir avukat olarak bilirsiniz: Her toplumda olduğu gibi, bizde de çeşitli suç vakaları meydana gelir. Kimi bile isteye, kimi yanlışlıkla cinayet dahi işler. Hırsızlık, gasp, darp... Bunların hepsi olur.
Önemli olan bu suçların oranıdır: Eğer suç oranı ciddi biçimde artarsa, telaşlanmamız gerekir.
O türbanlı kız ve siz, bu olayı yaşarken müthiş gerildiniz. Perişan oldunuz. Üzüldünüz. Haklısınız da...
Ancak içinizi ferah tutun: Halktaki hoşgörü ve itidal Türkiye'de gerginliğe izin vermiyor. Bu tip olaylar münferittir. ' Sistemli, sürekli ve yaygın' değildir.
Tersi de olabilir: Başka bir yerde, oruç tutmadığı için bir kıza tacizde bulunanlar çıkabilir. Ancak bu tip olaylar tek tük oluyor; azınlıkta kalıyor.
Kişisel açıdan perişan oldunuz ama toplumsal açıdan müsterih olabilirsiniz."
Telefonu kaparken Tuncer Bey biraz olsun rahatlamıştı. Acaba o türbanlı kız ne durumdaydı?

(Sabah / haber7)

İşte sonunda kartel medyanın istediği oldu..Başörtüsünü öcü gibi gösteren kartel medya amacına ulaştı sanırım....

Doğan Medya bakalım bunu haber yapma zahmetinde bulunacakmısın veya ne türlü haber yapacaksınız...

> > > > > > > > > >

aslında bu medyeya yansıyan...yansımayan daha niceleri var...veya yansıtılmayan...

Yansıtılmayan o kadar çok şey var ki!

Can Dündar'ın "Yağmurdan Sonra" kitabını okusanız, medyanın gerçek yüzünü bir nebze olsa daha iyi anlarsınız.

Polisin de seyretmesinin sebebi "talimat" mı acep?

talimat diye düşünürsek işin içinden çıkamayız...biz yinede fevri bir olay diye düşünelim...

Polisin seyretmesi zihniyettir Bazı polislerimiz ne yazıkki sadece kendilerine emir verilince bir şeyler yapma isteği duyuyorlar...Yanlarında karaborsa kitap satılıyor bizim polisimiz adamı yakalayacağına oda tutup kitap alıyor...


Benim dikkatimi çekmek istediğim asıl konu bunu medya nasıl yansıtacak....

Emre AKÖZ'ün yazısı

Türbanlıya saldırı
Dün Fenerbahçe Kulübü Disiplin Kurulu Başkanı Avukat Tuncer Erdoğan aradı. Sesi titreyerek, şöyle bir olay anlattı:
Dün Şişli Adliyesi'nden çıkıp Cevahir Alışveriş Merkezi'ne doğru yürürken şöyle bir olaya şahit oluyor:
Üçü erkek, ikisi kız, beş kişilik bir grup, türbanlı bir kızı önce sözle taciz ediyor. Ardından hızlarını alamayıp kızın türbanını başından çekip almaya çalışıyorlar.
Tuncer Bey müdahale ediyor. Türbanlı kızı kurtarmaya uğraşıyor. Civardaki iki trafik polisinden yardım istiyor. Polisler ilgilenmiyor. O da ancak türbanlı kızı bir araca binerek, uzaklaşmasını sağlıyor.
Av. Erdoğan, " 65 yaşındayım, daha fazla bir şey yapamadım. Kulübe gidecektim, sinirden titreyerek ev geldim" dedi telefonda.
Tuncer Erdoğan'a şöyle dedim...
"Siz de bir avukat olarak bilirsiniz: Her toplumda olduğu gibi, bizde de çeşitli suç vakaları meydana gelir. Kimi bile isteye, kimi yanlışlıkla cinayet dahi işler. Hırsızlık, gasp, darp... Bunların hepsi olur.
Önemli olan bu suçların oranıdır: Eğer suç oranı ciddi biçimde artarsa, telaşlanmamız gerekir.
O türbanlı kız ve siz, bu olayı yaşarken müthiş gerildiniz. Perişan oldunuz. Üzüldünüz. Haklısınız da...
Ancak içinizi ferah tutun: Halktaki hoşgörü ve itidal Türkiye'de gerginliğe izin vermiyor. Bu tip olaylar münferittir. ' Sistemli, sürekli ve yaygın' değildir.
Tersi de olabilir: Başka bir yerde, oruç tutmadığı için bir kıza tacizde bulunanlar çıkabilir. Ancak bu tip olaylar tek tük oluyor; azınlıkta kalıyor.
Kişisel açıdan perişan oldunuz ama toplumsal açıdan müsterih olabilirsiniz."
Telefonu kaparken Tuncer Bey biraz olsun rahatlamıştı. Acaba o türbanlı kız ne durumdaydı?

SABAH

iyikine o esnada ben o yerden geçmiyodum! >

O an orda olmayı ne kadar çok isterdim...

inanamıyroum ya...insanlar niye hazmedemezler anlayamıyorum...ben onların başına başıörtü geçiriyor muyum??...mahalle baskısıymış...alsınlar bir de bu açıdan baksınlar baskı nasıl oluyormuş....