![]() |
#1 |
![]() Başörtüsü Marmara'ya girdi
27 Şubat 2008 14:05 Anadolu Gençlik’ten ilginç bir protesto geldi. Marmara Üniversitesi önünde çıkarılan yasaya rağmen halen uygulanmakta olan başörtüsü yasağını protesto etti. Anadolu Gençlik’ten ilginç bir protesto geldi. Marmara Üniversitesi önünde çıkarılan yasaya rağmen halen uygulanmakta olan başörtüsü yasağını protesto eden yaklaşık 300 kişilik üniversite öğrencisi uygulamayı ilginç yöntemlerle eleştirdi. Bu tişört dedemin tişörtü, bu tişört siyasi simge, bu tişört dini simge, bu tişört sadece tişört baskılı tişörtlerle gerçekleştirilen protestoda birde basın açıklaması yapıldı. Grup adına açıklama yapan M. Kılaç, Üniversitelerin bilim yuvası olduğuna vurgu yaparak, uygulanmakta olan baskının bir an önce sona erdirilmesini istediklerini vurguladı. Başörtülü öğrenciler Üniversitede Başörtüsü ile bayan öğrencilerin giremediği üniversiteye, baskılı tişörtleri ve başlarında ki başörtülüleriyle giren öğrenciler uygulanmakta olan yasağın bitmesini ve artık başörtüsüne özgürlüğün gelmesini istedi. Çeşitli dövizlerin ve pankartların açıldığı protestoya çevredeki sivil vatandaşların vermiş olduğu destekte toplumsal mutabakatı ortaya koydu. Protesto olaysız bir şekilde sona erdi. İşte Basın açıklamasının tam metni: Değerli Arkadaşlar ve Değerli Basın Mensupları Üniversitelerimizde uzun zamandır üniversitelerimizde keyfi bir şekilde uygulanan Baş açma mecburiyeti uygulaması yapılan hukuki düzenlemeler neticesinde sonlandırılmıştır.Ancak üzülerek görmekteyiz ki üniversite yönetimimiz bu keyfi uygulamayı sürdürmek istemektedir. İşte bu nedenle bugün burada Marmara üniversitesi öğrencileri olarak toplandık. Üniversitelerdeki kıyafet ayrımcılığına son vermek üzere gerçekleştirilen Anayasa değişikliği 23 Şubat 2008 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Anayasa’nın yeni 42. maddesinde “Kanunda açıkça yazılı olmayan herhangi bir sebeple kimse yükseköğrenim hakkını kullanmaktan mahrum edilemez.” ifadeleri yer almaktadır. Anayasa değişikliği sonrası başörtülü öğrencilerin okula alınmaması için gerekçe gösterilen genelge, yönetmelik ve yargı kararlarındaki yorumların artık hiç bir geçerliliği kalmamıştır. Anayasa’nın “kanun önünde eşitlik ilkesini” düzenleyen 10. madde gerekçesinde; “Tüm idare makamları gibi üniversiteler de yükseköğretim hizmeti sunarlarken dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep, giyim, kuşam ve benzeri sebeplerle bu hizmetten yararlanan kişiler arasında ayrımcılık yapamazlar.”ifadeleri yer almaktadır. Bu durumda giyim kuşam nedeniyle ayırımcılık yapılamayacağı Anayasa’da açıkça düzenlendiğinden, zaten “sanal” olan ve yorumlarla devam ettirilen yükseköğretim kurumlarındaki başörtüsü yasağı tamamen kaldırılmalıdır. Yükseköğretim Kurulu başkanının 25.02.2008 tarihli yazısında da ifade edildiği üzere, kamu görevi ifa eden yükseköğretim kurumları yöneticileri, anayasa değişikliğini göz önünde bulundurmak zorundadır, aksine davrananlar suç işlemektedir. Eğitim Anayasa ve uluslararası sözleşmelerde güvence altına alınan temel bir haktır. Anayasa da öngörülen meşru sebeplerle gerçekleştirilmiş açık bir yasa maddesi olmadığı müddetçe, bu hak kısıtlanamaz. Öğrencileri okula alınmayacağını söyleyen yetkililer, başörtüsünü yasaklayan açık bir yasa maddesi göstermek zorundadırlar. Anayasa değişikliği Resmi Gazete’de yayımlandığında yürürlüğe girer. Değişiklik gereğinin yapılması için, Anayasa Mahkemesi’nin denetiminde geçmesi gerekmez. Üniversite ve kamu kurumu yöneticilerinin “Anayasaya bağlı olmadığını, yasanın değişmesini beklediklerini” ifade etmesi, hukuku hiçe saymaktır. Hiçbir yasa hükmü, üniversite yöneticilerine başörtülü öğrencilerin eğitimden yoksun bırakma hak ve yetkisi vermemektedir. Anayasa’nın kendiliğinden uygulanamayacağı bunun için ayrıca kanunda değişiklik yapılması gerektiği iddia edilemez. Mevcut Yüksek Öğretim Kanunu’nun da başörtüsü yasaklanmadığı için, yasağın kalkması ayrı bir kanunda değişiklik yapılmasını gerektirmemektedir. Yüksek Öğretim Kanunu Ek 17. madde: “Yürürlükteki kanunlara aykırı olmamak kaydı ile; yükseköğretim kurumlarında kılık kıyafet serbesttir” ifadesini taşımaktadır. YASADA YER ALAN “SERBESTTİR” İFADESİNDEN, YORUMLA “BAŞÖRTÜSÜ YASAKTIR” ANLAMI ÇIKARTILAMAZ. BAŞÖRTÜLÜ ÖĞRENCİLERİ OKULA ALMAMAK TÜRK CEZA KANUNUNA GÖRE SUÇTUR “Eğitim ve öğretimin engellenmesi” Türk Ceza Kanununa göre suçtur. 112 madde; 1) Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla; a) Devletçe kurulan veya kamu makamlarının verdiği izne dayalı olarak yürütülen her türlü eğitim ve öğretim faaliyetlerine, b) Öğrencilerin toplu olarak oturdukları binalara veya bunların eklentilerine girilmesine veya orada kalınmasına, Engel olunması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.” şeklindedir. Anayasa’da yapılan değişiklik artık genelge ve mahkeme kararlarındaki yorumların yasağa gerekçe olamayacağını açık ve net olarak ifade etmektedir. Bu urumda eğitim hakkı engellenmesi yasanın öngördüğü şekilde “hukuka aykırı davranıştır” Anayasa değişikliğine rağmen başörtülü öğrencileri okula almayan memurlar “görevin kötüye kullanılması suçunu” işlemektedirler. Türk Ceza Kanunu 257. Madde; “kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında , görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle kişinin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişiler haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. ” ifadesini taşımaktadır. Anayasa’nın 137 maddesine göre “konusuz suç olan hiç bir emir hiçbir suretle yerine getirilemez”. Öğrencileri okula almama emrini yerine getiren kişiler, emri verenlerle aynı suçu işlemektedirler. Unutulmamalıdır ki bu kanunlara uymak anayasal hukuk düzeninin gereğidir.Bu bağlamda hiç kimsenin baş örtmenin dini gerekliliğini sorgulama hakkı yoktur.Bir kısım medyanın kendi menfaatleri uğruna yaptıkları manüplasyonların inandırıcılığı kalmamıştır.Dini ya da siyasi simge olduğu için başörtüsüne karşı olduklarını ifade edenlerin üniversiteler de Baş açma mecburiyeti getirmeleri samimiyetlerini ortaya koymaktadır.Annanelerin başörtülerini örnek göstererek yasağı masumlaştırmaya çalışanların üniversitelere girişte herhangi bir örtünme şekline tahammül etmemeleri gerçeği ortaya koymaktadır. Bunlarla birlikte başörtüsü yasağının devam etmesi mümkün değildir.Bu nedenle rektörümüzün bu konudaki inadından vazgeçip üniversitemizi akademik alanda başarıları ile gündeme getirecek çalışmalara ağırlık vermesini istiyoruz. İfade etmek istediğimiz önemli bir hususta yasağın kalkmış olmasına rağmen üniversiteye başörtülü girmek isteyen öğrenci arkadaşlarımıza yönelik Baş açma mecburiyeti getiren bir kısım İslami cemaatler de, keyfi yasağı acımasızca uygulayan rektörler ve buna psikolojik destek veren bir kısım medya gibi tarih önünde hesap verecektir. Başörtüsü yasağı sorununu ortadan kaldıracak düzenlemeleri yapmakla görevli olan siyasileri de temel haklar konusunda özensiz yaptıkları düzenlemeler konusunda uyarıyor.Keyfi yasakları kaldırırken başka yasaklara yasal dayanaklar oluşturmamaları gerektiğini ifade ediyoruz. Son olarak bu milletin kimliği olan başörtüsü kamunun her alanında özgür olmalıdır. haber5
![]() |
|
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 | |
![]() Alıntı:
|
||
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|