Bay Baykal, size "GERİCİ" desem... || Arzu Erdoğral
Yasakçısın…
Yasakçı…
Yasakçısınız…
Yasakçılar…
Bu Zat-ı Muhteremler;
1967′de Hatice Babacan’a sarf edilen: “Hey sen başörtülü kız. Ya başını aç, ya sınıfı terk et.” sözünün temellerini Osmanlı’nın yıkılışında attılar…
Bu Zat-ı Muhteremler;
“Ne mutlu “Yasak” diyene ve bu yolu devam ettireceklere” bu onuru armağan ettiler…
Bu Zat-ı Muhteremler;
Dalga dalga yayılarak varlık gösteren “BAYcılar ile KALcılar Sevenler Derneği üyeleri” ve “siyasi- şahsi menfaatlerin” olmazsa olmazlarıdırlar…
Onlar olmasaydı…!
Kadın bedeni üzerinden batılılaşmak ve çağ üstüne çağ atlamak (ABD’den ithal edilen, giysi boylarının kısalıp, enlerinin de daralması ile meydana gelen modernleşme hareketinin uygulama şekli) mümkün olmazdı.
Bugün açık kızlarımız üniversiteler de kendilerini “tehdit ve baskı” altında hissetmeden okuyabiliyorsa, yine onların sayesinde…
-----------------------
AÖF’nin hafta sonu sınavlarında da başörtülü kızlar başlarını açıp çağdaş bir şekilde imtihana girdiler.
Peki, bu büyük başarının gerçekleşmesinde büyük katkısı olan son yılların “en kıvrak yasakçısı” kimdir desem size, ne derdiniz?
Cevabı duyar gibiyim…
Bay BayKAL, Bay BayKAL, Bay BayKAL…
O yasakçıların göz nuru örnek bir duayen…
Kim ne yaptıysa, engel tanımadı.
Savunduğu değerlere hep sahip çıktı.
Son olarak başörtüsü serbestliği ile ilgili anayasa değişikliğini de Anayasa Mahkemesine götürerek kararın iptal edilmesine büyük katkı sağladı.
------------------------
Bir kız dün yine onun adını andı…
Başı öne eğik, kafası karışık bir halde imtihana giderken, okul kapısında, megafondan çıkan, “kılık kıyafet yönetmeliğine uyulması” ile ilgili anonsa takıldı kulakları…
Bir gün önce de okul önünde başlarını açan kızları hatırladı…
Sanki iki ayrı kişilikli gibiydi.
Tüm hisleri birbirine karışmış bir halde “bana ve bütün başörtülülere zorla başlarını açtıranlar var ya dedi, hele bir de Bay BayKAL……………!
---------------------
Bu noktada iki yıl önce yasak ile ilgili olarak konuştuğum ve “neden hükümet olarak yasağın kalkması ile ilgili bir girişimleri yok” eleştirilerini sorduğum birçok AKP’liden biri olan Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ın “'Yeni anayasa yaptığımız zaman orada YÖK kalmaz' sözleri aklıma geldi.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ta kısa bir süre önce Türkiye’de rektörler, YÖK, siyasetçiler, böyle bir yasağın gülünç kaçtığını düşünmeye başladıkları anda, bu yasaklardan ne Anayasa Mahkemesine ne de Meclis’e ihtiyaç olmadan kurtulacağız diye söyleyince, bende kendi kendime güldüm.
Bay Baykal ve kankaları bir yandan çalışıyor, bizde “armut piş ağzıma düş” atasözünün gereklerini yerine getiriyoruz diye…
Aslında herkes mutlu bee…
Yasakları baş tacımız yapan gericilerin gericisi bir zihniyetin öncülerinden Baykal mutlu, rektörler mutlu, mitingciler mutlu, savcılar mutlu, AKP yalakaları mutlu, mutlu da mutlu…
Kızların başı zorla açılmış da ne olmuş…
Şule Yüksel Şenler’in başörtüsü yasağı ile ilgili bir yazısını okuduğumda “yaşananları ne kadar da gerçekçi anlatmış” diye düşünürken, yazısının sonunda “bu yazıyı bugün yazdığımı sanmayın, yaklaşık 20 yıl önce kaleme aldım, görün istedim ki zihniyet aynı değişen sadece oyuncular” yorumunu okuyunca çok garip olmuştum…
Bu gidiş ile korkarım ki bizlerin torunları da “ahh büyüklerimiz de yasaklar yüzünden, bizim gibi neler çekmiş, acaba bu yasağı bizim torunlarımız da yaşayacak mı” deyip, “Bay BayKAL ve avanesine” tıpkı bizler gibi rahmet okumaya devam edecekler.