05-20-2009, 08:19 | #1 |
Baykal'ın Bayatlayan Taktikleri?
Baykal'ın yıllardır hiç usanıp bıkmadan kullandığı iki taktiği var. Birisini savunmada diğerini de saldırıda kullanıyor... Deniz Baykal. Bu isim aslında o kadar çok şey anlatıyor ki tek başına. Ama bu yazının sınırlarını Baykal’ın çok basit iki figüre bağladığı savunma ve saldırı yöntemi oluşturacak. Yıllardır Baykal’ın çok sık kullandığı iki kelime var; Cumhuriyet ve şeriat. Bunlardan birincisi savunma ve saldırıda, ikincisi ise yalnızca saldırıda etkin bir şekilde kullanılmaya çalışılıyor. Ülkede Baykal’ın hoşuna gitmeyecek herhangi bir icraat olursa eğer, ya Cumhuriyet elden gidiyor, memleket satılıyor, laik düzene karşı bir kalkışma var havası yaratılıyor ya da rejim sorunu ve bunalımı var, şeriat geliyor. Ama bu taktik bıkmadan,usanmadan siyasete atıldığı ilk günden beri seslendiriliyor ana muhalefet lideri tarafından. Enteresandır Baykal bazı kelimeleri kendi hesabına ve düşüncelerine namına o kadar hırsla savunuyor ki insan söylediklerine Baykal’ın kendisinin de inandığını zannediyor. Örneğin hukuk kelimesi. AKP’nin kapatma davasında en büyük hukukçu ve hukuka en çok saygı gösteren, savcı ve yargıçlara en ufak baskı yapılmasına tahammül edemeyen Baykal, Ergenekon Terör Örgütü davasında ülkeyi kendi çıkarları için kullanma uğrunda çete kuran insanların avukatlığını yapıyor. Bir başka zaman Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde Sabih Kanadoğlu’nun ortaya attığı deli saçması bir fikri Anayasa Mahkemesi’ne taşıdıktan sonra hukuku kanatlarının altına alan Baykal, eğer istedikleri yönde bir karar çıkmaz ise Türkiye’de kaotik bir ortamın oluşacağından dem vurararak yüksek mahkeme ve üyelerini baskı altında bırakıyor. İnsanın Baykal’a gerçekten de bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu diyesi geliyor. Baykal’ın bu taktiklerinden mülhem bazı safderun ve sözde cumhuriyetçiler de türemedi değil. O kadar komik hallere düşüyorlar ki insan gülmekle ağlamak arasında kararsızlaşabiliyor. Mesela gözaltına alınan birine, çıkışta gazeteciler “neden gözaltına alındınız?” sorusunu yönelttiğinde bu kişi cevap olarak “Atatürk’ü çok sevdiğim için” diyebiliyor. Her zaman demokrasiden dem vuran sözde cumhuriyetçiler, seçimler sonrasında malup olduklarını gördüklerinde halkımız yanlış seçim yaptı diyebiliyorlar ve bu sözleriyle aslında demokrasiyi sadece kendilerine oy verme hakkı olarak tanımlamaktan çekinmiyorlar. Bir başka zaman televizyon programlarında cumhuriyetimizin en koyu savunucusu kesilenler, rahatlıkla terör örgütü elebaşıyla sarmaş dolaş poz verebiliyor ve örgüt liderine ve dağdaki yandaşlarına kardeşim diye hitap etmekte bir mahzur görmeyebiliyorlar. Daha demokratik bir ülke olma yolunda ilerleyen ülkemiz adına en iyi dileklerimle… www.stratejikboyut.com ÖZEL - Murat Candan
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|