BBP'den HSYK için 'yeme kurulu' tanımı - AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

**Necip Fazıl** · 07-25-2009, 23:53

BBP Genel Başkan Yardımcısı Hakkı Öznur, imtiyazlı yargıçlar sınıfı gibi algılanan Türk adalet sisteminin başındaki HSYK ile ilgili tartışmalara sert tepki gösterdi.

25 Temmuz 2009 22:28

Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkan Yardımcısı Hakkı Öznur, Türkiye'nin dokunulmayan, imtiyazlı yargıçlar sınıfı gibi algılanan Türk adalet sisteminin tepesindeki organ olan HSYK'nın sürekli tartışmaların merkezinde olduğunu belirterek "HSYK, hâkim ve savcıları atama mı yoksa yeme kurulu mu?" diye sordu.
Hâkim ve savcıların kaderinin HSYK'nın elinde olduğuna dikkat çeken Öznur, yargıdaki büyük sancının yaşandığını söyledi.
Öznur, açıklamasında HSYK'yı eleştirdi. "HSYK'nın hâkim ve savcılarla ilgili atama kararnameleri iktidar savaşlarına alet olmaktadır." diyen Öznur, tartışmaların odağındaki HSYK'nın hâkim ve savcıları atama mı yoksa hâkim ve savcıları yeme kurulu mu olduğunu sordu.
Hükümet ve HSYK'nın anlaşılmaz tutumlar içerisinde olduğunu savunan Öznur, "Adaletten sorumlu olanlar hukuk devletinin gereğini yapmaları gerekirken adeta köşe kapmaca oynuyorlar. Hukukun siyasallaşması, başta hukuka zarar vermektedir. Siyasiler ve bürokratik oligarşi, hukuktan elini çekmelidir. Devam eden Ergenekon davasındaki gelişmelere göre taraflar gard alıyor. Böyle bir şey olmaz. HSYK'nın, milletin gözünün içine baka baka bazı davalar için özel mahkemeler kurmaya kalkması, yine demokrasi dışı odakların yargılandığı, Türk demokrasi ve siyasi hayatını yakından ilgilendiren belli dava ve soruşturmalara bakan hakim ve savcıların olağandışı yollarla görevlerinden alınması veya pasifize edilmeye çalışılması hukuka gölge düşmesi demektir." dedi.
HSYK'dan millete karşı sorumlu olduğunu unutmamasını isteyen Öznur, atama kararlarında herşeyin açık ve şeffaf olması gerektiğini belirtti.
"HSYK Üyeleri ideolojik görüşlerini atama kararlarına yansıtmamalıdır. Yargı yargıya bırakılmalıdır." diyen Öznur, sözlerini şöyle sürdürdü: "Devletin ve ülkenin onca meselesi varken, gündem hala atama kararnameleri tartışmaları ile geçiyor. Atamalarda sıkıntı yaşanıyor, bir türlü atamalar sonuçlandırılamıyor. Yargıya iki türlü müdahale var. HSYK da hata yapıyor hükümet de. Türkiye'nin önü tıkanıyor. Şimdi de yargı kaosu çıktı. Yargı bağımsızlığını sağlamanın tek kuralı yargının yargıya bırakılmasıdır. Savcı ve hâkimlerin atamalarının gecikmesi kaygı vericidir. Bakıyoruz ki, hükümet kanadı hükümetin yaklaşımlarına muhalif olan HSYK da bu krizin baş sorumlusudur. Devam eden kritik davaların atamalarında hassas davranılmalıdır. Davaları sekteye uğratacak atamalardan uzak durulmalıdır. Kritik davaları yürütenlere dokunulmamalıdır. Son dönemlerde yargı mensuplarının da siyasi bir partinin temsilcilerinden farklı davranmayacak partizan davranışlar gösterdiği görülmektedir. Yüksek yargı mensupları, herhangi bir siyasal hareketin ideolojik zihniyetini yargıya taşımamalıdır. Çünkü son dönemlerde darbeci ve cuntacı zihniyetlerle çelişmeyen, onlarla aynı fikri yapılara sahip açıklamaların ve tavırların görüldüğünü müşahede ediyoruz. Bu da halkın yargıya ve adalete olan güvenini sarsmaktadır."
STATÜKO VE İMTİYAZLI AZINLIK DİRENİYOR
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın şimdi de HSYK'nın avukatlığına soyunarak hazırladığı kararnameyi savunduğunu dile getiren Öznur, yargıda köklü reformlar yapılması gerektiğini vurguladı.
Bunun yolunun önce faşist 82 Anayasasının tamamen değiştirilmesinden geçtiğini anlatan Öznur, çift başlı yargı olamayacağını belirterek herkesin yasalar, hukuk çerçevesinde eşit ve adil olması gerektiğini kaydetti.
"Kimse makamlarına mevkilerine güvenerek dokunulmazlık zırhına bürünmemelidir." diyen Öznur, "Demokrasi ve hukuk çıtasını yükseltmeliyiz. Darbeci hukuk, darbeci anayasa ortadan kaldırılmalıdır. Hala darbecilik rejimin üzerinde Demoklesin kılıcı gibi sallanmaya devam ediyor. Geçici 15. madde kaldırılmalı bütün darbeciler, cuntacılar yargılanmalıdır. 82 Anayasasının ürünü olan HSYK hala hukuk ve yargı sistemiyle olan tartışmalarda konuşulan kurumlardan biri. HSYK derin görüntü vermektedir. Bürokratik oligarşinin bir uzantısı gibi hareket ediyor. HSYK hukukun üstündeymiş gibi davranıyor. Ülkemizde yüksek yargı son yıllarda başka hiçbir gücün vermeyeceği zararı kendisine verdi. Ülkeyi yönetenlerin veya ona muhalefet edenlerin siyasal çekişmelerinde tarafların birinin yanındaymış gibi davrandı. Görülüyor ki Statüko direniyor." diye konuştu.
Öznur, "İmtiyazlı azınlık direniyor. Bunlarla işbirliği yapan egemen sınıflar yargı üzerinde Statükocularla birlikte hukuk sistemine baskı yapıyorlar. Türkiye bürokratik oligarşiden kurtulmaya çalışırken, bürokratik oligarşi statükocu kadrolarıyla buna direniyor. Yani sistem sahipleri, demokrasinin tam anlamıyla gelişmesine karşı çıkıyor. HSYK da derin hesaplaşmaların adresi oluyor. Derin Türk sistemini yönetenlerin iç iktidar kavgaları hukuk organlarında da sürüyor. Olan ülkemize ve bir türlü vesayetten kurtulamayan hukuk sistemine oluyor. HSYK'yı kilitleyen YARSAV, tıpkı bir avuç mutlu azınlığın temsilcisi TÜSİAD gibi davranıyor. HSYK içindeki YARSAV'cılar hukuk mekanizmalarını kilitliyorlar. Hukuku da gerilimin içine sürüklüyorlar. YARSAV, son dönemlerde darbecilerin borazanlığını yapmakta ve HSYK'ya da zarar vermektedir. Savcı ve hâkimlerin bağımsız ve tarafsız olması için hukuk sisteminde radikal reformlar şart. Yargıda kurumların yeniden yapılandırılması şart." şeklinde konuştu.

Cihan

07-25-2009, 23:53	#1
Kullanıcı Adı Necip Fazıl	BBP'den HSYK için 'yeme kurulu' tanımı BBP Genel Başkan Yardımcısı Hakkı Öznur, imtiyazlı yargıçlar sınıfı gibi algılanan Türk adalet sisteminin başındaki HSYK ile ilgili tartışmalara sert tepki gösterdi. 25 Temmuz 2009 22:28 Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkan Yardımcısı Hakkı Öznur, Türkiye'nin dokunulmayan, imtiyazlı yargıçlar sınıfı gibi algılanan Türk adalet sisteminin tepesindeki organ olan HSYK'nın sürekli tartışmaların merkezinde olduğunu belirterek "HSYK, hâkim ve savcıları atama mı yoksa yeme kurulu mu?" diye sordu. Hâkim ve savcıların kaderinin HSYK'nın elinde olduğuna dikkat çeken Öznur, yargıdaki büyük sancının yaşandığını söyledi. Öznur, açıklamasında HSYK'yı eleştirdi. "HSYK'nın hâkim ve savcılarla ilgili atama kararnameleri iktidar savaşlarına alet olmaktadır." diyen Öznur, tartışmaların odağındaki HSYK'nın hâkim ve savcıları atama mı yoksa hâkim ve savcıları yeme kurulu mu olduğunu sordu. Hükümet ve HSYK'nın anlaşılmaz tutumlar içerisinde olduğunu savunan Öznur, "Adaletten sorumlu olanlar hukuk devletinin gereğini yapmaları gerekirken adeta köşe kapmaca oynuyorlar. Hukukun siyasallaşması, başta hukuka zarar vermektedir. Siyasiler ve bürokratik oligarşi, hukuktan elini çekmelidir. Devam eden Ergenekon davasındaki gelişmelere göre taraflar gard alıyor. Böyle bir şey olmaz. HSYK'nın, milletin gözünün içine baka baka bazı davalar için özel mahkemeler kurmaya kalkması, yine demokrasi dışı odakların yargılandığı, Türk demokrasi ve siyasi hayatını yakından ilgilendiren belli dava ve soruşturmalara bakan hakim ve savcıların olağandışı yollarla görevlerinden alınması veya pasifize edilmeye çalışılması hukuka gölge düşmesi demektir." dedi. HSYK'dan millete karşı sorumlu olduğunu unutmamasını isteyen Öznur, atama kararlarında herşeyin açık ve şeffaf olması gerektiğini belirtti. "HSYK Üyeleri ideolojik görüşlerini atama kararlarına yansıtmamalıdır. Yargı yargıya bırakılmalıdır." diyen Öznur, sözlerini şöyle sürdürdü: "Devletin ve ülkenin onca meselesi varken, gündem hala atama kararnameleri tartışmaları ile geçiyor. Atamalarda sıkıntı yaşanıyor, bir türlü atamalar sonuçlandırılamıyor. Yargıya iki türlü müdahale var. HSYK da hata yapıyor hükümet de. Türkiye'nin önü tıkanıyor. Şimdi de yargı kaosu çıktı. Yargı bağımsızlığını sağlamanın tek kuralı yargının yargıya bırakılmasıdır. Savcı ve hâkimlerin atamalarının gecikmesi kaygı vericidir. Bakıyoruz ki, hükümet kanadı hükümetin yaklaşımlarına muhalif olan HSYK da bu krizin baş sorumlusudur. Devam eden kritik davaların atamalarında hassas davranılmalıdır. Davaları sekteye uğratacak atamalardan uzak durulmalıdır. Kritik davaları yürütenlere dokunulmamalıdır. Son dönemlerde yargı mensuplarının da siyasi bir partinin temsilcilerinden farklı davranmayacak partizan davranışlar gösterdiği görülmektedir. Yüksek yargı mensupları, herhangi bir siyasal hareketin ideolojik zihniyetini yargıya taşımamalıdır. Çünkü son dönemlerde darbeci ve cuntacı zihniyetlerle çelişmeyen, onlarla aynı fikri yapılara sahip açıklamaların ve tavırların görüldüğünü müşahede ediyoruz. Bu da halkın yargıya ve adalete olan güvenini sarsmaktadır." STATÜKO VE İMTİYAZLI AZINLIK DİRENİYOR CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın şimdi de HSYK'nın avukatlığına soyunarak hazırladığı kararnameyi savunduğunu dile getiren Öznur, yargıda köklü reformlar yapılması gerektiğini vurguladı. Bunun yolunun önce faşist 82 Anayasasının tamamen değiştirilmesinden geçtiğini anlatan Öznur, çift başlı yargı olamayacağını belirterek herkesin yasalar, hukuk çerçevesinde eşit ve adil olması gerektiğini kaydetti. "Kimse makamlarına mevkilerine güvenerek dokunulmazlık zırhına bürünmemelidir." diyen Öznur, "Demokrasi ve hukuk çıtasını yükseltmeliyiz. Darbeci hukuk, darbeci anayasa ortadan kaldırılmalıdır. Hala darbecilik rejimin üzerinde Demoklesin kılıcı gibi sallanmaya devam ediyor. Geçici 15. madde kaldırılmalı bütün darbeciler, cuntacılar yargılanmalıdır. 82 Anayasasının ürünü olan HSYK hala hukuk ve yargı sistemiyle olan tartışmalarda konuşulan kurumlardan biri. HSYK derin görüntü vermektedir. Bürokratik oligarşinin bir uzantısı gibi hareket ediyor. HSYK hukukun üstündeymiş gibi davranıyor. Ülkemizde yüksek yargı son yıllarda başka hiçbir gücün vermeyeceği zararı kendisine verdi. Ülkeyi yönetenlerin veya ona muhalefet edenlerin siyasal çekişmelerinde tarafların birinin yanındaymış gibi davrandı. Görülüyor ki Statüko direniyor." diye konuştu. Öznur, "İmtiyazlı azınlık direniyor. Bunlarla işbirliği yapan egemen sınıflar yargı üzerinde Statükocularla birlikte hukuk sistemine baskı yapıyorlar. Türkiye bürokratik oligarşiden kurtulmaya çalışırken, bürokratik oligarşi statükocu kadrolarıyla buna direniyor. Yani sistem sahipleri, demokrasinin tam anlamıyla gelişmesine karşı çıkıyor. HSYK da derin hesaplaşmaların adresi oluyor. Derin Türk sistemini yönetenlerin iç iktidar kavgaları hukuk organlarında da sürüyor. Olan ülkemize ve bir türlü vesayetten kurtulamayan hukuk sistemine oluyor. HSYK'yı kilitleyen YARSAV, tıpkı bir avuç mutlu azınlığın temsilcisi TÜSİAD gibi davranıyor. HSYK içindeki YARSAV'cılar hukuk mekanizmalarını kilitliyorlar. Hukuku da gerilimin içine sürüklüyorlar. YARSAV, son dönemlerde darbecilerin borazanlığını yapmakta ve HSYK'ya da zarar vermektedir. Savcı ve hâkimlerin bağımsız ve tarafsız olması için hukuk sisteminde radikal reformlar şart. Yargıda kurumların yeniden yapılandırılması şart." şeklinde konuştu. Cihan

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)