![]() |
#1 |
![]() ![]() Deniz Feneri Derneği suçlamalara cevap verdi. 'Yasal bağ yok' diyen başkan dernekten aldıkları bağışı kabul etti!.. Deniz Feneri. Almanya'daki dernekle yasal ilgilerinin olmadığını logolarının da farklı olduğunu söyledi. Soru cevap kısmında bazı sorular Yılmaz'ı kızdırdı. Engin Yılmaz, Almanya’daki derneği aynı ismi kullanmaması konusunda uyardıklarını söyledi, Yılmaz diğer kuruluşlardan aldıkları gibi Alman Deniz Feneri Derneği’nden 7 milyon Euro yardım aldıklarını kabul etti. Deniz Feneri Genel Başkanı Engin Yılmaz ve Yönetim Kurulu üyeleri saat 11:00’de haklarındaki iddiaları yanıtladı. Yılmaz, kalabalık bir basın mensubu önünde kameraların karşısına geçti. Toplantının soru cevap kısmında Yılmaz ile gazeteciler arasında gergin anlar yaşandı. Deniz Feneri Derneği Genel Başkanı Engin Yılmaz, Genel Başkan Yardımcısı İbrahim Altan ve Muhasip Üye Avukat Mehmet Cengizle beraber, Almanya'da faaliyet gösteren Deniz Feneri e.V. derneği hakkında açılan soruşturma ile ilgili medyada yer alan iddialarla ilgili basın toplantısı düzenledi. LOGOLARI FARKLI AMA BİZİMKİ GÖSTERİLİYOR Yaklaşık 1 haftadır medyada yer alan haberlerde Almanya'da faaliyet gösteren Deniz Feneri e.V. hakkında Alman yargısı tarafından başlayan dava süreci ardından söz konusu dernek ile kendi dernekleri arasında kasıtlı olarak bağ kurulmaya çalışıldığını söyleyen Deniz Feneri Derneği Genel Başkanı Engin Yılmaz, "Almanya'da kurulu dernekle hiçbir organik ve yasal bağımız yoktur. Yapılan bütün yayın ve haberlerde, bütün uyarılarımıza rağmen, logo ve görüntülerimiz kasıtlı olarak kullanıldı. Kamuoyu önündeki itibarımız planlı ve bilinçli bir şekilde karalandı. Bu linç girişimine sebep olan ve katkıda bulunan kişi ve kuruluşları her türlü yasal hakkımızı saklı tutuyor ve adım atmak için yargı sürecinin tamamlanmasını bekliyoruz." dedi. Yaptıkları başarılı çalışmalar sonrasında Almanya'da kurulu Deniz Feneri e.V. derneği gibi pek çok ülkede kendilerini taklit eden kurum olduğunu söyleyen Yılmaz, "Sadece Almanya'da değil Türkiye'de ve pek çok coğrafyada derneğimizin adını taklit eden kurumlar ortaya çıktı. Bu başarılı olmuş her markanın kaderidir. Adımızı kullanan bu oluşumları ya çatımız altına alma yoluna gittik, ya da isimleri değiştirmemeleri halinde deniz fenerini koruyacağımızı söyledik. Bu alman derneğine de aynı uyarı yapılmıştır. Bu gün bir kez daha açık net belirtmek istiyorum. Bu alman derneği ile aramızda hiçbir resmi ve hukuki bağ bulunmamaktadır." ifadesini kullandı. 2007'DE ÜÇ AY DENETİME TUTULDUK Alman yargısı tarafından başlatılan soruşturma sonrasında Türkiye'de de kendilerinin içişleri bakanlığı tarafından Mayıs-Ağustos 2007 tarihleri arasında 3 ay boyunca denetime tabi tutulduğunu dile getiren Yılmaz, denetim sonucunda Almanya'da bulunan dernek ve Kanal 7 Televizyonu ile olan ilişkilerde suç unsuruna rastlanmadığının tespit edildiğini belirtti. Almanya'daki dernek hakkında soruşturmanın açılmasının ardından Alman milletvekillerinin da aralarında bulunduğu bir grubun derneği ziyaret ettiğini ve son derece olumlu izlenimlerle ayrıldığını aktaran Yılmaz, isteyen herkese kapılarının açık olduğunu ifade etti. O DERNEKTEN ALDIĞIMIZ BAĞIŞI YASAL YOLLARLA KABUL ETTİK Medyada yer alan Alman yargısı tarafından hakkında dava açılan Alman Deniz Feneri Derneği'nden yasal olmayan yollardan para aldıkları iddiasının gerçeği yansıtmadığını savunan Engin Yılmaz, "Deniz Feneri olarak gerekli yasal prosedürler çerçevesinde, Deniz Feneri e.V. adındaki dernekten üç yıl içinde toplam 6 milyon 940 bin Euro bağışı tamamen yasal prosedürlerle ve bankalar yoluyla kayıt altında kabul etmiştir. Bu bağış nedeniyle derneğimizin suçlanmasını art niyetli bir yaklaşım olarak değerlendiriyoruz. Zira derneğimizin aynı yasal çerçevede yurt dışındaki başka kuruluşlardan da bağış kabul etmiş, hatta AB fonlarından da kaynak kullanmıştır." "KANAL 7 İLE OLAN İLİŞKİMİZ PROFESYONEL BİR İLİŞKİDİR" Kanal 7 televizyonu ile olan ilişkileri hakkında çıkan iddialara da değinen Yılmaz, bu kanal ile olan tüm ilişkilerin profesyonel bir şekilde yürütüldüğünü aktardı. DİĞER TELEVİZYON KURULUŞLARINA AÇIĞIZ Kanal 7 televizyonunun Deniz Feneri Programı'nın başladığı günden bu yana hiçbir kar etmemesine rağmen sosyal sorumluluk yaklaşımı ile programı yayından kaldırmadığına dikkat çeken Yılmaz, "Bu sosyal sorumluluk anlayışının Kanal 7 ile sınırlı olmadığını biliyoruz ve bizi ağırlamaya hazır olan tüm kanallar ile görüşmeye hazırız. Bu programı daha ileri götürecek imkan ve güce sahip ola tüm medya kuruluşları ile görüşmeye hazırız. Kanal 7 ile olan profesyonel ilişkimiz tüm televizyon kanalları ile kurmaya hazırız." şeklinde konuştu. Yılmaz açıklamalarının ardından basın mensuplarının konuyla ilgili sorularını cevapladı. Basın mensuplarının "Konuşmanız içinde söz konusu Alman derneğini isminizi kullandığı konusunda uyardığınızı açıkladınız. Ne zaman uyardınız ve bunu yazılı olarak görebilir miyiz?" şeklindeki sorusu üzerine Yılmaz, "Başından beri uyardık. Ben dernek kurulduktan beri sözlü olarak hepsini uyardım." ifadesini kullandı. 'DERNEĞİ NE ZAMAN UYARDINIZ' SORUSU Basın mensuplarının "tam olarak tarih verebilir misiniz?" şeklindeki sorusu üzerine Yılmaz, "1999-2000 yıllarında olabilir" cevabını verdi. Bir basın mensubunun "2000 yılında uyardığınızı söylüyorsunuz ama dernek 2002 yılında kurulmuştu" sözleri üzerine "Hayır. Siz gayet araştırmacı bir gazetecisiniz. Araştırırsanız tüzüğünde görürsünüz." cevabını verdi. Bir basın mensubunun, "Özellikle Avrupa'da marka koruma kanunları çok ileri düzeyde. Siz Almanya'da ve diğer ülkelerde markanızı korumak için herhangi bir başvuruda bulundunuz mu?" şeklindeki sorusuna cevap veren Genel Başkan Yardımcısı İbrahim Altan, "Hem Türkiye'de hem de dünyada tıpa tıp aynı ismi kullanmadığınız zaman markanızı koruma şansınız maalesef yok. Logolarımız aynı değil. Bunlara hassasiyetle dikkat etmenizi rica ediyorum." cevabını verdi. Bir basın mensubunun "iddianamede gayri resmi muhas********************n Kanal 7 binasında tutulduğuna yönelik iddiaları" sorması üzerine Yılmaz, "Bunu bana değil kanal 7 yöneticilerine sorun" diye çıkıştı. Pakistan'daki okullarla ilgili soruya da Yılmaz, "Pakistan'da o dernekle birlikte okullar yaptık. Hepsinin belgesi var. Yasal olmayan hiçbir işimiz yok" dedi. Atlas pazarlama ile ilgili soruya Yılmaz, "ilişkimiz çok küçüktür" Şirketin üyeleri derneğinizin üyesi olması etik mi sorsuna "Neden olmasın. Olabilir böyle sivil toplum kuruluşları yok mu? Türkiye'de kamu yararına 500 dernek var.' ![]() Mahkeme heyetinin, Ermiş’in itiraflarına inanmayıp tutukluluk halinin devamı yönünde 17 Aralık 2007 tarihinde aldığı kararın ilgili bölümü aynen şöyle: “Savcılık, itirafta bulunması halinde tutukluluk halinin kaldırılması için Ermiş’in avukatıyla mutabakata varmıştır. Fakat bu savcılığın vardığı bir mutabakattır. Ancak sanığın verdiği bilgilerin doğruluğu konusunda mahkeme heyetinin tereddütleri oluşmuştur. Sanığın itiraflarını kendi sorumluluğunu örtbas etmek amacıyla yaptığı anlaşılmıştır.” ![]() İşbirlikçi bir sanığın söylediklerinden hareket edilerek kişi ve kurumlar hakkında karar vermek hangi insaf ölçüsüne sığar? Bunu kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Bütün bu iddiaların yer aldığı dava, kısa bir süre sonra sonuçlanacaktır ve gerçekler bütün açıklığı ile ortaya çıkacaktır. Hiçbir saldırı karşılıksız kalmayacaktır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur." BİRDE MUHTAR ÇIKTI...... İDDAALAR ÇARPICI DENİZ FENERİNDEN CEVAP BEKLİYORUZ. Deniz Feneri İstanbul Eminönü Süleymaniye Muhtarlığı’na, 10 tonu beyaz peynir olmak üzere, 140 ton gıda yardımı yapmış gibi gösterdi Mahalle muhtarının mührünün basılı olduğu makbuzlar, Alman savcıların dikkatini çekti. İddianamede tek mahalleye 140 ton yardım yapılma olasılığının bulunmadığı belirtildi. Makbuzlarda “imzası” olan Muhtar Cuma Karadağ’a ulaştı. Karadağ “Ben böyle bir bağış almadım. 80 hanem, 1500 nüfus var. 140 ton gıdayı ne yapayım” dedi. Almanya’daki Deniz Feneri Derneği hakkındaki iddianame, bağış sahtekarlıklarını ortaya çıkardı. Alman savcılar orada yaşayan Türkler’in bağış paralarının izini sürerken Dernek’te ele geçirilen faturalar üzerinde titiz çalışmalar yaptı. İncelemeler sonunda hazırlanan iddianame, Alman savcıları bile şaşkına çeviren sahtekarlıklarla dolu. Gıda yardımı adı altında bağış paralarının Deniz Feneri e.V tarafından nasıl içedildiği, nasıl sahte makbuz ve faturalar düzenlendiği ortaya çıktı. Bu hayali bağışlardan biri de İstanbul’un Eminönü İlçesi Süleymaniye Muhtarlığı’na yapılmış gibi gösterilen, 10 tonu beyaz peynir olmak üzere 140 tonluk salça, çay, zeytinyağı, pirinç ve mercimekten oluşan gıda yardımına ait sahte belgeler. Savcılar İstanbul’da 80 haneli bir muhtarlığa, 140 ton gıda yardımı yapılması, tüm faturaların da aynı daktiloda yazılmış olması (bir elden çıkma, masa başında hazırlanmış) karşısında Alman savcılar bile hayrete düştü. MUHTAR TAM BİR SAHTEKARLIK Vatan gazetesinin haberine göre Süleymaniye Muhtarı Cuma Karadağ, Deniz Feneri Derneği’nin faturalarında yansıtıldığı üzere “2003 yılında muhtarlığına 140 ton gıda yardımı yapıldığını, alındı belgesi olarak da makbuzlara mührünü bastığı” iddiasını şaşkınlıkla karşıladı. Karadağ şunları söyledi: Akıl almaz bir sahtekarlık. Büyük bir şok yaşadım. Ne 2003 yılında ne de herhangi bir tarihte Almanya’daki Deniz Feneri Derneği’nden muhtarlığımıza bağış yapılmamıştır. “YARDIM İSTEYENİ GERİ ÇEVİRDİLER” Bırakın bağış yapmayı, muhtarlığımız sınırlarında oturan iki aile Türkiye’deki Deniz Feneri Derneği’nden bağış talebinde bulundu. Mahallemizdeki insanların durumları orta halli. Ancak o iki ailenin durumu iyi değildi. Bırakın yardım etmeyi, taleplerini reddettiler, geri çevirdiler. Niye yardım etmeyi kabul etmediklerini bilmiyorum. Kıstaslarına uymadı herhalde. Ama evinde televizyon ve buzdolabı olan ailelere bağış yapmadıklarını duyduk. ‘MÜHRÜN SAHTESİNİ YAPMIŞLAR’ 140 ton gıda yardımını ben ne yapacağım ki. Benim o tarihte 80 hanem vardı. Bu 80 hanede 1500 kişi oturuyor. 140 ton gıdayı alıp da ne yapacağım ben. İnanılmaz bir sahtekarlık bu. Benim mührümü makbuzlarına nasıl bastıklarını hiç anlayamadım. Muhtemelen bilgisayarda sahte bir mühür hazırlayıp onu kullanmışlardır. Muhtar mührünün sahtesini yapmakta ne var ki. Akıl alır gibi değil. Bu kişileri ne tanırım ne de böyle bir yardım aldım. Böyle bir bağış olayı kesinlikle olmadı. Deniz Feneri’nden kendilerine bir yardım ulaşmadığını söyleyen muhtar Cuma Karadağ “Biz, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna döneminde sadece 50 koli gıda yardımı aldık. Ancak bu yardımların üzerinde Büyükşehir Belediyesi yazıyordu. Kesinlikle Deniz Feneri Derneği’nden gelmiyordu. Ayrıca o gıda yardımları sadece bizim muhtarlığımıza değil, tüm muhtarlıklara gönderildi” diye konuştu. ![]() İDDİANAME SAYFA 42 Tutukluluğa mani olunmaya çalışıldı C) Siyasi yönü (Dosyanın 1432, 1723, 2034. sayfaları) EURO 7 nin kuruluşunun nedeni, sanık Ermiş’in görüşüne göre, Almanya’da yaşayan Türklere Milli Görüş’ün ve daha sonraları AKP nin siyasetini aşılamakmış. Şirketler de, para kazanmak için kurulmuşlar. Frankfurt am Main’da kurulan şirketlerin amacı, elde edilen paraları yıkamaya ve daha sonraları da islamın yaygınlaştırılmasına yönelikmiş. Bundan herhangi birisinin kendine maddi avantaj sağlayıp sağlamadığını bilmiyormuş, ancak tahmin ediyormuş. Şirket sahipleri, Türkiye’deki iktidarla iç içeymişler, Milli Görüş ve AKP’ nin siyasetine sıkı sıkıya bağlıymışlar. Soruşturma davası süresince, soruşturmalara defalarca siyasi etki yapılmaya, bilhassa Türk Hükümeti tarafından devam etmekte olan tutukluluğa mani olunmaya çalışılmıştır. İDDİANAME SAYFA 164 Başbakan için para alındı 02.02.05 tarihli ’Empfangsbestitigung 2’ olarak nitelendirilen alındı belgesinde (Empfangsbescheinigung) herhangi bir meblağ yazılı olmamasına rağmen Mehmet Gürhan, Firdevsi Ermiş’ten parayı, Türkiye Başbakanı’na, (2003 yılından bu yana Recep Tayyip Erdoğan) Doğu Asya’daki tsunamiden zarar görmüş, yardıma muhtaçlara dağıtması için, vermek üzere, aldığını tasdik etmiş. Bu konu, sanık Ermiş’ in 7. kez ifadesi alınırken sorulmuş ve doğruluğu tasdik edilmiştir.
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|