01-18-2010, 14:43 | #1 |
Ben bir Mecnun oldum Efendim. Kapında bir mecnun...
İsteriz ki bir gece gözlerimizi seni görmek için kapadığımızda karşımızda olasın. İsteriz ki sarılasın.. Gül tenine bir nebze dokunmak isteriz. Selman-ı Farisi gibi olmasa da nübüvvet mührünü öpmek isteriz. Parmaklarından oluk oluk akan kevserleri yudumlamak isteriz. Taşlardan bile katı kalplerimizi bir işaretinle ikiye ayıran şehadet parmağını bize yöneltmeni ve "Sen! Gel!" demeni isteriz. Ah Efendim! Belki yoluna yolcu olamadık ama yolunda gidenleri kendimize dost bildik. Sana yönelenlere güller verdik Efendim! "Bu da Sultanımıza" diyerekten Efendim!
Bir gece hülyalarımızı süsleyerek saçımızı okşamaya gelir misin? Âciz halimize tebessümünle lutfeder misin? Şeb-i arusumuz olur mu o gece? Cennetlere değişilecek güzelliğinle alır mısın bizi yanına? Der misin "Kardeşim!"? Der misin "Onlar beni görmeden iman etti" diye sahabelerine? Sana gönderdiğimiz salavatları güldeste yaparak "Alın bunları cennete öyle girin" deyip, bizi bir anne şefkatiyle cennetlere yerleştirir misin? Var oluş sebebimiz olduğun gibi kurtuluş sebebimizsin de Sultanım. Şu devirde kardeşlerine yakılan ateşler, Nemrud'un yaktığı ateşlerden kat be kat büyük. Âciziyetimize binaen gel Efendim! Yanarız, kavruluruz, itiliriz, kakılırız, şu yollarda satılırız, bin bir türlü yerlere çekilmek isteriz; bunlar dert değil de sonunda seni göremezsek o an biteriz. Biz bir gül-i ranaya adamıştık ömrümüzü.. Ya onu göremezsek? Değer miydi onca yapılana bilinmez. Gel gör Efendim! Ve bize yardım eyle.. Aşkına pervane olan Musab'larımız var. Senin için yardan, serden, servetten geçen arkadaşlarımız var. "Olur ya bir kez dünya gözüyle görürüz" deyip günaha göz açmayan toy delikanlılar var. Adını bir kez duyduktan sonra Cüleybib iffetli olmuş arkadaşlarımız var. Fatih timsali, bir hadisinin şerefine erebilmek için gece gündüz bir aksiyon insanı olmaya çalışan, aşkına dilbeste olmuşlar var. Üzerine yığın yığın günahlar koydukları halde "Ehad! Ehad!" diyen Bilal'ler var. Hamzalar var.. Teninde bir yara izi görse dünyayı dar edecek, Aslan Yürekli Hamza'lar var.. Ömer misali camileri doldurup, göğsünü gere gere namaz kılan bir nesl-i cedid var. Ebu Akil'ler var; "Kalkın ve bir zamanlar Efendinizle beraber çarpıştığınız gibi çarpışın" deyince komadan çıkar gibi, yeniden hayata döner gibi canlanan ve ölünceye kadar savaşan, Efendisinin davasını yaymaya çalışan niceleri var. Âciz olmasam ben gelirdim Efendim. Kavuşma gününü bu kadar uzatmazdım. Bilsem ki canımı tenden ayırmaya izin verecekler, bir âciz yüreğim var yanımda, onunla gelirim kapına. Genç şairin de dediği gibi, Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım diyerek başımızı yastıklara koyduk. Ve seni bekledik. Bekletme bizi gel! Gönül heybemizde göz yaşlarımız kurumadan, güllerimiz bitip de yüreğimiz kan ağlamadan gel! Ufukta güneşin ziyâsıyla aydınlattığı bir dağ yamacından, bir sabah erkenden, beyaz atının üzerinde bir hükümdar heybetiyle gel! Ardına kainatı alaraktan gel! Ardına bulutlar üstünden fevc fevc melekûtu alaraktan gel! Kutup yıldızını ardına tak da gel! Geceleri asıl rehberin kim olduğunu göster Efendim! Sensin bizim Efendimiz, Sultanımız, Şahımız, Semaya tebessüm ettirdi, haberin yok ahımız, Affettir güzel Efendim, çoktur günahımız Sensin bizim Efendimiz, Sultanımız, Şahımız! Yoluna güller döktüğüm Efendim.. Yoluna güller döktüm Efendim! Ben gelemesem de Efendim sen gel! Yoksa Efendim güller solar, bülbüller kan ağlar! Ne olur gel.. Selam ve dua ıle..
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|