''KAHROLUYORUM, ÜZÜLÜYORUM''

Bazı TV kanallarında gençlere dikkat ettiğini, burada sarf edilen bazı sözlerin kendisini çok üzdüğünü ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:

''Kahroluyorum, üzülüyorum. Hele hele bir akşam baktım ki bir genç şunu söylüyor, 'Ben, bu başörtülü kızın girdiği yere girmem' diyor. Tabii ki bu hale Türkiye'yi acaba kim getirdi? Bu genci yetiştirenlere sormak lazım, bu gençleri siz nasıl öyle yetiştirdiniz? Ondan sonra o başörtülü kıza sordular, 'Sen ne istiyorsun?' diye. 'Ben arkadaşımın girdiği her yere girerim' dedi.

Şimdi işte biz bunu konuşmalıyız. Ben diyorum ki, benim başı açık, başı örtülü kızımın arasında en ufak bir ayrım yoktur, olamaz. Kişisel tercihler üzerinde kimsenin dayatma yapma hakkı yoktur. Bu özgürlük alanlarına kimsenin girmeye hakkı yoktur. Bu böyle biline... Bırakalım, bu ülkenin gençleri, evlatları birbirlerini bu ülkede, tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet anlayışıyla sevsinler. Büyük Türkiye'yi ancak böyle bir ölçekte sevin. Aksi takdirde kapanınıza kapanır, küçülür, geçmişte küçüldüğümüz gibi...''

onun ailelerine sormak lazım. kimin girdiği yere girmezler

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bazıları çıkıp diyorlar ki, 'Efendim, Başbakan 22 Temmuz akşamı söylediklerini orada bıraktı.' Hayır, Başbakan Tayyip Erdoğan, 22 Temmuz'da ne dediyse, dün ne dediyse, bugün de onun arkasındadır'' dedi.

Erdoğan, partisinin Bursa İl Kadın Kolları Kongresi'nde yaptığı konuşmada, AK Parti'nin hiçbir zaman gerilimin tarafı olmadığını, asla kavgadan yana olmadığını, ülkede birlik, beraberlik ve dayanışma varsa bunun AK Parti iktidarıyla olduğunu söyledi. Erdoğan, şöyle konuştu:

''Diyorlar ki bazıları çıkıp, 'Efendim, Başbakan 22 Temmuz akşamı söylediklerini orada bıraktı.' Hayır, Başbakan Tayyip Erdoğan. 22 Temmuz'da ne dediyse, dün ne dediyse, bugün de onun arkasındadır. Bazen bakıyorum, öyle kariyer sahipleri çıkıp, bazı ifadeler kullanıyor. Diyorlar ki 'Efendim, bunlar oturuyorlar, kalkıyorlar bir başörtüsü konuşuyorlar.' Ayıptır, ayıp. Nerede olursa olsun, hangi makamda olursa olsun, çok açık ve net söylüyorum, 5 sene iktidarımız döneminde Meclisin gündemine başörtüsü diye bir konu mu geldi? Hep sabrettik. Ama bu milletimizin sorunuysa o sorunu çözmek bizim sorumluluğumuzdur. Yasama organı ne işe yarar? Bu ülkenin sorunlarını çözmeye yarar.''

Erdoğan, CHP ile de mutabakat aradıklarını, Deniz Baykal ile bu konuyu görüştüklerini belirterek, ''Ancak, meydanlarda o söyler, kampanya otobüslerine başörtülü bacımın resimlerini yapıştırır. Çünkü istismarcıdır. Ama, hatta hatta grup toplantılarına otobüslerle benim başörtülü kardeşlerimi de toptan getirir, onu da yapar. Ama iş sorun çözmeye gelince, bizi çok farklı bir noktaya oturtmaya kalkar. Biz ne diyoruz? Bakınız, Türkiye kazanacaksa biz kaybetmeye hazırız'' diye konuştu.

Kongre salonundaki başı örtülü ve açık kadın üyelere dikkati çeken Erdoğan, bu insanların hizmet için bir araya geldiğini, AK Parti'nin farkının ve başarısının bu olduğunu ifade etti.

''BUNLAR SİVAS'TAN ÖTEYE GİDEMİYORLAR''

''Neden bu ülkede ayrımcılık olsun?'' diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bakın bunlar, Sivas'tan öteye gidemiyorlar. Dikkat edin bakın, takip edin. Sivas'tan öteye gidemez muhalefet, gidemiyorlar. Seçim kampanyalarına bakın. Sivas'tan öte kaç ile gitmişler? Ama bu kardeşinizin 55 vilayeti var. Öyle, Hakkari'ymiş, Van'mış, Erzurum'muş, şurasıymış, burasıymış, asla ayrım yok. Gitmediğim il yok. Bizim 3 tane kırmızı çizgimiz var. Etnik, bölgesel, dinsel milliyetçiliğe karşıyız, etnik milliyetçiliğe karşıyız. Neden? Çünkü biz, Türkiye Cumhuriyeti'ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan 70 milyon vatan evladını canımız, ciğerimiz biliriz. Ve biz, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün şu ifadesiyle, 'Millete efendilik yoktur, millete hizmet etmek vardır' ve bunu yapıyoruz. Bunu yaparken hep beraber yapıyoruz. İşte onun içindir ki AK Parti dikkat edin, 80 ilde milletvekili olan tek partidir. Niye onlarda yok? Bir vilayet hariç 80 vilayette milletvekilimiz var, çünkü hepsini kucaklıyoruz. Bundan sonra da böyle olacak. Niye? Çünkü biz Yunus kültürüyle yetiştik, 'Yaradılanı severiz, yaradandan ötürü'... Kim olursa olsun ayırt etmeyiz.''

''SİZİN GİBİ YAN GELİP YATALIM MI?''

Erdoğan, göreve geldikleri dönemde 2 bin dolar olan kişi başına düşen milli gelirin, 5 yılda 7 bin dolar seviyesine geldiğini, 115 bin derslik yaptıklarını belirterek, birçok altyapı sorununun da bu dönemde çözüme kavuşturulduğunu anlattı.

İlköğretim okullarında ücretsiz kitap dağıtımından, bilişim altyapısı ve bilgisayara erişimin kolaylaştırılmasına kadar daha birçok hizmetin de AK Parti iktidarı döneminde hayata geçirildiğini dile getiren Erdoğan, ''İstiyoruz ki bizim yavrularımız, silah, bıçak kullanmayı bıraksın, bilgisayar kullansın'' dedi.

Başbakan Erdoğan, toplu konut, metro, kara yolu gibi hemen her alandaki icraatlarının muhalefet tarafından ''oy'' için yapıldığı eleştirilerine maruz kaldığını ifade ederek, şunları kaydetti:

''Ne yapmamızı isterdiniz? Yan gelip yatalım mı, sizin gibi? Zaman zaman biraz da böyle ders veriyorlar. Sevsinler sizi... Almanız gereken cevap neyse bunu alacaksınız, alacaksınız. Sessiz yığınların sesi olarak bu yola çıktık. Kimsesizlerin kimi olarak bu yola çıktık. Biz yolda kalmışa, darda kalmışa hiçbir zaman uzak durmadık. Bunlar bizden imtiyaz istediler, bazıları. Dedik ki 'Bizden imtiyaz beklemeyin, bizden adalet bekleyin'. İmtiyaz kime? İmtiyaz millete. İmtiyazı biz millete dağıtacağız, imtiyaz onun hakkı. Çünkü, yıllar yılı halkımdan bu esirgendi. İşte onun için dağ taş demeden yürüyoruz.''

:-* :-*

Bu konu tam gününde denk geldi bana.Aslında söylenecek çok şey varda işte, iştesi var.
Bizi zaten bi yere almıyolar ki kardeş nereye girmeyecekmiş acaba ??
Böyle yaparak seviyelerini ortaya koyuyolar işte, tahammülsüzlük hat safhada.
'Herkes benim gibi düşünsün benim gibi giyinsin ' i istemek ne kadar doğrudur nereye kadar gidebilir bi mantıkla vicdanla objektif olarak düşünsünler bence.
Benim okulumda attığım on adımın hesabı yapılıyorsa,benim başımın sokağın ortasında açtırılması emri güvenlik görevlerine zerre kadar rahatsızlık duymadan verilebiliyorsa eğer bu onların ayıbıdır, onların günahıdır, onların utançlarıdır,onların tahammülsüzlükleridir.
Her gün biraz daha aşıyolar biraz daha belli ediyolar kendilerini.
Kendi ülkemde kendim gibi yaşayabilmeyi,anlaşılmayı ve azıcık da olsa hoşgörü görmeyi beklerdim ya kapasite ortada
Artık kimseden bi şey bekleyemiyoruz.

Bu arada kaynayacak başbakanımızın üzüntüsünü her insan anlayamaz azıcık da duyarlı olmak lazım onun gibi hissedebilmek için.

Vesselam

evet bizde evcil hayvanları almıyoduk >

Hayvan ile insan aynı mekanda bulunmaz ki.

Dün, Başbakanın konuşmasını yaptığı salonda ben de vardım..Müthiş bir coşku vardı. BAşbakanı ilk defa bu kadar yakından gördüm.Hatta bana kendi elinden ajanda bile verdi :-*

sen ak partili misin,devrimci misin çözemedim :o

Ben,engineer ve mavera;gırgır olsun diye bir akşam komunist olmuştuk