![]() |
#1 |
![]() HSYK Üyesi Ali Suat Ertosun'a soru sorduğu için korumaları tarafından yaka paça dışarı atılan ve darp edilen Vakit gazetesi muhabiri İsmail Uğur, yaşadıklarını habervaktim.com'a anlattı. İşte Uğur'un televizyonların canlı yayın yaptığı salonda yaşadıkları… ERTOSUN BAKIN KİMİ SUÇLADI-TIKLAYIN VAKİT MUHABİRİNE İĞRENÇ MÜDAHALE-TIKLAYIN CAN DÜNDAR'DAN VAKİT'E ÇİRKİN SALDIRI-TIKLAYIN VAKİT MUHABİRİ, ERTOSUN'A NE SORDU?-TIKLAYIN İKİ AYRI GÜVENLİK NOKTASINDAN GEÇTİK Sizin gazeteci olmadığınız iddiasıyla dışarı çıkartıldığınız söylendi. Gazeteci olmayanlar da girebiliyor muydu o salona? Elbette hayır. Sabah saat 10.15'de basın mensupları olarak içeri alınmaya başladık. Önce ilk güvenlik noktasından geçtik. Sıkı bir arama vardı. Cebimizdeki bozuk paraları bile çıkrarak güvenlik cihazından geçtik. Çantalarımız ayrıca x-ray cihazından geçirildi. Biraz ilerde ikinci güvenlik noktasında kimlik kontrolü yapıldı. Güvenlik görevlilerine kartımızı gösterek geçtik. Yani benim hakkımda “Bu adam gazeteci değil” diyerek iftira atan Cumhuriyet Gazetesi muhabirlerine uygulanan prosedürler aynen bize de uygulandı. Basın toplantısının yapılacağı salona geçerek Sayın Ertosun'un salona gelmesini beklemeye başladık. Saat 10.45 gibi Sayın Ertosun gelerek basın toplantısına başladı. Ben de diğer meslektaşlarım gibi açıklamaları dikkatlice dinlemeye ve not almaya başladım. Sayın Ertosun uzunca ve ayrıntılı bir konuşma yaptı. “SAYIN ERTOSUN'UN AÇIKLAMALARINDAN TATMİN OLMADIM” Sorunuz Sayın Ertosu'nu kızdırdı sanırız. Ne sordunuz kendisine? HSYK Üyesi Sayın Ertosun'un, Ergenekon sanıklarından Engin Aydın'la görüşmesini normal bir görüşmeymiş gibi sayarak istifa etmesini gerektirecek bir durum olmadığını, asıl meselenin bu görüşme değil, görüşmenin nasıl görüntülendiği olduğunu söylemesi, bir gazeteci olarak beni tatmin etmedi. Sayın Ertosun'un açıklamalarının ardından soru faslına geçildi. İlk sorunun ardından görevliden mikrofonu alarak ikinci soruyu ben sordum. Sayın Ertosun'a, “Savcılarının değiştirilmesini teklif ettiğiniz bir davanın sanığıyla görüşmenizin normal olduğunu söylediniz. Peki, genç hakim adaylarına da illegal örgüt sanıklarıyla buluşup görüşmelerini ve birlikte yemek yemelerini tavsiye eder misiniz?” şeklinde bir soru yönelttim. Bunun üzerine Sayın Ertosun sorumun maksatlı bir soru olduğunu belirterek yine de cevap vereceğini dile getirdi. “NE OLDUĞUNU ANLAMADAN GÖREVLİLER ÜZERİME GELDİ” Orada bir arbede yaşandığını gördük canlı yayında. Neler oldu o esnada? Ben Sayın Ertosun'un yanıtını not almaya başlamıştım ki, o esnada bir güvenlik görevlisi kolumdan tuttuğu gibi salonun yan taraf kapısına doğru beni sürüklemeye başladı. 'Arkadaşlar ne oluyor, ne yapıyorsunuz? Beni niye dışarıya çıkartmaya çalışıyorsunuz' diyerek güvenlik görevlilerine karşı koymaya başladım. O esnada Ankara Temsilcimiz Serdar Arseven beni dışarı çıkartmak istedikleri kapının yanına gelerek kolumdan tuttu. Güvenlik görevlileri dışarıya çıkarmak için sol kolumdan asılıyor, Serdar Bey beni içeride tutmak için diğer kolumdan asılıyor. Tam bir arbede ortasında kalakaldım. Bu esnada tüm kameralar arbedenin yaşandığı benim bulunduğum tarafa yöneldi. Ben direnebildiğim kadar direndim ama baktım karşımda iki üç tane iri yarı güvenlik görevlisi kolumu bırakmıyor. Kolum zarar görmesin diye direnmekten vazgeçtim ve görevlilerin arasında yaka paça dışarı çıktım. BEN SORU NEDENİYLE DIŞARI ÇIKARTILDIĞIMI DÜŞÜNMÜŞTÜM AMA... Peki siz dışarı çıkarıldıktan sonra neler yaşadınız? Dışarı çıkartıldıktan sonra güvenlik görevlileriyle tartışmaya başladım. “Sorun ne arkadaşlar? Beni neden yaka paça dışarı çıkardınız? Ben gazeteciyim ve soracağım soruları ben seçerim. Bu yaptığınız büyük saygısızlık” derken, güvenlik görevlileri dışarı çıkarılmamın nedeninin sormuş olduğum soru olmadığını, içeride bulunan bir gazetecinin, yanında bulunan güvenlik görevlisine benim 'gazeteci olmadığım' yönünde sözler sarf etmesi üzerine dışarı çıkartıldığımı söylediler. Ben de güvenlik görevlilerine, iki ayrı güvenlik noktasından geçtiğimi ve belki beni kontrol eden görevlilerden bazılarının kendileri olduğunu hatırlatarak tekrar kartımı gösterdim. Bu arada salon içinde de Ankara Temsilcimiz Serdar Arseven ve diğer basın mensubu arkadaşlar bir gazeteci olarak yaka paça dışarı çıkartılmama tepki göstermişler. TEKRAR SALONA ALINDIM Sayın Ertosun'un müdahalesi üzerine tekrar salona alındım. Tabi yaşanan tatsız olay nedeniyle salonda basın toplantısı filan kalmamıştı. Diğer basın mensubu arkadaşlar hangi sebeple dışarı atıldığıma ilişkin sorular yöneltirken oradaki bir güvenlik görevlisi “Sizin gazeteci olmadığınızı söylediler. O yüzden dışarı çıkarttık, özür dileriz.” dedi. Basın mensubu arkadaşlarımın olayla ilgili sorularını cevaplamamın ardından tekrar basın toplantısına devam edildi. HAKKIMDA İFTİRA ATAN KİŞİ CUMHURİYET GAZETESİ MUHABİRİYMİŞ Hakkınızda iftira atan şahsın kim olduğunu öğrenebildiniz mi peki? Basın toplantısından sonra Sayın Ertosun'un makamına çıkarken beni dışarıya çıkartan güvenlik görevlisi arkadaşlar benden özür dilemeye geldiler. Olayın, yanlarında bulunan bir gazetecinin benim hakkımda söylediği “Bu adam gazeteci değil” şeklindeki iftirasından kaynaklandığını belirttiler. Ben de onlara hakkımda iftira atan gazeteci kılıklı müfterinin kim olduğunu sordum. Görevliler “İsim vermemiz doğru olmaz” deyince, ben de “O zaman bu olay sizin üzerinize kalır. O şahsın kim olduğunu söylemelisiniz.” dedim. Sayın Ertosun'un makamına çıkarken bize eşlik eden güvenlik görevlisine bana iftira atan şahsın kim olduğunu tekrar sordum. Güvenlik görevlisinin söylediğine göre bana iftira atan kişi meğer Cumhuriyet Gazetesi muhabirlerinden biriymiş. BU NASIL BİR GAZETECİLİK ANLAMAK MÜMKÜN DEĞİL Yaşanan olaylar nedeniyle bir hayli canınız sıkılmış anlaşılan. Tabi benim en çok canımı sıkan şey; orada tartaklanmam değil, kendisine sözüm ona gazeteci diyen bir muhabirin bir provokatör ajan gibi beni hedef göstermesi oldu. Bu nasıl bir gazetecilik anlayışı anlamış değilim. Temsilcimiz televizyon programına çıkar; Cumhuriyet denen gazetenin yazarları tarafından kafasına bardak yer, ben ve diğer muhabir arkadaşlarım basın toplantılarına gideriz; bu gazetenin muhabirleri tarafından hedef gösterilir, iftiraya uğrarız, İstanbul'daki muhabir arkadaşlarımız başörtüsü eylemlerini çekmeye giderler; Cumhuriyet'in muhabirleri polisin yanına giderek “Bu adam provokatör” diyerek arkadaşlarımızı hedef gösterir. Bunlar nasıl gazeteci ve nasıl insanlar ben gerçekten anlamış değilim. Bu insanlarla aynı mesleği yapıyor olduğum için utanıyorum gerçekten. ERTOSUN OLAYIN KENDİSİNİN BİLGİSİ DIŞINDA OLDUĞUNU SÖYLEYEREK ÖZÜR DİLEDİ Sayın Ertosun'la toplantı sonrası görüştünüz mü? Evet. Toplantı sonrası Serdar Arseven'le birlikte HSYK üyesi Sayın Ertosun'un makamına çıktık. Kendisi bizi gayet sıcak karşıladı ve olaydan duyduğu üzüntüyü dile getirerek tekrar özür dilediğini söyledi. Gerçekten de olayın Sayın Ertosun'la bir ilgisi olmadığını anladık. Kendisi çay ikramı ve bir süre sohbetin ardından bizi uğurladı. TÜM BASIN MENSUBU ARKADAŞLARIMA TEŞEKKÜR EDERİM Diğer basın mensupları sizin dışarı çıkartılmanıza sert tepki gösterdi. Bunu nasıl değerlendirdiniz? Evet, ben salondan çıkartıldıktan sonra diğer gazeteci arkadaşlarım çok ciddi tepki göstermişler. Bir muhabirin birilerinin istediği gibi soru sormak zorunda olmadığını belirterek, gazetecilerin örgüt üyesiymiş gibi dışarı atılamayacağını söylemişler. Basın toplantısını düzenleyen Sayın Ertosun ve salonda bulunan diğer HSYK üyelerine derhal salona alınmam gerektiği yönünde baskı yapmışlar. Evet bizler gazeteciyiz ve Maalesef zaman zaman bu tür çirkin saldırılara maruz kalıyoruz. Ben buradan bana yapılanlar karşısında tepki gösterdikleri ve meslektaşlarına sahip çıktıkları için tüm basın mensubu arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Yani gazeteciliği ajan provokatörlük olarak gören bir kısım gazeteciler varken, mesleğini namusuyla ve dürüstçe yapan birçok gazeteci arkadaşımız da var. Hepsine çok teşekkürler. HABERVAKTİM.COM/ÖZEL
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|