|
09-22-2008, 22:26 | #1 |
Beni gözyaşlarından yoksun bırakır mısın ey sevgili!
Beni gözyaşlarından yoksun bırakır mısın ey sevgili!
Cehennemin olmasaydı kulların SENden korkarlardı. Onları korkutan bir cehennem var oysa. Cehennemin. Derileri kavuran bir ateş üstelik. Ateşin. Yüreğe işleyen... yakıcı... kavurucu... Ateşler... Sönmek bilmez ateşler... Başlarında bir de zebaniler... Sert ve güçlü, asık yüzlü, çatık kaşlı zebaniler... * * * Var değil mi? Olmalı. Rahmetin. Affın. Bağışlayıcılığın. Şefkatin. Öyle öğretildi, asıl mazlumu, yoksulu, yetimi, düşkünü sararmış rahmetin. Şefkatin asıl günahların alacakaranlığında boğulanları kucaklarmış. Ey sevgili, o ateşi söndürmez mi senin mehabbetin... rahmetin... şefkatin? Yoksunlarını, yoksullarını hiç mi görmezsin, gözetmezsin? Senden yoksun olanın o kahrolası yoksunluğundan daha büyük bir ceza mı var! Yoksunluğun ateşinde yananı başka hangi ateş korkutur! Korkutur mu? Yüreği yanan, derilerinin yanmasına niçin aldırsın! Aldırır mı? * * * Senden, yani gözyaşlarından... Gözyaşların, o kahırlı, o amansız âteşi söndürmez mi? Beni orada yakacak olan ateşi değil, burada da yakan, saran, kavuran ateşi. Beni, yani divaneni... Gözyaşlarınla yıkanmak için kendini ateşlere salan meczubunu... Yetimini... Kızıp da kovmasaydın dergâhından, yeryüzünün çamuruyla aslâ kirlenmeyecek olanı... * * * Hesaba çekilmeliler. En hassas terazilerde tartılmalı amelleri. Kıl kadar haksızlık görmemeliler. Zerre miktarı iyilik yapan o iyiliğin karşılığını bulmalı; zerre miktarı kötülük yapan da o kötülüğün karşılığını... Vaad verilmiş bir kere! Haklarında adaletle hükmolunmalı. Amel defterlerine dikkatlice bakılmalı, iyiliklerine iyilikleri kadarınca mükâfat verilmeli. İyi. Pekiyi. İnsafla. Adaletle. O hâlde vaadinde dur ey sevgili! Sözünde dur, ne söz vermişsen o sözü yerine getir! Vaadini. Çalışkan kullarına. Akıllı, uslu, düzenli, titiz kullarına. Bilirim, sen vaadinden dönmezsin, vaadini yerine getirirsin. Çalışkan kulların ne istiyorlarsa, onu bulmalılar nezdinde. Yemyeşil bahçeleri... kocaman köşkleri... hem de ırmaklar kenarında... meyve ağaçlarının altında... sevgilileri... gözün görmediği, kulağın işitmediği nimetleri.... İstediklerini. Tümüyle değil hem de, fazlasıyla. Fazlına yakışır. Haşmet ve azametine. * * * Vaîdini, yani gerçekleşeceğini haber verdiğin mükâfat sözünü değil, ceza sözünü... Varlığa getiren sensin! Toprağıma ruhundan üfleyen. Sevmeseydin varlık verir miydin? Varlığını arzulamasaydın karşına alır mıydın? Beni. İnsanı. Seni. Hiç kuşku yok ki rahmetin, mehabbetinin alâmeti. Mehabbetin olmasaydı, rahmetin de olmazdı, şefkatin de. Adaletinle muamele etmen için sevmen gerekmez. Kıldan ince, kılıçtan keskin o adaletin, mehabbetinin değil, zâtının gereği. * * * Peki kendilerinden razı olmadıklarına karşı merhametli değil misin? Ben bile bilirim, öylesindir! Fakat "âlimlerinden" duydum, diyorlar ki: Bir tek burada öyle. Sadece yeryüzünde. Vaazlarında senin Rahman sıfatını dünyayla sınırlandırıyorlar; Rahim sıfatını ise ahiretle. Rahman sıfatınla, dünyada müslüman-kâfir demez, her kuluna merhamet edermişsin. Buna mukabil Rahim sıfatınla rahmetini daraltıp sadece kullarının bir kısmına rahmedermişsin! * * * Senden adalet isteyenlere, kendilerine ve amellerine güvenenlere adaletinle muamele et! Bu meczubun ise sadece rahmetine talib. Lütfen ona rahmetinle muamele et! Rahmetinle, yani gözyaşlarınla... Yoksunlarınla, yoksullarınla birlikte. Burada değil sadece, orada da. Ateşinle değil, kamçınla değil, bizzat gözyaşlarınla arındır onu. Bir baba gibi değil. Bir anne gibi. Annelerimiz gibi. Dücane CÜNDİOĞLU
Konu Fasl-ı Gül tarafından (09-22-2008 Saat 22:27 ) değiştirilmiştir.. Sebep: ... |
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
09-23-2008, 11:28 | #2 |
emeğinize saplık çok güzeldi. bu beğeniler nasıl verildiğini öğrenince vereceğim beğeninizi
|
|
09-23-2008, 13:07 | #3 |
Fakat "âlimlerinden" duydum, diyorlar ki: Bir tek burada öyle. Sadece yeryüzünde.
Vaazlarında senin Rahman sıfatını dünyayla sınırlandırıyorlar; Rahim sıfatını ise ahiretle. Rahman sıfatınla, dünyada müslüman-kâfir demez, her kuluna merhamet edermişsin. Buna mukabil Rahim sıfatınla rahmetini daraltıp sadece kullarının bir kısmına rahmedermişsin! Hak yoluna rıza gösterene Rabbimizin Rahmet vaadi şüphesizdir.. Sonsuz adalet sahibi yüce yaradanın üzerimize halk edeceği merhamet zerrelerine, kulun ihtiyaca gösterilen tevekkül ve ihlas doğrultusunda Rabbimizin herşeyin en doğrusunu halk edeği şüphesizdir..Kuran-ı Kerimde vadedilen cennet, cehennem kullar içindir...bizlere yaradanın rızası içerisinde ona ram olmak ve ahiret yurdunda da Rahman ve Rahim ismi hürmetine rahmetini dilenmektir..hiç şüphesiz Mevlam kime hangi sıfatıyla Rahmet edeceğini en iyi bilendir.. Paylaşım için teşekkürler.. Konu Gönülden tarafından (09-23-2008 Saat 13:11 ) değiştirilmiştir.. |
|
09-23-2008, 15:08 | #4 |
Kıymetli yorumlarınız için teşekkür ederim efendim.. Rabbim "Rahmet"iyle kuşatsın hepimizi...
selamlar |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|