08-01-2011, 19:37 | #1 |
Benim çaresiz medyam / Mustafa KARAALİOĞLU
Genelkurmay Başkanı ve arkadaşlarının istifaları üzerine medyanın içine düştüğü halin farkında mısınız? Kararsız, çekingen, telaşlı ne yapacağını bilemez bir şaşkınlık hali...
Devir değişti, Türkiye artık o eski ülkenin adı değil. Bunun farkındalar ama kendilerine yediremiyorlar. O değişimi hiçbir zaman sevemedikleri bir adam gerçekleştiriyor. Ekonomiden dış politikaya, sivilleşmeden her alanda yeniden yapılanmaya kadar ne kadar ünite varsa hepsini birden o adam yönetiyor. Ve bazen bütün varlıklarıyla bazen içten içe sinsice karşı durdukları değişimi de “yandaş” diye küçümsedikleri medya okuyor. “Yeni Türkiye”yi umutsuzca yandaş etiketi yapıştırmaya çalıştıkları ama gerçekte yeni, demokrat ve çok sesli medya anlatıyor. Yeni medya değişimi kavramsallaştırıyor, kitlelere ve tarihe aktarıyor. Yeni medya, yeni düşünce insanları ve yeni kanaat önderleri o değişimin entelektüel perspektifini çiziyor. Öngörüleri isabet kaydediyor, fikirleri taraftar buluyor. Zamanın ruhunu ve çağın gereklerini doğru okuyorlar, çünkü demokrasiye “sahiden” inanıyorlar. Öte yandan, her yeni değişim aşamasında, insanların o güne kadar “demokrat” zannettiği kalemlerden birkaçının maskesi birden düşüyor. En azılı PKK hatta Kürt düşmanı bilinen; kendileri gibi düşünmeyenleri de bu yüzden yaftalayanların en kuvvetli Kürtçü ve hatta parmak ölçüsünü kaçıracak kadar PKK empatiği olmaları gibi. Hayatları boyunca 12 Eylül’e, askere karşı yazan ama sıra 12 Eylül’ü, askeri yargılamaya geldiğinde postal giyenler gibi... Temiz toplum, Susurluk kampanyalarıyla itibar devşirenlerin Egerekon’la açılan gerçek temiz toplum ve gerçek Susurluk dosyalarını sulandırmak için olmadık manevra yapmaları gibi.. Mantığı aşan bir nefret, biyolojiye meydan okuyan bir direnç... Değişimin siyasi liderliğine, taşıyıcı unsurların muhafazakar karakterine ve değişimin entelektüel eksenine karşı dizginlenemeyen düşmanlık, sahte aydınları böyle savuruyor. Bir uçtan bir uca... Evet, Tayyip Erdoğan ve siyasi kadrosu bu ülkeyi değiştirdi... Ekonomide değiştirdi.. Siyasette değiştirdi.. Diplomaside değiştirdi... Adliyede, bürokraside, tıbbiyede değiştirdi... Askeri vesayeti yerle bir etti... Değişim rüzgarları estikçe, gerçeği görmemekte direnerek, “geçti geçiyor, bitti bitiyor” diye rüyaya yatanlar medyalarıyla birlikte yenildi. Siyasi partileri, işadamları, askerleri, yargıçları, Ergenekonları yenildiği için onlar da yenildiler. Atılan her adım askerle, darbeyle, ülkenin karanlık geçmişiyle yandaş olan medyayı biraz daha köşeye sıkıştırdı. Bu öyle bir değişim ki artık rol yaparak gizlenmenin imkanı kalmadı. Gizlendikleri son perde de aradan çekildi. Genelkurmay Başkanı ve arkadaşlarının ardından bakışlarını yakalayın, o yenilginin donmuş ifadesini bulacaksınız. Nereye, der gibi.. Nereye... Biz şimdi ne yapacağız? Hani bu adamlar gidecekti, hani odun kömür dağıtarak iktidar olmuşlardı ve halkımız sonunda gerçeği görecekti? Hani Amerika, İsrali onların ipini çekecekti? Olmadı siz vardınız, hani bir yere gelince “dur” diyecektiniz? Hani ne oldu? Çaresiz, yıkılmış bir bakıştır o. Tarihi, gerçeği, zamanı, bugünü, yarını okuyamamanın; okumakta direnmenin, direndikçe de geri dönememenin halet-i ruhiyesini yansıtan çaresiz bir bakış.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|