AK Gençliğin Buluşma Noktası
Çocuk Eğitimi Çocuk gelişimi ile ilgili herşeyi burada paylaşıyoruz.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 01-23-2010, 02:34   #1
Kullanıcı Adı
Kur'ânTalebesi
Standart Beyin gelişimi açısından televizyon ve çocuk

İnsan fiziksel olarak uyaranlardan oluşan bir dünya ile çevrilidir. Uyaranların gönderdiği sinyaller, organizmaya gelir ve burada yorumlandıktan sonra tepkiler oluşur. İnsanların bu uyaranlara karşı tepki göstermeleri doğal bir süreçtir. Televizyon da görüntülü ve sesli birçok uyaranı insana gönderir. Birey için televizyona karşı duyarsız ve tepkisiz kalmak mümkün değildir. Bu bir bakıma insanın doğasına aykırıdır. Çünkü kişi, harici ve dahili şartlarda oluşan dürtülere karşı daima tepki gösterir. Işık gözlerine ulaşır, sesler kulaklarına gelir, kokular burnuna dolar, hava akımı tenine temas eder, cisimler diline dokunur.. Her durumda bu dürtüler, algılamaları harekete dönüştüren sinir uçlarını güçlendirir.

Televizyonun sosyal ve psikolojik etkileri çeşitli sivil toplum örgütleri, akademisyenler, medya mensupları vb. tarafından tartışılırken son yıllarda yapılan bazı çalışmalar televizyonun fizyolojik zararlarının diğer bütün zararlarından daha etkili ve kalıcı olduğu yönünde bulgular ortaya koymaktadır. Bu yeni durum televizyona belki de en ağır eleştiriler getirilmesine yol açacak bir gelişmedir. Özellikle beyin üzerine yapılan araştırmalar bebeğin doğumundan ergenlik dönemine kadar geçen sürenin çok kritik bir dönem olduğu savında birleşmektedir.

Araştırmalara göre; bebekler milyarlarca nöron (sinir hücresi) ile doğar ve ilk üç yılda bu nöronları destekleyecek ve besleyecek milyarlarca glia hücresi üretilir. Nöronlar merkezi sinir sisteminin yaklaşık yarısını kaplar ve diğer yarısı da destek görevli hücrelerce doldurulur. Çünkü nöronlar yüksek kapasiteli hücreler olmakla birlikte, besin saklama ve oksijen sağlama faaliyetlerini yürütemezler ve bunlar sağlanmazsa da çabucak ölürler. Üstelik, vücuttaki diğer hücrelerden farklı olarak, ölen bir nöronun yerine asla bir yenisi üretilmez. Bu anlamda her bir nöronun korunması ve desteklenmesinin ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu nöronlar glia hücreleri üretildikten sonra dendrit ve akson denilen uzantılarla birbirleriyle bağlantılar kurarak beynin diğer bölgelerine uzanırlar. Akson ve dendrit bağlantılarının yağlı bir koruyucu örtüyle kaplanması da eşzamanlı olarak gerçekleşir. Bu işleme myelinization adı verilir.

Altı yaşında bir çocuğun beyni yetişkin birine göre 2/3 oranda daha küçük olmasına rağmen, nöronlar arasındaki bağlantılar açısından on sekiz aylık bir bebek ya da bir yetişkine göre 5-7 kat daha fazla bağlantıya sahiptir. 6-7 yaşlarında bir çocuğun beynindeki nöronlar milyonlarca bağlantı yapabilecek bir kapasiteye sahiptir. Bu gelişim potansiyeli çocuk 10-11 yaşlarına geldiğinde sona erer ve bu esnada çocuk bu bağlantıların % 80’ini kaybeder.

Geliştirmediğimiz ya da kullanmadığımız şeyleri kapasite olarak kaybedeceğimiz açıktır. Beyinde üretilen bir enzim, kötü myeline edilmiş bağlantıları tamamen eritip çözer. Çocuk gelişirken aynı zamanda beyin de gelişme evreleri geçirir. Bu evreler core brain adı verilen ana beyinden, limbic brain, his ya da duygu beyine ve neocortex veya thouhgt brain düşünce-felsefe beyine doğru yol alır.

Ancak bu duygu düşünce vb. faaliyetlerinin yürütülebilmesi ve bu konudaki gelişimini tamamlayabilmesi için oldukça kritik bir dönem vardır ki, bu dönemde beyin, bu kapasiteleri kullanabilmek ve geliştirebilmek için bu uyaranlarla uyarılmalıdır (mesela dil becerisi gibi).

Araştırmalara göre yukarıda bahsettiğimiz her bir beyin türü farklı faaliyetlerden sorumludur. Örneğin, core brain motor aktivitelerden, reflekslerden, fiziksel olarak yaşamın devamından, vücut hareketlerini düzenlemekten vb. sorumluyken, limbic brain (duygu-his beyin) fiziksel olarak ana beyni sarar ve sevme, sevmeme, nefret etme gibi faaliyetlerden sorumludur. Samimi ilişkilerimizi ve duygusal bağlarımızı kurmamızdan, rüyalarımızdan thought brain (düşünce-felsefe beyin) de üretilen fantezi ve hayallerimizden de sorumludur.

Bunun yanında thought brain(düşünce-felsefe beyin) yani neocortex en yeni ve en yüksek entelektüel bir formu temsil eder. Ancak aldığı verileri değerlendirmek için, bir zamana ihtiyaç duyar ve çeşitli süreçlerden geçirdikten sonra algılarımız, hislerimiz ve düşünce tarzlarımızı biraraya getirip düşünce ve davranışlarımıza yön verir.

Neocortex diğer iki beynin bütününden 5 kez daha büyüktür ve entelektüelite, yaratıcı düşünce, hesaplama gibi özellikler yanında eğer geliştirilirse sempati, empati, merhamet ve aşktan da sorumludur.

Myelinizasyon süreci sırasında, akson ve dendrit bağlantılarının yağlı bir koruyucu örtüyle kaplandığını belirtmiştik. Bu bağlantılar ne kadar çok olursa myelin eklenmesi de o kadar çok olur. Myelin’in yoğun ya da kalın olması da sinir sinyallerinin bu bağlantılardan geçiş hızını arttırır. Böylece gelişim sürecinde gerekli uyaranların verilmesi, ilgili beynin gelişimi açısından hayatî önem arzeder. Örneğin motor duyarlı beynin oluşumu safhasındaki çocuklar tekrar eden ve ritmik hareketlere ihtiyaç duyarlar. Diğer beyinlerin gelişimi için de, onların ana faaliyet ve düzenleme alanlarındaki uyaranlara ihtiyaç vardır.

Duyu organlarımızın uyarılması ve gelişmesi alt beynin (lower brain) içindeki, RAS (reticular activating system) adı verilen bir bölgenin gelişiminin de müjdecisidir. RAS, duyu izlenimlerimizin ya da deneyimlerimizin üst beyne koordineli olarak çıktığı bir geçittir. RAS hazır olma, dikkatimize odaklanma merkezidir. Motor duyarlı bölgede oluşabilecek bir bağlantı bozukluğu, çocuklarda dikkat kaybı ve konsantre olamama gibi sonuçlar doğurur.

Bu bağlantıların sağlıklı olabilmesi, duyuların aşırı ya da az uyarılma riskinden uzak kalmasıyla mümkün olur. Kısaca sinir yollarımızın gelişmesi tamamen uyarılmalarına bağlıdır. Duyu organlarımızın deneyimleri ile vücut hareketlerimiz, güçlü sinir yollarının ve bağlantılarının oluşması için gereklidir. Örneğin; bir bebek yerde duran bir topu eline almaya çalışırken, onu dişlemeye çalışırken, atarken, hatta o toptan çıkan ses ya da kokuyu algılamaya çalışırken, beynindeki nöronlar dendritik bağlantılar yaparlar. Televizyon izleme, çok dereceli (yönlü) sinirsel uyarılma mahrumiyetine yol açar.

Araştırmalar neticesinde konuşulmayan, dokunulmayan ya da oynanmayan çocuğun beyin hacminin, bu aktivitelerin yapıldığı diğer çocuklara göre % 20-30 daha küçük olduğu ortaya çıkmıştır.

Buradan hareketle, çocukların pasif bir şekilde televizyon izleyicisi olmalarının, onların beyinsel gelişimlerini olumsuz etkileyeceğini söylemek fazla haddini aşan bir kehanet olmaz. Bu nedenle ben biraz da haddimi aşarak danışmalarımda velilerime, 0-2 yaş grubu çocukları için televizyonu tamamen yasaklıyor, 2-7 yaş arasındaki çocukları için günde en çok yarım saat bir yetişkin nezaretinde, 7-11 yaş arasındaki çocukları için en çok 1 saat yine bir yetişkin nezaretinde ve izlenecek programı birlikte seçerek televizyon izlemeyi tavsiye ediyorum.

Yaşlara göre saat farkları, zihinsel olumsuz etkileri azaltmak; yetişkin nezareti, henüz somut zeka düzeyinde olan ve soyut zeka ile yorumlanması gereken yerleri anlamakta zorlanacak olan çocuklara yardım etmek ve izlenecek programı ortak seçmek, zamanı ve aktiviteyi ortak değerlendirmek, paylaşmak amacıyladır. Yine de dünyada en fazla televizyon izleyen toplumlardan biri olarak asıl ihtiyacımız; başkalarının yaşantılarını, maceralarını, hayallerini, kurgularını izlemek değil, kendi hayallerimizi gerçekleştirmeye çabalamak, hayatı izlemek değil yaşamak olmalıdır.

Yararlanılan kaynaklar

1- Doob, Leonard, The Perception of Propaganda, The Process and Effects of Mass Communication. Edited by Wilbur Schramm,İllinoi-1954.

2- Carlson, Neil, R., Physiology of Behavior. A division of Simon&Schuster, Inc. 4th. edition, Library of Congress Cataloging-in-Publication Data, 160 Gould Street, Needham Heights, MA 02194-2134, USA-1991

3- Buzzell, Keith., The Children of Cyclops: The Influence of Television Viewing on the Developing Human Brain, California, AWSNA,1998

4- Healy, Jane, Endangered Minds: Why Children Don’t think and What we Can Do About It. New York: Simon and Schuster, 1990

5- Pearce, Joseph Chilton, Evolution’s End: Claiming the Potential of Our Intelligence. California:Harper San Francisco-1992

Yavuz Yıldırım

 

  Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 01-31-2010, 17:05   #2
Kullanıcı Adı
Ukbâ
Standart
O şeker şeyin gövdesi nerde. bizim çocukluk evremizde nerde tv, iyikide yokmuş. Evlerimizdeki odalara kadar sızıp lağımsal her şeyi bizde peyda ettiren yayınlar ufaklıklardan daha çok belkide bizlere zarar veriyordur.
Ukbâ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-31-2010, 17:43   #3
Kullanıcı Adı
ishakyilmaz
Standart
TV nin beyin gelişimi üzerindeki rolünü teslim etmeliyiz.Özelikle yeni nesi çocukların TV sayesinde birer ordinyus kesildiği hepimizce malüm bir vaaka.Yazının analizini okumaya hiç gerek yok.Sürekli tv izleyen çocukları takip ettiğiniz vakit nasıl bir mutasyona uğradığını uygulamalı olarak görebilirsiz.Özelikle eğitici ve öğretici yayınları destekliyor,çocukları bu yöne kaydırmakta büyük fayda görüyorum.
ishakyilmaz isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-01-2010, 12:32   #4
Kullanıcı Adı
Kur'ânTalebesi
Standart
Alıntı:
ishakyilmaz Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Özelikle eğitici ve öğretici yayınları destekliyor,çocukları bu yöne kaydırmakta büyük fayda görüyorum.
Bu rolü tv'ye birakmak yerine kendimiz üstlenmemiz daha faydali olacaktir, tv bir çocuk bakicisi degildir Her ne kadar programlar egitici olsa da çocuklari pasif (ve haliyle depresif) bir hayat biçimine sürüklüyor.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 02-01-2010, 12:34   #5
Kullanıcı Adı
Kur'ânTalebesi
Standart
Alıntı:
Ukbâ Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Evlerimizdeki odalara kadar sızıp lağımsal her şeyi bizde peyda ettiren yayınlar ufaklıklardan daha çok belkide bizlere zarar veriyordur.
Evet, bilgiyi kitaptan almayan bizler tv gibi herseyi içinde barindiran bir âlet'le basbasa kaldigimizda neye ugradigimizi sasirdik. Bizlere de çok zarar vermekte bu zehirli kutu...
  Alıntı ile Cevapla
Alt 12-20-2012, 00:03   #6
Kullanıcı Adı
boritta
Standart Çocuk Psikolojisi - Çocuk Gelişimi
ÇOCUK PSİKOLOJİSİ

Çocuk Psikolojisi, çocuğunuzun sağlıklı bir gelişim gösterdiğinin düşünülmesi için dil-bilişsel, ince motor, kaba motor ve sosyal becerilerinin yaş gelişimine uygun bir özellik sergilemesi beklenir. Her yaş dönemine uygun olarak yapılan aktiviteler ve oyunlarla çocuk gelişiminin desteklenmesi gerekir. Çocuk Psikolojisi açısından, çocuk gelişimi aşamalarından olan Özerklik Döneminde olan bir çocuğa katı kurallar koymak hiçbir işe yaramayacağı gibi olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Ya da, çocuğun sosyal kuralları ve sınırları öğrenmesi gereken çocuk gelişimi döneminde, kurallardan yoksun kalması da çok yanlış olacaktır. Önemli olan, çocuğunuza doğru zamanda doğru yaklaşımı gösterebilmektir. Çocuk Psikolojisi yaklaşımlarında, çocuk gelişimi açısından bu dönemde kriz anlarında inatlaşmak değil çocuğunuzun dikkati başka bir yöne çekmektir. Çünkü çocukla yapılan inadı kazanmak gibi bir durum söz konusu değildir ve hiç bir yararı yoktur. Bu dönem çocukları henüz paylaşmayı kavrayamazlar bu yüzden oyuncağını paylaşması için onu zorlamamalısınız. Bu yaş grubu çocuk gelişimi açısından yuva için uygun değildir. Paylaşamadıkları için arkadaşının elinden oyuncağı çekip almak ister, istediğini istediği zaman yapmak ister. Belli kurallar içinde vakit geçirmekte zorlanır.

Dr. Gökçe Küçükyazıcı
Çocuk ve Ergen Psikiyatristi
boritta isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 08-29-2017, 18:26   #7
Kullanıcı Adı
sedanur1
Standart
güzel bilgi
sedanur1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi