AK Gençliğin Buluşma Noktası
Şiir Şairler, şiirler ve öz geçmişleri.



Cevapla
Seçenekler
 
Alt 05-15-2008, 16:10   #1
Kullanıcı Adı
NuR-eFSaN
Standart // __Binbir Gecede Suskunluğum(uz) __//


Yine gece..yine sen(sizlik).. yine yağmur..
Kim bilir yokluğunun kaçıncı dirilişi bu karanlık gri!
İflâhı kesilmiş bu ses;bu vurdumduymaz delilik benim mi ?
Aklı ziyanım!
Hangi yanısın dünlerime yas’lanan yarınlarımın ?

Dört duvar..iki harf..bir yokluk..
Şimdi zaman mâtem..!
Mâdem ki silineceğim düşlerinden
Yıkılası gök,çöksün gayrı,
Yırtılsın örtüsü kız kulesinin,
Şerha şerha yarılsın toprak!
Yarılsın ki hortlasın yalnızlığım..
Anlat İstanbul!
Masalların maviye boyanmış sahte yolculuklarında
diner belki sancılarım…

Geceler öylesine ağlamaklı…
Şiirler ölesiye eylül…
Ve ben, son baharında yaralı sözcükler dilinde esir…
Özgürlüğü gök/yüzünden dökülen zülfünün ucunda
kumral bir ölüm bilmişken;
Şimdi duvarlara çizilen tutsaklığım okunuyor
gecenin karanlık ve ayaz suretinde..
Harflerimiz takılıp kalmışken alfabenin aşka geçirilmiş ilmeğinde;
İçimizden canımızı koparmak istiyor A’dan Z’ye AcılarımıZ…
Oysa yan yana duran iki sessiz harf olabilirdik seninle
Ama Yusuf’la Züleyha gibi bitmedi bizim masalımız:
Şimdi Kaf Dağı’nın kıyısında küllerimizden doğacak kadar bile YokuZ..!
Sanır mısın ki bin bir gecede yaşamaktır bizsizliğin lisanı (?)
Eğer öyleyse oku !
Âmâ kuyularda büyüttüğüm suskunluğumun çığlığını..

Ama dokunma!
Ellerinden dökülen kızılca acılar yaralarıma tuz bassın..
Sen ardına saklandığın bulutların sırrına yasla adını;
Kentinin esmer saç’ak’larından salınan
kardelen ayazı yağmurlar öksüz kalmasın…
Dokunma!
Suretime işlediğin sevdanın resmidir gözümdeki ıslaklık,
Bakışlarım yol boyu eylül sancısı…
Yollarıma devirdiği ayakları hatrına
iz sürüp geçtiği çukurlara ömrümü adadığım!!
Öyle bir çakmışım ki hasretini gözlerime
Seni ağladığımdan beri kayboluşun yokuşlarında dolanır âmâlığım…

Şimdi unutulmuş bir şehirdeyim metruk ve viran..
Islanan kaldırımlarda sonbahara emziriyorum
yokluğunun savunmasızlığını.
Bir kuru yaprak çıtırtısında tedirgin
Ve düş yamalı zamanlarca bitmek bilmeyen gecelerin
kimsesiz firarisi yorgun yüreğim.
Nefessizim..!
Sensizliğime irkilmiş korkak bir zaman tiryakiliği dilimdeki..
Bir karanlık ki avurtları çökük çocukların yüzlerinde
meçhule düşmüş yağmur ürkekliği…
Bir karanlık ki kervan geçmez kuyularda Yusuf biçareliği…
Ki merhametsiz bir iç çekişin duldasında ihanetle yıkanmış kavimlerce
Kâbil örfü kâbuslarda kanıma susamış toprak!
Ey dudaklarımda ateş artığı ağıtlar yaktıran yazgı!
Tuttuğum kalem bir taze ölü doğurmadan sabahlarına
Topla hasretimi uykusuz gecelerden;
Yoksa şakaklarımdan fışkıracak cehennem..!

Dilsizliğime sürgü rüzgâr..
Gözlerin, düşlerimin gök-kubbesinde düşmeye hazır bir intihardır.
Alfabesini gözlerinde bulduğum,
olmazlığımıza seni anlatan bir lisandır aşk;
Suskundur..!
Sonbaharın ellerinde büyümüş bir terk edilişin gölgesidir taşıdığım karanlık..
Saçaklarda karantinaya alınmış bu ıslak gri,
bulutların rahminde kutsal bir sancıyı yüklenmiştir.
Mevsim, yokluğunu kuşanmış tüketirken varlığımı;
Kirpiklerimden boşalan hüzünler yaprak dökümüdür sensizliğimin
Ve sen;
Rüzgârın göğsünde geçmiş zaman masallarından içime savrulan düş!
Sen, uykuları gözlerinde kolye yapmış takınırken;
Ben, alev sarısı kâhırlar damıtırım talana yüz tutmuş yaralarımdan,
Bilmez(mi)sin..(?)
Hadi korkma! Karanlığın parmak uçlarıyla dokun yaralarıma:
Yakup’un ağıtlarında anlattığı;
Körlüğe aşina kuyularda gömleğindeki sızıyı aşk sayan..!
Ayakları kızıl denizlerce kan-revan;
Ben o sürgünün yollarında bir akılsız başım.
İnadına zindanlara koşarken düşlerim,
Geceye küsmüş ay’sız sularımda Züleyha senin bakışların..!
Bilmezden gelme!
Geçmişimi saklayan bekleyişlerim tanığımdır:
Sebebi sensin karanlığıma kök salmış yalnızlığımın!...

Bir vakit sevdana sır olan gecelerim
Şimdi kâbuslarımı duvarlara asmış, korkularıma sırıtıyor
Ve her yeni gün yeni bir sancıyla doğuyor sol yanımda.
Uykularımın şafak bilmez demlerinde
yalancı baharlara aldanırken düşlerim;
Bakışlarıma tünemiş gözlerin damla damla bir son yazmakta ömrüme..
Avuçlarımda biriktirdiğim yağmurlar,
Eylül kadar asi zamanlarda boğacak beni biliyorum..
Biliyorum; hükmü yok o canıma aşina intiharların.
Öyleyse ateşle fitilini en sessiz ihtilâllerin:
İdamlık bir sevdanın dar ağacında
Çığırtkan bir sonla ölemeyecek kadar günahkârım
Tam sırası..! düş’ür gözlerini yüreğime...
celladı sen ol yok saydığın sevdamın…

Tufana tutulmuş insanlık/ bir zaman çarmıhlara çivilerken düşlerimi;
Çıplaklığıma mâhrem yazılan gözlerinden içtim çocukça sevişleri.
Sızarken kırmızılar ayak uçlarımdan,
Kurduğun oyundan gideceğini düşünmedim hiç.
Oysa şimdi uçurtması süngülenmiş çocuklar kadar acınası yüreğim
Ve ben gittiğin uzaklar kadar muhtacım Meryem(si) şefkatine.
İnkar etme! Oyunbozansın sevdiğim..Kuralsızca gittin..
Bilesin! Köpeklerin ağzından salyasını akıtan gece
Yokluğunu dişlemeden şakaklarımda;
Kalbimi çatlatan özlemin tükenmez bende.

 

NuR-eFSaN isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 05-15-2008, 16:13   #2
Kullanıcı Adı
Ruh-i zar
Standart // __Binbir Gecede Suskunluğum(uz) __//
paylaştığın şiirler gerçekten çok güzel sağol :-* +
Ruh-i zar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-15-2008, 16:15   #3
Kullanıcı Adı
NuR-eFSaN
Standart // __Binbir Gecede Suskunluğum(uz) __//
Hasretim benim!
Bilir misin (?)
“Hiç gitme” diye yollarına dolanan gök-kuşakları bırakmak isterdim
gözlerinin kahverengi sarhoşluğuna.
Hep içimde kal isterdim,
Ne dersem diyeyim çıkma…
Oysa şimdi yalnızca sessizliğe esirgediğim sesimle
Sensizliğime yama yaptığım kambur öyküler anlatabiliyorum yokluğuna.
Evet susuyorum..
Konuşacağım ne kadar “sen” varsa o kadar susuyorum
Bir mezar taşı ne kadar susuyorsa
Sararan hüzünler,denizler,martılar…
Ne kadar susuyorsa eşikteki gidiş,
Dilimdeki veda,penceremdeki bekleyiş…
Şu kız kulesi,bu çölleşmiş şehir
O kadar susuyorum..!
Çünkü daha konuşacak kadar vazgeçmedim senden..!

……………
…………………
………………………

Ve hâlâ gece..hâlâ sen(sizlik)..hâlâ yağmur..
Dört duvarda iki harf kadar ölünesi YokluğumuZ..!
Sen anlat gerisini; ben sustum İstanbul
Nasıl yanardı Kerem,kimin delisiydi Mecnûn
Mem kimin ateşinde içti hasreti (?)
Sen anlat, anlat hele dinlesin bilmezler!
Aşkın dilinde yalnızlığın kaçıncı haliydi Nûn..?

//ıslak bir eylül
yokluğumuza düş’tü İstanbul//

(Alıntıdır...)
NuR-eFSaN isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-15-2008, 16:26   #4
Kullanıcı Adı
Sukût-u_Hayal
Standart // __Binbir Gecede Suskunluğum(uz) __//
Ve hâlâ gece..hâlâ sen(sizlik)..hâlâ yağmur..
Dört duvarda iki harf kadar ölünesi YokluğumuZ..!
Sen anlat gerisini; ben sustum İstanbul
Nasıl yanardı Kerem,kimin delisiydi Mecnûn
Mem kimin ateşinde içti hasreti (?)
Sen anlat, anlat hele dinlesin bilmezler!
Aşkın dilinde yalnızlığın kaçıncı haliydi Nûn..?


Çok güzel şiirler çok beğendim ... :-*

teşekkürler (+1)
Sukût-u_Hayal isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi