|
![]() |
#1 |
![]() Aslında her şey, “Londra gibiyiz” ayaklarıyla başladı. Çift katlı otobüs getirdiler... Ama küçük bi pürüz vardı. Çift katlılar, Londra’da soldan gidiyor, duraklar solda, dolayısıyla kapıları da soldaydı. Bizde sağdan gidecek, duraklar da sağda... Estetik ameliyat yaptılar, soldaki kapıları söküp, sağa taktılar.
Oldu sana Londra. * Sonra sevdiler bu estetik ameliyat işini... “Metro yapamadık, metroymuş gibi yapalım” dediler. Yolun ortasına yol yaptılar. Durakları da yolun ortasına yaptıkları yolun ortasına koydular. Ama küçük bi pürüz vardı... Çift katlıların kapısını soldan sağa aldıkları için, yolun ortasına koydukları duraklar, çift katlıların solunda kaldı iyi mi... İndirme bindirmeye yanaşamıyor! “Londra değil miyiz kardeşim” dedi biri... E Londra’yız... Haaadi bakalım, çift katlıları yolun sağından değil, solundan götürmeye başladılar. Oldu sana tam Londra. * Ama küçük bi pürüz vardı... Bizim raysız metro, tek hat üzerinde güzel güzel gidiyor ama, sadece gidiyor, gelemiyor. Yol bitince, kafayı asansörün kapısına kaptırmış gibi, sıkışıp kalıyor, dönemiyor. Böylece, hattın başladığı ve bittiği yere U dönüşü için yer yapmayı unuttukları anlaşıldı! Düşündüler, taşındılar, zabıtaları devreye soktular. Pazarda domates kontrolü yapması gereken zabıtalar, E5’e fırladı, el kol işaretleriyle trafiği durdurup, balina kadar metrobüsleri E5’e çıkardı, geniş bir kavisle, tekrardan hatta sokmaya başladı. * Ama küçük bi pürüz vardı... Trafik sıkışıklığına çözüm olarak icat edilen metrobüsler, zabıta marifetiyle yoldan çıkıp tekrar yola girme manevraları sırasında trafiği hiç olmadığı kadar felç etmeye başlamıştı. Düşündüler, taşındılar, trafik sıkışıklığına çözüm olarak icat ettikleri metrobüsleri, trafiğin yoğun olduğu saatlerde seferden çektiler! Hava kararıp el ayak çekilince trafik rahatlıyor, bunlar da metrobüsleri yeniden sefere koyuyordu. Koyuyordu da... Sokakta kimse kalmadığı için, metrobüsler boş gidip geliyordu. Baktılar olacak gibi değil, E5’in ortasına, uçandaire gibi havada duran U dönüşü yerleri yaptılar. * Ama küçük bi pürüz vardı... U dönüşünü geç de olsa akıl etmişler, yolun ortasına koydukları duraklara insanların nasıl geleceğini düşünmemişlerdi. Metrobüs şakır şakır gidip geliyor, ahali uzaktan seyrediyor, E5’in ortasına yaptıkları yolun ortasına koydukları durağa gidemiyor! Üstgeçitler yapalım” dedi biri... Alkışladılar. * Ama küçük bi pürüz vardı... Öyle titiz bir planlama yapılmıştı ki, Hollanda’dan apar topar kiraladıkları otobüslerin durak levhalarını sökmeyi unutmuşlardı. Kiminde Utrech yazıyordu, kiminde Eindhoven! Üstelik, sanki bizde şoför yokmuş gibi, otobüslerle birlikte Hollandalı şoförleri de kiralamışlardı... Ve, adamlar “Birader nereye gidiyor bu?” diye sorulduğunda, “Ben anlamiyo Turkce” cevabını veriyordu. Deneme yanılma yöntemiyle, Eindhoven’e binersen, Cevizlibağ’a, Utrech’e binersen, Topkapı’ya gideceğin anlaşıldı. * Yaptıkları işi çok beğendikleri için, hattı uzattılar, köprüyü geçip, “asrın projesi” dedikleri metrobüsü, Anadolu’ya da götürmeye karar verdiler. * Ama küçük bi pürüz vardı... Tanesini 1.5 milyon Eurocuğa aldıkları 70 tane otobüs, düz yolda gidiyor, yokuşta gidemiyordu! Kadıköy’den binenler, şoförün “Beyler bi el atalım” anonsuyla köprü yokuşunda iniyor, ittiriyor, düze çıkınca, tekrar biniyordu. Düşündüler, taşındılar, tanesini 1.5 milyon Eurocuğa aldıkları 70 otobüsü, düz yerlerde, bildiğin körüklü otobüsleri yokuşta kullanmaya başladılar. * Ama küçük bi pürüz vardı... Yağmur yağdı, metrobüs hattı Dicle Nehri’ne döndü. Kayık çalışıyor, otobüs çalışmıyor. Çünkü, yolun ortasına yaptıkları yolu, 5 santim aşağı yapmışlardı. Seferleri durdurup, asfaltı yükselttiler. Bu sefer kar yağdı... Muhallebici-mimar belediye başkanımızın yaptığı asfalt, sütlaca döndü. Seferleri durdurup, çukurları tamir etmeye başladılar. Bu sefer ahali isyan etti. Bölüm bölüm kapatıp, çift yönlü yolun tek yönünü çalıştırmaya başladılar. Bu sefer, zaten ters yön kullanan şoförlerin, iyice nevri döndü. Sağdan mı gidiyorduk soldan mı filan derken, tek hat üzerinde kafa kafaya vuruşmaya başladılar. Yaralananlar oldu. Nasıl becerdiler bilmiyorum, iş makinesi metrobüse çarptı, ölenler oldu. Tamirat bitti, kalan sağlarla devam etti. * Ama küçük bi pürüz vardı... “Asrın projesi” denilen hadise, muhteşem hesap kitap nedeniyle “asrın maliyeti”ni yaratmıştı. Düşündüler, taşındılar, milleti rahatlatmak için yaptıkları metrobüse, zam yaptılar. Ama küçük bi pürüz vardı... Bu işi de yüzlerine gözlerine bulaştırmışlardı. Metrobüs, mahkeme duvarına tosladı. Badem bıyıklı olmadığı anlaşılan hâkim, çıktı, “Bu zammı yapamazsın” dedi. Çünkü, mimariye, mühendisliğe aykırı olduğu gibi, hukuka da aykırıydı. * Netice itibariyle... Macera devam ediyor. Bindik bu arkadaşlarla bi alamete, küçük bi pürüz var, kıyametten yırtmak için U dönüşü yapacak yerimiz yok! (Yılmaz ÖZDİL Hürriyet)
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Kardeş yılmaz beyin zihniyeti ortada Ak parti ağzıyla kuş tutsa bu modeller tatmin olmaz. Millet kendisine yapılan hizmetleri hoş karşılmaş olmalıki yıllardır iktidarda bu parti yahu birkez olsun milletin sectiklerina karşı bu kadar büyük hazımsızlık içerisinde olmasanız. Yılmaz beyin zihniyetini besleyen siyasi uzantı olan CHP bu ülkeye ne yapmış ki işkembeyi kübradan konuşuyor anlamış değilim. Yapılanları samimi olarak eleştirmenin dışında karalamak zayıf insanların işidir.
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() Karalamak mı? Neyi karalamış bir istanbulda yaşayan vatandaş olarak gerçekleri yazıyor. Kaldı ki, bir çok istanbullu da Özdil ile aynı görüşte. Metrobüs denilen icadın tam bir fiyasko olduğunu 72 milyon gördü. Millet inip ittiriyor, bayır yukarı çıkamıyor, hergün biri bozuluyor. Bizim halka Tobbaş gibiler müstehak zaten.
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 | |
![]() Alıntı:
|
||
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
![]() Günden güne erimiyor. Sayenizde bir ''korku imparatorluğu'' kuruldu. Sıradan vatandaş bile ''bir şey dersem acaba içeri alınır mıyım?'' endişesi ile nerede ise paranoyak bir halde. Yılmaz ÖZDİL'in yazısına ''iftira'' diyebilir misin? İstanbul da yaşayan bu halk bu çileyi çekiyor. Her gün yollarda bir tane metrobüs kalmıyor mu? Her gün biri bozulmuyor mu? Bir çok gazete de (yandaş medya hariç) tanesi 1.5 milyon avro'ya alınan bu yüzyılın projesi(!) ilan edilen tuhaf taşıtların nasıl problemler yarattığını herkez görüyor ve biliyor. Sizler hala daha yok millet seçmiş lafazanlıklarının arkasına sığınarak, gerçeği örtme çabasındasınız ve böyle yaparak, muhalif seslere kulak tıkamanız gerçeklerden kaçtığınızın göstergesidir.
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
![]() Olumsuz şeyler olur tabiiki sonucda kul yapısı sorun burda değil ki , siyaset alanı o kadar geniş bir sahaki uluslararası boyutlara ulaşan adımlar ülke içindeki bir çok hastalıklı sorun ile yapılan yüzleşmeler bir kenara itilecek biz gelip metropüslerin içinde bir arıza varmış da onunla siyaset yapıcaz bu kadar mı komik bu siyaset adama gülerler ya , korkular mı evet haklısınız birilerinin varlığı bu korkulara endeksli devamlı canlı duracak ki bu korku vesvesesi siyaset üretemeyenelr buna sığınarak mecliste sandalye bulacak bakın 2002 den bu yana ne korkular ne baskılar var diyerek haber yapanlar Abdullah gül Cumhur başkanı olursa bittik yıkıldık rejim gitti diyenler şimdi sekiz seneyi aşkın iktidarda olan hükümetin hala rejimi yıkıcı hareketlerde bulunmaması nasılda korkularını beslemiş bunların değilmi , korkunun gözünü seveyim olmadımı korkular oluşturmak gerek ama hep suni kalıyor bunlar halkta itibar etmiyor olanda bu korkulardan beslenenlere oluyor.
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|