01-18-2010, 17:10 | #1 |
Bir dinleyin lütfen, kalbinizden gelen ses ne diyor?…
Ne ile meşgulsünüz? Hayır kapılarını açmakla mı, şer kapılarını zorlamakla mı? Tenbihül gafilin, kitabında bir hadisin izahı yapılırken böyle bir soru sorulmakda ve şöyle de bir tasnif yapılmaktadır: İnsanlar iki sınıftırlar: Ya hayır kapılarını aralayanlardan olurlar, ya da şer kapılarını zorlayanlardan… Müjdeler olsun o kimseye ki, hayır kapılarını aralayanlardan olur, yahut onların için de bulunur, onlara yardım edip, destek verir. Eyvahlar olsun o kimseye ki, şer kapılarını zorlayanlardan olur, ya da onların içinde bulunur, onlara yardım edip, destek verir. İşte bunun için soruyorum ben de size bu soruyu: Hayır kapılarını açanlardam mısınız? Yoksa şer kapılarını açanlardan mı? Birine hadiste, müjdeler olsun denilirken, ötekine eyvahlar olsun diye acımakta, ikaz edilmektedir. Denilebilir ki: Ne bileceğiz hayır kapılarını açanların arasındamıyız, yoksa şer kapılarını zorlayanların içinde mi? Bunu anlamak kolay. Meşgul olduğunuz işe bakın, yakınlık duyup ilgi gösterdiğiniz insanlara bakın. İşte o zaman anlarsınız kimlere yardım edip, destek verdiğinizi. Müjdeler olsun denilecek bir faydalı hizmetin ucundan bucağından mı tutuyorsunuz, yoksa eyvahlar olsun dedirtecek bir ilgisizlik ve bilgisizlik içinde mi tüketiyorsunuz günlerinizi, hayatınızı? Kendi kendinize yapacağınız bu nefis muhasebesini hafife alıp da dudak büküp geçemezsiniz. Ciddiye almalı, üzerinde durmalı, hayatınızı şöyle bir gözden geçirmelisiniz/geçirmeliyiz… Zira hayatınızın değeri, günlerinizin kıymeti, meşgul olduğunuz işle anlaşılır. Hayırla meşgulseniz hayatınız değerini buluyor, hedefine varıyor demektir. Hayırla ilginiz yoksa, meşgul olmuyor, hizmete değer vemiyorsanız, hayatınızı ne ile değerlendiriyor,hayatınızın ne ile hedefine vardığını kabul ediyorsunuz? Bunun da izahını yapacaksınız! Kalbinizi, gönlünüzü, vicdanınızı susturamazsınız. İçinizdeki müftü sizi ikaz eder: Hayatın boşuna gidiyor, hedefini bulmuyor, bir hayırlı işin ucundan bucağından tutmuyor, Hakk’a yarar bir işin sahibi olmuyorsun!… Sadece nefsini düşünüyor, yalnızca kendin için yaşıyorsun. Allah için, Allah’ın kullarına bir hizmetin yoktur. Yarın mahşerde ne cevap vereceksin?… Evet kalbindeki bu ikazcıyı günahlarla boğup da sesini çıkarmaz hale getirmeyen her insanın içinden böyle sesler gelir, gönlünü dinleyen her insan da bu sesleri kalp kulağıyla dinler ve nefs muhasebesi yapar… Şimdi bir nefis muhasebesi yapmak zamanıdır belki de. Ne dersiniz, ne halde, ne durumda(yız)sınız? Hayatı(m)nızı hayırlı hizmetlerle değerlendiriyormu(yuz)sunuz?… Yoksa sizin işiniz gücünüz mü var?…. Böyle angaryalarla başkaları mı meşgul olsun?… Siz de hep geride seyirci mi kalasınız?… Size (bize) düşen hep bu mudur? Bir dinleyin lütfen, kalbinizden gelen ses ne diyor?… Ahmet Şahin
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
01-18-2010, 17:14 | #2 |
Beynim o kadar gürültü çıkarıyor ki, kalbimi duyamıyorum hocam
|
|
01-18-2010, 17:21 | #3 |
Modern dünyanin bir getirisi olsa gerek; bilgi bombardimanina maruz kalmaktan kalbimizin tellerine ses veremiyoruz Sanirim modern aygitlardan bir nebze de olsa uzaklasmak ve kalbimize ses verme gayretini arttirmak bu soruna çare olacaktir Mesela gecenin sessizligi kalp seslerinin yogunlasmasina yol açabiliyor
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|