|
02-19-2010, 15:32 | #1 |
Bir gün gerçekten, sizi de götürebilirler! ( Ali KARAHASANOĞLU )
Şu duruma bakar mısınız? AdaletBakanı kısa bir açıklama ile, HSYK kararının yanlış olduğunu açıklıyor. Karşısına Yargıtay Başkanı’ndan tutun, HSYK Başkanvekiline, Danıştay Başkanı’na kadar bir dizi yüksek yargıç çıkıp, en sıradan cümlelerle hakaretler sıralıyorlar! “Kurulmuş zemberek” diyor, bir tanesi... Oysa benim gördüğüm, AdaletBakanı’na yönelik eleştiri getirenler, birinin açıklaması bitmeden, diğerinin başlattığı açıklamalar; tam bir “kurulmuş zemberek” örneği.. “Bir savcı, Başbakanı bile götürebilir” diyor, bir diğeri.. Sanki, savcının götürmesiyle kalıyor iş. Hakim tutuklamasa, ne olacak? Hakim tutuklasa bile, itiraz edilen üç kişilik heyet salıverdikten sonra, ne olacak? Olsun olsun, birkaç günlük yanlış tutuklama olur. Erzurum olayında da, varsa bir yanlışlık, birkaç gün sonra düzeltilir; niye bu şiddet, bu celal? Atıp tutuyorlar ama, bir tanesi bile, “Bakın kanundaki uygulanması gereken ifade şu. Yetkileri alınan savcılar ise, bu kanuna aykırı şekilde, şu uygulamayı yaptılar. Bu aykırı uygulamanın müeyyidesi de, yine kanunun şu maddesine göre, yetkilerin geri alınmasıdır. Dolayısı ile HSYK kararında bir yanlışlık yoktur. Tereddüt edenler, Yargıtay’ın şu şu kararlarına bakabilirler. Önceden verilmiş bu kararlarda da, aynı bizim söylediğimiz uygulama vardır. HSYK’nın önceden verdiği şu kararlara bakınız. Onlarda da, son kararla paralel kararlar sözkonusudur. Kararlara ulaşamayanlar varsa, biz bu kararları sizlere ulaştırıyoruz. Buyrunuz, alıp inceleyiniz” diyemiyor. Bunu deseler, diyebilseler sorun kalır mı? Tabii ki kalmaz. Ama; ne dayandıkları bir kanun maddesi var ki, gösterebilsinler.. Ne de aldıkları kararın bir başka örneği var ki açıklasınlar. Tam aksine, Yargıtay’ın bu tür konularda, Erzurum savcılarının uygulamasının doğru olduğuna ilişkin içtihadlar var. İsterseniz; onların yaptıkları gibi, konuyu soyut tartışmaya çevirmeyelim. Somut konuşalım. Ne diyor tartışılan HSYK kararında? İfade şöyle: “CMK’nın 250/3’üncü maddesindeki amir hükmün ihlal edilerek, görev ve yetki aşımında bulunulduğunun tespitine,” HSYK’nın kimi ticaret hukukçusu, kimi iş hukuku hakimi olan üyeleri CMK 250/3’ü gerekçe gösterdiklerine göre, bu maddeyi de okumamız lazım. Buyrun okuyalım: “CMK 250/3: Birinci fıkrada belirtilen suçları işleyenler sıfat ve memuriyetleri ne olursa olsun bu kanunla görevlendirilmiş ağır ceza mahkemelerinde yargılanır. Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay’ın yargılayacağı kişilere ilişkin hükümler ile savaş ve sıkıyönetim hâlinde askerî mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümler saklıdır.” Ceza hakimi olmanıza gerek yok. Sıradan bir Türkçe bilginiz varsa, maddedeki “yargılanır” ifadesinden, dava açıldıktan sonraki bir durumun sözkonusu olduğunu anlarsınız. Demek ki ne imiş? Kanunda belirtilen suçların davalarına, Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi’nde bakılırmış ama, Yargıtay’ın yargılayacağı kişiler, bu işten istisna imiş. Yani Yargıtay üyeleri veya üye gibi sayılanlar sözkonusu ise, onları Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi değil, Yargıtay yargılar imiş! “Görev suçu idi, değildi” tartışmasına da, aslında hiç gerek yok. Şimdi ne yapacağız? Yargıtay’ın yargılayacağı kişiler hakkındaki istisna hükmüne bakacağız.. Yargıtay Kanunu madde 46 şöyle: “Kişisel ve görevle ilgili suçlar: Yargıtay Birinci Başkanı, birinci başkanvekilleri, daire başkanları, üyeleri, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Başsavcıvekilinin görevleriyle ilgili veya kişisel suçlarından dolayı haklarında soruşturma yapılabilmesi Birinci Başkanlık Kurulunun kararına bağlıdır. Ancak, ağır cezayı gerektiren suçüstü hallerinin hazırlık ve ilk soruşturması genel hükümlere tabidir.” Şimdi söyler misiniz, diyelim Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, ağır cezalık bir suç işledi ve suçüstü oldu. Bunun ilk soruşturması nasıl yapılır imiş? Kanundaki ifadesi ile “genel hükümlere göre”! Peki, Erzurum savcılarının şu an yaptıkları işlemler, hangi aşama ile ilgili işlemler? İlk soruşturma ile ilgili işlemler. Peki itiraz niye? HSYK’nın neye itiraz ettiğini, kararı hangi gerekçe ile aldığını, kendilerinin de bildiklerini sanmıyorum. Çünkü ceza hukukçusu değiller. Ama Yargıtay Başkanı, “Birinci Başkanlık Kurulu HSYK kararına katılmıştır” dediğine göre, onların itirazı acaba neye? Onların itirazları, olsa olsa “suçüstü hali vardır-yoktur” konusunda düğümlenebilir. O zaman da sormazlar mı adama, “Siz oturduğunuz yerden, dosyanın kendisini görmeden, suçlamayı bilmeden, ‘suçüstü’ hali olup olmadığını nereden bilebilirsiniz ki?” Varsa cevapları, alalım.. Cevap yoksa, bir savcı, savcıların yetkileri alındığı için, ‘görev suiistimalinde suçüstü hali var” diyerek HSYK üyelerini alıp götürürse, şaşırmayalım! Ali KARAHASANOĞLU / VAKİT 19/02/2010
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
02-19-2010, 15:34 | #2 | |
Alıntı:
|
||
02-19-2010, 16:23 | #3 |
İdari bir kurum olan HSYK mahkeme kararlarını ve savcılık soruşturmalarına da el attı....ve bunu sağlamak içinde adalet bakanı olmadan müsteşera da içeriği belirtilmeden toplantı düzenleyerek yargıya müdahale kararı aldı...müsteşerı bile resmen oyuna getirdiler...yargıda asıl olan hukuk işlemiyor malesef...ideolojik kararlar veriliyor...halkın itediği şeklinde değil kendi istekleri doğrultusunda karar veriyorlar..
Eee..nede olsa darbelerle gelen askeri bir askeri anayasa var....önce bunu aşmak lazım Paylaşım için teşekkürler Nusret bey Konu Gönülden tarafından (02-19-2010 Saat 16:30 ) değiştirilmiştir.. |
|
02-19-2010, 16:26 | #4 |
Bu güzel yorumunun için ben teşekkür ederim ;)
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|