01-05-2012, 16:43 | #1 |
Bir yanda Kürt istismarcıları diğer yanda Kürtler
Bir yanda; köyüne gelen kaymakamı, tekme tokat dövmeye çalışan insanlar.. Vurmayı bırakın, bir de düştüğünde üzerine çullanan gözü dönmüşler..
Diğer yanda, taziye için gelen misafirlerini korumak için, kendilerini, yumruklara siper eden insanlar.. Bunların birincisi Kürt istismarcısı.. Diğeri ise, örfü-adeti, fedakarlığı, misafirlerine “emanet” olarak bakması ile örnek Kürtler.. Bu ikisini birbirinden ayırmalıyız.. Kürt istismarcılarının yanlışları yüzünden, Kürt kardeşlerimize kem gözle bakmamalıyız. Somut örnekler vererek; “35 ceset” üzerinden sergilenen “Kürt istismarcılığı” ve çile çeken “örnek Kürtler”i ayıralım.... Bir yanda; “Gelmelerini istemiyoruz. Bir provokasyon olursa artık gençleri biz değil, hiç kimse durduramaz. Burada, bu dağlarda herkeste silah var. Bugün buraya gelmeyin” diyerek bakanları tehdit eden, bir yandan da halkı kışkırtan BDP'li Milletvekili Hasip Kaplan var.. Tam bir Kürt istismarcılığı yapıyor.. Diğer yanda ise; üzücü hava operasyonunda, iki ay önce askerden gelen kardeşini kaybeden ve buna rağmen “Türk- Kürt kardeştir, biz Müslümanız. Bu katliamı gerçekleştirenleri Allah'a havale ediyoruz” diyerek acısını içine atan bir abla var.. O; dört bir yandan saçılmaya çalışılan nifak tohumlarına karşı dirençle duran, tam bir Kürt kadını... Şimdi karşılaştırın; halkı bakanlara karşı kışkırtan Kürt istismarcısı Hasip Kaplan ile.. Acısına rağmen, “kardeşliği” hatırlayıp dillendiren Kürt ablayı!.. Bir yanda; kameralar önünde “Üç gün yas ilan edilsin” diyen.. Kameralar kapalı iken ise kahkahalar atarak birbirleri ile esprileşen BDP'li Sebahat Tuncel, Ertuğrul Kürkçü, Levent Temiz gibi Kürt istismarcıları var.. Onların yanında, güzel bir olayı kutluyorlarmışcasına güleç pozlar veren Tabipler Odası Başkanlığı da yapmış olan Prof. Gençay Gürsoy'lar var.. Nuray Mert'ler var.... Diğer yanda ise; “Çocuğumun tabutunun üstüne bayrak astılar. Bu görüntüyü görünce ciğerim yandı” diyerek, kaybettiği oğluna mı, yoksa oğlu toprağa verilirken tabutunun üzerine örtülen örgüt bayrağına mı üzüleceğinin ikilemine düşmüş olan, tam bir “devletine bağlı” Kürt baba var.. Hangisi Kürt istismarcısı.. Hangisi çile çeken Kürt! Bir yanda; Bingöl'de öldürülen 33 er için “Türk katliamı” diyemeyen, ama Genelkurmay'ın ve hükümetin özür dilediği bir operasyon sonucu ölen 35 Kürt genci için “Tarih bu dağlarda bir Kürt katliamını daha yazdı” diyerek kışkırtmada bulunan BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın sergilediği, Kürt istismarcılığı var.. Diğer yanda ise; hava saldırısında kardeşini ve akrabalarını kaybeden, buna rağmen metanetini kaybetmeden “Saldırıdan önce bölgedeki karakol boşaltıldı ve öğretmenler askeriyeye alınmış. Biz cani miyiz öğretmenleri vuralım? Sorumlular ortaya çıkarılsın” diyerek Kürtlerin misafirperverliklerini, kendilerine okuma-yazma öğreten öğretmenlere el kaldırmayacaklarını ifade eden, ağabey Ferhat Encü var.. BDP Genel Başkanı'nın ağzından ne kadar kışkırtma akıyorsa, Kürt istismarcılığının ne kadar ilkel bir örneği sergileniyorsa.. Acılı ağabeyin de ağzından, “Her şeyiyle tam bir örnek Kürt” dedirtecek ifadeler çıkıyor.. Bir yanda; “Devlet halkını bombaladı” diye manşet atarak halkı provoke eden Taraf gazetesi var.. Bu manşetleriyle dört dörtlük bir Kürt istismarcılığı sergiliyorlar... Diğer yanda ise; vahim hava operasyonunda eşini kaybeden, buna rağmen acısını içine atıp, milletine güvenen, en ağır sözü, “8 yıldır çocuğumuz olmuyordu. İki aylık hamileyim, çocuğumu yetim bıraktılar. Günah değil mi? Bize yazık değil mi?”den ibaret olan, gözü yaşlı Semire Encü var... O da çok okumuş, bilgiç Kürtçülerin zıttına, tüm asaleti ile gerçek bir Kürt.. Bir yanda; 35 insanımızın ölümünden bile nemalanmak isteyen Kürt istismarcısı politikacıların bağırışları, meydan okumaları, tehditleri.. Diğer yanda ise; iki oğlunu birden (ilköğretim okulu öğrencisi 13 yaşındaki Erkan ile 15 yaşındaki Mahsun) kaybeden ama isyan etmeyen Reyhan Encü'nün “Çocuklarımızın hayatı bu kadar ucuz muydu” diyerek yaktığı ağıt.. Tüm bu örneklerden görüyoruz ki, sınırda yaşanan 35 acı ölüm, Kürtleri ve Kürt istismarcılarını birbirlerinden ayırmamızı gerektiriyor. “Kürt istismarcıları”nın şiddetseverliklerini, Kürtlere mal etmemeliyiz. “Kürt istismarcıları”nın misafirlerine bile sergiledikleri saygısızlıkları, Kürtlere teşmil etmemeliyiz. Kürtler üzerinden nemalanmaya çalışanların tehditlerini, Kürtler üzerinden bastırmaya çalışmamalıyız. Kürtleri; “cahil oy deposu” olarak görenlerin kirli istismarlarına son verdirmeliyiz.. Kürtleri; “Kürt istismarcısı ateistler”in elinden kurtarmalıyız. Ali İhsan Karahasanoğlu - Akit
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
01-05-2012, 18:03 | #2 |
Kürt halkını istismarcıların elinden kurtardığımız vakit çok daha huzurlu şekilde yaşamaya başlayacağız.
|
|
01-06-2012, 13:34 | #3 |
Baştan sonuna kadar bu yazıya katılıyor ve tespitlerin doğruluğuna dikkat çekmek istiyorum.
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|