![]() |
#1 |
![]() Bırakıp gittiğin kadarız... Bazen eski bir şarkının önünde uslandırırken bulursunuz kendinizi. Eski bir marş, eskilerden kalma bir ilahi ya da sararmış, solgun bir fotoğraf. Aniden çıkarak karşınıza, alıştığınız tüm hesapların defterini bir çırpıda dürüverir. Kaldırır. Herşeyi. İndirir. Bazı şeyleri. Hiç ummadığınız bir anda sizi hazırlıksız yakalar, büyük bir ustalıkla kimseciklere göstermeden kulağınızdan çıkardığınız küpeler. Ah! Küpeler, kulaklarımızdaki küpeler ve sözler, hepsi geride, çoktan geride kalmıştır... Erzincan dönüşünde yol uzadıkça çocukların arabada dinlediği kayıtlar çarçabuk eskiyiveriyor. İstemeye istemeye benden medet umar gibi, annemizin torpido gözünde neleri var deyip karıştırıyorlar. Yüksekten atmaya gerek yok, eski bir Barış Manço, Mısır’da kaydedilmiş bir Amme Cüzü ve bir de İbrahim Sadri kaseti buluyorlar. Birkaç yüz yıl öncesinden kalma gibi hepsi de... çoktandır benim de dinlemediğim, bir zamanlar çok ağlamaktan tuz gölüne gömdüğüm “Bırakıp gittiğin kadarız” dönmeye başlıyor uzun yolda... Uzun yolun insanı melankolik etmekteki mahareti midir yoksa bir ben mi böyleyim bilmiyorum ama İbrahim Sadri tane tane ve davudi sesiyle okudukça, içimdeki eski defterlerin kapakları açılıyor. Arkadaşlarımı özlüyorum. Zamanın, kendini ve bizi olanca bekaretiyle koruyup gözettiği günlere gidiyorum. Masalların, destanların, kasidelerin içinden doru atlara binip de geçtiğimiz günler. Ashab-ı Kehf arkadaşımızdı, Kıtmir bizi her zaman tanır, mağaraya girmemize izin verirdi, bizi gördüğünde Züleyha tedirginleşir, “Yusuf’un sevdalıları gençler geliyor bak” deyip huzursuzlaşırdı. Hz.Ali’nin cenk yoldaşları, Köroğlu’nun ayvazı bizdik. Fırat bizi gördüğünde şahlanır, Sakarya muhakkak yokuşa doğru tersinden akmaya başlardı hey!... Nehirler sırdaşımız, işaretlerimizdi. Saat kurmadan kalkardık seher vakitlerinde. çünkü kalbimiz kuruluydu o zamanlar. Gümüş yüzüklerimizle sözlüydük Mescid-i Aksa’ya. Mekke ve Medine lutfen affetsin bizi, biz en uzun pankartları ve en yüksek flamaları hep Kudüs için taşırdık, en fazla jopu ve en fazla göz yaşartıcıyı da, yine Filistin için... Hacca, umreye gitmekse ne hayal! Dönüp de bize hurma dağıtanların ellerini öperdik, getirdikleri oyuncak dürbünlerin içinden Hacerül Esved’i gördüğümüzde yaşımız kaç olursa olsun ağlardık. Gençlerin payına Kudüs, orta yaşlılarınkine Ankara düşerken, Mekke-Medine ancak ak sakallılara kalırdı o zamanlar... Dünya büyüktü, genişti. Bölüştüğümüz simidin susamları, sanki Halil İbrahim Peygamber’in sofrasından inmiş gibi, çoğalır da çoğalırdı. Plazalar, havuzlu villalar henüz icad edilmemişti. Bulabildiğimiz evler kiralıksa, işler epey iyi gitmekte demekti, yok bulamadıysak da feleğin canı sağolsun, arkadaş evlerinde sığışabileceğimiz bir şilte, üstünde kaplan deseni işli kahverenkli bir battaniye, muhakkak olurdu. çay içmeyi ne de çok severdik. İnşaat halindeki camilerin tavanı su akıtan bodrum katlarında olurdu düğünler, erkekler damada, kızlar geline güç bela aralarında denkleştirdikleri, kağıt paraları takardı. Cennet ve cehennem, vardı o zamanlar. İdare Hukuku sınavına çalışan kızların bazıları yemyeşil çayırlarla, bazıları istediği zaman süt içebileceği sürahilerle, bir kısmı ise çok özlediği anneleriyle doldururlardı cenneti. Cehennemden korkmayan yoktu aramızda, birbirine Kur’an okumayı öğreten kızlar, içinde cehennem kelimesi geçen ayetlere geldiğinde sıra, “Acaba üniversiteyi okumak dünyaya dair bir zaman kaybı mı” der, gözyaşı dökerlerdi. Aralarında bazıları, Roma Hukuku’na çalışırken vicdanını rahatlatabilmek için, Yasin ve Tebareke’yi de ezberlerdi... O kızlar ve o çocuklar... Şimdi neredeler? Bunların hepsi, biz büyümeden evveldi... ... Sevgili İbrahim Sadri. Ne çok özlemişim sesini. Ne çok özlemişim eski seni, eski beni, eski arkadaşlarımı... “Bırakıp gittiğin kadarız işte”... “Bir dönüşle dönüyoruz Bırakıp gittiğin kadarız Hiç yağmur yağmıyor Yorgunuz, tenimiz esmer İçimizde mağrur bir hüzün En çok kadınlarımıza yakışan ağlamakla En çok erkeklerimize dokunan çaresizlikle Yaklaşıyoruz hayatın ikindisine...” Sibel Eraslan - Vakit
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|