AK Gençliğin Buluşma Noktası
Kur'an-i Kerim Kur'an-ı Kerim, sureler, Ayetler ve faziletleri.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 05-16-2009, 20:47   #1
Kullanıcı Adı
Duygu'Seli~
Standart Birbirinizin Gizli Yönlerini Araştirmayin..(Hucurat -12)
"Birbirinizin gizli yönlerini araştırmayın ve arkanızdan birbirinizi çekiştirmeye kalkışmayın." Hucurat 12


"Sabah akşam Rabbinin ismini an ve herşeyden kendini çekerek yalnızca O'na yönel." Müzzemmil 8


"Boş söz işittikleri zaman ondan yüz çevirirler. Ve: "Bizim yaptılarımız bize, sizin yaptılarınız size. Üzerinize selam olsun! Biz cahilleri istemeyiz" derler." Kasas: 55


Onlar boş ve anlamsız şeylerden yüz çevirirler.



İnsanlar insanların gizlerini araştırıyor. Çünkü insanlar insanların gizlerini ciddi ciddi merak ediyor. Başka merak edilecek bir şey yokmuşçasına. Varlıkla yokluk arasında gidip gelen kainatta, varlığın kendisinin insan için önemli bir sorun olduğu kainatta insanlar insanların ne yaşadıklarını öğrenme telaşına düşüyorlar. İnsanların gizlerini bilenler bundan büyük bir gurur duyuyor. Yalnızca ben biliyorum diyerek. Sonra bunu çevresindekilere satıyor kibirle. Fısıltılarla ve sessiz olmaya çalışarak.


Gizler gizlice yayılıyor. İnsan gizi bilmeyenler büyük bir eksiklik hissedebiliyor. Gizleri bilenlerden öğrenen bilmeyenler, birden sevinç histerisi nöbetine tutuluyorlar. Sanki hayatın hakikatini elde etmişçesine. Sanki kendilerine sonsuz bir hayat müjdelenmişte onun esrimesini yaşıyor gibi. İki insanın arasında yaşananlar sadece onların gizi olarak kalamayabiliyor bu gezegende. Birisinin gizini araştırmak bir zulümdür. Çok zulüm işleniyor bu gezegende.


İnsanlar birbirinin yaşamlarına fütursuzca giriyorlar. Sınır tanımadan. Kimi zaman buna hakları olduğunu bile zannederek. Her sınır tanımama bir zulümdür. Çok zulüm işleniyor bu gezegende.


İnsanlar insanları konuşuyor. Tam o anda kainatın bir köşesinde bir yıldız yaratılıyor. Kara deliklerde bir yıldızın hayatı söndürülüyor. Gökte ay tebessüm ediyor. Yaratıcının sonsuz isimleri kainatın her köşesinde tecelli ederken; tecelli eden isimleri müşahede etme görevini bırakabiliyor insan. Kardeşinin etini yemeye benzer bir eyleme tercih ediliyor vazifeler.


İnsanlar insanları çekiştiriyor. İnsan kardeşlerinin etini yeme eylemi gibi alçakça davranışlara giriveriyoruz birden. Yaptığımız gıybetten dolayı sıkıntıya düşen ruhumuz ve vicdanımızın sesini kısmak için yine şeytan çıkıyor ortaya. Şeytanca bir düşünce geliyor aklımıza. Yaptığımızın gıybet olmadığını telkin ediyor bize. Belki de sık olanlardan biri: 'biz gıybet yapmıyoruz. Amacımız gıybet etmekte değil. O kişi ile ilgili, onun iyiliği için ne yapabilirizi konuşuyoruz' oluyor. Mektubatta ise böyle demiyor.



Gıybetin kendi hevesimize göre tanımından bizi çıkarıp Rab katındaki tanımını veriyor. : 'Gıybet odur ki: Gıybet edilen adam hazır olsa idi ve işitse idi, kerahet edip darılacaktı. Eğer doğru dese, zâten gıybettir. Eğer yalan dese; hem gıybet, hem iftiradır. İki katlı çirkin bir günahtır.'


İnsanlar insanların dedikodusunu yaparak insanlar insanların manevi kişiliklerini öldürüyor. Bir insanın kişiliğini öldürmek bir zulümdür. Çok zulümler işleniyor bu gezegende.
Halbuki insan çekiştirilecek bir nefsi içinde taşıyor. Burnumuzun dibini göremiyoruz. İçimizdeki şeytanımızın şeytanlıklarını göremeden haince oklarla saldırıyoruz bir mümin kardeşimizin meleksi özelliklerine. İncinen yalnızca meleksi özellikleri olmuyor elbet. Meleksi özellikleri her daim müşahede eden melekleri de incitmiş oluyoruz. Ya da şeytansı bir özelliğini tam da fırsat bilip; sanki bu fırsatı kolluyormuş gibi diğer tüm meleksi özelliklerini mahkum ediverebiliyoruz.


Bazen de bir kimseye kafayı takıyoruz. Gözümüzde birden cani kesiliveriyor o kimse. "Birinin hatasından başkası sorumlu olmaz" hakikatini fütursuzca çiğneyebiliyoruz. İçimizde öfke, kızgınlık hissettiğimiz kimsenin arkadaşları, akrabaları da nasibini alıveriyor hemen. Bir çok hastam binlerce kere aynı şeyden yakındı durdu yıllarca: 'kocamla-hanımımla ne zaman kavga etsek, o zaman kocam-hanımım birden aileme karşı da düşman kesiliveriyor. Hatta onlara da küsüyor' Birisinin hatasından başkasını da sorumlu tutmak bir zulümdür. Çok zulümler işleniyor bu gezegende.


Tenkitçilik hastalığı sarmış dört yanımızı. Kibirli ve mağrur nefisler bir şey beğenmiyor. Onun busu var. Ötekinin şusu. Başka birinin başka bir kusuru. Arkadaşlık edecek, dostluk kurulacak, ALLAH adına birlikte bir şey yaşanılacak kimseler yok gibi algılatmış nefis. Her olay, her durum bir de bakıyorsunuz mağrur bir nefsin büyüteci altında inceleniveriyor. Takdir etme, beğenme, taktir ettiğini, beğendiğini iman kardeşine, arkadaşına, dostuna, akrabasına, hatta ve hatta eşine söyleme yanlışlıkla yalakalık olarak algılatılmış, benimsetilmiş şeytan tarafından.

Taktir etme, beğenme ve bunu söyleyebilme diye bir haslet 14. Asırda peygamberde bırakılmış sanki. Takdir edebilmenin bir sünnet olduğu şimdinin iman kardeşliğinin bir gereği olduğu bile bilinmiyor.


~~Alıntı~~

 

  Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi