02-22-2008, 18:27 | #31 |
Biz ülkücülerin teşkilatına özeniyor muyuz?
Allah bizi ülkücülerin şerrinden korusun neme lazım eli sopalı adamlar bize sevgi,saygı sunuyoruz biz insanlara..
|
|
02-22-2008, 19:15 | #32 | ||||||
Biz ülkücülerin teşkilatına özeniyor muyuz?
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
AHLAK,NAMUŞ,ŞEREF,HAYSİYETTEN UZAK BİR SİSTEMLE YAŞAMAK İSTEYEN VARSA ONLARLA BİRLİK OLUR.KIZLARA ASILMA KONUSUNDA DA BUNA SADECE GÜLERİM BEN.FORUMLARDA OLMAK ÜZERE İLK ÖNCE SİZ KENDİ ARANIZDAKİ BAYANLARA Bİ BAKIN. .BİLGİSAYARLARINDA KİMLERLE NE MUHABBETLER ETTİKLERİNİ,( BU SÖZ TÜM BAYANLAR İÇİN GECERLİ DEGİLDİR,) BEN BİLİYORUM.İSTEDİGİM KİŞİNİN PC SİNE GİRİPTE KİM KİMLE NELER YAPIYOR COK DEHŞET ŞEYLERLE KARŞILAŞTIK. SİZ KURBAN OLUN ÜLKÜCÜLERİN TEŞKİLATLANMASINA SAGLICAKLA KALIN. |
|||||||
02-22-2008, 19:29 | #33 |
Biz ülkücülerin teşkilatına özeniyor muyuz?
TÜRK ün en önemli vasfı Teşkilatçılıktır.
Her TÜRK iç ve dış odaklara karşı gerekli teşkilatlanmayı yapmalıdır. |
|
02-22-2008, 19:38 | #34 | |
Biz ülkücülerin teşkilatına özeniyor muyuz?
Alıntı:
|
||
02-22-2008, 19:56 | #35 | ||
Biz ülkücülerin teşkilatına özeniyor muyuz?
Alıntı:
Milliyetçilik; Türk Milletini,Türk vatanını ve Türk devletini sevmek, bunların iyiliği için ve yükselmesi için köklü bir ihtiras ve şuur sahibi olmak demektir. Türkçülük ise, kültürde, ilim ve teknikte, politika, ekonomi ve ticarette her şeyin Türk'e özel ve Türk'e uygun bir biçimde olmasını istemek ve sağlamak demektir. Alparslan Türkeş, milliyetçilik ilkesinde öncelikle Türk tanımı üzerinde durmuştur.Türkeş bunu; "Türklük şuuruna erişmiş, samimi olarak "Ben Türk'üm" diyen herkes Türk'tür. Türkçülük ve Türk'ün tayininde, sapık ölçülere, özellikle mezhepçiliğe, coğrafyacılığa, laboratuvar ırkçılığına inanmıyorum." (10 Haziran 1973) sözleriyle açıklamıştır. Türkiye'nin bugünkü sınırları dışında kalan diğer Türklerle ilgilenmek ve onların iyiliği için, kurtuluş ve selameti için elden geleni yapmaya çalışmak Türk Milliyetçiliği için kutlu bir vazifedir. Milliyetçilik ilkesine göre; Türkiye'nin geri kalmışlığın en büyük nedeninin yabancı ideolojileri kullanmaktır. Bu yüzden tüm yabancı ideolojilere karşı tamamen yerli,tamamen Türk olan bir ideoloji olan "Türk Milliyetçiliği" ideolojisi ülkenin refahı için tek çare olacaktır. Milliyetçilik ülküsü, Türk milletiyle bütünleşmek, Türk milletinin büyük ve güçlü iktidarını kurma ülküsüdür. Milliyetçilik ülküsü en başta milli devlet ilkesine inanır. Milliyetçilik ilkesini tamamlayan diğer bir unsur Demokrasidir. Demokratik Milliyetçilik, sınıflar toplumu yerine milleti,sınıf mülkiyeti yerine de millet mülkiyeti fikrini savunur. Milliyetçilik ilkesi bir bakıma diğer 8 ilkenin de temelini oluşturmaktadır.... Ülkücülük Türk'lük gurur ve şuur unu islam ahlak ve faziletine göre en iyi yaşayan ve yaşatan kişi ülkücüdür.ülkücülük batı dillerinden dilimize giren idealistlik kelimesiyle aynı olan bir anlam belirtmektedir. ülkücülük veya idealizm insan kafasının içinde elde edilmesi, varılması en mükemmel, en güzel, kendisini mutlu edecek hedeflerin tasarlanması ve bu hedeflerin gerçekleştirilmesi için arzu gösterilmesi ve çalışılması anlamını taşır. ülkücülüğümüz; Türk milletini en kısa yoldan en kısa zamanda modern uygarlığın en üst seviyesine çıkarmak; mutlu, müreffeh hale getirmek; bağımsız, özgür, kendi haklarına sahip bir hayata kavuşturmaktır. Kişilere hürriyet, milletlere istiklal başta gelen prensiplerimizdendir. İnsanlar hür ve eşit haklara sahip olarak doğarlar. Kabiliyet ve görevlerinin dışında insanlar haklarına tam olarak sahip kılınmalıdırlar. Toplum içerisinde insanlar kişisel liyakat ve kabiliyetlerine göre görevlendirilmeli ve bir sıraya konulmalıdır. Bütün bunlarla beraber ayrımsız olarak herkese bir imkan eşitliği sağlanmalıdır. İmkan eşitliği derken mücerret anlamda bir eşitlik anlaşılmamalıdır. Bu ülkücülüğümüzün içine bu günkü sınırlarımızın dışında bulunan Türklere ait herhangi bir şey girer mi? Türk adı taşıyan herkes bizim sevgi ve ilgimizin çevresi içindedir. Bundan vazgeçemeyiz. Bu her milletin tabii hakkı olduğu gibi Türk milletinin de tabii hakkıdır. Bu günün Birleşmiş Milletler Anayasası, yeryüzünde yaşayan her millete "kendi mukadderatına hakim olma" (şelf determination) dedikleri prensibi kutsal bir prensip olarak ilan etmiştir. Bugün Afrika'da yaşayan ve bugüne kadar hiçbir bağımsız devlet kuramamış olan Zencilere dahi, kendi mukadderatına hakim olma (şelf determination) hakkı kutsal bir hak olarak tanınır ve bunların her biri yabancı boyunduruğundan, sömürgecilerin elinden kurtulup bağımsızlığını alırken, başkalarının boyunduruğu altında tutsak bulunan Türklerin tutsaklıktan kurtulmasını istemek, dilemek, bunun için iyi niyetler taşımak, Türk olan herkes için en tabii ve kutsal bir haktır. Ülkücülük; Türk milletini en ileri, en medeni,en kuvvetli bir varlık haline getirme ülküsüdür. Bu madde daha çok kendi kişisel çıkar ve isteklerden önce, milli çıkarlara öncelik vermeyi kendini adamayı ilke edinmenin gerekliliğini açıklamaktadır. Biz ülkücülüğümüzde daima gerçekçi olmayı ve girişilecek faaliyetlerde Türkiye'yi hiçbir zaman tehlikelere, risklere, , maceralara sürüklemeyecek bir yol üzerinde bulunmayı esas kabul ederiz. Ahlakçılık Medeniyetler para ile değil, ilimle, imanla, ahlakla kurulurlar; yine medeniyetler parasızlıktan değil ilimsizlik,imansızlık ve ahlaksızlıktan çökerler. Ahlaktan yoksun bir toplumda iktisadi meseleler ne kadar halledilirse halledilsin, huzurdan söz etmek mümkün değildir. Bu yüzden kat'i inancımız şudur ki; Türkiye'nin kalkınma hareketi öncelikle ahlak inşasından başlamalıdır. Dokuz Işıkçı ahlak anlayışı, ahlakı Türk ve İslam ölçütleri içinde değerlendirir. Özellikle milletimizi meydana getiren fertlerin yaşama felsefesine ve ahlak görüşlerine yön veren İslamiyetin hakiki çehresi ve yüksek prensipleriyle ele alınması Türklüğe yeni bir güç ve hız verecektir. Ülkücü ahlakçılık anlayışı kaynağını; İslamiyetin kutsal kitabı Kur'an-ı Kerim'den, Peygamberi Muhammed'in sünnetinden ve Türk töresinden alır. İlimcilik Olaylari ve varlığı önyargılardan ve art düşüncelerden sıyrılarak ilim mantalitesiyle incelemek ve girişilecek her çeşit faaliyette ilmi önder yapma prensibidir. Bilimin ve tekniğin tüm imkanlarından yararlanmak ve bu yararları milli çıkarlar için kullanmak en öncelikli ilkedir. Türkiye'yi yavaş yavaş muasır devletler seviyesine getirmek mümkün değildir. Çünkü bu yavaş ilerleme sırasında diğer muasır devletler de ilerleyecek ve bilim, teknik alanında fark kapanmayacaktır. Bu yüzden bilim alanında hızlı bir şekilde çağlar atlayarak, atom ve uzay çağını yakalamak ilim alanında milli bir ülküdür. Toplumculuk Her çeşit faaliyetin toplumun yararına olacak sekilde yürütülmesi görüşüdür. Sosyal ve ekonomik olmak üzere iki ayrı bölümü kapsamaktadir. Ekonomik görüş olarak mülkiyeti esas kabul eden fakat mülkiyetin millet zararına kötüye kullanılmasına karsı olan bir görüşü belirtir. Karma ekonomiyi ve stratejik, ekonomik faaliyetlerin devlet kontrolünde bulunmasını öngörür. Sosyal görüş olarak sosyal adalet düzeni, fırsat eşitligi, sosyal güvenlik ve sosyal yardımlaşma teskilatı kurulmasını kabul eder. Toplumculuk ilkesine göre; Türk milletinin sosyal teşkilatlanması altı sosyal dilim olarak gerçekleştirilecektir.Bu sosyal dilimler şöyle gerçekleştirilecektir:Köylü,İşçi,Esnaf, Memur, İşveren ve Serbest meslek sahipleri. Bugün işçi ve esnaflarımız arasındaki sosyal güvenlik sistemleri yetersizdir. Bu sebeple milliyetçi düzende altı sosyal dilimin sosyal hakları güvence altına alınacaktır. Böylece işçi sigortaları gibi esnaf, memur ve köylü sigortalarıda oluşturulacaktır. Sosyal adaletin sağlanması için ilk koşul iktisadi demokrasinin gerçekleştirilmesidir. İktisadi demokrasi; millete bağlı sosyal dilimlerin iktisadi kararlarda söz sahibi olmasıdır. İktisadi demokrasiyi gerçekleştirmek için Türk milletini meydana getiren altı sosyal dilim üretim araçlarının sahibi ve ortağı yapılmalıdır. Tasarruf ve Yatırım mantığıyla kendi makinasını kendi yapan ve dışa bağımlı olmayan "fabrika yapan fabrikalar" kurulacaktır. Dışa bağımlı olmadan kurulan bu fabrikalar tüm üretim karını yeniden tasarrufa ve artımınıda yatırıma verecektir. Böylece hem yeni fabrikalar için sermaye yaratılacak hemde sosyal adaletin gerçekleştirilmesi için kaynak oluşturulacaktır. Milliyetçi düzende herkese hakkı kanun hakimiyeti altında verilecektir. Altı sosyal dilim fabrikaların hisselerine sahip olunca; üretim araçlarının mülkiyetine, kâra ve iş yerinin yönetimine de katılmış ve ortak olmuş olacaktır. Bununla tam bir sosyal adalet sağlanmış olacaktır. Bu sistemle Türk milleti kendi iktisadi bütünleşmesini sağlayacaktır. Edirne'de ki işmiz ve köylümüz, Hakkari veya Kars'taki bir fabrikanın ortağı, Hakkarideki bir işçimiz Çanakkaledeki bir fabrikanın ortağı ve sahibi olacaktır. Böylece bütün vatandaşlarımız yurdun her yanındaki milli servete aynı ilgi ve alaka ile bakacak, milli serveti imhaya kalkışacak hainlere karşı bütün millet karşılarına dikilecektir. Altı Sosyal dilimin eşit bir şekilde üretim araçlarının ortağı olması yeni bir sektörü doğuracaktır. Bu sektör "Millet Sektörü"dür. Milliyetçi düzende Türk iktisadı, üçlü sektöre dayananan yeni bir karma ekonomi düzeni kurulacaktır. Bu sektörler, "Devlet Sektörü","Millet Sektörü" ve "Özel Sektör"üdür. Devlet sektörü yeniden düzenlenerek milli kalkınmaya mani olan körükörüne devletçilik yerine modern ve milli çıkarlara uygun bir devlet sektörü oluşturulacaktır. Devlet, ağır harp sanayi,alt yapı hizmetleri, iletişim, ulaşım ve maden sanayi gibi kilit noktalardaki hizmeti görecektir. Bankacılık, sigortacılık, iç ve dış ticaret hizmetleri bu üç sektör arasında koordineli bir şekilde paylaştırılacaktır. İkiyüz yıldan beri kapitalizm ülkemizi kalkındıramamış ve bundan sonra da kalkındırması mümkün değildir. Komünizm ise baş düşmanımız, milli düşmanımızdır. Bu yüzden ülkemiz için en uygun sistem Dokuz Işıkçı Toplumcu iktisat sistemidir. Köycülük Köyleri tarım kentleri halinde birleştirerek kalkınmayı öngörür. Köylünün tefecilerin elinden kurtarılması ve ihtiyacı olan kredi ve diğer yardımların sağlanmasi için kooperatifleşmeyi hedef alır. Ve köyden kente göçü önlemek ister. Köycülük mevzusu; köylünün teşkilatlanması, toprak reformu, tarım kentleri ve köyleşme politikasını içine alır. Köylüler ülkemizde en teşkilatsız kesimdir.Esas olarak köy kitlesini teşkilatlandırmak ve kalkındırmak en önemli meseledir. Bunun için tüketim iktisadından çok üretim iktisadına önem vermek gereklidir. Köylerimiz köy grupları halinde teşkilatlanmalı ve tarım kentleri kurulmalıdır. Kooperatifçiliğin desteklenmesi gerekmektedir. Tarımdaki bünye bozukluğu ıslah edilmeli ve iktisaden yaşayabilir aile işletmeleri kurulmalı bunlar bünye ıslahında temel unsur olarak kabul edilmelidir. Tarımda verimlilik artırılmalı bunun için yerli ilim çevrelerince geliştirilecek, tarım ilaçları, gübre, suni tohumlama sistemleri kullanılmalıdır. Topraklarımızı yıldan yıla alıp götüren erozyon tehlikesine karşı tedbirler alınmalı, yanlış otlatma ve yanlış mera kullanımı engellenmelidir. Çiftçinin malını pazarlayabilmesi için modern pazarlama usulleri tatbik edilmelidir. Köylüleri tehdit eden tefecilik ve vurgunculuk devletçe engellenmelidir. Köylere her türlü eğitim,sağlık ve alt yapı hizmetleri götürmek için dağınık şekilde yerleşmiş köyler ortak merkezlere bağlanarak çevreden merkeze doğru gelişmeli ev tarım kentleri oluşturulmalıdır. Çoğunluğu köylerde yaşayan bir millet için en önemli ve can alıcı mesele köy meselesidir. Bu yüzden köylücülük üzerine sağlam bir şekilde eğilmek gerekmektedir. Hürriyetçilik Ve Şahsiyetçilik Birleşmiş Milletler Anayasası'nda yazılı bütün hürriyetlerin sağlanmasını gaye edinmiştir. İnsanların şahsiyet olarak geliştirilmesinin, toplumun kalkınması için yararlı bir yol olarak kabul eder. Milletin iktisadi,siyasi ve ferdi olarak özgür olmasını savunur. Mülk edinmeyi hürriyetin temeli olarak görür. Bu yüzden her alanda bir "Milli demokrasi" sistemine inanır. Gelişmecilik Ve Halkçılık İnsanlar ve medeniyetler daima daha iyiyi, daha güzeli, daha mükemmeli istemek ve aramakla gelişir. Elde edilenle yetinmemek ve daima daha ilerisini istemek ve bunu elde etmek için gayret göstermek şuurudur. Ancak bu gayret ve çabalarda Türk milletinin tarihinden milli benliğinden ve kökünden kopmadan yükselmek ve ilerlemek gayedir.Yapılacak her işte halka doğru, halkla beraber olmayı, ilerlemenin ve yükselmenin vazgeçilmez bir prensibi olarak olarak kabul eder. İlerlemenin tüm milleti kapsacak alanlarda öncelikle gerçekleştirilmesini savunur. Bu ilkeyi en iyi "gelenekten geleceğe" sözü açıklar. Endüstri Ve Teknikçilik Türk milletinin kalkinmasi için acele sanayilesmesi lazimdir.Hiç bir millet sadece tarım ülkesi olarak muasır bir seviyeye gelemez. Ağır harp sanayi, maden sanayi, petrokimya sanayi gibi stratejik alanların devlet kontrolünde hızlı bir şekilde gelişmesi gerekmektedir. Sanayileşme yabancı sermayeden olabildiğince kurtarılmalıdır. Yabancı parçaların montaj yapıldığı bir sanayi kabul edilmez. Türk sanayi tamamen milli hedeflerde fabrika yapan fabrikalar şeklinde gelişmelidir. Kendi aletini de kendi aracınıda kendi yapabilen bir sanayi önünde hiçbir engel tanıyamaz. |
|||
02-22-2008, 21:45 | #36 |
Biz ülkücülerin teşkilatına özeniyor muyuz?
asilkurt55
Laflarımı çarpıtma..Sen nasıl bu ülkenin bölünmesinden yana olduğumu düşünebilirsin..Adın ülkücü diye tek milliyetçi sen misin?? Ben bu ülkenin bölünmesinden yana falan değilim ben değişik fikirlerin bir arada barınabilmesinden yanayım..Yani senin gibi kendim gibi olmayanları silip atmıyorum bilmem anlatabıldimmi arkadaşım...Zaten herkesin aynı düşüncede olabileceni düşünmek kadar ütüpik bir durum olamaz asıl bunu düşünmek ülkeyi bölünme noktasına getirir.... _göktürk_ Bana asla asla yalancı diyemezsin!!! Ben duyduğumu bile anlatmam böyle yerlerde bizzat yaşadığımı anlatırım...Çevremde ülkücü çok heran içiçeyiz kaç kere kaç olayın üstü örtüldü ben bile sayamıyorum....Ocak hapisten çıkamalarla dolu arkadaşım..... Ha şunuda söyleyeyim küçükken sorduğumda ülkücülüğün tanımını anlattıklarında aaaa ben ülkücüyüm o zaman demiştim....Yok be kardeşim meger o ülkücülük kağıt üzerindeymiş meger....Ulkuculuk tespih sallamaktan sıvrı burun dan gecermıs....Ha ynlıs olmasın içinizde adam gibi adamlarda var ama malesef kurunun yanında yanıyorlar... |
|
02-22-2008, 22:40 | #37 | |
Biz ülkücülerin teşkilatına özeniyor muyuz?
Alıntı:
|
||
02-22-2008, 23:15 | #38 | ||
Biz ülkücülerin teşkilatına özeniyor muyuz?
Alıntı:
Neyse önemli değil... Saygılar.... |
|||
02-23-2008, 00:59 | #39 | |
Biz ülkücülerin teşkilatına özeniyor muyuz?
Alıntı:
saglıckla kalın |
||
02-23-2008, 01:13 | #40 |
Biz ülkücülerin teşkilatına özeniyor muyuz?
herhangi bir ırkı şerefli kılan olgu, o ırkın ,mensubu olduğu ve sahiplendiği değerler manzumesidir,,,inanç,bu değerlerin en muhkem olanıdır,,siz ,,eğer ki,,inanç akidesini hafife alır,,ikinci plana iter vede hayatınızı anlamlandırması için ona müracat etmez iseniz,,hangi ırktan olursanız olun fark etmez BARBAR olarak anılırsınız,,,,,soyunu inkar eden soysuzdur,ırkını başka ırklardan üstün tutansa sopsuzdur,,üstünlük ALLAHA YAKIN OLABİLMEKTEN GEÇER,,ALLAHA EN YAKIN IRKLAR EN ÜSTÜN IRKLARDIR,,türk ırkı bin yıldan beri bu yakınlığı ile tanınır,,ancak bu demek değildir ki,,şimdilerde de bu durum aynen devam etmekte ve bu bakımdan nekadar övünsek azdır,,yok böyle bir şey,,,,,ırkları yaradan ALLAHIN bizleri dehşete düşürecek ikazları var,,ona layıkıyla kul olamayan toplumları tarih sahnesinden sileceğine dair ikazlar,,yeni bir ırk yaratacağına,onları yücelteceğine,kendisine yüz çevirenleri ise,,eski püskü eşyaymış gibi,,bir köşede zillet içerisinde yaşamaya mahkum edeceğine dair ikazları var,,,bu yeni stil neslin yada ırkın vasıflarını belirtirken şunu söyler ALLAH,,,ONLAR ALLAHI SEVER,,ALLAHTA ONLARI SEVER,,,,,,,,,,,,tüm bu ikazları hesaba katarak kendimizi hesaba çekerek ,soyludur soyum ülkücüleredir oyum diyenleri bir kez daha düşünmeye davet ediyorum,,(din ve dince kutsal sayılan değerlere saygısızlık yapmaktan bir an bile geri durmayan,,,şanlı tarihimizi makaslayıp,,cumhuriyet türkiyesini kendine tarih belleyen,,anasının türk,babasının türk,,yedi göbek sülalesinin türk olduğunu iddia ederek türkçülük yapan,,kafatasçılık yapan felancalarımı seversiniz,??,,yoksa,,ülke nimetlerinin paylaşımı söz konusu olduğu zaman en arka safa geçen,,kendi namına bir parçada olsa menfaat talep etmekten utanan sıkılan ,,,yada ülkede sıkıntı paylaşılacaksa ,dert bölüşülecekse şayet ,bu seferde en ön safta emir bekleyen,karşı cinse ,o benim bacım gardaşım,ben ona o gözle bakıyorum diyenlerden ayrı olarak,,,bacı gardaş diye nitelenen karşı cinse göz ucuyla dahi bakmayan, onu gözetlemeyen fakat gö-ze-ten,,onu sahiplenme arzusuyla,koruma güdüsüyle değil,kendi ailesinden biri olarak,yarının anneleri olarak gören,,filancaları mı seversiniz ??,,bu soruya verilecek cevap,,vicdanlarda makes bulmalı,,yoksa hiç bir anlam taşımaz,,,
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|